Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/122 E. 2023/959 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/122 – 2023/959
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/122
KARAR NO : 2023/959
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2016/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
YAZIM TARİHİ :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… esas ve 2020/… karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numaralı sicilinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin, şirkette 125 pay adet karşılığı 125.000,00.TL’nin tamamının taahhüt ettiğini ve nakten ödediğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirkete 10 yıl süre ile davalı …’ın idari ve diğer işlerinden sorumlu olarak seçildiğini, müvekkili tarafından, şirketin namına yapılan işlemler ile ilgili bilgi almaya çalıştığını ancak davalılara ulaşamadığını, şirketin mali durumunu gösteren bilgi ve belgelerin hazır edilmesi hususunda Adana 4. Noterliği’nin 26/04/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamelerin şirketin adreste tanınmadığı gerekçesiyle bila tebliğ olduğunu, müvekkilinin ortağı olduğu şirket ile ilgili olarak kendisine şirketin ortaklığından dolayı, … A.Ş. ve … Bankası’ndan ihtarnamelerin gelmeye başladığını, şirkete ait teminat mektupları, çek karnelerini vb. borçların ödenmediğini, müvekkilinin, şirket üzerinde kayıtlı taşınır ve taşınmazların mülkiyeti ve semereleri hakkında nasıl bir yol izleyeceğini bilemediğini, şirketin mali durumuna ilişkin belgelere ulaşamadığını, müvekkilinin şirketin ortağı olarak yok sayıldığını, taraflar arasında şahsi ve ticari güven kalmadığını belirterek, şirketin ve sorumlu müdürün tüm mal varlığının tespiti ile malvarlığı üzerine, ayrıca bankalarda mevcut hesaplarının ve işlemleri ile faaliyetlerinin durdurularak tedbir konulmasına, şirketin ana sermayeyi aşan malvarlığından müvekkili hissesinin ödenebilir ise ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesine ve bilirkişi tarafından tespit edilen rayiç değerinin ana sermayeyi aşan şirketin malvarlığından ödenmesine, şirket ana sermayesini aşan malvarlığından davacı hissesi ödenemez ise şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucu çıkacak alacağın ihtar tarihinden itibaren reeskont oranında faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, 18/04/2001 tarih ve 5 nolu ortaklar kurulu kararı ile …’ın hissesinin tamamını ve …’ın 480 adet sermaye payı hissesinin 230 adedini aldığını, … İnş. Tic ve San. Ltd. Şti.’ne 06/10/2010 tarih ve 12 nolu ortaklar kurulu kararı ile şirketin müdürü olarak …’ın atandığını, şirketin iki ortaktan oluştuğunu, kararı davacı…’ın da imzaladığını, şirketin şu an gayri faal olduğunu ve 2001 tarihinden bu yana taahhüt işleri ihalesine girmediğini, davacının istediği zaman şirketin her türlü kayıtlarını incelemesinin mümkün olduğunu, davacıya bankalardan gelen ihtarların, kendisinin de imzası olduğu, kredi sözleşmesine göre verilen teminat mektubu ve çek karneleri ile ilgili olduğunu, davacının 18/04/2001 tarihinden 26/04/2016 tarihine kadar 15 yıl süre ile şirketle ilgilenmediğini, davacı…’ın ortak olduktan sonra sulama işini … İnş. Tic. Ltd. Şti ile ortak girişim olarak alındığını ve bitirilerek idareye teslim edildiğini, … İnşaatı İşinin … + … + … Ortak girişimi tarafından alındığını, 30/12/2016 tarihinde işin geçici kabulünün yapıldığını, … Göleti inşaatının … + … iş ortaklığı tarafından alındığını, 2007 tarihinde işin kabulünün yapıldığını ve idareye teslim edildiğini, … Tic. Ltd. Şti.nin şu an herhangi bir işinin olmadığını belirterek, zamanaşımı definin ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; dava konusu şirketin Ziyapaşa Vergi Dairesi’nin … sicil numarasında kayıtlı iken, vergi dairesi tarafından şirketin 21/06/2017 tarihi itibariyle vadesi geçmiş 1.026,61.TL, vadesi gelmemiş 650,83.TL vergi borcunun bulunduğu, davalı şirketin en son 25/10/2010 tarihinde ortaklar kurulu kararının ilan edildiği, bu ilanın dışında başka bir ilanın yapılmadığı, TTK.’nin 617/1 maddesi uyarınca her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 ay içinde olağan genel kurul toplantısının yapılması gerektiği, ancak davalı şirketin uzun zamandır olağan genel kurul toplantısının yapılmadığı, şirket özvarlığının -518.993,07.TL olup, şirketin borca batık olduğu, şirket ortaklarının şirketin faaliyetinin devam ettirilmesi konusunda istek ve gayretlerinin bulunmadığı, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığı, şirketin kuruluş amacını gerçekleştiremediği, tüm bu nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacının ortaklıktan çıkarılmasının daha uygun bir çözüm yolu olarak görülmediği, TTK.’nin 636. maddesinde belirtilen haklı sebeplerin bulunduğu, ancak şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davada, şirket dışındaki ortaklara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile davalı şirket hakkında açılan davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine, davalı şirket ortağı hakkında açılan davanın ise, pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişinin hakim yerine geçerek yorum yapma hakkının bulunmadığını, mahkemece yapılan haklı sebebin var olduğu şeklindeki yorumunun hatalı olduğunu, eksik inceleme ürünü olduğunu, davacının davayı açmak için haklı sebebinin olmadığını, davacının 15 yıl boyunca şirketin durumunu öğrenmek ile ilgili herhangi bir çabasının olmadığını, şirketin feshi yerine duruma uygun düşen bir diğer çözüme hükmedilmesi gerektiğine açıkça vurgu yapıldığını, davacının talebi olmaksızın şirketin feshine karar verilmiş olmasının hata olduğunu, davacının herhangi bir ayrılma akçesine hak kazanmaksızın şirketten çıkmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, davacı ortağın haklı sebeple çıkma payı ödenerek şirketten çıkarılmasına, olmadığı takdirde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 636/2-3. maddesinde “…Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin değerlendirilerek tartışıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, dosyaya yansıyan belgelere göre davacı yönünden haklı nedenle fesih davası açma koşullarının oluştuğu, bu aşamadan sonra tarafların birlikte davalı şirketi devam ettirmelerinin beklenemeyeceği, bilirkişi raporuna göre davalı şirketin borca batık olduğu, şirketin aktif faaliyetine son verildiği, pozitif bir tasfiye bakiyesinin olamayacağı, borca batık olan şirkette davacıya ödenecek bir çıkma payının olmaması nedeniyle davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin dosya kapsamı ve adalete uygun düşmeyecek olması karşısında(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/770 Esas, 2019/2744 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir) ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine de aykırı olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :

1-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 215,45.TL maktu istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-HMK’nin 359/4 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır