Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/258 E. 2023/1034 K. 12.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/258
KARAR NO : 2023/1034
KARAR TARİHİ : 12/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/…/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – … Mah. … Cad. No:… İş Apt. K:… D:…
VEKİLİ : Av. …, … … Blv. … … İşm. K:… D:……
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …, … Maden Metalurji Grubu … Mahallesi … Sokak No:… … …/ …
İHBAR OLUNAN : … – …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/11/2023
YAZIM TARİHİ : …

… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas ve 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket ile 19…2015 tarihinde, … ili, … ilçesi, … Köyü, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulacak 5 katlı toplam 20.500.m²’lik alana sahip yapının, yapı denetimine ilişkin sözleşme imzaladıklarını, bu doğrultuda müvekkili tarafından bu sözleşme dahil birçok masraf ve personel giderlerinin yapıldığını, buna karşılık davalıdan hiçbir ödeme alamadıklarını, bu nedenle 596.839,05.TL alacaklarının bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin alacakları için davalıya ihtar gönderildiğini yine de ödeme alamadıklarını belirterek şimdilik ….000,00.TL bedelin ihtarın tebliğ tarihi olan 08…2018 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Enerji vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını müvekkillerinin yerleşim yerinin … olması sebebiyle … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, fesih yazısının kendilerine ulaşmadığını, bu nedenle feshe ilişkin hukuki sonuçların doğmayacağını, feshe dayanılarak açılan bu davanın geçerli bir fesih işlemi yapılmadığından reddi gerektiğini, ayrıca üzerlerine düşen tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, davacının kendilerinden ücret alacağının bulunmadığını, dava konusu inşaat projesinin mahkeme kararıyla durdurulduğunu, bu nedenle inşaat işinin ilerleyemediğini, bu hususta kusurlarının bulunmadığını, davacının bu nedenle zarar talebinde bulunmasının iyi niyetli olmadığını, davanın … Yapı Denetim Firması’na ihbarını talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Yapı Denetim Firması vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin tarafı olmadıklarından davaya dahil edilmemeleri gerektiğini, … Yapı ile … Yapı’nın birbirinden bağımsız farklı iki şirket olduğunu, bu nedenle … Yapı ile yapılan sözleşmenin … Yapı ile yapılan sözleşmeyle ilişkilendirilemeyeceğini, bu nedenle davaya dahil edilmemelerini belirterek davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin davacının fesih işlemi sonrası sona erdiği, davacının bu nedenle menfi zararını talep edebileceği, davacı iddiasına göre çalıştırılan işçilerin sözleşme öncesinde de çalıştırıldığının tespit edildiği bu nedenle işçilerin sırf bu sözleşme mucibince çalıştırıldığının kabul edilemeyeceği, işçiler için ödenen maaş, akaryakıt, yemek masrafı kalemlerine ilişkin talebin bu nedenle reddi gerektiği, davacının iddia ettiği fırsat kaybı talebinin ise; ispata muhtaç olduğu, davacı tarafından açıkça hangi teklifin sırf bu iş sebebiyle reddedildiğinin tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarında beyan ve ispat edilmediği, bu taleplerin sadece farazi şekilde beyan edilerek alınacak olan işler alınamadı şeklinde mahkemeye açıklandığı ancak davacı vekili tarafından alınmayan işlerin hangi işler olduğu somut olarak bildirilmediğinden bu hususun da ispatlanamadığı, bilirkişi raporunun dosyaya sunulan belgelerle uyumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ancak mahkemece itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, eksik iş alma durumunun değerlendirilmediğini, bu iş için çalıştırılan işçilerin SGK kayıtlarının sunulmasına rağmen değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda soyut ibarelerin yer aldığını, davalı ile müvekkili şirket arasında 19…2015 tarihinde kurulan Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesi’ne göre sözleşmesinin taraflarının davalı taraf ile müvekkili denetim şirketi olduğunu, yapı denetim bedelinin bir kısmının … Yapı Denetim Ltd. Şti. ünvanlı yapı denetim şirketine ödendiğini ve buna karşılık ilgili şirketin fatura kestiğini, … Yapı Denetim Ltd. Şti. ve …’nin birbirinden bağımsız iki farklı şirket olduğunu, … Yapı Denetim Ltd. Şti.’ye ödenen ücretin … Enerji ve … Yapı Denetim arasında imzalanmış olan sözleşme gereği ödenmiş olan ücret olduğunu, … Yapı Denetime ödenen ücretin … Yapı Denetim şirketi ile bağlantısının bulunmadığını, davalının ruhsatname işlemini dürüstlük ve güven ilkesine aykırı davranarak ödemeyi geciktirdiğini, müvekkili şirketin zarara uğradığını, fesih sürecine kadar davacı şirketin güven ilkesine dayanarak mühendis tahsis ettiğini, davalı şirket ile imzalanan 20.500 m²’lik hizmet sözleşmesinin müvekkili şirket açısından 20.500 m²’lik eksik iş almak durumunda bıraktığını, yapı denetim firmasının denetleyeceği toplam alanın 360.000 m² olduğunu, hizmet sözleşmesi gereği davacı şirketin sözleşmenin hükümsüz düşmemesi için zorunlu olarak mühendisler istihdam ettiğini, davalı şirket ile yaptıkları 20500 m²’lik hizmet sözleşmesinin müvekkilini 20500 m²’lik eksik iş almak durumunda bıraktığını, müspet zarardan da borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise, bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki farkın anlaşılacağını, bu nedenle müvekkili şirketin zararının doğduğunu, bilirkişi raporunda, bundan doğan zararın göz önüne alınmadığını, personel masraflarının akaryakıt giderlerinin, yemek giderlerinin göz önüne alınmamasının ve hesaplama yapılmamasının müvekkili şirketi hak kaybına uğrattığını, uygun bir değerlendirme yapılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava yapı denetim hizmet sözleşmesinin feshinden kaynaklı zarar istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan yapı denetim hizmet sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından üzerine düşen edimlerin yerine getirildiğini, ancak davalının edimini ifa etmediği gibi ruhsat süresi içerisinde inşaata başlamadığı gerekçesiyle sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini belirterek müvekkilinin sözleşmeden dolayı uğradığı zararların davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili davanın reddini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği gibi Türk Borçlar Kanununun 112. maddesi kapsamında tazmini istenilen yani sözleşmeden doğan zarar, müspet yahut menfi zarar olabilir.
Müspet zarar; borçlu, edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır (Hâluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, … 2010, s. 426-427; Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, s. 591). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi hâlinde söz konusu olur; alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır.
Müspet zarar kapsamında kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır ve sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın mal varlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik mevcut olmaz. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır.
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, … 2010, s. 482).
Somut olayda, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere göre kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, davacının sözleşmeyi feshettiği fakat menfi zararına ilişkin bilgi ve belge sunamadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesi sebebiyle artık sözleşme bedeli ve müspet zararın istenemeyeceği, davacının menfi zararını ispatlar mahiyette bilgi ve belge de sunulamadığı, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin “Yapı Denetim Kuruluşunun Yetki Sınırı” başlıklı 11. maddesiyle yapı denetim kuruluşunun denetleyebileceği toplam inşaat alanı maddede belirlenen m² ile sınırlandırılmış ise de, davacı tarafça bu iddiayla ilgili herhangi bir delil ve belge de sunulamadığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
…-6100 sayılı HMK’nin 353/…-b…. maddesi gereğince davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi’nin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45.TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/… maddesi gereğince istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan harcamaların kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme dosya üzerinden yapıldığından talep eden lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
…)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 362/…-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00.TL’nin altında kalması nedeniyle 12/11/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır