Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1915 E. 2022/489 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1915 – 2022/489
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1915
KARAR NO : 2022/489
KARAR TARİHİ : 15/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …

VEKİLİ : Av…

DAVALI : …

VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/04/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirket ile “akaryakıt bayilik sözleşmesi”ni imzaladığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, ayrıca davalı şirketin, müvekkili şirketin önceki dağıtıcı şirketi olan dava dışı … Petrolcülük T.A.Ş. Tic. San. İth.ve İhr. A.Ş.’ye olan borcunu ödeyerek adı geçen dava dışı şirketin müvekkilinden olan alacağını temlik sözleşmesi ile temlik aldığını, temlikten doğan alacak için senetlerin düzenlendiğini, temlik borcunun ne şekilde tasfiye edileceğinin belirlendiğini, bu senetlerden doğan borcun 1.980.788,46.TL’sinin cari hesaplara aktarıldığını, akaryakıt ilişkisinden kaynaklı cari borçla beraber değerlendirildiğinde toplam bakiye borcun 1.367.140,95.TL olarak göründüğünü, davalı tarafa ödenen toplam 7.129.851,57.TL’nin 3.312.200,00.TL’sinin tapu devri yoluyla kalan kısmın ise nakit olarak ödendiğini, davalı tarafa herhangi bir borçlarının bulunmadığını, davalı şirketten 19/03/2020 tarihinde Ankara 53. Noterliği’nden gönderilen ihtarname ile hesap mutabakatı ve davalıda rehinli olan taşınmazların ipotek yükünden kurtarılmasına esas bakiye borcun bildirilmesinin istenildiğini, iş bu dava tarihine kadar yazılı olarak herhangi bir bedel bildirilmemesi ve şifahen afaki ve fahiş borç rakamlarından bahsedilmesi ve arabuluculuk görüşmelerinden netice alınamaması üzerine İİK’nın 72.maddesi gözetilerek iş bu davanın ikame edildiğini belirterek müvekkili şirketin davalı şirkete davaya konu akdi ilişkiler yönünden fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.TL borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davasında, olumlu tespit hükmü kurulamayacağı gibi, kısmi menfi tespit davasının da açılamayacağını, davacının kendisine alacak talebiyle başvurulmadan önce menfi tespit davası açılabilmesi için borcun olmadığının tespitinde hukuki yararının olması gerektiğini, müvekkili şirketçe davacı yana keşide edilmiş bir alacak ihtarı bulunmadığı gibi dava tarihi itibari ile başlatılmış takip de bulunmadığını, bu aşamada hukuki yararının bulunmadığını, esas yönünden bayilik sözleşmesinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin defterleri incelendiğinde borç miktarının açık olarak ortaya çıkacağını, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, bir kısım borcun tapu devri ile ödendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacının davasının 6100 HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından dürüst davranmadığını, doğru söyleme yükümlülüğüne aykırı davrandığını, mahkemenin hukuki yararının bulunmadığı gerekçesinin yerinde olmadığını, davalı tarafın Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile devam eden bir yargılamada delil olarak müvekkiline 27/04/2018 tarihinde gönderdiği Adana 11. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarı ile müvekkilinden 4.978.265,95.TL talep ettiğinin ortaya çıktığını, bu dosyada mahkemeden bu talebini gizleyerek HMK’nin 29. maddesine aykırı davrandığını, davalı tarafın bu davadan verilen ret kararından sonra Adana 4. İcra Müdürlüğü’nünü … esas sayılı ve Adana 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaları ile ayrı ayrı takipler başlatıldığını, böylece takipten önce açılmış menfi tespit davasında %15 teminat ile durdurma hakkının elinden alındığını, taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin sıralandığını, davalının daha fazla alacak talep etmesi nedeni ile muarazanın çıktığının da açıklandığını, ancak davalının her nedense bu davada yollamış olduğu ihtarnamede bahsettiği 4.978.265,95.TL’lik alacak iddiasından bahsetmeyerek mahkemeyi yanılttığını, menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılabileceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, Kısmi Menfi Tespit istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
İşbu davada davacı taraf, davalı ile aralarında akaryakıt bayilik sözleşmesi ve bu sözleşme kapsamında cari hesap ilişkisi bulunduğu, bu ilişkiden kaynaklı olarak davalıya borçlu olduğu, yine davacının dava dışı akaryakıt dağıtıcısı şirkete olan borçlarının davalı tarafından temlik alınarak cari hesaba aktarıldığı, bu şekilde davacı tarafından davalıya toplam 7.129.851,57.TL’nin 3.312.200,00.TL’sinin tapu devri yoluyla ve bakiyesinin nakit olarak ödenmiş olduğu, davalı şirkete ihtarname gönderilerek bakiye borcun bildirilmesinin istenildiği, ancak davalı tarafça dava tarihine kadar yazılı olarak herhangi bir alacak tutarı bildirilmediği ve şifahen afaki ve fahiş borç rakamlarından bahsedildiği belirtilerek kısmi nitelikte menfi tespit talep edilmektedir.
Somut olayda davacı yan taraflar arasındaki yukarıda belirtilen akdi ilişkiler yönünden kısmi dava niteliğinde menfi tespit davası açılmış ise de, ilk derece mahkemesince de belirtildiği üzere; dava dilekçesinde davalı tarafın davacıdan talep ettiği alacak tutarı ve davalının da ileri sürülen alacağın hangi kısmı hakkında menfi tespit talebinde bulunduğunun belli olmadığı, bunun yanında davalı tarafça talep edilen alacak tutarının belli olmadığının açıklanması karşısında menfi tespit davasında taraflar arasındaki alacak tutarı konusunda olumlu tespit hükmü kurulamayacağı gözetilerek davacının menfi tespit davası açmakta dava yoluyla korunması gerekli güncel bir hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi hukuki yararın hem davanın açılışı sırasında olması hem de davanın devamı süresince bulunması gerekli olduğundan, davalı tarafça sonradan davacı hakkında takip başlatılmasının hukuki yarara ilişkin dava şartının sağlanması olarak kabulü de mümkün değildir.
HMK’nin 357/1 maddesinde, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği ve yeni delile dayanılamayacağı hükmü düzenlenmiş olup, her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının davacıya 27/04/2018 tarihli ihtarname keşide ettiği halde bunu mahkemeye bildirmeyerek HMK’nin 29.maddesine aykırı davrandığını, ihtarname ile müvekkilinden 4.978.265,95.TL talep ettiğinin anlaşıldığını, bu nedenle işbu davayı açmada hukuki yarar bulunduğunu ileri sürse de, istinaf dilekçesinde dayanılan ihtarnamenin 24/04/2018 tarihli olduğu, bu davanın ise 04/11/2020 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde bahsi geçen bu ihtarnameye delil olarak dayanılmadığı gibi yargılama aşamasında da bahsedilmediğinden dairemizce ilk olarak istinaf dilekçesinde sunulan ihtarnamenin HMK’nin 357/1 maddesince dikkate alınması mümkün görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 15/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır