Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/992 E. 2022/1344 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/992
KARAR NO : 2022/1344
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI : 2019/… ESAS 2020/… KARAR
DAVACI :…-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :…-
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :

Adana3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… esas 2020/… karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, davalının kötü niyetli olarak müvekkilleri şirkete faturaya dayalı icra takibi yapıldığını, icra takibine müvekkilinin itiraz ettiğini, bunun akabinde yine aynı taleplerle 2018-… sayılı icra takibinin başlatıldığını ve ödeme emrinin imzasız mühürsüz ve takip ekine fatura konulmamış bir şekilde müvekkiline tebliğ edildiğini, bu dosyada itiraz edilmediğinden takibin kesinleşerek haciz işlemi uygulandığını, müvekkillerinin davalıya borçlarının bulunmadığını bu hususun aralarındaki mutabakat formundan da anlaşılacağını, takibin durdurulması için Adana 3. Tic. Mah. 2019/… D.İş dosyasında tedbir talebinde bulunduklarını, mahkemenin tedbir kararı verdiğini, ayrıca borç bedeli kadar icra veznesine para bloke edilerek takibin durdurulmasını icra dairesinden talep ettiklerini, bu taleplerinin icra dairesince red edildiğini, bu işlemin şikayet edildiğini, zira borç bedeli kadar paranın icra dairesine bloke edilmesiyle takibin durdurulması gerektiğinden bahisle Adana 4. İc. Müd. 2018-… sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, davalı alacaklı tarafından davacı aleyhine başlatılan Adana 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı takip dosyasından kaynaklı menfi tespit davasının açılabilmesi için arabuluculuk görüşmesi vekil olarak taraflarına yapıldığını, ardından menfi tespit davası açıldığını, bu dava dilekçesi ile tensip zaptının taraflarına tebliğ edilmediğini, sadece müvekkil asile tebligat yapıldığını, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebliğin zorunlu olduğunu, müvekkil şirkete icra takibine konu fatura bedelleri kadar borcu olmadığını iddia etmiş olup bu iddianın doğru olmadığını, taraf ticari defterleri ve vergi dairesi … formları incelendiğinde müvekkil şirketin alacağının sabit olacağını, sadece davacı şirket defterleri üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi eksik kalacak olup hükme esas alınmayacağından taraflarının ticari defterleriyle birlikte ek rapor aldırılmasını, haksız ve kötü niyetli olarak ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; ” borcun konusunun ticari alacaktan kaynaklandığı, davacı ticari defterlerinin HMK 222 gereği delil olarak sayılabileceği, tarafların … formlarının incelenmesinde alım satım tutarlarının birbirini teyit ettiği ve alım satım miktarlarında en ufak bir ihtilaf olmaması, davalının davacıdan ödeme almadığına yönelik bir itirazının bulunmayışı sebepleriyle ulaşılamayan davalı ticari defterlerinin incelenmesine gerek görülmemesi bu nedenle mevcut bilirkişi raporlarının dosyaya sunulan belgelerle uyumlu olduğuna takdir getirilerek bilirkişi raporları hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; davacı tarafın müvekkili şirkete icra takibine konu fatura bedelleri kadar borcu olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın doğru olmadığını, taraf ticari defterleri ve vergi dairesi … formları incelendiğinde müvekkili şirketin alacağının sabit olacağını, müvekkilinin sorumluluğunda olmayan nedenlerle müvekkil defterleri incelenmeden dosya kapsamında rapor alındığını, hükme esas salınan 06/02/2020 tarihli bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı tarafından, davalının Adana 4.İcra Müdürlüğü’ne ait 2018/… sayılı dosya ile hakkında icra takibi başlattığı, takibin dayanağı olan faturalar nedeniyle davalıya borcu bulunmadığı, ancak itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiği belirtilerek, davalıya bu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş, davalı ise, fatura borcunun ödenmediğini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Adana 4.İcra Müdürlüğü’ne ait 2018/… sayılı dosya ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine 106.589,40.TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının belirtilmediği, takibe itiraz edilmemesi sonucu takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğu iddia eden davalıda olup, davalı, alacaklı olduğunu ispat etmelidir. Cari hesap hareketlerine dayalı alacak iddiasında, alacağa dayanak teşkil eden faturalardaki malların davacı borçluya teslim edildiğinin ispatı gerekmektedir. Teslim belgesi ile ispat edilemeyen faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olması halinde ise, fatura içeriğindeki mal/hizmetin teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davacı borçlu, ödeme iddiasını ödeme belgesi ile ispat edebilir. Ödeme belgesinin bulunmaması halinde ise, alacaklının defterlerinde kayıtlı olan tahsilatlar, borcun ödendiği anlamına gelecektir.

Somut olayda, taraflar arasında süregelen alım satım işlemleri ve bundan kaynaklanan cari hesap alacak borç ilişkisi bulunduğu, davalı tarafından, davacıya yapılan satışlara yönelik gerek icra takibinde, gerekse dava sırasında fatura ibraz edilmediği, ancak, davacının ticari defterlerine göre, davalı tarafından toplam 401.667,75.TL tutarlı faturalar düzenlendiği ve bu faturaların taraflarca … formları ile vergi dairesine beyan edildiği, bu beyanlar arasında fark bulunmadığı, davalı tarafından, bu faturalardan daha fazla mal satışı yapıldığının ispatlanamadığı, davacı tarafından faturalara karşılık, icra takibinden önce, 15/05/2018 ve 16/05/2018 tarihlerinde, banka yoluyla toplam 401.500,00.TL ödeme yapıldığı, buna ilişkin dekontların bulunduğu, davalının ise ödeme alınmadığı yönünde bir savunmasının bulunmadığı, sonuç olarak, davacının takibe konu olan 106.589,40.TL alacağının 106.421,65.TL’lık kısmını takipten önce tahsil ettiği, davacının bakiye borcunun ise 167,75.TL olup, bu bedelin davalıya ödendiğine ilişkin belge sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından, ticari defterlerin mahkemece incelenmediği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüşse de, karşı taraf defterlerine münhasıran dayanılması durumu haricinde, tek başına taraf defterlerindeki kayıtların sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, davalı defterlerindeki kayıtların tek başına malların teslimini ve alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, kaldı ki … formaları ile yapılan satış miktarının tespitinin yapıldığı, bu nedenle, ilk derece mahkemesince, davalı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamasında usule aykırı bir yön görülmediği gibi, dava dilekçesinin asile tebliğ edilmiş olmasının da usul ve yasaya uygun olduğu, tüm bu nedenlerle, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasınında hatalı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 7.269,66.TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.818,00.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.451,66.TL nispi istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır