Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/186 E. 2023/983 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/170 – 2023/990
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/170
KARAR NO : 2023/990
KARAR TARİHİ : 04/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2019
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 04/11/2023
YAZIM TARİHİ : 04/11/2023

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalıya yapılan satışlardan dolayı taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap ekstresinin 10.597,79.TL’ye baliğ olduğu halde, davalı tarafça cari hesaptan kaynaklı borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacı tarafça hesap ekstresine dayanılmış ise de taraflar arasında cari hesap ilişkisi kurulduğuna dair cari hesap sözleşmesi ibrazı olunmadığı, davacı tarafın ticari defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığından bahisle davacının bilirkişi raporunda anılan faturalar sebebiyle davalıdan takip tarihi itibariyle 10.597,79.TL asıl alacak ve 302,30.TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu konusunda görüş ve kanaat bildirilmiş ise de, davacı tarafın alacağını dayandırdığı faturaların usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olmasının yeterli olmadığı, davalı tarafın davacıya borçlu olmadığına ilişkin itirazı nazara alındığında davacı tarafın alacağını dayandırdığı faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini, davalının ya da onun adına hareket eden çalışanlarının imzalarını içerir teslim tesellüm belgeleriyle yazılı olarak ispat etmesi gerektiği, bu konuda duruşmada verilen süre üzerine davacı vekili tarafından 19/09/2019 tarihli dilekçesi ekinde faturalara konu malların davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin sevk fişleri sunulmuş ise de bu fişler üzerinde sevk olunan malların teslim alındığına dair davalı ya da onun çalışanına atfen atılmış herhangi bir imzanın bulunmadığı, bu itibarla davacı tarafın takip dayanağı cari hesap ekstresinde belirtilen faturalara konu malların davalı tarafa teslim edildiği hususunu ispat edemediği, sonuç olarak davacı takip konusu tutarda davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; duruşmada verilen ara karar ile taraflara ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere mahkemece kesin süre verildiğini, buna rağmen davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının ibraz edilmediğini, müvekkili şirketin ilgili ticari defter ve kayıtlarının mahkemeye sunulduğunu, bilirkişi raporunda da müvekkilinin davalı taraftan 10.597,79.TL asıl alacağının bulunduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın ispat yükünü yerine getirmediğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil ettiğini ve hükme esas alınması gerektiğini, davalı tarafın dava dosyasında malların kendisine teslim edilmediğine dair herhangi bir iddiada bulunmadığını, malların davalıya teslim edildiği hususunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığını, davalı tarafın malın teslim edilmediğine dair bir iddiası olmadığı halde mahkemece salt bu hususun kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, mahkemece ilgili Vergi Dairelerinden BA/BS formları celp edilmeksizin verilen kararın da eksik inceleme ile kurulduğunu, davalı tarafın dava konusu faturaları bildirimde bulunmuş olması halinde iş bu kayıtların malların teslim alındığına dair karin teşkil edeceğini, dosyaya sunulan sevk fişlerinin imzalı olduğunu, sevkiyata konu ürünün kum olduğunu, inşaat alanına döküldüğünü, davalı tarafın Mersin Üniversitesi’ne fatura tarihi olan 2018 yılında inşaat nevinden iş yapmış olup kumun da üniversite alanına döküldüğünü, sevk fişinde plakası yazılı … plaka sayılı aracın araç takip sistemi kayıtları ile bu hususun ispat edilebileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu ve müvekilinin cari hesaptan kaynaklı davalıdan 10.597,79.TL alacaklı olduğunu, borcun ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasında süregelen ticari ilişkinin bulunması, takip dayanağı fatura konusu ürünlerin teslim edildiği anlamına gelmez. Davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan rapordan, taraflar arasında 2017 yılından bu yana süregelen ticari ilişkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin delil vasfını taşıyabilmesi için uyulması gereken kurallar 6100 sayılı HMK nun 222. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede, “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması, bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olmasının gerektiği, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının, sahibi aleyhine delil olacağı” belirtilmiştir.
Davacı defterleri genel kabul görmüş muhasebe usul ve esasları ile kanun ve mevzuata uygun olarak tutmuş olmakla birlikte, celbedilen BA/BS kayıtlarına göre takip konusu 2018 yılına ilişkin faturaların davacı ve davalı tarafından vergi dairesine bildirilmediği, yine 2017 yılına ilişkin davacı tarafından bildirilen BS miktarının açık hesapta belirtilen alacaktan daha az olduğu, takip konusu açık hesap ekstresi içeriğinde belirtilen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı ve yine faturaların davalıya tebliğ edildiği hususunun davacı tarafından ispatlanamamış olması karşısında faturaların davacı defterlerine kayıtlı olması nedeniyle faturaların ve fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin kabulünün mümkün olamayacağı, dolayısıyla ilki derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafından mal teslimi hususu ispatlanamadığından ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi gereğince davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi’nin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45.TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan harcamaların kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme dosya üzerinden yapıldığından talep eden lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00.TL’nin altında kalması nedeniyle 04/11/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır