Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/188 E. 2023/919 K. 30.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/188
KARAR NO : 2023/919
KARAR TARİHİ : 30/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …,
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …, …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/10/2023
YAZIM TARİHİ : 30/10/2023

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Genel Müdürlüğü ile davalı arasında imzalanan sayaç okuma ve hizmetlerinin alınması ile ilgili olarak imzalanan sözleşme gereği davalı şirketin müvekkilinin su sayacı endeksi okuma ve faturaların tebliği hizmet işlerini yürüttüklerini, davalı şirkete bağlı olarak çalışan işçilerden … …’un 31/12/2014 tarihinde iş akdinin davalı tarafından sona erdirildiğini, bunun üzerine … … tarafından kuruma ve davalı şirkete karşı Adana 4. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açtığını, yapılan yargılama sonunda 17/09/2015 tarih … Karar sayılı kararı ile feshin geçersizliğine, … …’un … Elektrik İnş. Müh. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde işe iadesine karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, … … vekili tarafından kuruma karşı ücret alacağı yönünden Adana 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup kurum tarafından ilgili icra dosyasına ödeme yapıldığını, … Genel Müdürlüğü ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı şirketin elemanı olarak çalışan işçilere karşı SSK primleri ve tazminatlar gibi tüm sorumlulukların şirkete ait olup, … Genel Müdürlüğü’nün bu konularda hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek, … … için 15/07/2016 tarihinde ödenen 18.025,00.TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 22. maddesinin yüklenicinin çalıştırdığı personele ait sorumluluğunu belirtmekte, genel şartnamenin 6. maddesine atıfta bulunmakta, genel şartnamenin 6. maddesinde ise bu yönde bir düzenlemenin bulunmadığını, hizmet alım sözleşmesinin 31. maddesinde ise, yüklenicinin kullanacağı malzeme ve uygulanması ile ilgili olup, kıdem tazminatları gibi konularda bir düzenlemenin bulunmadığını, taraflar arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri ve eklerinde davalı yüklenici şirketin, dava dışı işçinin kıdem tazminatından sorumlu olduğuna dair hüküm bulunmadığı, bu nedenle davalı yüklenicinin kendi sorumluluğunda olduğu döneme dair kıdem tazminatının yarısından sorumlu olduğunun kabulünün gerekeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; dava dışı işçinin davacının sorumluluğunda bulunan işler nedeniyle davalı şirket nezdinde çalışan dava dışı işçinin iş akdinin davalı tarafından haksız feshedilmesi sebebine dayanarak açtığı işe iade davası sonucunda verilen hükme konu alacaklar sebebiyle yaptığı ödemenin tamamı üzerinden olmak üzere davalıya rücu hakkının bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 18.025,00.TL alacağın 18/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nin eski 146 (yeni 167. maddesi) uyarınca asıl işveren-alt işveren ilişkisinde rücu hakkının müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olduklarını, dava dışı işçiye icra takibi sonucu işçilik alacaklarına ilişkin ödemede bulunan davacı kurumun davalı şirketten talep edebileceği rücuen tazminattan davalı alt işverenin %50’lik kısım için ancak kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerektiğini, asıl işverenin dava dışı işçiye ödediği tazminatın tamamının, alt işveren … Elektrik Şirketi’nden tahsili gerektiği şeklindeki mahkeme kararının Yargıtay kararlarına, Borçlar Kanunu ve iş hukuku uygulamalarına uygun olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla hizmet alım sözleşmesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı yüklenici şirkete bağlı olarak çalışan dava dışı … …’un işe iade hususunda açtığı dava sonucu hükmedilen bedelin asıl iş veren olarak müvekkili tarafından dava dışı işçiye ödendiğini, davacı ve davalı şirket arasında sayaç okuma ve hizmetleri sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme uyarınca davalının çalıştırdığı işçilerin işçilik haklarından kaynaklı ödemelerden sorumlu olduğunu belirterek davacının ödediği bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği iş bu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf sebebi bakımından çözümlenmesi gereken sorun ihale yoluyla alınan hizmet alım sözleşmelerinde, sözleşmede yüklenicinin çalıştırdığı işçi ücretlerinden kimin hangi oranda sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı takdirde, asıl işverenin yapmış olduğu ödemenin tamamını yüklenici konumundan olan alt işverenden isteyip isteyemeyeceğine ve bilirkişi raporundaki hesaplamanın doğru olup olmadığına ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.(Yargıtay 15.HD’nin 2021/933-2926 EK sayılı bu mahiyettedir)
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin, 21/12/2021 tarihli, 2021/1763 Esas, 2021/2455 Karar; 06/12/2021 tarihli 2021/2215 Esas, 2021/1999 Karar sayılı kararları ile benzer uyuşmazlıklara ilişkin aynı yöndeki kararlarında da belirtildiği üzere;
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş, yüklenicinin işçisi tarafından yerine getirilmektedir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde asıl işverenin, alt işveren yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Asıl işveren ile alt işverenin (yüklenicinin), İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmalarına rağmen, rücu ilişkisinde, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları asıl işveren tarafından ödenen işçinin, alt işverenin (yüklenicinin) işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması nedeniyle, asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmede, “asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına” dair bir hüküm bulunmaması durumunda, asıl işverenin bu sıfatla işçiye ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarının ve ferilerinin tamamını, işçiyi çalıştıran alt işverenlerden (yüklenicilerden) rücuen talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gereklidir. Gerçekten de Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen “…veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça” şeklindeki ifadeden de açıkça anlaşılacağı üzere, (müteselsil borçlular) asıl ve alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin niteliği de bu sonucu gerektirmektedir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde işçilik alacaklarıyla ilgili sorumluluğun davacı kuruma ait olduğunu ve dava dışı işçiye karşı asıl işveren ve alt işverenin eşit olarak sorumlu olduğunu savunmuş olup, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde işçiye ödeme yapıldıktan sonra ödenen miktardan kimin ne miktarda sorumlu olacağının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca tespit edileceği ve taraflar arasındaki sözleşmede davacı kurumun hizmet satın alan kişi olarak işçi ücretlerinden de sorumlu olacağına dair açık bir hüküm bulunmadığı, davalı alt işverenin tüm işçilik alacaklarından sorumlu olup, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın hukuka uygun olduğu, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 1.231,28.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 307,83.TL harçtan mahsubu ile bakiye 923,45.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00.TL’nin altında kalması nedeniyle 30/10/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır