Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/311 E. 2023/1286 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/311 – 2023/1286
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/311
KARAR NO : 2023/1286
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/12/2023
YAZIM TARİHİ : 20/12/2023

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 08.07.2014 tarihinde saat 20:00-21:00 sıralarında bel ağrısı nedeniyle Adana Yüreğir Numune ve Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisine gittiğini, burada davalı sigorta şirketinin tedavilerini teminat altına almış olduğu Dr. … … tarafından, kısa bir muayenenin ardından ağrıyı gidermek amacıyla enjeksiyon yapmaya yetki ve görevi olmayan acil tıp teknisyeni … … …’e enjeksiyon yaptırdığını ve teknisyenin de özensizce ağrı kesici dicloren iğneyi yapması sonucunda aniden ve olağan iğne acısının dışında çok fazla acı hissettiğini, olaydan sonra hiçbir müdahale yapılmadan müvekkilinin gönderildiğini, müvekkilinde hatalı enjeksiyon sonucu siyatik siniri kalıcı zarar gördüğünü ve düşük ayak halinin oluştuğunu, maddi ve manevi zarardan davalı sigorta şirketinin hekim sorumluluk sigorta poliçesi limiti dahilinde, davalı Sağlık Bakanlığın’ın ise, kusursuz sorumlukluk ilkesi gereğince TBK’nın 61. maddesi gereğince müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek müvekkilinin maddi ve manevi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğunda arttırılmak üzere 1.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu tıbbi sürecin Kamu Hastanesinde gerçekleşmiş olması nedeniyle husumetin idareye yönetilmesi ve yargılamanın idari yargıda sürdürülmesi gerektiğini belirterek davanın öncelikle görev ve husumet yönünden reddinin gerektiğini, hizmet kusuruna dayanan sorumluluk iddiasının idari yargıda çözümlenmesi gerektiğini, husumetin yalnızca idareye yönetilebileceğini, davaya konu tıbbi uygulama hatası iddiasının niteliğinin anlaşılması bakımından dava dışı hekimin tıbbi sürece ne aşamada dahil olduğu ya da olmadığı hususu bakımından müvekkili şirket sigortalısı hekim Dr. … …’nın davaya konu tarihte hastanede nöbetçi Uzman Hekim olarak bulunduğunu, hastaya asistan Dr. … … tarafından enjeksiyon order edildiğini ve enjeksiyonun ATT tarafından uygulandığı, davaya konu olayda tıbbi uygulama hatası bulunmadığını, davaya konu olayda kusur ve hukuka aykırı davranış şartlarının gerçekleşmediği ve sigortalı hekimin sorumluluğundan söz edilemeyeceği, tıbbi bir müdahale sonrasında istenmeyen her sonucun malpraktis olarak değerlendirilemeyeceği tıbben tüm önlemlerin alınmasına, mesleki şartların eksiksiz yerine getirilmesine, uygun teşhis ve tedaviye rağmen, kaçınılması ve önlenmesi mümkün olmayan tıbbi sonuçların her vakıada ihtimal dahilinde olduğunu, iddia olunan zarar yönünden sol düşük ayak tanısı ile %23 oranında sürekli özrü bulunduğu iddia edilmiş ise de hasarın kalıcı olup olmadığı yönünden değerlendirmenin erken aşamada yapılmasının mümkün olmadığını dava konusu olay ile ilgili yürütülen önsoruşturma sırasında ilgili sağlık personellerinin hatalı bir uygulamasının bulunmadığından hareketle soruşturma izni verilmemesi gerektiği yönünde kanaat oluşturulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; davanın, tazminat davası olduğu, 08/07/2014 tarihinde davacının Adana Yüreğir Numune ve Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisine bel ağrısı şikayetiyle başvurduğu ve muayene eden hekim tarafından ağrılarının giderilmesi amacıyla ağrı kesici iğne uygulanmasına karar verildiği ve uygulamanın acil serviste görevli sağlık personeli tarafından gerçekleştirildiği, davacının bu enjeksiyon sonrasında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporuyla % 9 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, ancak İstanbul Adli Tıp Kurumunun ilgili hekim hataları/kusurlarına bakan dairesi olan 7. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda davaya konu olayda davacıya bel ağrısı nedeniyle gluteal bölgeden intramüsküler enjeksiyon yapıldığı, şikayetlere yönelik uygulanan tedavinin endikasyonunun bulunduğu, enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, bu durumun her türlü özene rağmen oluşabilecek herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığı, tüm bulguların tetkiki ile enjeksiyonu uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemediği bu nedenle somut olayda davalı sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği anlaşıldığından davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf talebi ile; dosyadaki kayıtlardan da görüleceği üzere ; müvekkilinin hastanedeki enjeksiyon sonrasında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporuyla sabit olduğu üzere % 9 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, bu enjeksiyon neticesinde ciddi bir mağduriyetinin doğduğunun sabit olduğunu, komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönteminin doğru yapılmasında yine hekimin sorumluluğunda olduğunu, diğer yandan, 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen; “Avrupa Biyotip Sözleşmesi 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin; ” Meslek Kurallarına Uyma” başlıklı 4. Maddesinde, “araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi karşısında, müvekkil tarafa hastane ortamında tıbbi müdahale de bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümünün zorunlu olduğunu, sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardında, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebileceğini, maluliyet durumu da dikkate alındığında hekimin sorumluluğunun sabit olduğunu, bu itibarla maddi ve manevi tazminat yönünden de değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi doğrultusunda karar verilmesinin doğru olmadığını, yerel mahkemenin … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, hekim tıbbi sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, davacının bel ağrısı sebebiyle acil polikliniğine başvurdurduğunu, dava dışı doktorun talimatı ile dava dışı acil tıp teknisyeni tarafından kendisine iğne yapıldığını ancak yapılan iğne sonucu yürüyemez duruma geldiğini, maddi ve manevi zararlarının olduğunu ileri sürererek dava dışı doktorun sigorta poliçesi kapsamında davalı aleyhine dava açmış, davalı vekili açılan davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince Sağlık Bakanlığına açılan davanın tefrikine karar verilmiş ve dava ayrı bir esasa kaydedilmiştir.Sağlık Bakanlığı aleyhine yapılan yargılama sonunda İdari Yargı’nın görevli olması sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince davacının maluliyetinin tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 17/04/2017 tarihli raporda özetle, dosyada mevcut olan 15.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda ilgili sağlık personeline kusur atfedilmediği cihettiyle maluliyet tayinine mahal olmadığı, mahkemenizce istenildiği üzere, Çukurova Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı’nın 03.08.2016 tarihli heyet raporunun esas alınarak davacının %9 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince dava konusu olayda hekim hatası bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulu’ndan alınan 14.03.2018 tarihli raporda özetle, davaya konu olayda kişiye bel ağrısı nedeniyle gluteal bölgeden intramüsküler enjeksiyon yapıldığının belirlendiği, şikayetlere yönelik uygulanan tedavinin endikasyonunun bulunduğu, enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, bu durumun her türlü özene rağmen oluşabilecek herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığından, tüm bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde, enjeksiyonu uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemediği belirtilmiştir.
Dava dışı kamu görevlileri aleyhine yürütülen idari soruşturma kapsamında alınan rapor uyarınca; dava dışı hekimin ve uygulamayı yapan sağlık personelinin bir kusurunun bulunmadığına ilişkin rapor tanzim edildiği, rapora göre kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmediği ve bu sebeple Adana CBS’nin … soruşturma dosyasının işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır.
08/07/2014 tarihinde davacının Adana Yüreğir Numune ve Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisine bel ağrısı şikayetiyle başvurduğu, o tarihte nöbetçi uzmanın dava dışı doktor … … olduğu, davacının ağrılarının giderilmesi amacıyla ağrı kesici iğne uygulanmasına karar verildiği ve uygulamanın acil serviste görevli sağlık personeli … … tarafından gerçekleştirildiği ancak davacının bacağının bu iğne sonucu sakat kaldığının iddia edildiği, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ve dairemizce benimsenen İstanbul Adli Tıp Kurumunun 7. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda davaya konu olayda davacıya bel ağrısı nedeniyle gluteal bölgeden intramüsküler enjeksiyon yapıldığı, şikayetlere yönelik uygulanan tedavinin endikasyonunun bulunduğu, enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, bu durumun her türlü özene rağmen oluşabilecek herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığı, tüm bulguların tetkiki ile enjeksiyonu uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemediğine dair rapor düzenlendiği, bu nedenle somut olayda dava dışı doktorun kusuru bulunmadığı, bu durumda davalı sigorta şirketinin de sorumluluğundan bahsedilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.(Benzer şekilde Yargıtay 11.H.D 2021/2338 Esas 2022/6611 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54.40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 215,45.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 359/4 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 20/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip
¸e-imzalıdır