Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2871 E. 2023/628 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2871
KARAR NO : 2023/628
KARAR TARİHİ : 25/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2022
NUMARASI : 2021/… ESAS-2022/… KARAR
DAVACI :
VEKİLİ: : Av. … –
DAVALI : … -T.C.No: …-
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İstirdat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/09/2023
YAZIM TARİHİ :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2022 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 14.07.2021 tarihli satış sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme konusunun Adana Yüreğir … parseldeki Mayer cinsi limon ürünü… parsellerdeki W Murcott cinsi mandalina ürünü Adana Yüreğir …, … parseldeki … cinsi greyfurt ürününe ilişkin olduğunu, toplam satış bedelinin 2.100.000,00.TL olduğunu, davacı tarafın davalı satıcıya 16.07.2021 tarihinde 800.000,00.TL peşinat verdiğini, kalan bedel için de çekler teslim edildiğini, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 20/10/2021 tarihli, 250.000,00.TL bedelli, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 20/10/2021 tarihli, 250.000,00.TL bedelli, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 20/10/2021 tarihli, 250.000,00.TL bedelli, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 25/12/2021 tarihli, 150.000,00.TL bedelli, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 25/12/2021 tarihli, 150.000,00.TL bedelli, Türkiye İş Bankası … Şubesi … numaralı, 25/01/2022 tarihli, 250.000,00.TL bedelli şeklinde ödeme yapılacağının sözleşmede gösterildiğini, toplam 2.100.000,00.TL sözleşmenin, 1.300.000,00.TL ödemesinin davalı haksız olmasına rağmen müvekkilinin ticari hayatı için ödendiğini, sözleşmede belirtildiği üzere mahsul toplanıncaya kadar mahsulün ilaçlanması, sulanması, bakımından, korunmasından vs satıcının sorumlu olduğunu, Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda da belirtildiğini, bu durumun açıkça ortada olmasına rağmen davalı tarafın meyvelerin ilaçlanmasında narenciyede ruhsatı olmayan ve halk sağlığına aykırı kalıntı bırakan ihracatı ve iç piyasada satılmasının mümkün olmayacak ilaçlar kullanıldığını, bu durumdan müvekkili şirketin haberi olmadığını, müvekkili şirketin 10/08/2021 tarihinde ….Ltd. Şti.’ne bu malı 2.150.000,00.TL satmış olup sözleşme ekinde belirtildiğini ardından malı alan şirketin ihracata çıkarmadan önce zorunlu olarak yapılan özel kalıntı testine gönderdiğinde … ve … greyfurtta kalıntı çıktığını, ….Ltd. Şti. firmasının bu durumu müvekkili firmaya ileterek sözleşmeden döndüğünü, müvekkilinin bu durumdan çok büyük zarara uğradığını, müvekkili firmanın bu durumu öğrendiği günden beri malı satamadığını ihracat firmalarının kalıntılı malı almadığını bildirmesine rağmen davalı taraf ciddiye alınmadığını, davalının çeklerin ödemelerini tarihinde almaya devam etmekte olup, alamadığında hemen icra kanalına başvurup ticari hayatını bitireceğine dair müvekkili firmayı tehdit ettiğini, müvekkili firmanın 20/10/2021 ve 20/11/2021 tarihli çeklerin toplam 500.000,00.TL ödemesini gerçekleştirmiş olup artık diğer çeklerin ödemelerini yapamayacak halde olduğunu, müvekkili firmanın hem ihracat sözleşmesinden kaynaklı büyük bir zarar hem de satamadığı malın parasını ödemek için ayrıca borçlanmaya başlamasına sebep olduğu bu durumun müvekkili firmayı iflasa kadar sürüklemeye başladığını, davalı tarafa teslim edilen ve daha ödemesi yapılmayan 4 adet çekin iptalini aciliyetle talep etme gereği hasıl olmakla meyvelerin satılmasının imkansız olduğuna dair Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… Esas numaralı delil tespiti talebinin bilirkişi raporu ortada olup, müvekkili firmanın artık bir çek daha ödeyecek mali gücü kalmadığını, dolayısıyla bu durum göz önüne alınarak, aciliyetle ödeme yasağı tedbirine dair karar verilmesini talep ettiklerini, anlatılan nedenlerle müvekkili şirket tarafından davalı tarafa keşide edilen çeklerin, taraflar arasındaki ticari ilişki dolayısıyla verildiği, ancak davalı tarafın ürünlerde ruhsatı olmayan ilaç kullandığı için ürünleri satılamayacak bir hale getirdiği ve dolayısıyla müvekkili şirketin bu durumda borçlu olması gibi bir durum olmadığından, çeklere borçlu olmadıklarının tespitine, çekler hakkında teminatsız olarak, aksi halde teminatlı olarak ödemeden men talimatı verilmesini, yargılama sonunda çekler hakkında borçlu olmadıklarına karar verilmesini talep e dava etmiştir.
Davacı vekili 24.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; davalı tarafından satışı yapılan üründe (limon ve greyfurt) yasaklı ilaç tespit edildiğinden ürünün satışı ve ihracı mümkün olmadığını, davalıya sözleşme uyarınca toplam 1.300.000,00.TL ödeme yapıldığını, davalıya verilen 6 çekin tahsil edildiğini, davalıdan alınan mandalina ürünü için hesaplanacak tutarın mahsubu ile kalan kısmın davacıya iadesini talep etmiştir.
Davacı vekili 05.10.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; sözleşme uyarınca davacıya teslim edilen ürün tutarı 640.000,00.TL olduğunu, teslim edilmeyen ve ayıplı ürün için ödenen tutarın 1.460.000,00.TL olduğu belirtilerek daha önce sunulan ıslah dilekçesi uyarınca bu tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; satış sözleşmesi davacı şirket ile değil … ile davalı arasında düzenlendiğini bu nedenle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davalı tarafın yokluğunda yapılan keşif ve alınan raporlar ve meyvelerde kalıntı ilaç iddiası kabul edilmediğini, meyvelerin hasat edilmediğinden zayi olma durumuna geldiğini, sözleşmeye konu yılda narenciye ürününün esnaf tabiriyle para etmemesi nedeniyle bu davanın açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini, ıslah yoluyla davanın değiştirildiği ve alacak/tazminat davasına dönüştürüldüğünü, TTK 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2022 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı ile; 6325 sayılı Kanunun 5/A maddesi uyarınca; TTK 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, satış sözleşmesindeki toplam satış bedeli dikkate alındığında (VUK m177’ye göre 2021 yılı için toplam yıllık satış tutarı 420.000,00.TL’yi aşanlar tacir sıfatını taşımaktadır) davalı satıcı tacir sıfatını haiz olduğu, davacı şirkette TTK m 16/1 maddesi uyarınca tacir olduğu, sonuç itibariyle somut davanın, TTK m 4/1 maddesi uyarınca ticari dava niteliğini taşımadığı, mahkemenin 21.09.2022 tarihli ara kararı ile davacı tarafa zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğuna dair son tutanağı sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmesine rağmen tutanak sunulmadığı bu nedenlerle 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; davanın menfi tespit davası olarak açıldığını, zorunlu arabuluculuğun menfi tespit davasının açılmasında dava şartı olmadığının açık olup, davanın menfi tespit davası olarak açılmış akabinde çeklerin karşılığı olan paranın davalıya ödenmek zorunda kalındığını, haliyle davanın menfi tespit davasından istirdat davasına dönüştüğünü, durum bu şekilde ortadayken davalının tacir sıfatını haiz olup olmadığı önemsenmeksizin dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunun gerekli olmadığının kabulü gerektiğini, ilk derece mahkemesince usulden ret verilen hükmün bozulmasını, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini, hükmün bozulması yerine davanın yeniden görülmesine karar verilirse, ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılması ve yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı dosyası.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “İstirdat” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, somut olayda dava dilekçesiyle satış sözleşmesine konu limon ve greyfurt ürününde sağlığa zararlı ilaç bulunduğu ileri sürülerek ödeme amacıyla verilen 4 adet çek 800.000,00.TL için menfi tespit isteminde bulunulduğu, ıslah dilekçesi ile dava değiştirilerek davalıdan teslim alınan ürün kabul/mahsup edilerek teslimi yapılmayan ve sağlığa zararlı ilaç kalıntısı nedeniyle ayıplı olan ürün için sözleşmeden dönmeye dayalı 1.460.000.TL alacak/istirdat talebinde bulunulmuştur.
İlk derece mahkemesince davanın zorunlu arabulucuya tabi olduğu ve dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verildiği iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir (Yargıtay 11.HD’sinin 2021/6724-2022/13 EK sayılı kararı aynı mahiyettedir.)
Somut dosyamızda, davacı tarafın dava dilekçesinde aralarındaki ürün alım satımı niteliğindeki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalıya 800.000,00 TL peşinat ile 6 adet çek verildiği, bu çeklerden 2 adet çekin bedelinin ödendiği, ancak davalı tarafın ruhsatı olmayan ilaç kullanmasından dolayı ürünleri satılamayacak hale getirdiği ileri sürülerek geriye kalan dava konusu 4 adet çek bedeli toplamı 800.000,00 TL alacağı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinin talep edildiği, davacı vekilinin 24.05.2022 tarihinde UYAP üzerinden verdiği ıslah dilekçesinde ise dava konusu 4 adet çekin bedelinin davalıya ödendiği belirtilerek müvekkili şirketin davalı taraftan aldığı mandalina meyveleri için hesaplanacak miktarın müvekkili şirketçe ödenen 2.100.000,00 TL’den mahsup edilerek kalan kısmının sözleşme tarihi itibariyle işletilecek temerrüt faiziyle birlikte iadesine karar verilmesinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince duruşmanın 21.09.2022 günlü ara kararı ile süre verilmesi üzerine davacı vekilinin 05.10.2022 günlü dilekçesinde davanın menfi tespit davası olarak açılmışken dava konusu çek bedelleri ödenmekle istirdat davasına dönüştüğü belirtilerek dava değerinin 1.460.000,00 TL olduğu açıklanarak aynı tarihte ıslah harcının yatırıldığı, buna göre davanın aynı hukuki ilişkiden kaynaklı olup kısmen dava dilekçesiyle menfi tespit davası olarak açılmışken uyuşmazlık konusu çek bedellerinin yargılama sırasında ödenmesiyle istirdat davasına dönüşen ve kısmen de ıslah dilekçesiyle ileri sürülen istirdat taleplerinden oluştuğu, bu taleplerden menfi tespitin zorunlu arabuluculuğa tabi olamadığı, yukarıda özetlenen Yargıtay kararından da açıklandığı üzere dava yığılması nedeniyle uyuşmazlığın bütün olarak zorunlu arabulucuya tabi olmadığı anlaşılarak ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddi kararı doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2022 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3)-)6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, Mahkemece, uyuşmazlığın esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70.TL maktu istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
5)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince, davacı tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte İlk Derece Mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından lehe vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7)-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 25/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır