Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1714
KARAR NO : 2022/333
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI :…
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2 -…
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Limited Şirket Müdürünün Azli
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/03/2022
YAZIM TARİHİ : …
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … … şirketin %51 hissesine sahip iken vefat ettiğini, mirasçılık haklarının belli olmadığını, davalının münferit yetki ve şirket müdürü olması nedeni ile ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmadığını, şirket içinin boşaltıldığını, bu faaliyetine halen devam ettiğini, kendisine haksız ve şahsi menfaat temin ettiğini, ticari defter ve bilançolarda çok fazla sayıda yasal olmayan usulsüzlükler yaptığını, idari vazifesini yerine getirmede basiretsiz kaldığını, bu nedenle davalı …’ın şirketi temsil ve ilzam yetkilerinin dava kesinleşinceye kadar kaldırılmasına, davalının yerine tedbiren şirkete yönetim kayyımı veya mahkemenin takdirine göre bir denetim kayyımı atanmasına, dava sonuna kadar tedbiren temsil ve ilzama yetkili kılınmasına, davalı şirket müdürünün şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılarak müdürlükten azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETLERİ :
İlk Derece Mahkemesi 04/02/2021 tarihli ara kararında özetle; HMK’nin 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle ciddi zararın doğacağı durumlarda yaklaşık olarak ispata yarar delillerin sunulması halinde tedbir kararı verilebileceği ancak yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, ana sözleşme, defterler üzerinde delil tespiti yapılmasına dair istemin, sözleşme ticari defterlerin her zaman için temini mümkün olup şimdiden tespit olunmazsa ilerde temin edilmesi mümkün olamayacak deliller olmaması nedeniyle reddine kararı verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirkete yargılamanın sonuna kadar temsil kayyımı atanması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde yargılama devam ederken şirket adına işlem yaparak şirketin mal varlığını yönetmenin, şirket adına yeni mali adımlar atmanın önemli ölçüde zorlaşacağını, tamamen imkansız hale gelebileceğini, şirketteki %51 hissede mirasçı olan müvekkilinin hali hazırda yaşadığı ekonomik zararın katlanarak artmasına, telafisi güç bir hal almasına sebebiyet vereceğini ileri sürerek tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri, ve tüm dosya kapsamı.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, Ticari şirkete kayyum atanması talebine ilişkin olup, istinafa konu uyuşmazlık ise mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 04/02/2021 tarihli ara karara ilişkindir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nin sermaye şirketlerinde yönetime dışarıdan müdahaleye, yani şirkete mahkemece yönetim kayyumu atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Sermaye şirketlerinde kayyım atanması ile ilgili olarak, TTK’de bulunan tek madde 617. maddesinin üçüncü fıkrası ile yapılan yollama uyarınca 412. maddedir. Burada; genel kurula çağrının yapılması için kayyım atanabileceği düzenlenmiştir. TTK’nin, 636/2 maddesi, limited şirketlerde organ yokluğunu ve bunun sonuçlarını düzenlemiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasında fesih davası açıldığında mahkemenin gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir. Bunlar arasında kayyım atanması olduğu da kuşkusuzdur. Diğer taraftan TTK’nin 1. maddesi gereğince; Türk Ticaret Kanunu,Türk Medenî Kanunu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Türk Medeni Kanunu’nda kayyımlık, temsil kayyumu (TMK, m.426), yönetim kayyumu (TMK, m.427) ve isteğe bağlı (iradî) kayyım (TMK, m.428) olmak üzere üç türü düzenlenmiştir. TMK’nin 427/4. maddesinde; Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağı belirtilmiştir. Ayrıca limited şirketlerde müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmıştır. (TTK. 616/1-b)
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, şirketlerin seçilmiş organları eliyle idaresi asıl olup, bir şirkete kayyum atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Somut olayda davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi mevcut delil durumu dikkate alındığında, HMK’nin 389. maddesi anlamında, davalı şirkete yönetim kayyumu atanmasını gerektirir bir durumun varlığı, HMK’nin 390/3 maddesi kapsamında yaklaşık olarak ispat edilemediğinden, ilk derece mahkemesince davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
Davacı yanın, davalı şirkete denetim kayyımı atanması talebi yönünden; yukarıda da belirtildiği gibi aslolanın şirketin yetkili organları marifetiyle yönetilmesi ve denetlenmesi olduğu, davacının varsa 6102 sayılı TTK’nin 438. vd. maddelerinde belirtilen yasal koşullara uyarak özel denetçi atanması talep edebileceği, somut olayda böyle bir talebin olmadığı, davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde yasal koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince bu talebin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas sayılı ara kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30.TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır