Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2521 E. 2022/158 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2521
KARAR NO : 2022/158
KARAR TARİHİ : 23/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
İHBAR OLUNAN : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Tacirler Arası Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas, … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirket ile davalı yan şirket arasında düzenlenen şifahi hizmet sözleşmesine göre davalı şirketin acentalık yaptığı yabancı uyruklu “… ve … ” adlı gemilere “Silifke/Taşucu” limanında davalı şirketin alt acentalık hizmetini sağladığını, bu hizmetin karşılığında aralarındaki cari ilişkiye göre düzenlemiş olduğu faturaları davalı yana göndererek vermiş olduğu hizmetin bedellerinin bu şekilde tahsil edildiğini, davacı müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu faturaların davalı şirkete tebliğ ettirildiğini ve her iki tarafın ticari defterlerine işlendiğini, davalı yan şirketçe aralarındaki cari ilişki devam ettiği müddetçe ödemeler devam etmişse de daha sonra davalı şirketçe ödeme yapılmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafından itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere İcra İnkar Tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2012 tarih ve 608 karar sayılı kararında Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Mersin ile mülki sınırlarına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiğini ve bu kararın 08/07/2021 tarihinde yayınlandığı, bu davanın HSK’nın kararından önce 20/11/2020 tarihinde açıldığı, dava tarihinde Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hukuk muhakemesinde özel mahkeme ve genel mahkeme ayrımı bulunduğunu, Özel mahkemelerin belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevli olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesi özel mahkeme olduğundan bu mahkemenin bulunduğu yargı çevresinde özel mahkemenin görev alanına giren dava konusuna genel yetkili mahkemenin yani Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bakmaması gerektiğini, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yaptığı gerekçeli açıklamada her ne kadar itirazın iptali davasının açıldığı tarihten sonra 01/09/2021 tarihinde özel mahkemenin yürürlüğe girdiği gerekçe olarak yazılmışsa da bu gerekçeye katılmadıklarını, özel mahkemenin bulunduğu yerde genel mahkemenin görev yapmaması gerektiğini, göreve ilişkin Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına muttali olunmuş ve geçen sürede tarafları istinaf etmemesi nedeniyle kesinleştiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
Somut olayda, davanın açıldığı Silifke 3. Asliye Hukuk ( Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nce, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek görevli mahkemenin Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilip görevsizlik kararı verildiği, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce de … tarihli kararı ile görevli mahkemenin mahkemeleri değil Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilip görevsizlik kararı verildiği, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Somut uyuşmazlık bakımından öncelikle kanun hakim ve tabi hakim ilkelerinin açıklanması gerekli olup
Kanunî hâkim” veya “olağan hâkim” ilkesi de denen “tabiî hâkim (doğal yargıç)” ilkesi, biruyuşmazlık hakkında karar verecek olan hâkimin, o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olmasını öngören bir ilkedir. “Hâkim” terimi yerine “mahkeme” terimini koyarak söylersek, “tabiî mahkeme” veya “olağan mahkeme”, yargılanacak olayın meydana geldiği anda, o olayın yargılanması için kanunla kurulmuş mahkeme demektir. Kısacası, “tabiî mahkeme (olağan mahkeme)”, olaydan önce kurulmuş ve somut olay ile kuruluşu bakımından ilgisi olmayan mahkeme demektir. Bu mahkemenin hâkimine de “tabiî hâkim” denir. Buna göre, bir uyuşmazlık, ancak uyuşmazlığın doğumu anında görevli ve yetkili olan mahkeme tarafından yargılanabilecektir. Böylece tabiî hâkim ilkesiyle, uyuşmazlığın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla kurulacak bir mahkeme tarafından yargılanması yasaklanmakta, yani kişiye veya olaya özgü mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır.
1982 Anayasası, “tabiî hâkim” ilkesini “kanunî hâkim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde şu şekilde düzenlemektedir: “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz”. (Türk Anayasa Hukuku Sitesi Kemal Gözler)
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Nitekim Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından yargı çevresi belirlemesine ilişkin karar 07.07.2021 günü alınmış ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalara ilişkindir. Karar tarihinden önce açılmış davaların devredileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, dolayısıyla 01.09.2021 tarihinden önce 20/11/2020 tarihinde açılan bu davaya Silifke 3.Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi tarafından bakılarak sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıdan açıklanan yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde Mersin 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/4 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır