Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2435 E. 2022/1572 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2435 – 2022/1572
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2435
KARAR NO : 2022/1572
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : 2021/… ESAS-2022/… KARAR
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … PROJE İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- … YALITIM İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ-…
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR : 3- …
4- … BOYA İNŞAAT TAAHHÜT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ…
5- … İNŞAAT TAAHHÜT VE YAPI MALZEMELERİ SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ…
DAVA : Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı … 1998 yılında evlenmiş olup 30/11/2018 tarihinden bu yana Mersin 6. Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyası üzerinden boşanma davaları devam ettiğini, boşanma kararının ardından davalının mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini ve ortağı olduğu diğer davalı şirketlerdeki hisselerini muvazaalı olarak ortaklarına veya güvendiği üçüncü kişilere devrederek müvekkilinden mal kaçırmaya başladığını, nitekim davalının, Mersin 6. Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyası üzerinden alınan 01.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun 68. sayfasında 10 yıl önce planlar yapıp mal varlıklarını şirketlere aktardığını beyan ettiğini, bilirkişi raporunun 66. sayfasında ise kendisini zarar etmiş olarak da gösterebileceğini ifade ettiğini, raporun 60. sayfasında da tüm malvarlığını şirket üzerine yaptığını kendi adına almadığını ifade ettiğini ayrıca raporun 65. sayfasında devam eden birçok projelerinin olduğunu da kabul ettiğini, davalı …, 23.12.2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde (TTSG) yayımlanan kararla … Boya İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şti.’nde bulunan hisselerini … Yalıtım İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne devrettiğini, 30.12.2019 tarihinde TTSG’de yayımlanan karar ile ise … Boya İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şti.’ni … Yalıtım İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. devralarak birleştirdiklerini, davalı …, … Yalıtım İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin de ortağı olduğu, davalı 2010 yılında ortağı … ile birlikte … Proje İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, 30.04.2019 tarihinde davalı … bu şirketteki hisselerini …’ya devrettiğini, 23.07.2019 tarihinde ise … tüm şirketi …’a devrettiğini, davacı ile davalı …’ın 2016 yılından beri ayrı yaşadıklarını, davalının, davacı ile arası bozulmadan önce 16.06.2016 tarihinde … İnşaat Taahhüt ve Yapı Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, bu şirket ile çok büyük işler gerçekleştirerek büyük paralar kazanacağını anlayan davalı, davacı ile arasının bozularak boşanacaklarını anlaması üzerine bu şirketteki hisselerini 26.11.2016 tarihinde …’a devrettiğini, davalı …’ın bu şirketlerle ilişiği devam etmekte olup muvazaalı olarak hisselerini devrettiğini, davalının tek amacı tüzel kişiliğin perdesine sığınarak davacı eşine karşı mal kaçırmak ve kendisi hakkında başlatılacak takipleri sonuçsuz bırakmak olduğunu, bu durum da yukarıda 2. paragrafta belirtilen bilirkişi raporunda da açıkça görünmekte olduğu, bu nedenle mal paylaşımı davalarında tüzel kişilik perdesinin aralanarak işbu şirketlerin sorumlu tutulması için huzurdaki davanın açılma zorunluluğu doğduğu, davalı … mal kaçırma kastıyla işlemler gerçekleştirdiğinden ve tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca başta ticari defterler ve banka kayıtları ile şirketlerin bilançoları olmak üzere diğer davalı şirketlerin tüm kayıtlarının getirtilerek ve tüm yetkili ve ortaklarının mahkeme huzurunda dinlenerek davalı …’ın diğer davalı şirketlerle organik bağının bulunduğunun ve bu şirketlerin gizli ortağı/yöneticisi olduğunun tespitini talep etme gereksinimi doğduğunu, yukarıda açıklanan ve re’sen göze alınacak hususlar uyarınca; davanın kabulüne, diğer davalı şirketlerin kayıtlarının getirtilerek davalı … ile organik bağının bulunduğunun, gizli ortak ve/veya yönetici olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılması karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … İnşaat Taahhüt ve Yapı Malzemeleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi cevap dilekçesi ile; şirketin kuruluşunda ortak olan davalı … ile Mersin 6. Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasındaki boşanma davasına konu alacak davası nedeniyle delil elde etmek isteyen davacının yeterli araştırmayı yapmış olsa idi …’ın yetkilisi olduğu şirkette ortak olmadığını, Mersin Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında görebildiğini, … İnşaat taahhüt ve Yapı Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. davalı … ile 08/06/2016 tarihinde… … ve … … ortaklığı olarak kurulduğunu, şirket konut inşaatı yapmak üzere kurulmuş ise de …’de teklif verdiği arsa sahipleri ile anlaşma sağlanamaması üzerine inşaat yapılamadığı ve şirketin kapatılmasının gündeme geldiğini, bu esnada kendisine ait bir firma ile yola devam etme kararından dolayı … İnşaat ve Gıda Tic. Ltd. Şirketin’de de ortağı olan kuzeni… ile konuşarak 16.11.2016 tarihinde bu şirketteki hisselerini kendisine devrederek bu şirketten ayrılıp yine aynı tarihte … İnşaat Taah. San. Tic. Ltd. Şti.’de ki ortaklarına ait hisseleri devraldığını, şirketin bilanço ve defter kayıtları incelenirse davacının hayal ettiği ve dilekçesinde yazdığı “Bu şirket ile çok büyük işler gerçekleştirerek büyük paralar kazanacağını anlaması üzerine bu şirketteki hisselerini 26.11.2016 tarihinde …’a devretmiştir” gibi bir şey gerçekleşmediğini, davalı … İnşaat Ltd. Şti.nin tek sahibi ve yetkilisi olduğunu, kendi imkanları ile küçük ölçekte inşaat yapmaya çalıştığını, vergi Levhasında da görüleceği üzere son beş yıl (2016-2017-2018-2019-2020)matrahsız beyan edildiğini, Şirketin kar etmediğini Vergi Dairesi kayıtlarında da görülebileceğini, özet olarak, … ile 08.06.2016 ile 16.11.2016 tarihleri arasındaki beş aylık süre dışında bir ortaklığı olmadığı gibi davacının iddia ettiği gibi davalı ile şirketin ilişkisinin de devam etmediğini, ortak olduğumuz beş aylık dönemde hiçbir işin yapılamadığını, ortaklık kuruluş amacına ulaşamayacağı anlaşıldığından her ortağın kendi yoluna yürüdüğünü, açıklanan nedenlerle hasım olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Proje İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; davacının açıklamalarında halen devam etmekte olan Mersin 6. Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında ki boşanma davasını müteakip açacağı edinilmiş mallara katılma rejimi davasında kendisinden muvazaalı devirler ile mal kaçırdığını iddia ettiği Eşi …’ın şirketlerinde ortak olup olmadığının tespitini talep ettiğini, dava dilekçesinde 2016 yılından beri ayrı yaşadıkları fakat boşanma davasının 2018 yılında açıldığının ifade edildiğini, Mersin Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde adı geçen diğer davalı şirketlerde … Ltd. Şti. veya ortakları … ve …’un ortaklıkları bulunmadığını, …’ın ortaklıkların ise tespit edileceğinin ortaya çıkacağını, …’ın ortaklarının ise tespit edilebileceğini, 2016 yılından itibaren … ortak olduğu şirketlere dair tüm devir satışları tespit etmek mümkün iken dava konusu yapılmasında hukuki bir yarar olmadığına dair savunmalarını tekrar ettiklerini, usuli itirazlarını da tekrarla davalı şirketin kuruluşundan itibaren ve hali hazırda ortaklık yapısı ile ilgili açıklama yapma ve belgeleri sunma zorunluluğu doğduğunu, Mersin Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında görüleceği üzere davalı şirket ortaklarından …, … Proje İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni davalılardan … Sosyal ile 14.10.2010 tarihinde %50 … %50 … olmak üzere kurulduğunu, … Mersin 9. Noterliğinde ….04.2019 tescil tarihli satış sözleşmesi ile %5O hisselerini …’ya satarak davalı şirketle ayrılmış ve şirket hisseleri %100 … adına tescil edildiğini, …’un deniz ve kara taşıması sektöründe Mersin’in en köklü şirketlerinin sahibi olduğunu, …, deniz taşımasında dünyanın en büyük 3. Şirketi olan … Ağenteliği A.Ş.’ne … Taşımacılık ve Ticaret Ltd. Şti.’ni 30.07.2019 tarihinde sattığını, acentelik ve taşıma sektöründe halen devam eden …, inşaat ve tarım sektörlerinde aynı tarihte büyük yatırımlara girdiğini, …’un 20 yıldır Mersin Vergi rekortmeni olduğunu, izah edilen nedenlerle hukuki yarar yokluğundan dava şartı nedeniyle reddine, husumet itirazları ile reddine, davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Yalıtım İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; HMK 114 madde hükmü uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gerektiğini, dava dilekçesi içeriğinde davacının müvekkili şirket aleyhine dava açmasını gösterir bir hukuki yarar ortaya kaymadığını, zira davalı …’ın müvekkili şirketin ortağı olup bu şirketteki ortaklık payının ilk günden bu güne hiçbir şekilde azalmadığını, bilakis arttığını, davacının dayanaksız iddiası aksine davalı …’ın ortağı olduğu müvekkili şirketin kazancı iddia edilen zamanlar itibarıyla azalmadığı arttığını, eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağını, davacının işbu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunmaması, eda davası açması mümkün iken tespit davası açmasının hukuken korunmaya değer bir yarar olamayacağının yerleşik Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, davacının, müvekkili şirket hakkında ileri sürdüğü iddiaların tamamen aksi bir durum söz konusu olduğunu, davalı …’ın müvekkili şirketteki hissesinin iddia edilen dönemde azalmadığı gibi arttığını, dava dilekçesinde 2018 yılında açılan boşanma davasının ardından davalı …’ın mal kaçırmak kastıyla müvekkili şirketteki hisselerini muvazaalı şekilde üçüncü kişilere devrettiğinin iddia edildiğini, ayrıca ve önemle belirtmek gerekir ki davalı … ortağı olduğu müvekkili şirketin 2018/2020 tarihleri baz alındığında kar ettiğini, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle esasa girilmeksizin usulden reddine, delil tespiti niteliğinde işbu davanın taraf teşkili sağlanmaksızın ve duruşma açılmaksızın hukuki yarar yokluğundan reddine, bu talep kabul edilmek ise açılan davada husumet itirazının kabulü ile davanın husumet yokluğundan reddine, bu talep de kabul edilmez ise davanın müvekkili şirkete ilişkin iddiaların reddi ile esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sosyal vekili cevap dilekçesi ile; davacının işbu davayı açmakta hiçbir hukuki yararının olmadığını, esasen delil tespiti şeklinde açılmış bulunan davanın tespit davası olarak kabul edilip korunması gereken bir delilin bulunmaması sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini, zira davalının hissedar olduğu tüm şirketler ve tüm ticari faaliyetleri kayıt altında olup her zaman elde edilebileceğini, öncelikle davanın usülden reddini talep ettiklerini, davacı …, devam eden bir davanın ne şekilde biteceği belli değilken, davanın boşanma kararı ile biteceği varsayamı ile bu davayı açtığını, öncelikle bu yönüyle davanın reddinin gerektiğini, zira sonucu belli olmayan bir davayı kazanacağı varsayımı ile açılmış bir davanın hukuki gerekçesinin olmadığı, davacı boşanma davası sonucunda (boşanmaya karar verilse bile) belki de bir mal paylaşımı davası açmayacağını, hatta belki de davalı tarafından bu davanın açılacağını, belirli olmayan bir durum için belirli (her zaman elde edilmesi çok kolay) delillerin tespiti amacıyla bir dava açmak hukuken korunmaya değer bir durum olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, davalının, davacı eşinden mal kaçırmak gibi bir durumum söz konusu olmadığını, davacının iddia ettiği dönemler itibariyle davalının gerek şahsi ve gerekse ortak olduğu şirketlerdeki kazancının arttığını, davalı şirketlerdeki hisselerinin evveliyatı 2004 yılında kurulmuş olan Soysal Ltd. Şti. (% 20 pay davalıya ait,% 80 pay babası …’a aittir) olduğunu, Soysal Ltd. Şti.’nin ismi 2007 yılında … Boya Ltd. Şti. olarak değiştiğini, bu değişiklik ile davalının hissesi % 65’e çıktığı, 2009 yılında … Boya Ltd. Şti.’nin % 50 hissesini … Tad. Şti. aldığını, bu ortaklık ile iki şirketin güçlerinin birleştiğini, … Ltd. Şti. 1997 yılında kurulduğu, inşaat ve taahhüt işlerinde deneyimli bir şirket olup bu birleşme ile ve davalının kazancının arttığını, 2017 yılında … Ltd. Şti.’nin yapılan hisse devirleri le bu şirketin tüm hisselerinin%35’inin davalıya geçtiğini, 2019 yılında zarar eden … Boya Ltd. Şti.’ndeki davalının tüm hisseleri yine ortağı olduğu … Teknik Ltd. Şti.’e geçmiş ve Zarar eden … Boya Ltd. Şti. sona ererek Ticaret Sicilinden terkin edilerek fesh olduğunu, (… Boya Ltd. Şti. 2019 yılında zarar etmiştir.) açıklanan nedenlerle davacının iddia ettiği 2017 ve sonraki dönemde davalının şirket hisseleri ve kazancının azalmak yerine arttığını, davanın öncelikle hukuki yarar yokluğundan usulden reddini, davalının dayanaksız, hukuka aykırı iddialarının ve davanın esastan reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı ile; tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin temelini Medeni Kanun madde 2’de düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından alan bu teori ile uygulamada şirketlerin tüzel kişiliğin perdesine sığınarak alacaklılarına borçlarını ödemelerinden kaçınmalarına engel olunmasını oluşturduğu, davacı her ne kadar davalı …’ın mal kaçırma kastıyla işlemler gerçekleştirdiğinden ve tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca davalı şirketlerle organik bağının bulunduğunun ve bu şirketlerin gizli ortağı/yöneticisi olduğunun tespitini talep etmiş ise de; Mersin 6. Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında boşanma davasının ve Mersin 2. Aile Mahkemesi’nin 2021/… Esas sayılı dosyasında mal rejiminden kaynaklanan katkı payı, katılma alacağı ve değer artış payı talepli karşılıklı açılan davaların derdest olduğu, davalı … yaptığı hisse devirlerinin ya da davalı şirketler ile gerçekleşen devir işlemlerinin mal kaçırma kastı ile yapıldığına dair eda davası açılmasının mümkün olduğu, davalı … şirketlerin gizli ortağı/yöneticisi olduğunun tespiti yönünden davalılar aleyhine dava açılmasında hukuki bir yararın bulunmayıp, bu konuda açılabilecek eda davasında tespitinin mümkün olduğu kanaatine varıldığı, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından hukuki yarar dava şartı olduğundan davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; yerel mahkemece verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının boşanma kararı alınmasının ardından mal kaçırma kastıyla hareket etmiş ve ortağı olduğu diğer davalı şirketlerdeki hisselerini muvazaalı olarak ortaklarına veya güvendiği üçüncü kişilere devrederek müvekkilinden mal kaçırmaya başladığını, tespit davasının, eda davasının öncüsü durumunda olduğunu, henüz şartları tamam olmadığından açılamayan eda davası için ilerideki hukuki ilişkinin belli edilmesi bakımından kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası açılabileceğini, TMK madde 2’de dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanımı ilkesi düzenlediğini, modern hukuk sistemlerinde bu ilkelerin bir uzantısı olarak tüzel kişilik perdesinin akalanması teorisi giderek teoride ve uygulamada hakimiyet kazanmaya başladığını, tüzel kişilik perdesinin aralanmasında gerçek kişilerin, tüzel kişiliklerin arkasına sığınarak kötü niyetli hareket etmesini ve sorumluluktan kurtulmasını önleme amacı taşıdığını, bu yol ile ayrılık prensibi ve tüzel kişilik yapısının kötüye kullanılması, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edilmesi, üçüncü kişilere zarar verme amacının önlenmesi, dürüstlük kuralına aykırılık oluşturan davranışların engellenerek alacaklıların korunmasının amaçlandığını, müvekkili ile davalı …’ın 2016 yılından beri ayrı yaşadıklarını, davalının, müvekkili ile arası bozulmadan önce 16.06.2016 tarihinde … İnşaat Taahhüt ve Yapı Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, bu şirket ile çok büyük işler gerçekleştirerek büyük paralar kazanacağını anlayan davalı müvekkili ile arasının bozularak boşanacaklarını anlaması üzerine bu şirketteki hisselerini 26.11.2016 tarihinde …’a devrettiğini, davalı …’ın bu şirketlerle ilişiği devam etmekte olup muvazaalı olarak hisselerini devrettiğini, davalının tek amacı tüzel kişiliğin perdesine sığınarak müvekkili eşine karşı mal kaçırmak ve kendisi hakkında başlatılacak takipleri sonuçsuz bıraktığını, bu nedenle mal paylaşımı davalarında tüzel kişilik perdesinin aralanarak işbu şirketlerin sorumlu tutulması için huzurdaki davanın açılma zorunluluğu doğduğunu, davalı …’ın diğer davalı şirketler ile fiili ilişkilerinin devam ettiğinin ve muvazaalı/danışıklı işlem geçirdiklerinin ispatı için de davalı şirketlerin tüm ticari/finansal belge ve kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacağını fakat yerel mahkemece bu belge ve kayıtların incelenmediği ve davanın usulden reddedildiğini, banka kayıtlarının da dahil olmak üzere şirketlerin tüm kayıtları incelendiğinde davalı şirketlerin, diğer davalı …’ın müvekkilinden mal kaçırması için destekte bulunduklarının açıkça göstereceğini, tüm bu sebeplerle mahkemenin haksız ve hukuka aykırı olarak verdiği kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “Tespit” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ve davalı …’ın boşanma aşamasında olduklarını, tarafların boşanma kararı almasının ardından, davalı … diğer davalı şirketlerdeki hisselerini muvazzalı olarak ortaklarına veya güvendiği üçüncü kişilere devrederek mal kaçırmaya başladığını, davalı şirketlerin kayıtları getirtilerek davalı … ile organik bağının bulunduğunun, gizli ortak ve/veya yönetici olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde, Mersin 6.Aile Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dava dosyasında boşanma davasının, Mersin 2.Aile Mahkemesi’nin 2021/… Esas sayılı dava dosyasında mal rejiminden kaynaklanan katkı payı, katılma alacağı, ve değer artışı payı talepli karşılıklı açılan davaların derdest olduğunu, davalı … diğer davalı şirketlerde yönetici ve ortak olduğunun tespitine ilişkin davada bakımından hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu alaşılmıştır.
Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun ….05.2013 gün ve 2013/…-… E., 2013/733 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. (YARGITAY 11.HD’sinin 2015/7384-2016/1268 EK sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi kararında açıklandığı üzere taraflar arasında mal paylaşımına ilişkin davanın derdest olduğu ve davacının iddialarının bu dava dosyası kapsamında tartışılıp değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu ve bu nedenlerle davacının iş bu davanın açılmasında hukuki menfeatinin bulunmadığı anlaşılarak, davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır