Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/786 E. 2021/1526 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/786 – 2021/1526
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/786
KARAR NO : 2021/1526
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI :
1-…
:2-…
:3-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Fesih İstemli)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
YAZIM TARİHİ : …

Tarsus 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin …. tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
GEREKÇE :
Davacı taraf, davacının 7.200 hisseye isabet eden toplamda 1.800.000,00.TL’lik sermayesiyle davalı şirketin % 20 oranında pay sahibi ve kurucu ortağı olduğunu, haklı nedenlere dayalı olarak TTK 531. maddesi kapsamında davalı anonim ortaklığın feshine, mali ve hukuki menfaatlerin korunması amacıyla dava süresince denetim kayyımı atanmasına, davalı şirket adına kayıtlı tüm gayrimenkul ve vasıtalar üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm olarak davacının davalı şirket pay sahipliğinden yine davalı şirketçe paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenmesi suretiyle iktisap edilmesi mukabilinde çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının dava dilekçesinde müvekkili şirketin ticari faaliyetindeki herhangi bir olumsuzluğa, şirketin ekonomik zorluğuna, kamu veya özel sektöre olan az ya da çok borçlarına, şirketin yönetimsel herhangi bir zafiyetine, şirketin varlığını veya sürdürebilirliğine dair hiçbir gerekçe ileri sürülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 08/11/2018 tarihli tensip ara kararı ile; htiyati tedbir talep edilen vasıta ve gayrimenkullerin dava konusu olmadığı, dava konusu olmayan menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı, davacının denetim kayyımı atanması talebi yönünden ise yaklaşık ispat ölçüsünde delil mevcut olmadığı, davacı vekilinin denetim kayyumu ve taşınmaz ile araçlara ilişkin tedbir talebinin koşulları oluşmadığı kanaatine varılarak reddine karar verildiği, ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Dairemizin 20/03/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile; çıkma payı alacağı ile ilgili davanın davacı lehine sonuçlanması durumunda davalı şirkete ait taşınmaz ve araçların elden çıkarılması durumunda alınacak ilamın infaz kabiliyetinin bulunmayacağı ve davacının alacağı tahsil edememe durumunun ortaya çıkacağı, 6100 sayılı HMK 390/3 maddesi gereğince davacı tarafından bu taleple ilgili davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delillerin dosyaya sunulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak kararda hata edilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesinin “Davalı şirket adına kayıtlı tüm gayrimenkul ve vasıtalar üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulması talebinin reddine” ilişkin 08/11/2018 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde ; davalı şirketin öz varlıklarının 2016 yılından itibaren düşme eğilimi göstermekle birlikte 2020 yılında arttığı, davalı şirketin borca batık olmadığı, ortaklara kar payı dağıttığı ve zarar etmediği, şirket yöneticisinin şirketi iyi yönetmediği iddia edilmesi halinde davacı tarafça yönetici değişikliği için yasal yollara başvurması mümkün olup, şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacı tarafından şirketin yönetici değişikliği için yasal başvuru hakkının kullanılabileceği, bu kapsamda davacının diğer yasal haklarını kullanmadan bu hususun TTK 531 maddesi uyarınca haklı bir neden olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, davacının davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile pay sahipliğinden çıkma davasının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava istinaf aşamasında iken, davacı vekili Dairemize sunduğu 10/06/2021 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin kanser hastalığı ile yoğun bir şekilde mücadele ettiğini, bu konuda yoğun tedavi süreci içerisinde olduğunu, bu sürecin doğal sonucu olarak da müvekkilinin aktif olarak çalışamadığını, ekonomik olarak ciddi sıkıntılar içerisine girdiğini, teminat mektubuna ihtiyaç duyduğunu, müvekkilinin teminat mektubunu bankasına iade ederek; nakit karşılıklarını kullanmak mecburiyetinde olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir taleplerinden feragat ettiklerini ve ihtiyati tedbir mukabilinde sunulan teminat mektubunun iadesini talep etmiştir.
Davacı vekili Dairemize sunduğu 17/09/2021 tarihli dilekçe ile; davacı asil …’in 16/06/2021 tarihinde vefat ettiğini, miraşçıları olan …, … ve …’in de davadan feragat ettiklerini, feragat istemi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin mirasçılar yönünden yeni vekaletname sunduğu ve vekaletnamelerinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 310. maddesinde ise hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği açıklanmıştır.
Hiçbir kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir ve bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309. maddesi aynen; “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır” şeklindedir.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır.(HGK.’nın19/02/2019 tarih ve 2015/21-1114 Esas-2019/164 Karar, HGK.’nın 11/04/2019 tarih ve 2018/12-1004 Esas-2019/433 Karar)
Somut olay bakımından, davacı vekilinin dosya istinaf aşamasında iken 10/06/2021 ve 17/09/2021 tarihlerinde Dairemize sunduğu dilekçeleri ile; ihtiyati tedbir taleplerinden ve davadan feragat etmiştir. Davacı vekili, müvekkillerinin davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.
Hükümden sonra ortaya çıkan ve istinaf incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari İşleri ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği”n “Karar Verilmiş Dosyalara İlişkin İşlemler” başlıklı 215/1 maddesinde düzenlenen “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh hâlinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” hükmü gereğince davadan feragatin dosyanın istinaf aşamasında ve Dairemizde iken yapılması nedeniyle ilk derece mahkemesince karar verilmesi mümkün bulunmadığından 6100 sayılı HMK.’nın 307. maddesi delaletiyle 353. maddesi kapsamında Dairemizce değerlendirilip karara bağlanması gerekmektedir.
Bu nedenle, davacı vekilinin ilk derece mahkemesine ilişkin istinaf başvurusunun konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın 6100 sayılı HMK.’nın 307. maddesi gereğince feragat nedeni ile reddine ve 6100 sayılı HMK.’nın 392/2. maddesi gereğince ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davacılar vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun davadan feragat nedeniyle konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-6100 sayılı HMK.’nın 355. maddesi gereğince Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ RE’SENKALDIRILMASINA,

a)-6100 sayılı HMK.’nın 307. maddesi gereğince davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b)-6100 sayılı HMK.’nın 392/2 maddesi gereğince Dairemizce 20/03/2019 tarih ve … Esas,… Karar sayılı ilamı ile verilen TEDBİR KARARIN KALDIRILMASINA,
c)-Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … karar sayılı ilamına konu mahkeme dosyasında bulunan … A.Ş. Mersin Şubesi’ne ait 26/03/2019 tarih, … numaralı 100.000,00.TL bedelli TEMİNAT MEKTUBUNUN ÜZERİNDE HACİZ YA DA TEDBİR BULUNMADIĞI TAKDİRDE 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 392/2. maddesi gereğince asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması halinde İADESİNE,
İhtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin karar uygulamasının İlk Derece Mahkemesince YAPILMASINA,
d)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davacılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
e)-6100 sayılı HMK’nın 326/1. maddesi gereğince davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
f)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf incelemesi yönünden;
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli istinaf karar harcının peşin yatırılmış olduğu anlaşıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 326/1. maddesi gereğince davacılar tarafından istinafta yapılan yargılama giderinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
7-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır