Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1788 E. 2022/265 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2128
KARAR NO : 2022/255
KARAR TARİHİ : 07/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 1 -… -…- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2 -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3 -…
DAVALI : 4 -… -…
VASİ : … -…
DAVANIN KONUSU : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, Davalı … Büro Mobilya ve Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkil şirketten mallar satın aldığı, ödeme yapılmadığı için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, icra takibinin kesinleştiğini, davalı şirket … Büro Mobilya ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından 15.01.2016 keşide tarihli çek karşılığında bu sefer 43.800,00.TL tutarlı mal satın aldığını, davalı şirket … Büro Mobilya ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine ödeme yapılmadığı için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, icra takibinin kesinleştiğini, davalı şirket … Büro Mobilya ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve her biri arasında organik bağ bulunan diğer davalı … Büro Mobilya ve Malzemeleri İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi Ticaret ve Limited Şirketi, … …, … aleyhine müvekkiline 18.500,00.TL senet bedeline ilişkin ödeme yapılmadığı için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, icra takibinin kesinleştiği, Davalı şirketlerin Ticaret Sicilde kayıtlı olan şirket adresine hacze gidildiğinde adresin kapalı olduğunu, … Ofis Mobilya İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 11.05.2010 tarihinde kurulduğunu, ortak ve yetkilileri … … ve … … … olduğunu, 26.10.2016 tarihinde adres değişiklik kararı alındığını, … Büro Mobilya ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ise daha sonra kurulduğunu ve ortak ve yetkilisi … … … olduğunu, … Ofis Mobilya İthalat İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile … Büro Mobilya ve Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.ortak, yetkilileri ve adreslerinin aynı olduğunu, bu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, … …, … … …, … ve …’ın kardeş olduklarını ve akrabalık ilişkisi içinde sürekli açılan şirketler ile birlikte kendilerine menfaat sağlayıp tamamen alacaklıları zarara uğratmak için kötü niyet ile hareket ettiklerini, … ise … Büro Mobilya ve Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde yetkili ve ortak olduğunu, müvekkili tarafından gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesinin hemen akabinde hisse devri gerçekleştirildiğini, herhangi bir malvarlığı bulunmayan … … …’a tüm sorumluluktan kurtulmuş gayesi ile hisselerini devrettiğini belirtilerek, davanın kabulü ile davalı şirketler arasında organik bağın varlığının tespit edilmesi ile müvekkilin İskenderun İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosya alacaklarından fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00.TL’den her bir davalının sorumlu tutulmasına karar verilmesi, davalılar adına kayıtlı bulunan mal varlıkları üzerine tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, alacakları zarara uğratan tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak, elde ettikleri menfaatlere son verilerek bu perdenin kaldırılmasına ve davalılar ile davalı şirketler arasında organik bağın varlığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALI … SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı … vekili, dava dilekçesinde davanın … Ltd Şti adına mı yoksa … Ltd Şti. yetkilisi olarak … … aleyhine mi açıldığının belli olmadığını, davacının … ve … Ofis ismindeki şirketlerden alacakla olduklarını beyan ettiğini, alacağın müvekkili şirket ve yetkilisi gerçek kişiden de tahsili çabasına girdiğini, hukuk düzeninde şirketler hukukunda ayrılık ilkesi benimsenmiş olup şirketin borçlarından şirket ortakları sorumlu olduklarını, davacının bahsetmiş olduğu şirketleri ile müvekkili şirketin veya şirket yetkilisi gerçek kişinin hiçbir ticari veya mali bağımlılıkları olmadığını, dava tarafından müvekkilinden alacak talebinde bulunulmasının kötüniyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI … SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı … vekili, davalılardan …’ın adına başka bir şirket kayıtlı olduğundan ihalelere girmek üzere kazanma şansı yüksek olur açıklamasıyla davaya konu şirketin yetkilisi olarak kendisini gösterdiğini, ticari alanda hiçbir bilgi ve deneyimi olmadığını, şirket yetkilisi olarak bağkurlu gösterilip primlerinin dahi ödenmediğini, müvekkiline açılan davanın haksız bir dava olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; ” dava, davalılar ile davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti istemine ilişkindir. Davacının ıslah dilekçesi ile talep istemini değiştirmesi sonucu, davalılardan herhangi bir alacağına ilişkin tahsil istemini içerir ve tahsil kabiliyetine yönelik bir talebi söz konusu değildir. Bu durumda eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edildiğinden; eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kuşkusuzdur. Eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm (m.237) etkisi bakımından hiç bir fark bulunmaması gerekir. Yani tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığı, dava dosyasında da tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebileceğinden davacının tespit davası açmakta, korunması gereken bir hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; davanın, davalılar arasında organik bağ bulunduğu tespitine yönelik olduğunu, davalı tarafların tüzel kişilik perdesi arkasında kalarak alacaklı müvekkili hakkına erişiminin engellendiği bu durum ile tarafların menfaat elde ettikleri ve bu durumun bilirkişi raporları ile açıkça ortaya konulduğunu, davalı taraflar ile müvekkili arasında mal alım satımı gerçekleşmiş ve devamında müvekkilinin alacağını tahsil etme aşamasında hiçbir muhatap bulamadığını, davalı taraflar arasında açıkça ortaya konulmuş olan ilişki ve alacaklı müvekkile zarar verilmesi ve borçtan kurtulma amacıyla ayrı tüzel kişilikler şeklinde görünerek hareket etmeleri müvekkilinin alacak hakkını tehlikeye soktuğunu, 20/11/2018 tarihinde taleplerini ıslah etmelerine rağmen, davanın açılmasından 3 yıl geçtikten sonra birçok kez bilirkişi raporu alınmış olması ve sonrasında hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesine dayanılarak, davalı gerçek kişiler ile davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunun tespitine yöneliktir.
Davacı tarafından, Davalılardan … Büro Mobilya ve Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti. Ve dava dışı … Ofis Mob. Ltd.Şti’ne satılan mallara karşılık olarak alınan çek bedellerinin ödenmemesi üzerine, İskenderun İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı dosyalarda davalılara karşı başlatılan icra takiplerinin kesinleştiği, davalı ….Ltd.Şti, davalı … Büro Malz.. Ltd. Şti ile dava dışı … Ofis Mob.İth.İhr.San Tic.Ltd.Şti.’nin, ortaklarının, yetkililerinin ve adreslerinin aynı olup, bu şirketler arasında organik bağ bulunduğu, şirketlerin, alacaklıları zarara uğratmak ve mal kaçırmak amacıyla, sürekli yeni şirket açıp, bağlantımız yok görüntüsü vererek, borçlarını ödemekten kaçındıkları, … …, … … …, … ve …’ın kardeş oldukları ve … …’ın da …’ın oğlu olduğu, akrabalık ilişkisi içinde, sürekli açılan şirketler ile birlikte kendilerine menfaat sağlayıp tamamen alacaklıları zarara uğratmak için kötü niyet ile hareket ettikleri, davalı şirketler arasında organik bağ olmasına rağmen, ana ve yavru şirket birleşimini göz ardı ederek, eski şirketleri dahi kapatmadan, yeni şirket kurmalarının hakkın kötüye kullanılması olduğu, tüm bu nedenlerle, davalı şirketler arasında organik bağın varlığının tespit edilmesi ile İskenderun İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosya alacaklarından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00.TL’den her bir davalının sorumlu tutulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … Büro Mob….Ltd.Şti., davacının belirttiği şirketler ve gerçek kişiler ile hiçbir ticari veya mali bağımlılıkları olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiş, davalı … ise davalılardan …’ın, adına başka bir şirket kayıtlı olduğundan, ihalelere girmek üzere kazanma şansı yüksek olur açıklamasıyla davaya konu şirketin yetkilisi olarak kendisini gösterdiğini, kendisinin geçimini yaşlı ve hasta bayanlara bakarak sağladığını, ticari alanda hiçbir bilgi ve deneyimi olmadığını, abisini kırmamak ve güven duyduğu için reddetmediğini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinin talep sonucunun borcun tahsiline mi, yoksa tespitine mi ilişkin olduğu hususunda davacı vekiline açıklama yapmak üzere süre verilmiş ve davacı vekili 21/03/2018 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinden farklı olarak, İskenderun İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosya alacakları toplamı olan 120.000,00.TL’den davalıların sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesi için bu davanın açıldığını belirtmiş ve dava değerini değiştirmiştir.

Mahkemece, davacı vekiline davasını ıslah edip etmediğini açıklamak ve ıslah ediyor ise ıslah harcını yatırmak üzere kesin süre verilmiş ve davacı vekili sunmuş olduğu 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesinde, dava dilekçelerindeki talep kısmını ıslah ettiklerini ve ıslah sonrası taleplerinin “davalılar ile davalı şirketler arasında organik bağın varlığının tespitine” yönelik olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, ıslah dilekçesi sonrasında, davanın konusunun, davalılar ile davalı şirketler arasında organik bağın varlığının tespiti olduğu, davacının, tahsile yönelik bir talebinin olmadığı ve tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebileceğinden, davacının tespit davası açmakta, hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmelidir.
Mahkemeden istenilen hukuki korunmaya göre davalar; eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
Tespit davaları ise, 6100 sayılı Kanun’un 106. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekir. Anılan dava türünde, eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak, henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
Davacının, hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumunun güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.02.2012 tarihli ve 2011/642 E., 2012/38 K. sayılı kararı).
Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma, diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/05/2013 tarihli ve 2013/561 E., 2013/733 K. ile 12/06/2013 tarihli ve 2013/1013 E., 2013/816 K. sayılı ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01/10/2020 tarihli ve 2017/27792 E., 2020/10258 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından, dava dilekçesi ile, davalılar arasında organik bağ bulunduğunun tespiti ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak İskenderun İcra Müdürlüğü’ ne ait … ve … sayılı dosyalardaki borçtan davalıların birlikte sorumlu tutulmaları talep edilmiş olmasına rağmen, 20/11/2018 tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile, davalı şirketler ve gerçek kişiler arasında fiili ve organik bağ bulunduğunun tespiti istenmek suretiyle talep sonucunun daraltıldığı, bu hali ile davanın tespit davası niteliği taşıdığı, davacı tarafından, davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak icra takibine konu olan borçtan sorumlu tutulmaları istemine yönelik eda davası açılabilecek ve elde etmek istediği sonuca bu dava ile ulaşabilecekken, tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle kesin olmak üzere 07/03/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır