Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/6 – 2023/1104
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/6
KARAR NO : 2023/1104
KARAR TARİHİ : 24/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2020
NUMARASI : … …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/11/2023
YAZIM TARİHİ : 24/11/2023
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında alım satım işlemi söz konusu olduğunu, bu alım satım işinden kaynaklı faturaların bulunduğunu, borcun ödenmediğinden bahisle borçlu hakkında Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından haciz yolu ile takibe geçildiğini, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek söz konusu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devam etmesine ayrıca borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin takip alacaklısına herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrine ve içeriği borcun tamamına, faizlerine, masraf ve vekâlet ücreti dâhil borcun tüm fer’ilerine karşı müvekkili şirket tarafından itiraz edilmiş olup esasen hiçbir hak ve alacağı bulunmayan davacı kurumun icra takibinde ve eldeki işbu davada haksız olduğunun ortada olduğunu, davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminatla cezalandırılmasını talep ettiğini, yine faiz talebinin de haksız olup kabul edilmesi kesinlikle mümkün olmadığını, takip öncesi müvekkili şirketin temerrüte düşürülmemiş olup işlemiş faiz talebinin haklı bir dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davalı ile davacı arasında alım satım işleri nedeni ile 09/11/2018 tarih … seri nolu 10.808,80.TL tutarlı, 09/11/2018 tarihli, … seri numaralı 7.740,80.L tutarlı fatura alacağına ilişkin Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya kapsamında icra takibi başlatıldığını takibe itiraz üzerine takibin durduğu, dosyaya ibraz edilen belgeler ile bunlara dayanılarak alınan bilimsel ve hükme esas almaya elverişli bilirkişi raporunda; davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 18.549,60.TL asıl ve 1.440,77.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.990,37.TL alacağının olacağı bildirilmesi karşısında davanın kısmen kabulü ile davalının Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin davalı yönünden 18.549,60.TL asıl alacak, 1.440,70.TL takip öncesi işlemiş faiz, olmak üzere takibin takip çıkış miktarı olarak 19.990,37.TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına, alacağın likit alacak olması nedeni ile hükmolunan alacak miktarının %20’si oranında 3.998,07.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve tensip zaptının tarafına tebliğ edilmediğini, sadece müvekkili asile tebliğ edildiğini, vekille takip edilen işlerde tebliğin vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, rapora karşı itiraz ettiğini ancak değerlendirilmediğini, işlemiş faiz yönünden verilen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda da haksız işlemiş faiz hesaplaması yapıldığını, işlemiş faiz hesabına konu TTK’nin 1530. Maddesi gereğince mal tedarik sözleşmelerinde uygulama alanı bulan bir kanun maddesi olduğunu, taraflar arasında mal tedarik sözleşmesinin bulunmadığını, sadece mal tedarik sözleşmelerine mühasıran uygulanabileceğini belirttiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında mal tedarik sözleşmesinin mevcut olmayıp sadece ticari satımdan kaynaklı bir iş ilişkisinin mevcut olduğunu, bu nedenle mevcut dosyada uygulanma yeri bulunmayan TTK’nin 1530. Maddesi uyarınca yapılan faiz hesabının hükme esas alınarak işlemiş faiz yönünden verilen kabul kararının kabul etmediklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı; ticari alım satım işinden kaynaklı faturaların bulunduğunu, borcun ödenmediğinden bahisle borçlu hakkında Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından haciz yolu ile takibe geçildiğini ileri sürmüş, davalı yan ise; varlığı iddia edilen borcun gerçek olmadığını savunmuş, mahkemece; dosyaya ibraz edilen belgeler ile bunlara dayanılarak alınan bilimsel ve hükme esas almaya elverişli bilirkişi raporunda; davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 18.549,60.TL asıl ve 1.440,77.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.990,37.TL alacağının olacağı bildirilmesi karşısında davanın kısmen kabulü ile davalının Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin davalı yönünden 18.549,60.TL asıl alacak, 1.440,70.TL takip öncesi işlemiş faiz, olmak üzere takibin takip çıkış miktarı olarak 19.990,37.TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına, alacağın likit alacak olması nedeni ile hükmolunan alacak miktarının %20’si oranında 3.998,07.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı yan istinaf dilekçesinde; borcun gerçek bir borç olmadığını, TTK 1530.maddesinin sadece mal tedarik sözleşmelerine münhasıran uygulanabileceğini, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında mal tedarik sözleşmesi mevcut olmadığını, uygulanma yeri bulunmayan TTK m.1530 uyarınca yapılan faiz hesabının hükme esas alınarak işlemiş faiz yönünden verilen kabul kararını kesinlikle kabul edilemeyeceğini, kısmen kabül kararının yasaya ve usule aykırı olduğundan bahisle kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Tarafların tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya TBK ve TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
865 sayılı Ticaret Kanunu’nun ticari bey’i düzenleyen hükümleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa alınmamıştır. Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23 de uygulanacaktır.
Satım sözleşmesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 182. maddesinde “satım bir akittir ki onunla satıcı satıcının ilzam ettiği semen mukabilinde alıcıya teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder” ve TBK 207. Maddesinde ise “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”şeklinde tanımlanmıştır.
Satım sözleşmesi synallagmatik, başka deyişle tam iki tarafa karşılıklı borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki yanlı sözleşmelerde, her iki yan birbirine karşı birer asli edim ile çeşitli yan ve tali edimler yüklenirler. Eş deyişle bu sözleşmeler nitelikleri gereği yanlardan her birini zorunlu olarak alacaklı ve borçlu kılar.
Fatura, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ’nda tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, 24.12.2003 Tarih ve 25326 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 Tarih ve E:2001/l, K:2003/l sayılı kararında ise Fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmaktadır (Kumkale, R.:Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, Ankara 2007, s:73).
İrsaliyeli Fatura ise Vergi Usul Kanunu’nun 211 Sayılı Genel Tebliği ile düzenlenmiştir. Tebliğde irsaliyeli faturanın hangi hâllerde ve kaç adet düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faturada düzenleyenin adı, ticari unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari unvanı, adresi, var ise vergi dairesi ve hesap numarası, faturanın seri ve müteselsil sıra numarası, düzenleme tarihi saati ve anlaşmalı matbaaya ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği açıklanmış; bu bilgilerin eksik olması hâlinde ise irsaliyeli faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olaya gelinecek olursa; davalı ile davacı arasında alım satım işleri nedeni ile faturalardan dolayı icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz üzerine takibin durduğu, dosyaya ibraz edilen belgeler ile bunlara dayanılarak mahkeme tarafından rapor aldırıldığı, bilirkişi raporunda; davalının kayıtlı bulunduğu vergi dairesinden mahkemeye 14/01/2020 tarihinde gelen davalıya ait olan BA formlarının incelenmesi sonucunda davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların davalını BA formları arasında olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların BS ile beyanının yapılmış olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu ( davalının BA formlarında ve E -Defter kayıtlarında olması) anlaşıldığının rapor edildiği görülmüştür.
İki tarafa borç yükleyen sözleşmelere ilişkin ifa sırası, 6098 sayılı Kanun’un 97. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Aynı Kanun’un 207/2. maddesi de sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları hükmünü haizdir. Ayrıca, tarih itibariyle davada uygulanması mümkün olan 6102 S. TTK’nın 1530 maddesinde de mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiştir. Bu itibarla taraflar arasındaki satım akdinde aynı anda ifa kuralının aksinin yani veresiye bir satımın kararlaştırıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre, temerrüt tarihinin hesaplanmasında yukarıda belirtilen madde hükümleri değerlendirilerek sonucuna göre işlemiş temerrüt faizinin belirlenmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, mahkemece verilen kısmen kabul kararı faiz açısından hatalı olduğundan, kararın bu yönden kaldırılması ve yeniden hüküm tesisi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz açısından kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak somut olayda; takipten önce işlemiş faiz takibe konu edilemeyeceğinden, 1.440,70.TL hesap edilmeden asıl alacak olan 18.549,60.TL üzerinden takibin devamına ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına ilişkin esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş, buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a-Davalının Adana 7 İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin davalı yönünden 18.549,60.TL asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına,
b-Hükmolunan alacak miktarının %20’si oranında 3.709,92.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Fazlaya dair taleplerin reddine,
4-Alınması gereken 1.267,12.TL karar harcından, peşin alınan 371,19.TL harcın mahsubu ile bakiye 895,93.TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
– Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarih ve … Esas … Karar, … harç nolu Harç Tahsil Müzekkeresinin İPTALİNE,
-İptaline karar verilen harç tahsil müzekkeresine göre yapılan bir tahsilat var ise bunun 895,93.TL’sinin tahsil edilen harçtan mahsubu ile fazla kalan kısmının davalıya İADESİNE,
5-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında taraf sayısına göre hesaplanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 17.900,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 1.577,92.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 371,19.TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 755,30 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre 666,48.TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine adesine,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
1-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 342,00.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davalıya İADESİNE,
2-Davalı tarafından yapılan 148,50.TL istinaf başvurma harcının tamamının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 238.730,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 24/11/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
…
Başkan
…
e-imzalıdır.
…
Üye
…
e-imzalıdır.
…
Üye
…
e-imzalıdır.
…
Katip
…
e-imzalıdır.