Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2746 E. 2023/571 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2746 – 2023/571
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2746
KARAR NO : 2023/571
KARAR TARİHİ : 19/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2022
NUMARASI : 2022/… ESAS
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 1 –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2 –
DAVALI : 3 –
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili …’nın çiftçilik yapmak amacıyla Kozan ilçesinde tarla kiralamak istediğini, dava dışı …’nın ise müvekkilini arayarak uygun şekilde kiralık tarla bulduğunu beyan ettiğini, bunun üzerine davalılarla müvekkilinin bir araya gelip davalıların Kozan ilçesi Arslanlı Köyünde 5 parça halinde toplamda 470 dönümlük tarıma elverişli tarlaları olduğunu beyan etmeleri üzerine bu tarlaları kiralama hususunda anlaştıklarını, müvekkili ile davalılar … ve …’nın arasında imzalanan 11/09/2022 tarihli 2 adet kira sözleşmesi ile, Arslanlı köyünde bulunan ve tapuda davalı … adına kayıtlı olan tarla vasfındaki, 3 parçadan oluşan 270 dönümlük taşınmazın 459.000,00.TL bedelle, yine tapuda … adına kayıtlı bulunan tarla vasfındaki, 2 parçadan oluşan, 200 dönümlük taşınmazın 340.000,00.TL bedelle 1 yıl süreli olarak, müvekkiline kiralanmasına kararlaştırıldığını, tarla kiralama bedeli karşılığında, davalıların talebi doğrultusunda, müvekkil tarafından, davalı … akrabası olan … adına 2 adet çek tanzim edilerek davalıya teslim edildiğini, müvekkili … daha sonra kendisine davalılar tarafından gösterilerek kiraladığı tarlaları ekip biçmek amacıyla, tarlaların olduğu yere gittiğinde söz konusu tarlalarda başkaları tarafından çalışma yapıldığını gördüğünü, bunun üzerine çevreden yapmış olduğu araştırmada, davalıların kendisine kiraya verdiği tarlaların gerçekte başka şahıslara ait olduğunu, davalıların kendilerine ait hiç tarlaları bulunmadığını, davalı … sadece 50 dönümlük bir tarlanın ekimini yaptığını, dolayısıyla davalılar tarafından dolandırıldığını öğrendiğini, dava konusu Akbank Kozan Şubesine ait, 11/10/2022 Keşide tarihli, … Seri Nolu, 250.000,00.TL bedelli çek ile, Akbank Kozan Şubesine ait, 19/10/2022 Keşide tarihli, … Seri Nolu, 250.000,00.TL bedelli çeklerin dava kesinleşinceye kadar ödemesinin durdurulması ve icra takibine konu edilmesinin önlenmesi yönünde ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; davacı vekili tarafından tedbir kararına doğrultusunda yatırılan teminat miktarının arttırılarak, dava konusu çeklerle ilgili olarak 3. kişileri de kapsayacak şekilde tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, kambiyo senedi niteliğinde olan çek ve bono; temel ilişkiden bağımsız, kayıtsız, şartsız bir bedelin ödenmesi taahhüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkini ifade edip, bedelsizlik iddiası düzenleyen/keşideci davacı ve lehtar davalı arasındaki temel ilişkide şahsi def’i olup, davanın tarafları dışındaki iyiniyetli 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, dava konusu bono ve çeklerin tedavül kabiliyetini ortadan kaldıracak, davanın tarafları dışında 3. kişileri bağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceğinden, davacı vekilinin dava konusu çeklerle ilgili olarak 3. kişileri de kapsayacak şekilde tedbir kararı verilmesi talebinin reddine şeklinde karar verilmiştir.
DAVACILAR TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; müvekkillerinin davalılar tarafından dolandırıldığını, davalıların köy muhtarıyla birlikte hareket ettiğini, kendilerine ait olmayan tarlayı kendilerine aitmiş gibi gösterdiklerini, söz konusu çekleri anlaşmalı oldukları şahıslara cirolayarak çekin bedelini tahsil edip paylaşmayı kararlaştırdıklarını, çek bedellerinin bankaca 3. kişilere ödenmesi halinde her iki müvekkilin de uğrayacağı zararların bir daha telafisi bulunmayacağını, taraflar arasında korunması gereken hukuki denge ve müvekkillerinin uğrayacağı maddi zararın büyüklüğü de dikkate alınarak tedbir kararının dava süresince müvekkillerini koruma altına alacak şekilde tesis edilmesini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, kıymetli evraktan kaynaklanan ve icra takibinden önce açılmış menfi tespit istemine ilişkin olup, istinafa konu uyuşmazlık ise, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılması talebine ilişkindir.
Davacı tarafından, davaya konu olan çeklerin bedelsiz olduğu iddiasına dayanılarak dava kesinleşinceye kadar çeklerin ödemesinin durdurulması ve icra takibine konu edilmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece verilen 20/10/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
2004 sayılı İİK’nun 72/2 maddesinde “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmü mevcuttur.
HMK’nun 389. maddesine göre ihtiyati tedbirin şartları; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi olarak açıklanmıştır. Ayrıca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği belirtilmiştir. Yine aynı Yasa’nın 390/3. maddesinde haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmesi zorunluluğu koşulu aranmıştır.
İhtiyati tedbirler, geçici hukuki koruma niteliğinde olup esasın varlığına karine oluşturmazlar. Bu nedenle mevcut durumda bir değişiklik olduğu takdirde hakim edindiği kanaate göre kararı da değiştirebilir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendirdikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispatın yeterli olacağı HMK’nun 390/3 maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifade ile ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir.
Somut olayda, dosya kapsamından 2004 sayılı İİK’nun 72/2 maddesi ve 6100 sayılı HMK’nun 390/3 maddesi gereğince, davacılar tarafından davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delillerin dosyaya sunulmadığı, taraflar arasındaki 11/09/2022 tarihli geçersiz olan kira sözleşmesinden kaynaklı dava konusu çeklerin verildiğinin davacı yanında kabulünde olduğu, talebin çekin özelliği gereği dava dışı üçüncü kişileri etkileyecek mahiyette oluşu, şahsi olarak davacı yanın davalılara ileri sürebileceği def’ileri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden bu aşamada HMK.nun 389. ve İİK.nun 72/2. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için gereken koşulların bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 80,70.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 189,15.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak 19/09/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır