Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/859 E. 2021/1423 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/859
KARAR NO : 2021/1423
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021

Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… tarih ve …. Esas, 2021/235 Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında ticari bir ilişki söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin 2018 ve 2019 yıllarında borçlunun Adana bölgesi distribütörü olup, borçlu şirketten mal alıp, dağıtım yapıldığını, ticari ilişkinin mahiyeti gereği, borçlu şirketin sattığı ürünlerde yaptığı kampanyalar gereği ürün fiyatlarında iskontoya gitmesi veya reklam, tanıtım giderleri gibi giderler nedeni ile müvekkil şirketin borçlu şirketten alacağı doğduğunu, müvekkil şirket bu tür alacağını borçlu şirkete kesip, gönderdiği fiyat farkı faturası veya bütçe faturası gibi faturalarla cari hesapta mahsuplaşarak tahsil etme yoluna gittiğini, borçlu şirket cari ilişkiyi dengelemek için müvekkil şirkete 10.01.2020 tarihli, …… ve …… nolu toplamda 55.445,84.TL tutarlı temel e-faturalar gönderdiğini, müvekkil şirket bu faturaları kabul etmeyerek, Adana 9. Noterliği’nin 27.01.2020 tarih, ….. yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade ettiğini, buna rağmen alacağını tahsil edemeyen müvekkil şirket, borçluya önce Adana 9. Noterliği’nin 03.02.2020 tarih, 01960 yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ettiğini, alacak yine ödenmeyince borçlu şirket aleyhinde Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile icrai takip başlatıldığını belirterek, borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davanın kabulü ile davalı borçlunun Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasına bulunmuş olduğu haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin 60.809,00.TL asıl alacak ve tüm ferileri yönünden devamına, davalı borçlunun asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, davacı ile aralarındaki yetki sözleşmesi nedeniyle İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını, icra dosyasında da yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket ile davacı arasında düzenlenen Distribütörlük sözleşmesi’nin 16. Maddesi aynı zamanda HMK 193.maddesi anlamında bir delil sözleşmesi vasfına haiz olduğunu, müvekkili şirketin davacıya ıskonto ve tanıtım giderlerinden kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığını, takip talebinde istenen faiz oranının fahiş olduğunu, takibe konu alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; ” davacının dayanağı olan 27.12.2017 tarihli Disbirütörlük Sözleşmesi’nin 16. maddesinde taraflar arasındaki ihtilaflarda İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olacağı kararlaştırıldığı, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğu, davalının icra dosyasında yetki itirazında bulunduğu belirlenmiş olmakla yetkisiz icra dairesinde takip yapılması sebebiyle davanın usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşme yürürlüğe girmediğinden yetki şartının geçersiz olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalıya vermesi şart koşulan teminat mektubu davalıya verilmediğini, taraflar ticari ilişkiyi kurmak ve sürdürmek için yazılı sözleşmeye gerek duymadıklarını, ticari ilişki yazılı sözleşme olmadan sözlü sözleşme ve fiili uygulamaların geçerlik kazanması ile yürütüldüğünü belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, Adana 6.İcra Dairesi’nin …. sayılı takip dosyası ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Distribütörlük Sözleşmesi’nden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafından, davalı şirketin Adana distribütörü olarak alınan malların dağıtımı işini yaptığı, davalının sattığı ürün fiyatlarında iskontoya gitmesi ve reklam, tanıtım giderleri gibi nedenlerden dolayı cari hesaptan kaynaklanan borcun ödenmediği, bu nedenle başlatılan icra takibinde yetkiye ve borca haksız olarak itiraz edildiği iddia edilmiş, davalı ise, taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili kılındığını, davanın usul ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuş, mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın, yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İcra Müdürlükleri yönünden yetki İİK.nun 50. Maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde de, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı” belirtilmiştir.
Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyası ile davacı tarafından, davalı hakkında 62.262,03.TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının 03/02/2020 tarihli ihtarname olarak gösterildiği, borçlunun, icra dairesinin yetkisine ve borca karşı itirazda bulunduğu, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 27/12/2017 tarihli Distribütörlük Sözleşmesinin 16. maddesinde “İş bu sözleşmenin yorum ve uygulanmasından doğabilecek ihtilafların çözülmesinde ve iş bu sözleşmeye dayanılarak yapılan iş ve işlemlerde İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılınmıştır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, bu düzenleme ile taraflarca ihtilaf halinde İstanbul Anadolu Mahkeme ve İcra Daireleri’nin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
Davanın her iki tarafı tacir olup, HMK’nun, “yetki sözleşmesi” başlıklı 17. Maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK m. 17. Maddesinin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Tüm bu nedenlerle, tacir olan taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 27/12/2017 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkisinin münhasır olduğu, takibin sözleşmede kararlaştırılan İstanbul Anadolu İcra Dairelerinde açılmasının gerektiği, dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, davacı vekilinin, taraflar arasındaki sözleşmenin 11/j maddesinde belirtilen ve sözleşmenin, davalı şirkete teminat mektubu verilmesiyle geçerlilik kazanacağına, teminat mektubunun verilmemiş olması nedeniyle sözleşmenin yürürlüğe girmediğine dair savunmanın yargılamayı gerektirdiği, kaldı ki, taraflar arasında imzalanan 27/12/2017 tarihli Ek Sözleşmenin 9. Maddesinde, teminat mektubunun, sözleşmenin imzalanmasından 6 ay sonra karşılıklı olarak değerlendirilmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepler yerinde bulunmamış ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarih ve …. Esas, ….. Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 59,30.TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,

3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerine BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 352/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00.TL’nin altında kalması nedeniyle 01/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır