Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/48 E. 2023/858 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/48
KARAR NO : 2023/858
KARAR TARİHİ : 23/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …, TCK NO:…, …
VEKİLİ : Av. …,
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …, …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/10/2023
YAZIM TARİHİ : 23/10/2023

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin makine üretim faaliyeti ile iştigal ettiğini, davalı taraf ile bu faaliyet doğrultusunda ticari ilişki içerisinde bulunduğunu, ancak bu ticari ilişkide müvekkilinin yükümlülüğünü ifa ettiğini, davalı tarafın ise yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı tarafından sipariş edilen makinelerin üretilip davalıya teslim edildiğini, ancak malların bedelinin ödenmediğini, davalı tarafın müvekkilini oyaladığını, sonrasında ise davalı tarafından 21.12.2017 tarihinde … numaralı faturaya istinaden 10.000,00.TL kısmi ödeme yapıldığını, ödemenin işlemiş faizin bir kısmına mahsup edilerek kalan bedel üzerinden Adana 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine arabuluculuk müessesesine başvurduklarını ve herhangi bir sonuç alamadıklarını davalının temerrüde düşürüldüğünü belirterek davalı borçlu tarafından yapılan itirazların haksızlığının tespiti ile iptaline ve takibin şimdilik 25.000,00.TL ticari faiz ile devamına, ayrıca haksız yere borca itiraz eden borçlunun dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

Davacı vekili 20/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 25.000,00.TL olan talebini 48.217,30.TL arttırarak toplam 73.217,30.TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe yaptıkları itirazı yinelediklerini, müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia eden davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, davacı tarafın alacağının olmadığını, takip dayanağı edilen 2 adet faturada belirtilen malların müvekkiline teslim edilmediğini, ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, davacı tarafından hiçbir teslim belgesi sunulmadığını, ticari kayıtların incelenmesinde müvekkili şirketin borçlu olmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davaya konu icra takibine konu edilen faturalar toplamının 60.670,00.TL bedelli olduğu, tarafların BA/BS formlarının karşılaştırılması neticesinde her iki tarafın beyanlarının birbirini teyit ettiği, davalı tarafın icra takibine konu faturaları kayıtlarına işlediğine ve maliyeye beyan ettiğine göre bu hususların faturalardaki malların davalı tarafından alındığını gösterdiği, takip dosyasına konu edilen faturalara konu malların davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafından davacıya 10.000,00.TL’lik ödeme yapıldığı ve ödemenin düşülmesi ile davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 50.670,00.TL asıl alacağının bulunduğu, taraflar arasında vadeyi belirleyen bir sözleşme bulunmadığı gibi davalının temerrüde düşürülmediğini bu nedenle davacının takipten önce işlemiş faiz alacağının bulunmadığı sonucuna varılmış ve davanın kısmen kabulüne, Adana 9. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile; takibin 50.670,00.TL asıl alacak yönünden devamına, haksız yere takibe itiraz ederek, takibin durmasına neden olan davalının, alacağın faturadan kaynaklanan likit alacak olması nedeniyle hükmolunan alacağın %20’si olan 10.134,00.TL icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada, dava dilekçesi, bilirkişi raporları, ıslah dilekçesinin müvekkili davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, alacak kalemleri hakkında zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bilirkişi raporlarının hukuki mesnetten ve bilimsel kriterlerden uzak değerlendirmelerle hesaplamalar yaptıklarını, davacı tarafın ticari defterleri kendi lehine ve müvekkil aleyhine delil olma özelliği ve niteliğine haiz olmadığını, davacı yanın ticari defterlerine bakılarak hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın faturalandırdığı ürünlerin stoklarında olduğuna, bu malların davalı müvekkile teslim edildiğine ve müvekkilin envanterinde de bu malların olduğunu ispatlayamadığını, davacı tarafın faturada gösterilen malları müvekkile teslim etmediğini, bilirkişi raporlarında, davacı tarafça müvekkiline faturalandırılan malların müvekkilin envanterinde olduğuna dair herhangi bir tespitte yapılmadığını, müvekkiline teslim edildiği ispat edilemeyen mallarla ilgili müvekkilinin ödeme yapmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu davalı aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip öncesi döneme ilişkin TTK’nın 1530/4. maddesi gereğince avans faizi yürütülmesi gerektiğini, ticari mal konusu ile ilgili faturaya konu olan malların özel isteme göre üretildiğini, bu nedenle ticari mal olmasını engellediğini, faturaya konu mallara ait sözleşmenin tam anlamında eser sözleşmesi olmadığını, satış sözleşmesi ile birbiri içine geçmiş karma tipli sözleşme olduğunu, davalı tarafından yapılan kısmi ödemenin TBK’nin 100. maddesi gereğince işlemiş faize mahsup edilmesi gerektiğini, kısmi ödemenin işlemiş faizden mahsubu ile müvekkilinin davalı taraftan 73.373,97.TL alacağı bulunduğunu, anaparanın da bütün olarak 60.670,00.TL kalacağından dolayı bu bedel üzerinden 12.134,00.TL icra inkar tazminatının hesaplanması gerektiğini, işlemiş faiz ve reddedilen kısım için verilmeyen icra inkar tazminatının kendilerine verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı/alacaklı tarafından Adana 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile davalı/borçlu aleyhine 25/12/2015 tarihli, … seri numaralı ve 53.000,00.TL bedelli fatura ile 30/12/2015 tarihli, … seri numaralı ve 7.670,00-TL bedelli 2 adet faturadan kaynaklı 60.670,00.TL asıl alacak ve 12.547,30.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 73.217,30.TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi yapıldığı, yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali, takibin devamı ve tazminat talebi ile davalı aleyhine eldeki davanı açıldığı, mahkeme tarafından delillerin toplanmasına müteakip davanın kısmen kabulü ile 50.670,00.TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, iş bu karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili icra takibine konu faturaların içeriğindeki mal ve hizmetin müvekkili tarafından satın ve teslim alınmadığı bundan dolayı davacıya borçlu olmadığı belirtilmiş ise de, mahkeme tarafından delillerin toplanmasına müteakip alınan bilirkişi raporuna göre, takip konusu 2 adet faturanın her iki taraf defterlerine işlendiği, davacı defterlerine göre, davalı tarafından 21/12/2017 tarihinde yapılan ödemeden sonra davacının 2 faturadan kaynaklı 31.12.2017 tarihi itibariyle davalıdan 50.670,00.TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise, davalının yapmış olduğu ödemenin kendi defterlerine işlenmediği ve davalının davacıya 2 faturadan kaynaklı 60.670,00.TL borcunun bulunduğu, taraf defterlerinin faturalar yönünden birbirini teyit ettiği ancak ödeme yönünden birbirini teyit etmediği, davalının takip dayanağı faturaları kendi defterlerine işlediği ve karşılığında 10.000,00.TL ödeme yaptığı, faturaların teslim alınıp bir kısım bedellerinin de nakit olarak ödendiğinin defterlere işlenmiş olması veya yine bu faturalara istinaden ödeme yapılmış olmasının fatura konusu ürünlerin teslim alındığına karine teşkil edeceği, bu durumda fatura konusu ürünlerin teslim alınmadığı hususunun davalı tarafça ispatlanması gerektiği, ancak davalı tarafın bu hususta herhangi bir delil sunamadığı, bu nedenle davalı vekilinin bu husustaki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin, işlemiş faiz hesabının TTK.nun 1530.maddesi gereğince yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebebi yönünden;
6102 sayılı TTK’nun 1530. maddesinde “Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz.
Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar” hükmü yer almaktadır.
Asıl alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun TBK’nun 117. maddesi uyarınca temerrüde düşürülmesi gerekir. TTK’nun 1530. maddesi uyarınca bu esastan ayrılmamak suretiyle taraflar arasında sözleşme varsa öngörülen tarihte veya sürede borcun ödenmemesi halinde temerrüt durumunun oluşacağı öngörülmüştür.(Yargıtay 23.HD’sinin 2015/7026-2016/95 EK sayılı kararı bu mahiyettedir)
Davacı tarafından, her ne kadar takip talebinde faturanın tebliğini takip eden 30 günlük sürenin sonundan itibaren işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de; taraflar arasında TTK’nun 1530. maddesi uyarınca faiz uygulanacağına dair sözleşme olmadığı, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşürmediği, bu nedenlerle TTK’nun 1530 maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmasının şartlarının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince asıl alacak miktarı üzerinden takibin iptali kararının usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2)-a)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 215,45.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
b)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.461,26.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 865,31.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 2.595,95.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-a)6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesi’nce İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi’nce taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 238.730,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 23/10/2023 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır