Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/904 E. 2022/1704 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/904 – 2022/1704
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/904
KARAR NO : 2022/1704
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
YAZIM TARİHİ :

… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esas ve 2015/… karar sayılı kararında verilen özel sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazimatın tahsili amacıyla davalı hakkında … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyasından takip yapılmış olup alacağın tahsil edildiğini, ancak rücu alacağına işleyecek faiz türünün değişen oranlardaki avans faiziyle istenilmesi gerekirken sehven adi kanuni faizden hesaplanarak talep edildiğini, bu nedenle müvekkilinin mağdur olduğunu ve ekonomik zarara uğradığını, … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyasında asıl alacak olan 56.651,22.TL üzerinden yasal faiz hesaplanarak 29.530,03.TL faiz işletildiğini, asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulandığında faiz miktarının 36.567,59.TL olduğunu, tazminat alacağının … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyasında 7.037,59.TL eksik tahsil edildiğini, eksik tahsil edilen alacak yönünden davalıya karşı … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalı tarafın haksız itirazından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız ve dayanaksız olup reddi gerektiğini, davacı tarafça da belirtilen ilamın sigorta sözleşmesine dayalı uyuşmazlık üzerine verildiğini, davacı tarafın söz konusu sigorta sözleşmesinde sigortalı veya sigorta ettiren olmayıp ilam alacağını temlik alan konumunda olduğunu, temlik aldığı sigortalının haklarına halef durumda olduğunu, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili ve görevli mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın ilam alacağına ticari avans faizi uygulanması gerekirken yasal faiz talep edildiğini, bu nedenle faiz farkı alacağının ödenmesi gerektiği iddiasında olduğunu, bu iddianın bir geçerliliği bulunmadığını, davacı taraf da icra takibi ile yasal faiz olarak seçimlik hakkını kullanmış olduğunu, dosya ödeme ile infaz edildiğini ve bu şekilde ilam hükmü yerine getirildiğini, infaz ile sonuçlandırılmış dosya ile ilgili olarak daha sonra bu yönde talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, söz konusu ilam alacağının icra takip dosyasına konu edildiğini, davacı tarafın varsa iddia ve taleplerini bu dosya üzerinden yürütmesi gerektiğini, ilam alacağına ilişkin olarak ikinci bir icra takibi başlatılmasının mükerrer takip olup usule aykırı bir durum olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacı icra takibinde yasal faiz talep etmişse de; fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğundan, davalının borcunun sona ermediği, dolayısıyla davacının eksik tahsil ettiği faiz alacağının bakiye kalanını talep edebileceği, davacı dava dilekçesinde ilamı … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu belirtmişse de; ilamı … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunun anlaşıldığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacı …’in … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyası 11.896,32.TL faiz farkı alacağının bulunduğu, davacı … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptalini istediğinden, bu icra dosyasında alacaklı davacı … olduğundan ve 7.037,59.TL asıl alacak üzerinden takip başlattığından taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne, takibin 7.037,59.TL üzerinden devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın ilam alacağına ticari avans faizi uygulanması gerekirken icra takibinde sehven yasal faiz talep edildiğini, bu nedenle faiz farkı alacağının ödenmesi gerektiği iddiasında olduğunu, yerel mahkemece söz konusu talebin hatalı bir şekilde kabul edildiğini, borcun ödenip kapandığını, yeni takip başlatamayacağını, mükerrer takip olduğunu, alacağın likit olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, takip dosyası fotokopileri, bilirkişi rapor ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, eksik tahsil edildiği ileri sürülen faiz alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği işbu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nin 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
İşbu davada davacı taraf, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esas ve 2015/… karar sayılı ilamı ile davalının tazminata mahkum edildiğini, ilam takibe konulurken avans faizi yerine hataen yasal faizi istenildiğini, dosyanın infazen kapatıldığını ancak faiz türünün hatalı olarak belirtilmesi nedeniyle 7.037,59.TL faiz alacağının eksik tahsil edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiş, davalı yan cevabında, davacının icra takibinde seçimlik hakkını yasal faiz üzerinden kullandığını, ödeme ile de dosyanın infaz edildiğini savunarak davanın reddini istemiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6098 sayılı TBK’nin 131/1. maddesinde:“Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.
İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.
Taşınmaz rehnine, kıymetli evraka ve konkordatoya ilişkin özel hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Alacaklı, asıl alacak sona erince, işlemiş faiz alacaklarını isteyebilmek için, bu hakkını saklı tutmak zorundadır. Gerçekten, TBK m. 131/II’ye göre, daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğu bildirilmiş veya durumun özelliğinden anlaşılmış olmadıkça, bu faizler istenemez. Keza TBK m. 152’ye göre, asıl alacak zamanaşımına uğradığında, işlemiş faiz de zamanaşımına uğramış olur. Aynı şekilde, alacaklı, asıl alacağı devrettiği takdirde, faiz alacaklarını da devretmiş sayılır (TBK m. 189/I-II; Eren, s. 1001).
3095 sayılı Kanun’un 2. maddesinde temerrüt faizi düzenlenmiş olup, ticari işler için dahi faiz oranı 1. fıkrada yasal faizle aynı oranda belirlenmiştir. İkinci fıkrasında ise alacaklıya avans faizi oranında isteme hakkı tanınmıştır. Bu nedenle alacaklı ticari işlerde temerrüt faizini 1. maddede belirtilen yasal faiz oranında isteyebileceği gibi 2. fıkranın kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak avans faizi oranında da isteme hakkına sahiptir.
6098 sayılı TBK’nin 87. maddesinde “Seçimlik Borç” başlığı altında, “Seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya aittir.” hükmü mevcuttur.
Görüldüğü üzere, seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya aittir. Seçilecek faiz türü hususunda ise kanun hükmü ile seçim hakkı alacaklıya tanındığından bu hukuki ilişkiyi düzenleyen kanun hükmünden doğan bir sonuçla seçim hakkı genel kuraldaki gibi borçluya ait olmayıp alacaklıya aittir.
Seçim hakkı, hukuki niteliği itibariyle, tek taraflı, varması gerekli irade beyanıyla kullanılan yenilik doğuran bir haktır. İrade beyanı, karşı tarafa varmakla kendiliğinden sonuçlarını doğurur; borcun konusu, tek bir edim hâlinde kesin olarak belli olur. Böylece edim, sanki başlangıçtan beri borçlanılmış kesin ve belirli bir edim hâlini alır. Seçim beyanı, geçmişe etkili sonuçlar doğurur. Bu niteliği ve özelliğiyle seçim hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, değiştirici yenilik doğuran haklar grubuna girer. Bunun sonucu olarak, seçim hakkının kullanılması ile mevcut hukukî (durum) ilişki değişir. Seçim hakkı, yenilik doğuran hak olduğu için kullanılmakla sona erer. Bu nedenle seçim beyanından dönülemez (Eren, s. 986-987).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların tacir olduğu, davacının ilama dayalı alacağını davalıdan tahsil amacıyla icra takibine koyduğu sırada alacağına yasal faiz işletilmesini talep ettiği, her ne kadar takipte fazlaya ilişkin hakların saklı tuttuğunu belirtilmiş ise de, faiz hakkının seçimlik ve yenilik doğuran bir hak olması nedeniyle seçim hakkının kullanılmakla tükendiği, hâl böyle olunca, takip yapılır iken tercih hakkını yasal faiz yönünde kullanan davacının artık alacağa avans faizi işletilmesini talep edemeyeceği nazara alınıp davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacı tarafça ilk takipte fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermesi doğru olmamıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.07.2020 tarih ve 2017/4-1704 E., 2020/534 K.sayılı ilamı da bu yöndedir.)
İlk derece mahkemesince davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ise de, kararda hata edilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilerek buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davalı vekili tarafından … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3)-HMK’nin 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a)-DAVANIN REDDİNE,
b)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 85,00.TL’den mahsubu ile bakiye 4,30.TL karar ve ilam harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
c)-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
d)-Davalı kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 7.037,59.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
1)-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 120,2‬0.TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davalıya İADESİNE,
2)-Davalı tarafça istinaf yargılama gideri olarak yapılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 19,00.TL tebligat gideri ve 48,50.TL posta gideri olmak üzere toplam 216,10.TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3)-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibarıyla 107.090,00.TL’nin altında kalması sebebiyle kesin olmak üzere 29/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır