Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1654 E. 2022/340 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1654 – 2022/340
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1654
KARAR NO : 2022/340
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS- … KARAR
DAVACI :…
VEKİLİ : Av…
DAVALI :…
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile müvekkili şirketin Mersin Bayi/Distribütör’ ü (… Mersin Gıda ve Dayanıklı Mamuller Üretim ve Pazarlama A.Ş.) kanalı ile taraflar arasında 01/02/2018 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin 2. Maddesinde işletici iş yerinde şirketin yetkilendirmiş olduğu bayi ve distribütör vasıtasıyla dağıtımını yaptığı bira ürünlerini, tüketici taleplerine uygun düzenli ve süreklilik arz edecek şekilde satın almayı, müşteri talebini karşılayacak şekilde etkin olarak bulundurmayı ve satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 12. maddesi gereğince davalıya 15.800,00.TL katkı payı ödemesi yapıldığını, ancak davalıya yapılan katkı payı ödemesinden sonra davalı tarafın sözleşme hükümlerine aykırı davranarak Mayıs 2018 tarihi itibariyle tamamen müvekkili şirketten mal/ürün almadığını, bu tutumu ile de sözleşmenin 2. Maddesini ihlal ettiğini, bu nedenlerle sözleşme hükümlerinin ihlali nedeni ile ödeme tarihinden itibaren … Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak ticari faizi ile birlikte 15.800,00.TL katkı payının ve 15.800,00.TL cezai şart olmak üzere toplam 31.600,00.TL’ nin davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; Mersin Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkereye cevaben gönderdiği 18/09/2020 tarihli cevabi yazısı kapsamına göre, davalının işletme hesabına göre faaliyette bulunduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan alım satımlara ilişkin nakdi limit sınırını aşmadığı, değerleri itibariyle davalının faaliyetinin tacir niteliğinde olmadığı ve esnaf kabul edilmesi gerektiği, 6102 sayılı TTK’nın 4, 5 ve 11.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemelere göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmakla 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin Adana Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; dava dilekçesinde taraflar arasındaki ilişkinin basit bir alım satım ilişkisi olmadığını, yıllara sari süregelen karşılıklı hak ve yükümlülükleri içeren bir ticari ilişkinin söz konusu olduğu izah edildiğini, dilekçe ekinde sunmuş oldukları taraflar arasında akdettikleri açık nokta satış sözleşmesi, taraflarca kesilen faturalar, davalıya ait açık alkollü içki satış belgesi örneği, Akdeniz Belediyesi’nden alınma işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı, vergi levhası gibi belgelerden taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık şekilde ortada olduğunu, TTK. 4. Madde ve 5. madde uyarınca davanın ticari dava olduğunu, Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının ortadan kaldırılarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle, bayi sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Çözümlenmesi gereken sorun, uyuşmazlığın Ticaret Mahkmesi’nin mi yoksa Asliye Hukuk Mahkmesi’nin mi görev alanında kaldığı hususundadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar. (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.icari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması içinkural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması, ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Davacı tacir olup bu hususta uyuşmazlık bulunmamakta olup, yukarıda belirtilen Yargıtay kararında açıklandığı üzere, ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyeceği, işletme hesabına göre defter tutan davalının alım-satımlarına ilişkin nakdi limitleri dikkate alındığında, faaliyetinin tacir niteliğinde olmadığı ve esnaf kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan, ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40. TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 22/03/2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır