Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/239 E. 2023/1208 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/239
KARAR NO : 2023/1208
KARAR TARİHİ : 06/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2020
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI :…
VEKİLLERİ :Av….:
Av. …:
DAVALI : …
VEKİLİ :Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/12/2023
YAZIM TARİHİ : 06/12/2023

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarih, … esas … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlu firma ile satıcı müvekkili firma arasında 30/07/2010 tarihli satış protokolü akdedildiğini ve mal alım satım ticaretine başladıklarını, süre gelen ticaret nedeni ile müvekkiline takip dosyasına konu edilen 25 adet fatura bedeli olan 237.459,90 TL’nin ödenmediğini, bu nedenle müvekkili firmaca Mersin 8 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, taraflar arasında süre gelen mal alış verişi nedeniyle ve yapılmayan ödemelere ilişkin taraflar arasında akdedilmiş bulunan 30/07/2010 tarihli protokol içeriğinde belirtilen ” vadesinde yapılmayan ödemelere alıcı firma satıcı firmaya aylık %5 vade farkı ödeyecektir” hükmü gereğince vadesinde ödenmeyen taraflar arasındaki satışa ilişkin faturaların gecikmesinden kaynaklı aylık %5 ( yıllık %60) hesabı ile vade farkının talep edildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takibin durdurulmasına neden olduğundan ve alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olduğundan %20 den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımına uğramış olup zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının müvekkili şirketten olan tüm hak ve alacaklarını almış olup, haksız ve kötüniyetli olarak bu davayı ikame ettiğini, Mersin 8. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında hesaplanan faiz oranının geçersiz olduğunu, vadesi gelmemiş bir alacak için faiz de talep edilemeyeceğinden müvekkili şirketin temerrüde düşürülmeden istenen faizin iptalinin gerektiğini, davacı tarafın davaya konu sözde alacağına ilişkin olarak sunmuş olduğu faturaların müvekkili şirket tarafından ödendiğini, aynı zamanda müvekkili şirketin inşaatını yapmış olduğu değeri 130.000 TL olarak belirlenen dairenin de davacı şirkete 21.02.2012 tarihinde davacı şirketin kardeşi … …’nın işçisi olan …’ye davacı şirketin talimatı ile devredilerek müvekkili şirket tarafından tüm edimlerin ifa edildiğini, davacı tarafın kötü niyetli olarak tapunun devrinin kendilerine geçmesini sağladığını ve haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine geçtiğini belirterek, haksız ve dayanaksız davanın reddine, Mersin 8. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasının iptaline, davacının asgari %20 kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarih, … esas … karar sayılı kararı ile; taraflar arasında 30/07/2010 tarihli sözleşme imzalanmış olup davacının defterinde davalının 29/07/2010 tarihinde 30.000,00 TL niteliğinde avans verdiği, davacının da 29/08/2010 tarihi itibariyle davalı adına mal alış faturaları düzenleyerek 28/09/2011 tarihine kadar düzenlenen toplam 560.958,43 TL tutarında mal alış faturası ve faturalara karşılık davalının 556.000,00 TL ödeme yapması, 29/08/2011 tarihinde davalının hesap bakiyesinin 4.958,43 TL ye düşmesi nedeniyle takip konusu faturaların 06/03/2012 ve 17/07/2013 tarihleri arası düzenlenmesi göz önüne alındığında takibin dayanağı faturalardaki alacağın taraflar arasındaki düzenlenen sözleşmeden kaynaklı alacak olmayıp cari hesaptan kaynaklandığı sonucuna varılacağı, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre ise takibe konu 25 adet faturadan kaynaklı olarak davalıdan asıl alacağın 237.459,90 TL olduğu, davalının 2012 ve 2013 yılı defterlerine takibe konu 25 adet faturanın işlendiği, davalının yevmiye defterinde 10/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu daire satışı adı altında 10/10/2012 tarihli faturayı işlediği, ancak dayanağı belgenin defter ve kayıtlarda olmadığının bilirkişiler tarafından belirtildiği, davalının savunmasında … … apartmanı … Kat … nolu bağımsız bölümün alacaklının talebi üzerine davacı şirketin kardeşinin yanında çalışan İbrahim … isimli kişiye devrinin yapıldığı belirtilmekle birlikte taşınmaz satışının davacı alacaklının hesabından düşmesi ve alacağa mahsuben yapıldığının ispat edilemediği, dosya kapsamına bu kapsamda yazılı belge sunulmadığı, sadece tapu fotokopisinin arkasında İbrahim …’nün el yazısı olduğunun belirtildiği, yine davalı defter ve kayıtlarında borcun kapandığı belirtilmekle birlikte dayanaklarının bulunmadığı, davalı tarafından savunmasında mal ve hizmetin alınmadığı savunması olmayıp, davalı sadece ödeme savunmasında bulunduğundan davacının icra takibinin dayanağı 25 adet faturadan kaynaklı olarak davalıdan 237.459,90 TL asıl alacağı olduğu, bu kısma yönelik davalının itirazının haksız olup iptali gerektiği, davacı tarafından 30/07/2010 tarihli protokol içeriğinde belirtilen “vadesinde yapılmayan ödemelere alıcı firma satıcı firmaya aylık %5 vade farkı ödeyecektir” hükmü gereğince vadesinde ödenmeyen taraflar arasındaki satışa ilişkin faturaların gecikmesinden kaynaklı aylık %5 ( yıllık %60) hesabı ile vade farkı talep edilmişse de; davacının dayandığı bu protokolün incelenmesinde, sözleşmede 25 ada 6 parselde yapılacak olan zemin + 12 kat 24 daireli bina inşaat malzemeleri bedeli olarak toplam 250.350,00 TL için anlaşma yapıldığı, vade farkının bu sözleşme kapsamındaki işlere yönelik ödemelere ilişkin olduğu, itirazın iptali davasının dayanağı icra takibinin cari hesap alacağı ve 06/03/2012 tarihinden itibaren kesilen 25 adet faturaya ilişkin olduğu, bu kapsamda ise protokolde yer alan %5 vade farkının sonraki tarihli cari hesap alacağı için olmadığından takibin dayanağı faturalara yönelik uygulanacak sözleşme hükmü niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği, bu faturalara yönelik davacının işlemiş faiz alacağının 18.363,36 TL olduğu, fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu aleyhine Mersin 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında 237.459,90 TL asıl alacak, 18.363,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 255.823,26 TL alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek TTK 1530/7 md uyarınca TC … Bankası tarafından mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak temerrüt faizi ( takip tarihi olan 2014 yılı için 12,75 ve sonraki yıllar için değişen oranlarda ) ile tahsiline ilişkin icra takibine yönelik davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, 237.459,90 TL asıl alacağın % 20’si olan 47.491,98 TL icra inkar tazminatının davalı-borçludan alınarak davacı-alacaklıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin icra takibinin haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden koşulları oluşmadığından reddine dair karar verilmiştir.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; faizin tacir olan taraflar arasında akdedilmiş bulunan 30.07.2010 tarihli sözleşme hükümleri dikkat alınarak hesaplanmasının gerektiğini, takip dosyalarında bu şekilde hesaplama yaptıklarını, bu nedenle bilirkişinin sözleşmenin hem varlığını ve hükümlerini kabul etmesine, hem de sözleşme içeriğinde taraflarca kabul edilmiş bulunan aylık % 5 gecikme faizinin geçerli olmayacağı yönündeki görüşü doğru olmayıp, yerel Mahkemenin ise faiz yönünden bilirkişi raporuna uyarak karar vermiş bulunmasının hukuki dayanağının olmadığını, karanın bu yönü ile faiz yönünden ortadan kaldırılarak takipte belirtilen faiz yönünden de davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini bu sebeple Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı 16.11.2020 tarihli kararındaki faize yönelik davanın kısmen reddine ilişkin kısmının kaldırılarak, takipte belirtilen faiz isteklerinin tamamının kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinde yer alan alacağa konu fatura yanlızca … nolu fatura olup, bu fatura ve dava konusunda bahsedilen tüm faturalar müvekkil şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davacı tarafından müvekkil şirkete tebliğ edilen ödeme emrinde yalnızca bu faturadan bahsedilmiş olup bu nedenle iş bu itirazın iptali davasında davacı tarafından sunulan sözleşme ve cari hesabın davanın konusunda incelenmesi mümkün olmadığını, davacının 2010 ve 2011 yılı defterleri usulüne uygun tutulmadığından bu tarihteki cari hesaba göre hesaplama yapıldığından bilirkişi raporunun açıkça eksik ve hatalı incelemeye dayandığı, davacı tarafın davaya konu sözde alacağına ilişkin olarak sunmuş olduğu faturaların müvekkili şirket tarafından ödendiğini, aynı zamanda müvekkili şirketin inşaatını yapmış olduğu değeri 130.000 TL olarak belirlenen dairenin de davacı şirkete 21.02.2012 tarihinde davacı şirketin kardeşi … …’nın işçisi olan …’ye davacı şirketin talimatı ile devredilerek müvekkili şirket tarafından tüm edimlerin ifa edildiğini, bilirkişi raporunun bu yönüyle de hatalı olduğunu açıklanan gerekçeler doğrultusunda Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi … E, … K sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olup kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini, Mersin 8. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasının iptaline, davacının asgari %20 kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarih, … esas … karar sayılı sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı tarafından, taraflar arasında 30/07/2010 tarihli satış protokolü akdedildiğini, bu ticaret nedeni ile takip dosyasına konu edilen 25 adet fatura bedeli olan 237.459,90 TL’nin ödenmediğini, taraflar arasında akdedilmiş bulunan 30/07/2010 tarihli protokol içeriğinde belirtilen “vadesinde yapılmayan ödemelere alıcı firma satıcı firmaya aylık %5 vade farkı ödeyecektir” hükmü olduğunu, bu nedenle Mersin 8 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını iddia etmiş, davalı ise ödeme yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, taraf vekilleri tarafından İstinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafından davalı aleyhine 25 adet fatura bedeli toplamı olan 237.459,90 TL asıl alacak ile 06/03/2012 tarihinden itibaren aylık %5 faiz üzerinden 226.563,43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 464.023,33 TL alacak için Mersin 8.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz etmesi sonucu itirazın iptali davası açıldığı, davalının banka havaleleri ile ve iki adet taşınmazı davacıya devretmek suretiyle borcu ödediği savunmasında bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının icra takibine konu 25 adet fatura bedelinin ödenip ödenmediği ve taraflar arasında düzenlenen 30/07/2010 tarihli satış protokolü kapsamında %5 vade farkının uygulanıp uygulanmayacağı noktasında olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından borcun ödendiği savunulduğundan iş bu davada ispat yükünün ödeme savunmasında bulunan davalı tarafta olduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan Bilirkişiler Hukukçu Prof. Dr. … … ve mali müşavir … … tarafından düzenlenen 05/10/2020 tarihli rapor ile; takip tarihi itibariyle davacı şirketin 237.459,90 TL asıl alacak, 18.363,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 255.823,26 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden itibaren 237.459,90 TL asıl alacak için 6102 sayılı TTK nun 1530/7 hükmüne göre T.C … Bankasınca ilan edilen faiz oranı üzerinden faiz talep edilebileceğinin belirtildiği, en son alınan raporda açıklandığı üzere taraflar arasında 30/07/2010 tarihli sözleşme imzalanmış olup davacının defterinde davalının 29/07/2010 tarihinde 30.000,00 TL niteliğinde avans verdiği, davacının da 29/08/2010 tarihi itibariyle davalı adına mal alış faturaları düzenleyerek 28/09/2011 tarihine kadar düzenlenen toplam 560.958,43 TL tutarında mal alış faturası ve faturalara karşılık davalının 556.000,00 TL ödeme yapması, 29/08/2011 tarihinde davalının hesap bakiyesinin 4.958,43 TL ye düşmesi nedeniyle takip konusu faturaların 06/03/2012 ve 17/07/2013 tarihleri arası düzenlenmesi göz önüne alındığında takibin dayanağı faturalardaki alacağın taraflar arasındaki düzenlenen sözleşmeden kaynaklı alacak olmayıp cari hesaptan kaynaklandığı sonucuna varılacağı, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre ise takibe konu 25 adet faturadan kaynaklı olarak davalıdan asıl alacağın 237.459,90 TL olduğu, davalının 2012 ve 2013 yılı defterlerine takibe konu 25 adet faturanın işlendiği, davalının yevmiye defterinde 10/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu daire satışı adı altında 10/10/2012 tarihli faturayı işlediği, ancak dayanağı belgenin defter ve kayıtlarda olmadığının bilirkişiler tarafından belirtildiği, davalının savunmasında … … apartmanı …. Kat … nolu bağımsız bölümün alacaklının talebi üzerine davacı şirketin kardeşinin yanında çalışan İbrahim … isimli kişiye devrinin yapıldığı belirtilmekle birlikte taşınmaz satışının davacı alacaklının hesabından düşmesi ve alacağa mahsuben yapıldığının ispat edilemediği, dosya kapsamına bu kapsamda yazılı belge sunulmadığı, sadece tapu fotokopisinin arkasında İbrahim …’nün el yazısı olduğunun belirtildiği, yine davalı defter ve kayıtlarında borcun kapandığı belirtilmekle birlikte dayanaklarının bulunmadığı, davalı tarafından savunmasında mal ve hizmetin alınmadığı savunması olmayıp, davalı sadece ödeme savunmasında bulunduğundan davacının icra takibinin dayanağı 25 adet faturadan kaynaklı olarak davalıdan 237.459,90 TL asıl alacağı olduğu, bu kısma yönelik davalının itirazının haksız olup iptali gerektiği, davacı tarafından 30/07/2010 tarihli protokol içeriğinde belirtilen “vadesinde yapılmayan ödemelere alıcı firma satıcı firmaya aylık %5 vade farkı ödeyecektir” hükmü gereğince vadesinde ödenmeyen taraflar arasındaki satışa ilişkin faturaların gecikmesinden kaynaklı aylık %5 ( yıllık %60) hesabı ile vade farkı talep edilmişse de; davacının dayandığı bu protokolün incelenmesinde, sözleşmede 25 ada 6 parselde yapılacak olan zemin + 12 kat 24 daireli bina inşaat malzemeleri bedeli olarak toplam 250.350,00 TL için anlaşma yapıldığı, vade farkının bu sözleşme kapsamındaki işlere yönelik ödemelere ilişkin olduğu, itirazın iptali davasının dayanağı icra takibinin cari hesap alacağı ve 06/03/2012 tarihinden itibaren kesilen 25 adet faturaya ilişkin olduğu, bu kapsamda ise protokolde yer alan %5 vade farkının sonraki tarihli cari hesap alacağı için olmadığından takibin dayanağı faturalara yönelik uygulanacak sözleşme hükmü niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği, takibe konu faturalardan 12 tanesinin tarihi dikkate alınarak, TTK nun yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce düzenlenmiş olan faturalar yönünden; davacı tarafından dayanılan faturalara ilişkin icra takibinden önce davalı borçlunun ihtarname çekilerek temerrüde düşürüldüğünün iddia ve ispat edilemediği, vadeye ilişkin bir sözleşmede bulunmadığından davacı alacaklının ancak takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebileceği, 01/07/2012 tarihinden sonraki dönem için düzenlenen 13 fatura yönünden ise; en son alınan bilirkişi raporunda değerlendirildiği üzere 6102 sayılı TTK 1530/7. Maddesi uyarınca mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak temerrüt faiz oranlarına göre hesaplama yapılması gerektiği, bu faturalara yönelik davacının işlemiş faiz alacağının 18.363,36 TL olduğuna dair rapor düzenlendiği görülmüştür.
Taraflar arasında 30/07/2010 tarihli sözleşme imzalandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bu şekilde başladığı, davacının 29/08/2010 tarihi itibariyle davalı adına mal alış faturaları düzenleyerek 28/09/2011 tarihine kadar düzenlenen toplam 560.958,43 TL tutarında mal alış faturası ve faturalara karşılık davalının 556.000,00 TL ödeme yaptığı, 29/08/2011 tarihinde davalının hesap bakiyesinin 4.958,43 TL ye düştüğü, daha sonra takip konusu faturaların 06/03/2012 ve 17/07/2013 tarihleri arası düzenlendiği ve bu şekilde cari hesaba dayalı ilişkinin devam ettiği, davacının usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre takibe konu 25 adet faturadan kaynaklı olarak davalıdan asıl alacağın 237.459,90 TL olduğu, davalının 2012 ve 2013 yılı defterlerine takibe konu 25 adet faturanın işlendiği, bu faturaların 190.000 TL tutarında olan kısmının … … havale dekontlarıyla davacıya ödendiğinin iddia edildiği, ödemeler davalı defterlerinde kayıtlı ise de dayanak belgesinin bulunmadığı, davalının yevmiye defterinde 10/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu daire satışı adı altında 10/10/2012 tarihli faturayı işlediği, ancak dayanağı belgenin defter ve kayıtlarda olmadığı yine … … apartmanı …. Kat … nolu bağımsız bölümün alacaklının talebi üzerine davacı şirketin kardeşinin yanında çalışan İbrahim … isimli kişiye devrinin yapıldığı belirtilmekle birlikte taşınmaz satışının davacı alacaklının hesabından düşmesi ve alacağa mahsuben yapıldığının ispat edilemediği ve bu kapsamda yazılı belge sunulmadığı ayrıca davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmadığı ve sahibi lehine delil teşkil etmediği anlaşıldığından davalının ödeme iddiasını ispat edemediği, dosya kapsamında düzenlenen tüm bilirkişi raporlarının bu yönlerle birbiri ile uyumlu olduğu bu sebeple icra takibinin dayanağı 25 adet faturadan kaynaklı olarak davacının davalıdan 237.459,90 TL asıl alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür.
Davacı tarafından 30/07/2010 tarihli protokol içeriğinde belirtilen “vadesinde yapılmayan ödemelere alıcı firma satıcı firmaya aylık %5 vade farkı ödeyecektir” hükmü gereğince vadesinde ödenmeyen taraflar arasındaki satışa ilişkin faturaların gecikmesinden kaynaklı aylık %5 ( yıllık %60) hesabı ile vade farkı talep edilmişse de; 30/07/2010 tarihli protokolde kararlaştırılan bu vade farkının salt bu sözleşmede yer alan alacak kalemleri için düzenlendiği, zira 30/07/2010 tarihli satış protokolü 25 ada 6 parselde yapılacak olan bina inşaatı malzemeleri için düzenlenen ve niteliği gereği ödemelere ilişkin özel hükümler içeren bir sözleşme olup, bu sözleşmede kararlaştırılan ödemelerin gecikmesi halinde uygulanabileceği, işbu davaya ve takibe konu faturaların ise 2012 ve 2003 yıllarında gerçekleşen ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin olduğu, taraflar arasında tüm ticari ilişki boyunca vade farkı uygulanacağına yönelik bir sözleşme bulunduğu iddia edilmediği gibi gecikmiş ödemelerde vade farkı ödeneceği konusunda bir ticari teamül bulunduğu da iddia ve ispat edilemediğinden davacı tarafın her bir fatura alacağı için aylık % 5 vade farkı talep etmesinin hukuka uygun olmadığı bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarih, … esas … karar sayılıayılı karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN AYRI AYRI REDDİNE,
2)-a-)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 210,55.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
b)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 17.475,29.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.368,82.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 13,106,47.TL harcın istinaf başvurusunda bulunan davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 359/4 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 06/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır