Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1429 E. 2022/1292 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1429
KARAR NO : 2022/1292
KARAR TARİHİ : 14/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2022
NUMARASI : 2021/… ESAS
DAVACI : …-(T.C No:…)…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … -(T.C No:…) …
VEKİLİ : Av. … – …
2- … – (T.C No:…) …
3- … -T.C No:….
VEKİLİ Av. … – …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali

(Birleşen … 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… E. 2022/… K. Sayılı Dosyası)
DAVACI : …- (T.C No: …) …
VEKİLİ : Av. …- …
DAVALILAR :1-… – (T.C No: …) …
2- … -(T.C No: …)- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Alacak (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarih ve 2021/… Esas sayılı ara kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, istinaf başvurusuna tabi bir karar olduğu, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ve davalıların dava dışı … Özel Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, davalıların aynı zamanda şirket yöneticisi olduklarını, davalıların kasıtlı davranışlarıyla şirkete zarar verdiklerini, …’tan kullanılan kredinin 180 gündür gecikmede olduğunu, şirket kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, kasada nakit olarak görünen 6.850.000,00.TL ile ilgili her hangi bir açıklama yapılmadığını, personel maaşlarının ödenmediğini, kasada görünen nakit paranın hesabının verilmediğini, kredilerin zamanında ödenmeyerek şirketin zarara uğratıldığını, harcama kalemlerinin belgelendirilmediğini, düzenli olarak genel kurul toplantısı yapılmadığını, şirketin kayıtlarında konkordato sürecine kadar sürekli zarar edildiğinin kayıtlı olduğunu, ancak iş bu kayıtların gerçeği yansıtmadığını, kasada nakit 6.850.000,00.TL gösterilmesine rağmen acil borçların dahi ödenmediğini, kar payı dağıtılmadığını, gerekmediği halde sermaye arttırımına gidildiğini, şirket kasasından bir kısım belgesiz para çıkışlarının olduğunu, banka hesaplarından belgelendirilmeyen masraf harcaması yapıldığını, tüm kayıtlarda kasıtlı davranışlarla gerçeği yansıtmayan kalemler oluşturulduğunu, SGK primlerinin ödenmediğini, şirkete ait bilanço kayıtlarında düzeltme yapılarak ve ayrıca defter kayıtları silinerek şirket yetkililerinin zimmetlerine para geçirildiğini, çalışanlar tarafından işçilik alacakları için dava açılmasından dolayı şirket aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiğini, şirket aleyhine icra takipleri yapılmasına sebebiyet verildiğini, konkordatoya başvurulması nedeniyle komiser ücreti ve yargılama giderine sebebiyet verildiğini, hastanenin dış cephesindeki cafeye ait kira gelirlerinin akıbetinin bilinmediğini belirterek, ihtiyati tedbir yoluyla davalı …’ın yönetim ve temsil yetkisinin geri alınmasına, mahkeme aksi kanaatte ise yetkilerinin sınırlandırılmasına ve şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 2021/… Esas, 03/06/2022 tarihli ara karar ile; davacı vekilinin şirkete yönetici kayyımı atanmasına ilişkin talebinin reddine, davacı vekilinin şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin talebinin kabulü ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Özel Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi-(işletme adı … Hastenesi) ‘ne denetim ve onay kayyımı olarak Mali Müşavir …’nın (T.C. No: …) atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Birleşen dosya davalılar vekili 13/06/2022 tarihli dilekçesinde; 2021/… Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilen … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… Esas sayılı dosyasında, birleştirme kararından önce 18/11/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin dava konusu şirkete tedbiren kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini ve davacı vekili tarafından iş bu ara kararın istinaf edildiğini, halihazırda istinaf incelemesi devam eden bir hususta mahkemenin bir önceki ara kararın tam tersi yönünde karar aldığını, mahkemece dava konusu şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ara karar verilmesine dayanak oluşturacak bir yaklaşık ispat bulunmadığını, şirketten çıkışı yapılan ancak bilançoda yer almayan bu paraların müvekkilleri tarafından zimmetine geçirildiği iddia edilmiş ise de 7236 sayılı yasa ile düzeltilen bilançonda, kasada mevcudiyeti iddia edilen paranın kuruşu kuruşuna nereye harcandığının görüldüğünü, bu nedenle dava konusu şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin 03/06/2022 tarihli ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkemece verilen 03/06/2022 tarihli şirkete kayyım atanmasına ilişkin ara karardan rücu edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ :
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarih ve 2021/… Esas sayılı ara kararı ile; dosya kapsamına göre, özellikle 14/10/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı Genel Kurul Toplantısında, davacı tarafından şirket müdürünün şirketi kötü yönettiği, haksız eylem ve işlemlerde bulunduğu belirtilerek, şirket müdürünün ibrasına davacının red oyu kullanması, ayrıca birleşen asıl dosyadaki tanık beyanları da dikkate alındığında, TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca davacının, şirket müdürünün yetkisinin sınırlandırılması talebinin kabulü koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, birleşen dosya davalılar vekilinin yapmış olduğu itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVALILAR TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Birleşen dosya davalılar vekili istinaf talebi ile; … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.06.2022 tarih 2022/… Esas ve 2022/… sayılı karar sayılı dosyası, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan 2021/… Esas sayılı asıl dosyasında birleştirildiğini, birleştirme kararından önce, asıl mahkemenin 18.11.2021 tarihli ara kararıyla davacı vekilinin dava konusu şirkete tedbiren kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, davacı vekilinin ise iş bu ara kararı istinaf ettiğini halihazırda istinaf incelemesi devam eden bir hususta, ilk derece mahkemesinin bir önceki ara kararının tam tersi yönünde aldığı ve dava konusu şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin 03.06.2022 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde dava konusu olarak “Öncelikle-aşağıda detaylı olarak izah edeceğimiz üzere- davalı şirket müdürü olan …’ın TTK 630/2. Maddesi uyarınca yönetim ve temsil yetkisinin geri alınmasına, mahkemenizce aksi kanaatte olması durumunda işbu yetkinin sınırlandırılmasına” karar verilmesini talep ederek esasen müdürün azlini talep ettiğini, doktrinde baskın olan görüşe göre TTK m. 630/2 uyarınca açılacak müdürün azli davasında husumetin şirketin tüzel kişiliğine yönlendirilmesi gerektiğini, müdür limited şirketin bir organı olduğundan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığından davalı sıfatının limited şirketin kendisine ait olduğunu bu sebeple husumet yönünden mevcut usuli eksiklik göz önüne alınarak davacının bu talebinin reddi gerektiğini, müdürlükten azil davasında ihtiyati tedbir talep etmek aslında davanın konusu gereği ihtiyati tedbir kurumuna uygun düşmediğini, ihtiyati tedbirin davanın esası hakkında verilemeyeceğini, davanın esasını çözer mahiyette ihtiyati tedbir kararına hükmedilemeyeceği ve yargılama sonucunda ulaşılacak neticeye ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılmasının mümkün olmadığı yönünde pek çok Yargıtay kararının mevcut olduğunu, Limited şirket ortağının bir müdürün yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilmesi için haklı sebeplerin varlığının şart olup davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü ve haklı sebep olarak belirttiği gerekçelerin soyut iddialar olduğunu, davacının iddia ettiği hususların gerçekten uzak olup, davacı tarafın bu hususlar bakımından yaklaşık bir ispatı da bulunmadığından, iddiaların haklı sebep olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının, resmi olarak şirket kasasında var olan yüklü miktardaki paranın 7326 sayılı Kanun kapsamında bilanço kayıt düzeltilmesi ile birlikte şirket defter kayıtlarından silinerek davalı şirket yetkililerinin zimmetlerine geçirildiğine ilişkin iddialarını çürüten ve 6.850.000,00.TL’nin şirket yetkilileri tarafından zimmete geçirilmediğini, şirket kasasından çıkan 20,00.TL’nin dahi kayıtlarda imza karşılığında tutulduğunu ispat eder nitelikteki 2018 yılından mizanın düzenlendiği tarihe kadar olan yirmi adet tediye makbuz koçanını ilk derece mahkemesine sunduklarını, bu belgeler ile esasen şirkete giren ve şirketten çıkan her bir kuruşun imza karşılığı kayıt altına alındığı hususunun da ispatlanmış olduğunu, görülen dava ikame edildikten sonra davalı ortakların şirketin ödemelerini gerçekleştirebilmesi için şirket kasasına banka havale 3.182.000,00.TL borç para aktardığını, bu dekontların tamamının dosyaya sunulduğunu, şirketin nakit sıkıntısını gidermek için davalı ortakların kendi şahsi malvarlığını ve şahsi hisselerini satıp şirkete aktarırken; davalıların, şirketin ödemelerinin aksamaması için şirkete tek kuruş borç para vermeyi, şirket ekonomik açıdan zor günler geçirirken, genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının iptali için de şirket aleyhine dava açtıklarını, davalar devam ederken dahi şirket müdürünın ve davalı ortakların kendi malvarlıklarından şirkete yatırım yapmayı sürdürdüklerini, 2020 yılı Ağustos ayında şirket bünyesinde gerçekleştirilen seçimde davacı …’nun desteklediği diğer davacı … …’nun müdür olarak seçilememesi ile başlayan davacıların ego savaşları sonucunda halihazırda 200’den fazla kişinin evine ekmek götürdüğü şirket ve şirkete ait hastane işletmesini iflasa sürüklediğini, dava konusu şirketin pos cihazı ile yaptığı işlemlerin ve anlaşmalı olduğu SGK ve diğer kurumlardan aldığı ödemelerin derhal alınmadığını, bu ödemelerin sürece yayıldığı da düşünüldüğünde şirketin tüm ödemelerini anlık ve nakit gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, atanan kayyım sebebiyle vadeli olarak da ürün ve hizmet satın alamayan şirketin, davalıların mesnetsiz iddiaları ve ilk derece mahkemesi tarafından verilen kayyım kararı ile uçuruma doğru sürüklediğini, bu nedenlerle şirkete kayyım atanmasında ne hukuki, ne beşerî, ne de ticari bir menfaat bulunmamakta aksine bu durum şirkete zarar verdiğini, kanuni şartları oluşmayan kayyım tayini kararının istinaf incelemesi üzerine kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dava hukuki niteliği itibarıyla Alacak (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)” davası ve şirket müdürünün azli davası olup, istinaf konusu uyuşmazlık ise şirkete kayyum atanmasına ilişkin ara karardan rücu edilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekilince açılan sorumluluk davasında şirket müdürünün azli ve yargılama süresi boyunca şirkete kayyum tayininin talep edildiği ilk derece mahkemesince bu hususa ilişkin tedbir talebinin kısmen kabulü ile dava konusu şirkete denetim ve onay kayyımı atandığı, davalı vekilinin itirazın üzerine ilk derece mahkemesince itirazın reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca ‘Her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.’
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme nazara alınarak, sunulan deliller karşısında yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı anlaşılmakla dava konusu şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından HMK’nın 353/1-b-1 md. gereğince birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1)… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarih ve 2021/… Esas sayılı ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince taraflara İADESİNE,
5)-6100 sayılı HMK’nın 330. Maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak 14/11/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır