Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/897 E. 2021/1424 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/897
KARAR NO : 2021/1424
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ :….

Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıdan Beşiktaş 3.Noterliği’nin … tarih ve …. evmiye numaralı … satış sözleşmesi ile 201.289.TL bedele ekskavatör aldığını, noterlikte yapılan araç satım sözleşmesi gereğince aracın sigorta bedelinde ödendiğini, ancak araç alındığının 7. gününde motor bölümünde arazı meydana geldiğini bu nedenle Gaziantep iline servise gönderildiğini, akabinde ikinci kez arızlandığını, bütün onarım masraflarının karşılandığını, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını ancak taraf yokluğundan red edilen davada alınan bilirkişi raporuna göre acın kusurlu olduğunun tespit edildiğini, aracın ağır gizli ayıplı olduğunu bu nedenle aracın tamir ve motor değişim bedeli için 2.000.00.TL, aracın işletilememesinden kaynaklı kazanç kaybı nedeniyle 2.000.00.TL olmak üzere dava değeri belirlendiğinde miktarın artırılması koşulu ile toplam 4.000.00.TL nin 07.03.2012 tarihinden itibaren olmak üzere en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsilini yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, HMK md. 116/1 hükmü uyarınca ve davalının tescilli adresinin Adana ili olması karşısında uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkeme Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu bu davanın Van’da görülmesine cevaz verecek herhangi bir yetki kuralı istisnası bulunmadığını, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini ayrıca zaman aşımı, husumet itirazında bulunduğu ve davacı tarafından satın alınan aracın 6 yaşında ağır işlerin yapımında kullanılan bir iş makinesi olduğunu ve davacının yapılan sözleşmede bunun açıkça belirtildiğini, ayrıca aracın arızalandığı durumlarda davacı tarafından herhangi bir başvuru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; “taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari satımdan kaynaklı 07/03/2012 yılında davacının davalıdan satın aldığı ekskavatör (İş makinesi)’ün alındığı andan 7. Gününde arızalandığı, bu amaçla tamir masrafı ödedikleri daha sonra yine arızalandığı ve bu arıza için masraf yaptıkları sonrasında yine arızalanarak motor taktırdıkları ürünün ayıplı olup, bu ayıp nedeni ile 2.000 TL tamir bedeli ve 2.000 TL kazanç kaybı talebini içerir kısmı alacak davası olduğu, Yargıtay 19 Hukuk dairesinin 2016/15925 E 2018/1064 K 2014/7397 E 2014/10966 K, 2013/18542 E 2014/1150 K sayılı emsal nitelikli kararlarında da açıklandığı üzere satış tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 25/2, ve 6102 sayılı TTK’nın 23 ve 6098 sayılı TBK’nın 223 ve devamı maddeleri uyarınca satıcının ticari satımdan kaynaklı sorumluluğunun 6 ay ile 2 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, 07/03/2012 tarihinde satın alınan iş makinesi nedeni ile davalı satıcının ayıba karşı tekeffül nedeni ile ön görülen yasal zamanaşımı sürelerinin dolduktan sonra iş bu davanın 19/06/2018 tarihinde açıldığı ve davalı tarafın yetkisiz mahkemeye süresinde verdiği cevap dilekçesinde usule uygun şekilde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeni ile reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; satıcı dava konusu satılanı devrederken ağır kusurlu olduğunu, satıcı bunu bilmesine rağmen aracı bu şekilde müvekkiline devrettiğini, davalı satıcı aracın kusurunu gizleyerek ve müvekkiline herhangi bir bilgi vermeyerek, aracın 0 Km olmasının da sağlandığı kolaylıkla müvekkiline devrettiğini, TBK 231. maddesinde satıcının, satılanı devretmekte ağır kusurlu olduğu durumunda 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanmayacağının belirtildiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, ayıplı mal satışından kaynaklanan tamir gideri ve kazanç kaybına ilişkin alacak davasıdır.
Davacı tarafından, davalıdan satın alınan ekskavatörde 7. gün motor arızası meydana geldiği, bu nedenle aracın servise götürüldüğü, ancak aracın 2. kez arızalandığı, onarım masraflarının kendisi tarafından karşılandığı, … kiralama şirketine karşı İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği, dosyada alınan bilirkişi raporunda, araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğunun tespit edildiği, ayıp nedeniyle oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu iddia edilmiş, davalı ise, dava konusu aracın davacıya değil, dava dışı … kirama şirketine satıldığını, davacının bu aracı dava dışı şirketten … kiralama ile satın aldığını, bu nedenle davada taraf sıfatı bulunmadığını, davanın 6 aylık zaman aşımı süresinden sonra açıldığını ve ayıp ihbar süresine uyulmadığını savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın, zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın da ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Ayıba ilişkin sınıflandırma, ayıbın açık veya gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir.
Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti 6762 sayılı TTK.nun 25/1-3 (6012 sayılı TTK 23/1-c) maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 23/1-c maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde, TBK’nın 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223/2. maddesinde “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava konusu iş makinasının 07/03/2012 tarihinde davalıdan satın alındığı, aracın motor kısmında meydana gelen arıza sonucu davacı tarafından servise götürülmesine ve tamir işlemleri yapılmasına rağmen arızanın tekrar ettiği, davacı tarafından İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait … Esas sayılı dosyada … Kiralama Şirketi hasım gösterilerek, ayıplı mal satışı nedeniyle tamir gideri ve mahrum kalınan kazanç kaybının talep edildiği, mahkemece alınan 29/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda, aracın ayıplı olduğu, 2. el olarak satın alınan araçtaki ayıbın kullanıcı veya usta hatasından kaynaklanabileceği, ancak ayıbın, aracın satın alınmasından önce mi yoksa sonra mı oluştuğunun tespitinin mümkün olmadığının belirtildiği, TBK.nun 231 maddesi gereğince, ayıptan doğan her türlü davanın, ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, malın devrinden itibaren 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, ancak satıcının ağır kusurlu olması halinde bu zaman aşımından yararlanamayacağı, somut olay incelendiğinde, dava konusu aracın 07/03/2012 tarihinde davacıya devredildiği, davanın 19/06/2018 tarihinde açıldığı, dava konusu aracın 6 yaşında ve 2.el olarak satın alınmış olması, bilirkişi raporunda araçtaki ayıbın hangi kullanıcı döneminde oluştuğunun saptanamaması gibi unsurlar birlikte değerlendirildiğinde, davalının aracı, ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğunun ispatlanamadığı ve TBK.nun 231. Maddesinde düzenlenen 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiği sabit olduğundan, ilk derece mahkemesince bu gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, İlk Derece Mahkemesi’nce davanın zaman aşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 59,30.TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 78.630,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere karar verildi. 01/12/2021


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır