Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1256 E. 2022/1624 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1256 – 2022/1624
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1256
KARAR NO : 2022/1624
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN ASLİYE 2. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2022
NUMARASI : 2022/… ESAS-2022/… KARAR
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarih ve 2022/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;

İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin halen Mersin’de faaliyet göstermekte olan ve ticaret ile uğraşan bir şirket olduğunu, davalılardan …’ın davacı şirketin yetkili genel müdürü iken diğer davalı … ile ticaret işlerine girerek mal satın alma işleri yaptıklarını, daha sonra davalılardan …’ın, diğer davalıyı da getirerek, davacı şirket ile diğer davacı …’nın katıldığı, 26/05/2016 tarihli protokolü imzaladıklarını, bahse konu protokole göre, davalılardan … ile diğer davalı ve maden işleri ile alakalı …’ın davacı şirkete verimli maden sahası bulacaklarını, bu sahaların tüm ruhsat işlemlerini Bakanlıktan alacaklarını, bununla ilgili tüm giderleri ise davacı şirketin karşılacağını, yine aynı protokole göre, davalılar … ve …’ın … ili … ve … ili … olmak üzere, koordinatları protokolde belli sahaların ruhsatlarını Bakanlıktan alma yükümlülüğü ile birlikte, ruhsatların alınması mukabilinde, kendilerinin de bu sahalara sonradan ortak olma hakkı aldıklarını, buraya kadar her şeyin ticari teamüllere uygun olarak cereyan ettiğini, davacı şirketin kendi hesapları, çalışanlarının hesapları ve grup şirketleri hesaplarından yaklaşık 5.000.000.TL’nin davalılara ödendiğini, daha sonra alınan ve yukarıda saha detayı verilen, ekli protokole göre, koordinatları da verilen sahaların maden ruhsatlarının alınmadığını, alınan maden ruhsatlarının sahalarının koordinatlarda belirlenen sahadaki madenin kalitesinin daha düşük olduğunun ve/veya maden sahasının her hangi bir rezervi de bulunmadığının anlaşıldığını, davalılardan …’ın, aslında maden sahası ve ruhsatı danışmanı olduğunun, tüm müracaatların ve taleplerin bu şahıs tarafından koordine edildiğinin, …’ın, şirket genel müdürü iken ve protokolün imzalanmasından hemen sonra, protokolde yazılan maden sahalarına uyan koordinatlarla ilgili maden ruhsatlarının kendisi adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, …’ın ayrıca yine şirketin genel müdürü olduğu dönemde ve protokolün imzalanmasından sonra 4 maden ruhsatı daha aldığının anlaşıldığını, bu şekilde, Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen ve genel müdürler için bahşedilen rekabet yasağını çiğnemiş olan …’ın şirketin doğmuş zararlarından sorumlu olacağının kanun emri olduğunu, davalıların kendi adlarını madencilik işi yaparak protokolü fesh ettiklerini, ayrıca bu madde gereği de davacıların tüm zararlarından sorumlu olduklarını ileri sürerek, öncelikle, dava sonuçlanıncaya kadar, davalıların maden ruhsatlarının üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi babında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalılardan …’ın, T.T.K.’nun amir hükümleri gereği, şirketin uğradığı zararları tazminine ve kendi adına tescil olunmuş maden sahalarının davacı şirket adına tesciline, davacı şirketin kendi adına ve şirket çalışanları ile diğer grup şirketler vasıtasıyla 26/05/2016 tarihli protokol gereği ödemiş olduğu 10.000,00.TL (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak şartıyla)’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan tahsiline, davalılardan … ve …’ın, 26/05/2016 tarihli protokol gereği uğranılan zararın 5 (beş) katı zarar olan ve fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak 50.000,00.TL tazminatın davacılara ödemelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle görev, yetki, hak düşürücü süre ve zaman aşımına yönelik itirazda bulunduklarını, dosyanın esasına yönelik incelemeye geçilmeksizin usule yönelik bu itirazlarının gözetilmesini ve buna yönelik bir karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca zorunlu arabuluculuk başvurusunda davalı …’a usulüne uygun bir bildirim yapılmadığını, sürece davalı …’ın katılımının sağlanmadığını, arabuluculuk sürecinin davalı …’ın yokluğunda sonlandırıldığını, davalı … açısından zorunlu olan arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davalı … açısından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davada davacıların bir takım iddialar öne sürerek bazı taleplerde bulunduklarını, ilk olarak davacı yanın davalı …’a yönelik dile getirdiği, diğer davalılar ile ortak hareket ederek dolandırıcılık yaptığı vb. yöndeki iddiaların tümüne itiraz ettiklerini, bu haksız iddialar nedeniyle hukuki ve cezai anlamda her türlü yasal başvuru haklarını saklı tuttuklarını, davacıların dava dilekçesinde pek çok iddiada bulunduklarını, esasında davalı …’ın hangi hareketi nedeniyle dolandırıcı ithamına maruz kaldığının anlaşılamadığını, dava dilekçesinde davalı …’a atfedilen tek kusurun tek başına ticari faaliyetini sürdürmesi olarak belirtildiğini, dosyada dolandırıcılık yapıldığı yönündeki iddiayı davalı … açısından tesvik edici hiçbir belge ya da somut delil bulunmadığını, dava dilekçesinde davalı …’ın kendi adına madencilik işi yaparak protokolü ihlal ettiğinin iddia edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte protokolde zaten bu anlama gelecek ve ihlal sonucu doğurabilecek herhangi bir madde bulunmadığını, protokolde tarafların ticari faaliyetlerinde ilk olarak birlikte hareket edecekleri fakat bir taraf bunu istemezse diğer tarafın yazılı iznine gerek duyulmaksızın bunu gerçekleştirebileceğinin ifade edildiğini, davalı …’a atfedilen tek kusurun, kabul anlamına gelmemekle birlikte, esasında direkt olarak protokol içeriğiyle çürütülmüş olduğunu, zira tarafların bağımsız ticaret yapmanın ihlal sayılabileceği şeklinde bir uzlaşıya zaten varmadıklarını, davalı …’ın protokol ile üstlendiği edimlerini tam anlamıyla yerine getirdiğini, davalı …’ın protokolü ihlal eden bir eylemde bulunmadığını, haksız herhangi bir kazanç sağlamadığını, davacı yanın zarara uğramasına sebebiyet verecek bir plan ya da organizasyon içerisinde yer almadığını, dava dilekçesinde davalı …’a yönelik kayda değer, somut ve dikkate alınabilecek bir iddia bulunmadığını, oluşturulmaya çalışılan algıyı ve mesnetsiz iddiaların tamamını reddettiklerini savunarak, davanın ilk olarak usulü nedenler uyarınca, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarih ve 2022/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı ile, dava açılmadan önce 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulduğu, her ne kadar Taraf 4 olarak …’ın ismi yazılmış olmasına rağmen imza bölümünde …’ın imzasının bulunmadığı, … ile arabuluculuk görüşmesi yapılmadığının anlaşıldığı, 6325 sayılı kanunun 18/A-2 maddesi uyarınca eldeki alacak davasında da dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gerektiği, buna rağmen davalı … yönünden arabuluculuya başvurulmadan dava açıldığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafın davalı …’a ilişkin arabuluculuk tutanağını dosyaya sunmadığı, arabuluculuk şartının sonradan tamamlanmasının da mümkün olmadığı, 6325 sayılı kanunun 18/A-2 son cümlesi uyarınca davalı … hakkında mahkemenin 2021/… Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek açılan işbu davanın usulden reddi gerektiği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACILAR VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekilinin istinaf talebi ile; yerel mahkemenin gerekçeli kararında davalı … yönünden dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığını, arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddettiğini, yine aynı gerekçeli kararında dava açılmadan önce … yönünden taraf olarak arabuluculuğa başvurulduğunu ancak imza kısmında …’ın imzasının bulunmadığını … ile arabuluculuk görüşmesi yapılmadığını belirttiğini, Mersin Arabuluculuk Bürosu 2021/… dosya numaralı arabuluculuk dosyası kapsamında davalı yönünden başvurulduğunu, arabulucunun bütün uğraşları neticesinde davalıya ulaşamadığını, davalının mernis adresini güncellemediğini kanunen yapması gereken sorumlulukları yerine getirmediğini, davanın bu yüzden reddedilmesi hukuka, anayasaya ve kanunlara aykırı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… Esas, 2022/… Esas sayılı dosyası
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, alacak ve tazminat istemlerini içermektedir.
İlk derece mahkemesince davalı … yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ve iş bu karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Taraflar arasında arabuluculuk tutanağının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
“Dava Şartı Olarak Arabuluculuk ” 18/A.maddesinin 7.bendinde; “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” ve 10.bendinde; “Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.” hükümleri düzenlenmiştir.

Dosya kapsamında bulunan arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde, arabuluculuk son tutanağında taraf 4 olarak davalı …’ın adı ve TC Kimlik Numarasının yer aldığı, tutanakta ayrıca ” taraf 4 …’ın adres ve telefon numarası arabuluculuk başvuru formunda belirtilmemiş olup başvurucu vekili ile yapılan görüşmelerde …’ a telefon ve adres bilgilerinin kendilerinde olmadığı bilgisi alınmış devamla Mersin Arabuluculuk Bürosundan …’ın adres bilgisinin talep edildiği, …’a ait mernis adresinin sistemde kayıtlı olmadığı bilgisi alınmıştır. …’a arabuluculuk ilk oturumuna davet mektubunun tebliğ edilememiştir.” şeklinde belirtildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacılar tarafından davalı … yönünden arabulucuya başvurulduğu, davalıya ulaşılamaması üzerine arabuluculuk faaliyetine son verilerek arabulucuk son tutanağı düzenlendiği, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğu ve son tutanağın da dava dilekçesine eklenmiş olması suretiyle davacının eldeki davayı açmak için kendisine yüklenen bütün yükümlülükleri yerine getirdiği, bu durumda eldeki dava için arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekirken davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacılar vekili tarafından Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarih ve 2022/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarih ve 2022/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararının HMK.’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3)-Dava dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70.TL istinaf karar harcın istinaf eden davacılara İADESİNE,

5)-Davacılar tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte İlk Derece Mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6)-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
7)-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından lehe vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle kesin olmak üzere 28/12/2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır