Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2022/1597 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/831 – 2022/1597
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/831
KARAR NO : 2022/1597
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI : 2014/… ESAS-2019/… KARAR
DAVACI :
VEKİLİ :Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
YAZIM TARİHİ :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarih ve 2014/… Esas, 2019/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin elektrik piyasasında elektrik üretim faaliyeti gösteren ve perakende elektrik satış lisansı sahibi olan tüzel bir kişilik olduğunu, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 30.maddesi uyarınca ürettiği elektriği, serbest tüketicilere satma hakkına sahip olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirketin müşterilerinin sayaçlarını okumak suretiyle, davacının müşterilerine sattığı elektriğin miktarını, dolayısıyla dönem tahakkukuna esas endeksleri belirlemekte olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete vermiş olduğu bu hizmete Perakende Satış Hizmeti denildiğini, davalı şirketin bu hizmet karşılığı alacağı bedeli, taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca vermiş olduğu diğer hizmetlerle birlikte fatura düzenleyerek tahsil etmekte olduğunu, ancak bu sayaç okuma bedelinin sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden EPDK’nın 875 sayılı kurul kararı uyarınca nispi ücret olarak tahsil edildiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 Tarih ve 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı ilamı ile ” sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği” gerekçesi ile EPDK’nın 875 Sayılı kararının iptaline karar verildiğini” iptal kararının ardından 28.12.2011 tarih ve 3607 ve 3612 sayılı Kurul Kararı ile 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanması gereken fonsuz tarifelerin belirlendiğini, davalının 875 sayılı kurul kararının uygulandığı 01.09.2006 ile 31.12.2010 tarihleri arasındaki dönemde PSH uygulaması ve buna bağlı olarak TL/kwh şeklinde fazladan aldığı bedellerin dayanaktan yoksun kaldığını, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı saklı kalmak koşuluyla 2006 Eylül-2010 Aralık dönemleri (Eylül ve Aralık ayı dahil) arasında PSHB olarak fazladan ödenen 62.298,62.TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, tüketicilerden perakende satış hizmet bedelinin kwh üzerinden tahsil edilmesinin asıl dayanaklarını normlar hiyerarşisinde iptal edilen metodoloji hükmü ile aynı seviyede bulunan düzenleyici işlemler olan elektrik tarifelerinin onaylandığı kurul kararlarının oluşturduğunu, PSH bedelinin kwh üzerinden tahsil edilmesine yönelik onaylı tarifeler ile ilgili olarak Danıştay tarafından verilmiş bir iptal kararının bulunmadığını, dava konusu dönemde tahsil edilen PSH bedelinin iadesi yönünde karar verilmesi halinde davacı şirketin o dönem için hiç PSH bedeli ödememiş olacağını, davacı ile Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması’nın imzalandığını, bu ikili anlaşma çerçevesinde ödemiş olduğu bedeli müşterilerinden tahsil ettiği oranda herhangi bir alacak talep hakkının bulunmayacak olduğunu, kararın serbest tüketiciler ile sınırlı olarak uygulanacağı ifadesinin yer aldığını, davacı şirket portföyünde yer alan müşterilerin dava konusu edilen dönem boyunca serbest tüketici niteliğine haiz olup olmadığının bu dönemde davacı portföyünde kalıp kalmadığının önem arz ettiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarih ve 2014/… Esas, 2019/… Karar sayılı kararı ile; Danıştay’ın iptal kararının geriye yürür nitelikte olduğu, dolayısıyla iptal edilen karar hiç alınmamış gibi eski durumun kendiliğinden yerine gelmesi gerektiği, aboneleri “serbest tüketici” olan davacının dava konusu dönemde abonelerine yaptığı elektrik satışı sebebiyle kendisinden satışa konu elektriğin kwh’sı üzerinden nispi olarak hesaplanmak suretiyle tahsil edilen PSH bedelinden Danıştay’ın iptal kararı üzerine hesaplanacak maktu PSH bedelinin mahsubundan sonra kendisinden fazladan tahsil edilen bakiye PSH bedelini davalıdan talep hakkının bulunduğu, bu suretle bilirkişi heyeti marifetiyle yapılan hesaplamada dava konusu dönemde davalı şirketin Mersin İl Müdürlüğü tarafından KDV dahil 47.990,36.TL ve Adana İl Müdürlüğü tarafından KDV dahil 10.781,14.TL olmak üzere toplam 58.771,50.TL fazla PSH bedeli tahsilatı yapıldığı nazara alındığında davacının kendisinden fazladan tahsil edilen söz konusu PSH bedelini davalıdan tahsilini talep hakkının bulunduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddine, 58.771,50.TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından davalıya ödenen fatura bedellerinden bir kısmının ihtirazi kayıtla ve bir kısmının ihtirazi kayıt konulmaksızın ödendiği, bir kısım faturaların ise ihtirazi kayıtla ödenip ödenmediğinin tespit edilemediği gözetilerek davacı tarafından ihtirazi kayıtla ödenen ve dökümü bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak gösterilen faturalara konu fazla tahsil edilen PSH bedelleri bakımından hükmedilen alacağa davacının ihtirazi kayıtla davalıya ödediği her bir fatura bedelinin ödendiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, davacı tarafından ihtirazi kayıt bulunmaksızın ödenen ya da ihtirazi kayıtla ödenip ödenmediği tespit edilemeyen fatura bedelleri bakımından ise hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :

Davacı vekili istinaf talebi ile; verilen karardaki b bendinde yer alan kalemler için uygulanan faiz türü, c bendinde dava tarihinden itibaren dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilen 9.875,21.TL tutarı kısmı için faiz türü ve faiz başlangıcı ve işlemiş faize KDV eklenmemesi yönünde yönünden istinaf edildiğini, taraflar arasında uygulanması gereken faiz türünün 6183 sayılı kanun 51. Maddesine göre işleyecek gecikme zammı olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre ” dağıtım şirketinin hatası nedeni ile fazla ödenmiş olan tutar, dağıtım şirketi tarafından ödeme bildiriminin tebliğ edildiği günden sonraki onbeş gün bir itirazda bulunulmaması halinde ödeme tarihini izleyen onaltıncı günden başlamak üzere 6183 sayılı amme alacakları tahsili usulü hakkındaki kanun 51. Maddesine göre hesaplanan gecikme zammı da dahil olmak üzere sonraki ödeme bedelden mahsup edilir hükmü yer aldığını, gecikme zammı talebinin sözleşmeden kaynaklandığını, müvekkili şirkete fazladan yansıtılan iletim sistem kullanım bedeline ticari avans faizi değil 6183 Sayılı Kanun’un 51. Maddesine göre işleyecek gecikme zammının uygulanması gerektiğini, işlemiş ve işleyecek gecikme zammına kdv eklenmesi konusunda karar verilmesi gerektiğini, faizin türü ne olursa olsun işlemiş ve işleyecek gecikme zammının kdv sinin davalıdan tahsili gerektiğini, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının istinaf talebi doğrultusunda düzeltilerek kabulüne karar verilmesi tutarın tümü için ödeme tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanun 51. Maddesine göre işleyecek gecikme zammı ve işlemiş işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf talebi ile; yerel mahkeme tarafından verilen 10/12/2019 tarihli karara dayanak teşkil eden bilirkişiler tarafından düzenlenen son raporda esaslı hataya düşüldüğünü ve değerlendirmelerin hatalı şekilde yapıldığını, raporda “Serbest Tüketici” olmak ile serbest tüketici niteliklerine haiz olmak kavramlarının karıştırıldığını, davacı tarafından serbest tüketici olduğu iddia edilmiş ise buna ilişkin ikili sözleşmeyi sunması ve ispat etmesi gerektiğini, dava dosyasında davacı şirketin Serbest Tüketici’ler arasında olup olmadığının netleştirilmediğini, sadece bilirkişi raporunda “Serbest Tüketici hüviyetinde olduğu görülmektedir” denildiğini, bu durum EPİAŞ’a sorularak netleştirilebilineceğini, davacı şirketin müvekkil şirket ile sözleşme imzalarken herhangi bir ihtirazi kayıt koymadığını, bununla beraber TTK m. 23/2 gereği 8 gün içinde faturaya da itiraz etmediğini, husumet yönünden dava konusu talebin muhatabı dağıtım şirketi olan müvekkil şirketin değil tedarikçi şirket olduğunu, davacı şirketin hangi tedarikçi ile ikili anlaşma imzaladığı tespit edildiğinde husumetin muhatabı da ortaya çıkacağını, 28.06.2013 tarihinde kısmi bölünme gerçekleştiğini … A.Ş. İle … A.Ş. olmak üzere iki ayrı şirket olarak faaliyet gösterdiğini, son bilirkişi raporunu hazırlayanların konuya hakim olmayan gerekli yeterliliklere sahip olmayan bilirkişiler olduğunu, bu nedenlerle Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ilamının hüküm kesinleşinceye kadar tehiri icra kararı verilmesini, istinaf incelemesi neticesinde gerek belirtilen hususlar gerekse resen gözetilecek nedenlerle kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak yerel mahkeme kararının bozularak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esas, 2019/… Karar sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından, davalı kuruma perakende satış hizmet bedeli olarak fazla ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının elektrik üretim faaliyeti gösteren ve perakende elektrik satış lisansı sahibi olduğunu, sayaç okuma bedelinin sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken EPDK 875 sayılı kararı uyarınca nispi ücret tahsil edildiğini, Danıştay 13. Dairesince EPDK’nın 875 sayılı kararının iptal edildiğini, davalının 875 sayılı kurul kararının uygulandığı 01.09.2006 ile 31.12.2010 tarihleri arasındaki dönemde fazladan aldığı bedelin dayanaktan yoksun kaldığını ileri sürerek bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı ise PSH bedelinin kwh üzerinden tahsil edilmesine yönelik onaylı tarifeler ile ilgili olarak Danıştay tarafından verilmiş bir iptal kararı bulunmadığını, PSH bedelinin iadesi yönünde karar verilmesi halinde davacının o dönem için hiç PSH bedeli ödememiş olacağını, kararın serbest tüketiciler ile sınırlı olarak uygulanacağını, davacı şirket portföyünde yer alan müşterilen serbest tüketici niteliğine haiz olup olmadığının önem arz ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve iş bu karara karşı davacı vekilince ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

EPDK’nın 24/08/2006 tarih ve 875 sayılı kararında perakende satış hizmeti verilen tüm kullanıcılara kwh bazında belirlenen perakende satış bedelinin uygulanacağı belirtilmiştir. 5496 sayılı kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 9. Maddesinde yer alan fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanacağı açıklanmıştır.
Danıştay 13. Hukuk Dairesi’nin 2008/2695 Esas 2011/1368 sayılı kararında sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiğinden bahisle EPDK’nın 24/08/2006 tarih 875 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir. Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun 24/05/2012 tarih ve 2011/1901 Esas 2012/798 Karar sayılı ilamı ile bu kararın serbest tüketiciler ile sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2014 tarih ve 2014/3111 Esas 2014/2802 nolu bozma kararında iptal kararlarının geriye yürüyeceğini iptal edilen karar hiç alınmamış gibi ilke olarak eski durumun kendiliğinden geri geleceğini iptal edilen karar davacıdan başka kişileri de ilgilendirecek nitelikte ise davada taraf olmayan fakat iptal edilen kararla ilgisi bulunan üçüncü kişileri de etkileyeceği, yine davacının sabit sayaç okuma bedelinden sorumlu olması nedeni ile bu miktarların mahsup edilerek kalan miktarların tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay’ın bozma ilamı nazara alınarak mahkemece yeniden verilen karar Yargıtay 3. HD 21/02/2017 tarih 2016/1765 E. 2017/1707 K. nolu ilamı ile onanmıştır.)
İlk derece mahkemesince alınan 25.10. 2018 tarihli 25/10/2018 tarihli ek raporda,dava konusu dönemde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile 4 Eylül 2012 Tarih ve 24866 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Serbest Tüketici Yönetmeliği’nde de serbest tüketici tanımı aynı olup doğrudan iletim sistemine bağlı tüm tüzel kişiler serbest tüketici olarak tanımlandığı, davacı şirketin doğrudan iletim sistemine bağlı olması sebebiyle serbest tüketici niteliğinde olduğu, taraflar arasında davacı şirketin davalı şirketin sorumlu olduğu bölgede bulunan serbest tüketici niteliğindeki müşterilerine davalının elektrik şebekesini kullanarak enerji satabilmesi amacıyla yapılmış “Dağıtım Sistemi Kullanım Anlaşması”nın bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında 2006 yılı Eylül ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasında davalı dağıtım şirketinin davacıdan tahsil etmiş olduğu perakende satış hizmet bedeli toplamının KDV dahil 59.344,78.TL olduğunu, Danıştay’ın iptal kararı sonrasında, davacıdan alınması gerekli Perakende Satış Hizmet Sayaç Okuma bedelinin nispi değil, maktu/abone başına sabit bedel olarak ifasının gerektiğini, bu durumda davacıdan fazladan alınan perakende satış hizmet bedelinin 58.771,50.TL olarak hesaplandığını, Danıştay 13.HD’nin iptal kararının geçmişe etkili olarak hüküm doğuracağının görüşüne varıldığını, Yargıtay 3. HD tarafından benzer olaylarda da bu ödemenin iadesi yönünde kararlar verildiğinin görüldüğünü, Yargıtay kararlarıyla ortaya konulan ilkelere göre değerlendirme yapıldığında davacıdan fazladan tahsil edilen tutarın 58.771,50.TL olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda EPDK’nın iptal edilen 24/08/2006 tarih 875 sayılı kararı gereğince yapılan fazla ödemelerin tahsili talep edilmektedir. Dosyada alınan bilirkişi raporunda dava konusu dönemde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile 4 Eylül 2012 Tarih ve 24866 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Serbest Tüketici Yönetmeliği’nde de serbest tüketici tanımı aynı olup doğrudan iletim sistemine bağlı tüm tüzel kişiler serbest tüketici olarak tanımlandığı, davacı şirketin doğrudan iletim sistemine bağlı olması sebebiyle serbest tüketici niteliğinde olduğu, davacıdan 2006/09-2010/12 dönemleri arasında davalının tahsil etmiş olduğu perakende satış hizmeti bedelinin toplam 59.344,78.TL olduğu, iptal kararı sonrasında maktu/abone başına sabit bedel olarak ifası gerektiğinden fazladan alınan perakende satış hizmeti bedelinin 58.771,50.TL olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun gerekçeli, somut olayın özelliklerine uygun ve denetlenebilir mahiyette olduğu, bu haliyle hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilince istinaf dilekçesinde … A.Ş ile … A.Ş olmak üzere iki ayrı şirket olarak faaliyetlerini yürüttükleri belirtilmiş ise de, … A.Ş tedarikçi, … A.Ş ise pazarlayıcı konumunda olup, her iki şirketin müteselsilen sorumlu olduğu, tedarikçi olarak davalı şirketin bu bedelin iadesinde sorumlu olduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 3. HD 08/10/2015 tarih ve 2014/18311 E. 2015/15438 K. nolu ilamında tedarikçi ve sağlayıcı elektrik şirketlerinin müteselsilen sorumlu olduğu belirtilmiştir.)
Davacının PSH bedeli adı altında maktu olarak alınması gereken fatura bedelinin tamamı üzerinden nispi olarak alındığı PSH bedeli adı altında maktu ücretten ayrı (dava değeri ile bağlı kalınarak) 58.771,50.TL fazladan ödemede bulunduğu, davalı … A.Ş’nin bu miktarda sorumlu olduğu ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu davalının aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili hüküm altına alınan alacağa kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammının ve kdv uygulanması gerektiği ve faizin başlangıç tarihi yönünden istinaf talebinde bulunmuş ise de, Yargıtay 3 HD’nin 2017/9801 Esas, 2019/2311 Karar nolu 19/03/2019 tarihli ilamında belirtildiği üzere; davacı özel hukuk tüzel kişisi olduğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanunu’nun 1 ve 3 üncü maddelerinde de, bu kanunun uygulanacağı kuruluşlar arasında yer almadığı, diğer taraftan, taraflarca imzalanan sözleşmede yer alan “dağıtım şirketinin hatası nedeniyle fazladan yapılan ödemenin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanununun 51. maddesine göre hesaplanan gecikme zammı da dahil olmak üzere bir sonraki ödeme bedelinden mahsup edileceği”ne dair hükmün iş bu uyuşmazlıkta uygulanma yeri bulunmadığı, ilk derece mahkemesince faizin türü ve başlangıcı yönünden verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarih ve 2014/… Esas, 2019/… sayılı kararına karşı davalı ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-a-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,

b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.014,61.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.004,00.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.010,68 .TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)–a-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
b-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,

4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince YAPILMASINA,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 28/12/2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır