Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2475 E. 2022/1554 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2475
KARAR NO : 2022/1554
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/08/2022
NUMARASI : 2022/… ESAS
DAVACI : … -T.C….-…
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … -T.C….
VEKİLLERİ : Av. …-
Av. …-…
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Müdürünün Azline İlişkin)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/08/2022 tarih ve 2022/… Esas sayılı ara kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, istinaf başvurusuna tabi bir karar olduğu, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin … Enerji San. Tic. Ltd. Şti.’nde %25 hisseye sahip müdür olduğunu, davalı ortağın ise … Enerji San. Tic. Ltd. Şti.’nde 20/06/2019 tarihli … sayılı Genel Kurul Kararı ile Müdürler Kurulu Başkanı olarak faaliyetini sürdürdüğünü, davalı ortağın … Enerji Anonim Şirketi’nin 24/05/2022 tarihli Genel Kurul Kararı ile 24/05/2025 tarihine kadar … Enerji Anonim Şirketinde Yönetim Kurulu üyesi ve Yönetim Kurulu Başkan vekili olarak seçildiğini, … Enerji Şirketi’nde müdür olarak faaliyet gösterdiği halde aynı tür ticari alanda faaliyette bulunan … Enerji Anonim Şirketinde aktif olarak yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığını, her iki şirkette enerji alanında faaliyet gösterdiğini, davalının, müdürlük görevi ifa ettiği halde şirketle rekabet oluşturan başka bir şirkette faaliyetlerde bulunmasının 6102 sayılı TTK nun 613 ve 626. maddelerine aykırılık teşkil ettiğini, … Enerji Şirketi’nin 3 ortaklı bir şirket olup ortakların herhangi birisiyle müştereken temsile yetkili olduğunu, şirket içerisinde alınan kararlar ve yapılan tüm işlemlerin diğer iki ortak tarafından gerçekleştirildiğini, para çekme işlemleri dahil olmak üzere gelir-gider durumu, şirket bilançoları gibi mali konuların ve şirket içerisinde yapılan diğer tüm işlemler hakkında müvekkiline bilgi verilmekten imtina edildiğini, müvekkilinin şirket merkezine girmesi ve şirket defter ve kayıtlarına erişimi engellendiğini ve bu nedenlerle müvekkilinin denetim yetkisini fiilen kullanamadığını, müvekkilinin şirketin yönetiminden uzak tutularak mali durumundan bihaber bırakıldığını, şirket yönetimi adına alınan kararlardan haberdar olmadığı gibi genel kurul kararında yapılan oylamalarda sanki müvekkili de orada imiş gibi müvekkili yerine bilgisi ve onayı dışında sahte imzalar atıldığını ve bu konuda suç duyurusunda bulunduklarından bahisle davalı şirket müdürü …’nın TTK m.630 f.2 uyarınca yönetim hakkı ve temsil yetkisinin tedbiren durdurulmasına ve davalının şirket ile birebir aynı ticari alanda faaliyet gösteren şirkette görev yaptığı ve şirketi zarara uğratmaya devam ettiği dikkate alınarak 6100 sayılı HMK 389 ve devamı hükümleri uyarınca şirkete tedbiren kayyım atanmasına ve şirkete kayyım atanması halinde kayyım ücreti ve masrafların şirketten tahsiline, yapılacak yargılama neticesinde davalı şirket müdürü …’nın TTK m.630 f.2 uyarınca yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ve müdürlük görevinden azline, şirket yönetiminde boşluk oluşmaması açısından kararın kesinleşmesi ile birlikte şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/08/2022 tarih ve 2022/… Esas sayılı ara kararı ile; davacı tarafın, davalının … Enerji San. Tic. Ltd. Şti.’nde müdürlük görevini ifa ettiği halde şirketle rekabet oluşturan başka bir şirkette faaliyetlerde bulunması, davacının şirketin yönetiminden uzak tutularak mali durumundan bihaber bırakılması, genel kurul kararında yapılan oylamalarda davacı da orada imiş gibi davacı yerine bilgisi ve onayı dışında sahte imzalar atılması sebepleri ile şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep edilmiş ise de; şirketlerin seçilmiş organları eliyle idaresi asıl olup, bir şirkete kayyım atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerektiği, somut olayda dosyada davalı şirkette organ boşluğu bulunduğunun iddia edilmediği gibi mevcut delil durumu dikkate alındığında HMK’nın 389. maddesi anlamında yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilirken asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte bir karar verilememesi ve yargılama sonucunda ulaşılacak neticeye ihtiyati tedbir kararı ile ulaşmanın mümkün olmaması nedeniyle davacı vekilinin tedbiren şirkete kayyım atanması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; davalı şirket müdürü …’nın yönetim hakkı ve temsil yetkisinin tedbiren durdurulması ve şirkete tedbiren kayyım atanması talep edilmiş olmakla mahkemece talebin reddine karar verildiğini, işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Özen ve Bağlılık Yükümü, Rekabet Yasağı” başlıklı 626. Maddesi; “MADDE 626- (1) Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır. (2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. (3) Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.” şeklindedir. Yine aynı kanunun “Görevden Alma, Yönetim ve Temsil Yetkisinin Geri Alınması ve Sınırlandırılması” başlıklı 630. Maddesi; “MADDE 630- …(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. (3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur…” şeklinde olduğu bahse konu maddelerden de anlaşılacağı üzere, müdürlerin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunması halinde yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasının istenebileceğini, şirketin göz göre göre bir uçuruma sürüklendiğini, 3 ortaklı şirkette, ortakların herhangi birisiyle müştereken temsile yetkili olduğundan tüm işlemlerin diğer iki ortak tarafından gerçekleştirildiğini, 3 ortaktan 2’si birlikte her türlü temsile yetkili olduğunu, şirkete hukuken ve fiilen hiçbir müdahalede bulunamadığımızdan, davalı şirket müdürünün yönetim hakkı ve temsil yetkisinin tedbiren durdurulmasını ve şirkete tedbiren kayyım atanmasını mahkemeden talep ettiklerini ancak İlk Derece Mahkemesince yönetim hakkı ve temsil yetkisinin durdurulması talebi hakkında karar bile verilmediğini, şirketle açıkça rekabet halinde olan ortağın, şirkette halen kararlar almaya devam ettiğini, davalı ortağın limited şirket ile arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığını, davalı ortağın kendi menfaatlerini, şirketin menfaatlerinden üstün tutacağının da çok açık olduğunu, bu durumun, şirketlerin seçilmiş organları eliyle idaresi asıl olması kuralıyla bile izah edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak davalı şirket müdürü …’nın yönetim hakkı ve temsil yetkisinin tedbiren durdurulmasına veya şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dava hukuki niteliği itibarıyla şirket müdürünün azli davası olup, istinaf konusu uyuşmazlık ise davacının tedbiren şirkete kayyım atanması talebinin reddine yönelik verilen kararın kaldırılması talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket müdürünün şirketi zarara uğratacak işlemlerde bulunduğundan bahisle yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ve müdürlük görevinden azline, şirket yönetiminde boşluk oluşmaması açısından şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının tedbiren kayyım tayini talebinin reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır
Dava konusu şirketin 20.06.2019 tarihli genel kurul kararı ile şirket müdürlüğüne süresiz olarak …, … ve …’in şirketi her hususta sınırsız yetki ile en az iki kişinin müşterek imzası ile temsile yetkili kılındıkları, …’nın müdüler kurulu başkanı olarak atandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; davacının davalı şirkette organ eksikliği bulunduğu iddiasının bulunmadığı, şirket yönetim ve denetim kurullarının görevlerinin devam ettiğinin anlaşıldığı, aslolanın şirketin yetkili organları marifetiyle yönetilmesi ve denetlenmesi olduğu, davacının varsa 6102 sayılı TTK’nın 438. vd. maddelerinde belirtilen yasal koşullara uyarak özel denetçi atanması talep edebileceği, somut olayda böyle bir talebin olmadığı, davacınında şirket müdürlerinden olduğu ve 3 ortaklı şirkette kararlarda en az iki kişinin imzasının bulunması gerektiği tüm bu durumlar karşısından davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde yasal koşulların oluşmadığı, davalı tarafından davacı yahut şirket aleyhine kötü niyetli yönetim göstermek suretiyle mal varlığının elden çıkartılması yahut başkaca türlü bir kötü yönetim söz konusu olması halinde davacı tarafından zararın tazmini açısından her zaman tazminat davası açılabileceği, davalı şirketin mal varlığının dava tarihi itibariyle tespitinin her zaman mümkün olacağı, bu konu ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ilk derece mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/08/2022 tarih ve 2022/… Esas sayılı ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince taraflara İADESİNE,
5)-6100 sayılı HMK’nın 330. Maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak 28/12/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır