Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/587 E. 2021/1455 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/587 – 2021/1455
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/587
KARAR NO : 2021/1455
KARAR TARİHİ : 13/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI :…
DAVACILAR :1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av…
FERİ MÜDAHİL :…
VEKİLİ : Av. ..
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLLERİ : Av…
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ :Av…
FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
YAZIM TARİHİ : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. tarih ve …… Esas, …… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;

İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacı şirketin demir çelik ürünleri ile inşaat malzemelerinin alım satım ve ticareti yaptığını, inşaat taahhüt ve müteahitliği yapmak üzere faaliyet gösterdiğin, … Vergi Dairesi’ne kayıtlı olduğunu, İskenderun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ….. sicil numarası ile kayıtlı olduğunu, şirketin sermayesinin 500.000,00.TL olduğunu, bu sermayenin her biri 250,00.TL değerinde 2.000 paya ayrıldığını, sermayenin tamamının ödendiğini, sermayenin tamamının …’e ait olduğunu, şirket ortağı ve şirket müdürü …’in şirket kuruluş sözleşmesinde belirtildiği şekilde şirket müdürü olarak seçildiğini, şirketi münferiden temsil yetkisi verildiğini, müvekkili davacı …’in yalnızca şirket yetkilisi ve hisselerin tümünün sahibi olduğunu ve davacı …’in eşi olduğunu, iki müvekkili davacının da yalnızca müşterek ve müteselsilen borçlardan sorumlu olduklarını, şirketin ara dönem bilançosuna göre aktifler toplamının 855.307,00.TL, pasifler toplamının 3.231.231,00.TL, aktifler-pasiflerinin -2.375.924,00.TL olarak görüldüğünü, şirketin mali durumu analiz edildiğinde şirket varlıklarının mevcut ve alacakları belirtilen aktiflerinin borçlarını karşılamaya yetmediğini, ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik krizin davacı şirketi finansal ve mali açıdan zor durumda barıktığını, kısa ve uzun vadeli borçlarını ödeyemez duruma getirdiğini, borçlarının tümünü vadelerinde ödeyebilmek ve bütün alacaklılarını tatmin edebilmek gücünden yoksun olduğunu, ekonomik kriz içine girdiğini, acze düştüğünü, hiç bir alacaklının ve çalışanın mağduriyetine sebep olmamak ve tüm borcu çalışarak ödemek amacıyla alacaklılarla konkordato projesi imzalamak üzere mahkememize müracaat ettiklerini, müvekkili şirket ve aktif mükellefiyeti olmamasına rağmen şirket borçlarına müşterek ve müteselsilen kefaleti bulunan müvekkili davacılar … ve … lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini, müvekkili şirkete ve müşterek ve müteselsilen sorumlu olan kişiler de dahil olmak suretiyle bir geçici konkordato komiseri atanmasını, geçici mühlet kararı öncesi uygulanan haciz işlemlerinin kaldırılmasına, İİK 206. maddesinde yer alan alacaklılar yönünden takip yapılmakla birlikte muhafaza tedbirleri alınmasının ve rehinli malın satışının tedbiren önlenmesine, banka ve pos hesaplarına bankalar tarafından bloke konulması ve alacağa mahsubunun tedbiren önlenmesine, müvekkilleri aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına, şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının tedbiren önlenmesine, geçici mühlet kararı ile birlikte mühlet içinde alacaklılar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin tedbiren önlenmesine, mühlet boyunca şirket tarafından üçüncü kişilere verilmiş teminat mektup ve çeklerin nakde dönüştürülmesinin tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… tarih ve….. Esas, ….. Karar sayılı kararı ile; davanın tüm davacılar yönünden İİK 302/a-b 305 ve 308 maddeleri uyarınca geçici mühletin kaldırılarak kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine, İİK 288 maddesi uyarınca gerekli ilanlar yapılarak ilgili yerlere bildirilmesine, davacı şirketler …. sicil numaralı … İnşaat Taahhüt Harfiyat Otomotiv Nakliye İthalat İhracat San. Tic. ve Pazarlama Ltd. Şti. ve … ve … yönünden yasal koşullar oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına, mahkemece verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına, geçici komiser heyetinin bu güne kadar ki hak ettiği ücretlerin ödenmek surti ile görevlerinin sona erdirilmesine ve ödemelerin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın kabulüne karar verilerek konkordato hükümlerinin uygulanmasına ve müvekkillerinin kesin mühlete geçmesi amacıyla dosyanın yeniden yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….. Esas,….. Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava “Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h) Konkordato” talebine ilişkindir.
Davacının konkordato talebi üzerine ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Konkordato; dürüst bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı alacaklarının bir kısmından feragat ederler ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler, borçlunun bu süre içinde, borcunun kabul edilen kısmını ödemekle borçlarının tamamından kurtulmasını sağlayan bir hukuki müessesedir.
«Konkordato», elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mâli durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.
Piyasa koşulları, ekonomik kriz, aslında kötüniyetli olmayan borçluları, borçlarını ödeyemeyecek duruma düşürebilir. Mâli durumu bozulmuş ve bu nedenle tüm borçlarını vadesinde ödeyemeyecek durumda olan borçlular eğer iflâsa tabi ise iflâsın eşiğinde bulunuyor demektir. Eğer iflâsa tabi değilseler, önce davranan alacaklılar alacaklarına tamamen kavuşabilirken, diğer borçlularına iyiniyetle daha fazla tolerans gösteren, daha fazla zaman tanıyan alacaklılar ise alacaklarını hiç ya da tamamen alamayacaklardır.
Kanun koyucu, bu durumda bulunan bir borçluya, «alacaklılarının çoğunluğu ile» bir anlaşma yaparak, kendisine alacaklılarının tanıdığı (yeni) süre içinde borçlarını ödeme olanağı tanımıştır. Bu durumda bulunan bir borçlu «alacaklılarının kanunda öngörülen orandaki çoğunluğu» ile anlaşırken çok kez onlardan yeni bir süre (mehil) alma (vade konkordatosu) yanında, ayrıca «alacaklarının bir yüzdesinden (miktarından) da vazgeçmelerini» (yüzde konkordatosu) sağlar.
Bu kurum, hem borçlunun ve hem de alacaklıların lehinedir. Gerçekten, konkordato sayesinde borçlu iflâsa tabi ise iflâstan ve onun bütün hukuki ve cezai sonuçlarından kurtulmuş olur. Eğer borçlu iflâsa tabi değilse, bütün malvarlığının, alacaklıları tarafından haczedilip sonunda satılmaları sonucunda, borçlularından kısmen kurtulur ve alacağını kısmen ya da tamamen alamamış olan alacaklılarının da cebri icra tehdidiyle hayatını sürdürmeye çalışır.
Bu kurum alacaklıların da lehinedir. Çünkü, konkordato ile alacaklılar haciz ve iflâsın gerektirdiği masrafları yapmadan ve dolayısı ile, daha fazla ölçüde alacaklarını elde ederler. 4949 sayılı Kanun ile 2003 yılında yapılan değişiklik sonucunda «alacaklılara da konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteme hakkı» tanınarak «borçlu ile alacaklılar» ve «alacaklılar» arasında eşitlik sağlanmış, başka bir deyişle bu suretle konkordatoda «borçlu ile alacaklıların menfaatleri eşit olarak» gözetilmiştir. (Avukat TALİH UYAR (9 Eylül Ünv. Huk. Fak. E. Öğr. Görv.) (Yaşar Ünv. Huk. Fak. Öğr. Görv.) YENİ KONKORDATO HUKUKUMUZUN TEMEL İLKELERİ Ankara 2019 Türkiye Barolar Birliği Yayınları : 369)
2004 sayılı İİK.’nın 287. maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı“ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt).
İsv. İİK.‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “borçlunun iyileşmesi “kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek/Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187 )
2004 Sayılı İİK.’nın 286/1-a maddesinde ” borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl edileceği kapsamında, Selçuk Öztek/Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir
Kefil mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148)
Konkordato ön projesinin incelenmesinden anlaşılacağı üzere , davacı gerçek kişilerin borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projelerinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.HD’sinin 2020/170-2020/429 EK sayılı kararı, Yargıtay 23. HD’nin 2020/944-2084 EK sayılı kararı bu mahiyettedir)
İlk derece mahkemesince konkordato projesinin başarıya ulaşma şansı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, istinaf talebi üzerine dairemizin …. EK sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak geçici mühlet kararı verilerek dosyanın yeninden yargılama için mahkemesine geri gönderildiği, ilk derece mahkemesince konkordato komiser heyeti tayin edilerek alınan raporda davacı şirketin borca batık olduğu, davacı şirketin geçmiş yıllar karlılık oranları nazara alındığında projede öngörülen karı elde ederek borçlarını ödeme imkanı bulunmadığı, konkordato projesinin başarıya ulaşma şansı bulunmadığı ve projenin borçlunun mal varlığı ile orantılı olmadığının belirlendiği, davacı gerçek kişilerin ise davacı şirketin ön projesinden bağımsız bir konkordato ön projesi sunmadıkları tüm bu durumlar karşısında ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ve …… Esas, …. Karar sayılı kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30.TL maktu istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 2004 sayılı İİK’nın 293/2 maddesi gereğince borçlu hakkında iflas kararı verilmemesi nedeniyle kesin olmak üzere 13/12/2021 tarihinde karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır