Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2300
KARAR NO : 2022/353
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : … (Ara Karar)
NUMARASI : … Esas,
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1 -…
DAVALI : 2 -…
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
YAZIM TARİHİ : …
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … tarihli ara kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunmuş olup dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sportif Faaliyetler Turz. Şti.’nin 2006 tarihinde kurulduğunu, müvekkilinin 100,00.TL değerinde 1600 adet paya, davalı …’ın 100,00.TL değerinde 2400 paya sahip olduğunu, diğer davalı …’in şirket müdürlerinden biri olduğunu, davalı …’ın müdürler kurulu başkanı olarak görev yaptığını, müvekkilinin şirket işleri ile ilgili olarak … …’ı vekil tayin ettiğini, davalı …’ın vekil olarak bulunan … …’ı şirket işlerinden uzak tutmaya çalıştığını, müvekkilinin elde edilen gelirlerden hakkı olduğu halde şirkette yüksek harcamalar gösterilip gelirden mahrum bırakıldığını, işletmenin gelirlerinin düşük gösterildiğini, müvekkilinin vekili olan … …’ı işletmeye girişinin engellendiğini, davalı …’ın müdürler kurulu başkanı olarak gereksiz harcamalarda bulunarak şirketi borçlandırdığını, şirketin yüksek gelir elde etmesi gerekirken az gelir elde edildiğini, kasaya giren nakit paranın akıbetinin meçhul olduğunu, … davalı …’a ait olan başka iş yerinde iç muhasebecisi olarak çalıştıklarını, taraflar arasındaki bu bağ sebebiyle şirkette yönetim ve temsille ilgili işlerin …‘ın iradesiyle şekillendiğini, müdürlerden … …’ı pasif konuma düşerek şirkette müdürlük sıfatıyla herhangi bir işleme katılmadığını, taraflar arasındaki bu ilişki sebebiyle imza yetkisinin boşa düşürüldüğünü, ayrıca şirkette birden fazla müdür olması göz önüne alındığında yönetime dair kararların müdürler kurulu toplantısı yapılarak alınması gerekirken usulüne uygun olarak toplantı yapılmadığını, davalı …’ın özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek davalıların şirketteki yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, şirket müdürlüklerinden azillerine; davalıların şirketteki yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılması taleplerinin kabul edilmemesi halinde şirketteki yönetim ve temsil yetkilerinin sınırlandırılmasına, yönetim, temsil ve ilzam yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla kaldırılmasına, şirkete yönetim kayyımı atanmasına, kayyımın, münferit imzayla, şirket müdürlerinin tüm yetkilerini kullanmak üzere yetkilendirilmesine, münferit imzayla, şirket müdürlerinin tüm yetkilerini kullanmak üzere kayyım yetkilendirilmesi taleplerinin kabul edilmemesi halinde tayin edilecek kayyımın mevcut müdürler kuruluna eklenmesine, müdürler kurulunun tayin edilecek kayyım ile oybirliği ile şirkette yönetim ve temsil yetkilerini, karar ve tasarruf işlemlerini kullanmalarına, yönetim kayyımının ihtiyati tedbir yolu ile atanması taleplerinin reddi halinde şirket yöneticileri davalıların şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işlemleri yapabilmeleri ile şirketi borç altına sokacak ve şirket mal varlığını eksiltecek işlemleri yapabilmelerinin tayin edilecek denetim kayyımı onayına bağlanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ :
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … tarihli ara kararında özetle; davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan tüm tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm ihtilafların varlığının yargılamayı gerektirmesi hususunun bu işin tabiatından olduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinde tam bir ispatın aranmasının gerekmediğini, yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, ihtiyati tedbir istenebileceğini, ihtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından yasanın 390/3 maddesi hükmünde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığının konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağının öngörüldüğünü, davalıların şirket yönetimi konusunda dikkatli özen ve yükümlülüğe uymadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dava, davalıların müdürlük görevinden azli istemine ilişkin olup, istinafa konu uyuşmazlık ise şirkete tedbiren yönetim ve denetim kayyımı atanması taleplerinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davacının tedbir taleplerinin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından ret kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, şirket müdürü olan davalıların borç ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yasaya, ana sözleşmeye, ticari teamüllere ve hakkaniyete aykırı davranarak şirketin devamını imkansız hale getirdiğini ileri sürerek tedbiren davalıların müdürlük görev yetkilerinin kaldırılması ve şirkete yönetim veya denetim kayyumu atanmasına ilişkin tedbir konulmasını talep etmiş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle taleplerin reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nin sermaye şirketlerinde yönetime dışarıdan müdahaleye, yani şirkete mahkemece yönetim kayyumu atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Sermaye şirketlerinde kayyım atanması ile ilgili olarak, TTK’de bulunan tek madde 617. maddesinin üçüncü fıkrası ile yapılan yollama uyarınca 412. maddedir. Burada; genel kurula çağrının yapılması için kayyım atanabileceği düzenlenmiştir. TTK’nin, 636/2 maddesi, limited şirketlerde organ yokluğunu ve bunun sonuçlarını düzenlemiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasında fesih davası açıldığında mahkemenin gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir. Bunlar arasında kayyım atanması olduğu da kuşkusuzdur. Diğer taraftan TTK’nin 1. maddesi gereğince; Türk Ticaret Kanunu,Türk Medenî Kanunu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Türk Medeni Kanunu’nda kayyımlık, temsil kayyumu (TMK, m.426), yönetim kayyumu (TMK, m.427) ve isteğe bağlı (iradî) kayyım (TMK, m.428) olmak üzere üç türü düzenlenmiştir. TMK’nin 427/4. maddesinde; Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağı belirtilmiştir. Ayrıca limited şirketlerde müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmıştır. (TTK. 616/1-b)
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, şirketlerin seçilmiş organları eliyle idaresi asıl olup, bir şirkete kayyum atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Somut olayda davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi mevcut delil durumu dikkate alındığında, HMK’nin 389. maddesi anlamında, davalı şirkete yönetim kayyumu atanmasını gerektirir bir durumun varlığı, HMK’nin 390/3 maddesi kapsamında yaklaşık olarak ispat edilemediğinden, ilk derece mahkemesince davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
Davacı yanın, davalı şirkete denetim kayyımı atanması talebi yönünden; yukarıda da belirtildiği gibi aslolanın şirketin yetkili organları marifetiyle yönetilmesi ve denetlenmesi olduğu, davacının varsa 6102 sayılı TTK’nin 438. vd. maddelerinde belirtilen yasal koşullara uyarak özel denetçi atanması talep edebileceği, somut olayda böyle bir talebin olmadığı, davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde yasal koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince bu talebin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair verilen ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … tarihli ara kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır