Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2330 E. 2022/142 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2330 – 2022/142
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2330
KARAR NO : 2022/142
KARAR TARİHİ : 21/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI-
KARŞI DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI-
KARŞI DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı ile müvekkili firma sahibi …’in Adana’da faaliyet gösteren … A.Ş.’ nin sahibi …’in, davalı …’dan sözleşmeye konu böyle bir iş olduğunu ve buna uygun bir firma aradığını, yapılan tüm görüşmelerde firma sahibi …, işadamı … ve Dr. … ve …’ın hazır bulunduğunu, davalının, müvekkiline söz konusu işin kesin olarak var olduğunu ve .. tarafından ihaleye çıkarıldığını ve ihalenin de kendisinin aracı olduğu … Petrol San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından alındığını, ana firmanın … Petrol San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu ve taşeron olarak da belirlenen şartlar dahilinde bu işi müvekkili firmaya bağlayabileceğini, … Ltd. Şti nin ihaleyi aldığı izlenimi uyandıran … Ltd. Şti ne ait kaşeli 15/03/2018 tarihli belgeyi de gösterdiğini, müvekkili firma yetkilisinin davalıya sürekli olarak ..’nin böyle bir işinin olup olmadığını, ihaleye çıkartılıp çıkartılmadığını ve çıkartılmış ise bahse konu ana firma olan … Petrol Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti tarafından alınıp alınmadığı hususunda bilgi, belge ve evrak istediğini, bu sözleşmenin ön sözleşme olduğunu, müvekkili firmanın davalı ile bu sözleşmenin imzalanmasından sonra … Firması ile 09/04/2018 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili firma yetkilisinin aradan geçen süreye rağmen söylenen sözlerden ve bahsedilen taahhütlerden hiç birinin gerçekleşmediğini görünce araştırma yapmış ve … nin iptalini talep etmiş olduğu sözleşmeye konu Suriye İdlib Kentinde böyle bir yemek ihalesi işinin olmadığını, davalının bu konuyu örtbas etme yoluna gittiğini, davalı tarafından Adana 14.İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile müvekkili firma hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, itirazları üzerine takibin durdurulduğunu, davalı tarafça Adana 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, takip konusu yapılan sözleşmeyi müvekkili firmanın 24/10/2018 tarihinde Kozan 2.Noterliği’nin … yevmiyeli fesh ihtarnamesi ile fesh edildiğinden bahisle öncelikle müvekkilinin mağdur olmaması için ve dosyaya yansıyan bilgilerde dikkate alındığında ve sözleşmeye konu işin hayali bir iş olduğu hususu da dikkate alınarak müvekkilinin ticari hayatının sekteye uğramaması için yargılama sonuna kadar icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkili firma ile davalı arasında yapılan 05/04/2018 tarihli sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve sözleşmenin iptaline karar verilmesini, müvekkili hakkında Adana 14.İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin iptaline karar verilmesini, davalının dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, davacının davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davacı aleyhine Adana 14.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından açılan ilamsız takibe süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulduğunu, ortada durmuş bir takip varken üstüne bir de menfi tespit davasının açılmasının bir anlamı olmadığını, davacının, danışmanlık hizmetini almadığı iddiasında olmadığını, icra takibinde talep edilen alacağın dayanağı sözleşmenin içeriğine göre açılmış bir ihalenin söz konusu olmadığını, açılması düşünülen bir ihalenin konusu olan bir işin davacı tarafından yüklenilmesi konusunda danışmanlık sözleşmesi yapıldığını, bu durumda ihalenin açılıp açılmadığının araştırılmasının uyuşmazlığın çözümüne hiçbir etkisinin olmadığını, Adana 14.İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasına yapılan itirazla takibin durdurulduğundan hukuki yararı olmayan davanın usul yönünden reddine, icra takibi itirazla durmuş olmakla davacı aleyhine takip talebinde belirtilen takip miktarı üzerinden %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; ” 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c , 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Adana Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; mahkeme tarafından yapılan tensiplerde ve ön inceleme tutanağında mahkemenin görevli olduğu kabul edildiğini ve yargılamanın devam ettiğini, yaklaşık 3 yıl süren yargılama sonunda usul ve yasaya aykırı bir şekilde görevsizlik kararı verildiğini, müvekkili şirketin ticari şirket olduğunu, dava konusu olayın müvekkili şirketin işletmesi ile ilgili olduğunu, ticari iş olduğunu, bu nedenle TTK’nın sağlamış olduğu özel uzmanlık gerektiren yargılamadan ticari iş ve ticari şirket olarak yararlanmasının zorunlu olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının usul, yasaya ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Danışmanlık Sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, karşı dava ise aynı sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılmış icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı( karşı davalı) tarafından, davalının, Suriye’nin İblid şehrinde yapılması düşünülen yemek servis işinin Birleşmiş Milletler tarafından yapılan ihale sonucu dava dışı … Petrol San.ve Tic.Ltd.Şti’ne verildiğini, ihaleyi alan şirketin taşeronluğunu ise davacı şirkete bağlayabileceğini belirterek, 05/04/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesinin imzalanması hususunda kendilerini ikna ettiği, bunun üzerine davalı ile 05/04/ 2018 tarihli sözleşme, ana firma olarak belirtilen şirketle ise 09/04/2018 tarihli sözleşmelerin imzalandığı, ancak, yapılan araştırmalar sonucu, sözleşme konusu ihalenin ve ihaleyi alan ana firmanın hayali olduğunun öğrenildiği iddia edilerek, hata ve hile sonucu batıl olan sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespiti, sözleşmenin ve bu sözleşmeye dayanılarak başlatılan icra takibinin iptali talep edilmiş, davalı(karşı davacı) ise, taraflar arasında imzalanan 05/04/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi gereğince, davacıya, Suriye’nin İblid şehrinde yapılması düşünülen ihaleye ilişkin danışmanlık hizmeti vereceğini, sözleşmenin konusu olan ihalenin açılmış değil, açılması muhtemel bir ihale olduğunu, sözleşmede belirlenen danışmanlık ücretinin davacı tarafından kabul edildiğini ve sözleşme gereği hemen ödenmesi gerektiğini savunarak, menfi tespit davasının reddine ve sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davacı tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı(karşı davalı) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında Danışmanlık Sözleşmesi bulunduğu anlaşılmış olup, çözümlenmesi gereken sorun her iki tarafın tacir olup olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde görevli hangi mahkeme olduğu noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesine göre görev hususu dava şartıdır. Yine aynı Yasa’nın 1. maddesine göre göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekmektedir.

Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1 maddesinde;”Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK 4. maddesinde sayılmıştır. Buna göre 4/1 maddesinde nispi ticari davalar, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, “her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” olarak tanımlanmıştır. Bu maddede nispi ticari dava ticari işletme kavramı ile tanımlanmış olduğundan, öncelikle ticari işletme kavramının neyi ifade ettiği hususu değerlendirilmelidir.
TTK’nun 11.maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin devamlı ve bağımsız şekilde yürüttüğü işletmedir. Yine ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir şeklinde tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu durumda ticari işletmeden bahsedilebilmesi için, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyet, bu faaliyetin devamlı olması ve bu faaliyetin bağımsız yürütülmesi gerekmektedir.Esnaf işletmesi sınırının ne olduğu ise, TTK’nun 11/2. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre, sınır Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak kararname ile belirtilecektir. Bu kriterin neyi ifade ettiği hususu TTK’nun 15. maddesinde yer alan esnaf kavramı ile açıklanıp anlaşılabilir. Buna göre; İster gezici olsun, ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararname de gösterilen sınırı aşmayan sanat ve ticaretle uğraşan kişi ” esnaf ” olarak adlandırılmıştır.
Somut olayda, davanın taraflar arasındaki Danışmanlık Sözleşmesine dayandığı ve mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkemece Gelirler İdaresi’ne yazılan yazı cevabından, davalının (karşı davacının), 26/02/2015-19/08/2016 tarihleri arasında, işletme ve danışmanlık faaliyetleri ile gayrimenkul acenteliği faaliyetlerinden dolayı mükellefiyet kaydının bulunduğu, ancak, dava konusu sözleşmenin imzalandığı 2018 yılına ait herhangi bir vergi kaydının bulunmadığı ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının da olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle davalının gerçek kişi tacir olmadığı gibi esnaf da olmadığı, bu nedenle davanın mutlak ya da nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, görevli mahkemenin ise, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararının doğru olduğu anlaşıldığından, davacı (karşı davalı) vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere karar verildi.21/02/2022


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır