Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/733 E. 2022/1112 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/733
KARAR NO : 2022/1112
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. …,
Av. …,
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …,
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Gıda ve İhtiyati Maddeleri Tic. San. Ltd. Şti’nin davalı … Tarımsal Ürünleri Paz. San. ve Tic. A.Ş’den 24/04/2018 tarihinde 5.000 kg meksika, 5.000 kg Hindistan nohudu sipariş ettiğini, davalının 30 Nisan 2018 tarihli fatura düzenleyerek ürünleri müvekkile gönderdiğini, gönderilen ürünlerin üzerinde bulunan ürün etiketinde üretim tarihi 26/04/2018 son kullanım tarihi ” üretim tarihinden itibaren 2 yıldır ” yazmasına rağmen gönderilen ürünlerin 3 ay içerisinde kurtlandığını, müvekkilce ürünlerin analiz raporları, ithalat sertifikalarının ithalatçı firma olan karşı taraftan talep edildiğini, fakat müvekkile ürüne ait bir belge sunulmadığını, müvekkile satılmış olan ürünün başkaca firmalara da satıldığının müvekkilce haricen öğrenildiğini, haricen yapılan araştırmalarda aynı sıkıntıların yani kurtlanmanın o firmalara satılan nohutlarda da yaşandığının öğrenildiğini, müvekkilinin davalı firma yetkilileri ile irtibat kurduğunu, bu ürünleri iade edeceğini ve yerine yeni ürün gönderilmesini talep ettiğini, müvekkili ile görüşmeye gelen firma yetkilisinin ürünlerden hindistan cinsi olan 3.800 kg ürünü iade alabileceklerini söyleyip değişimini yaptığını, meksika cinsi ürünlerin iyice kurtlandığını bu ürünlerin ticarete konu olacak hali kalmadığını belirterek değişim ve iade seçeneklerini kabul etmediğini, müvekkilin ürünlerin kurtlanmasında hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkile ait depoların her ay ilaçlama şirketi tarafından ilaçlanmakta olduğunu, müvekkilinin elinde şuanda 29.267,28.TL değerinde meksika cinsi kurtlanmış ve ticarete konu olmayacak imhası gereken nohut olduğunu, müvekkile karşı tarafça gönderilen nohutların satıcının kusurundan kaynaklanan nedenlerle bozulduğunu tüm bu nedenlerle müvekkiline satılan ürünlerde kullanılamayacak ve ticarete konu olamayacak derecede kusur olduğunu ve imha edilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurlu, kurtlanan, satışa sunulamaz ve imhası gereken nohutlar için davacıya ödemiş olduğu 29.267,28.TL’nin davalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılmamış ve eş söyleyişle davacının iddia etmiş olduğu sözde hak ve alacakların zamanaşımına uğradığını bu sebeple de itiraz ettiklerini, davacı yanın dava dilekçesinde sözde iddialarıyla birlikte ayıplı ifa hükümlerine dayanarak müvekkil firma aleyhine bu davayı açtıklarını, alacının ayıplı ifa hükümlerinden yararlanması için öncelikle alım satım konusu ürünü muayene külfetini ve yine TTK ve TBK’de belirtildiği üzere ihbar külfetini yerine getirmiş olmasının gerektiğini ve davacı tarafın işbu külfetleri yerine getirmediğini, müvekkili firmanın satışa konu malları orjininden anlaşılacağı üzere yurt dışından ithal etmiş olduğunu, davacı tarafın belirttiği şekilde ayıplı ürünler olması durumunda iş bu ürünlerin ülke içine sokulmasına Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Tarım İl Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin alınmasının mümkün olmayacağını, davaya konu emtiaların tam, eksiksiz ve ayıpsız olarak alıcıya teslim edilmiş olup müvekkil firmaya bu konuda atfedilecek her hangi bir kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında; “…Davacı, davalıdan aldığı kusurlu, kurtlanan, satışa sunulamaz ve imhası gereken nohutlar satın aldığı, aldığı malların ayıplı olduğu ve davacıya ödemiş olduğu 29,267,28 TL’nin davalıya ödenme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile tarafına ödenmesi talebinde bulunduğu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… Talimat sayılı dosyasındaki tespitte; dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu, ticarete konu olmayacağı ve imhasının gerektiği, ürünün kurtlanmasından kaynaklı ayıplı olduğu, … Tar. Ür. Paz. San. Ve Dış Tic. A.Ş firmasının … firmasından ithal ettiği 120.000 kg, … nolu ağırlık ve kalite kalibrasyonu belgesinde nihai kalite örneği analiz edilmek suretiyle kurtluluk oranının %0,24 ve toplam kusurunun %2,09 olduğu, bu oranların tolerans sınırlarında olduğu için denetlenen meksika nohutlarının ticari koşullara uygun olduğu, bu ürünün deniz taşımacılığı ile Mersin/TÜRKİYE’ye getirildiği, Fumigasyon uygulanan deponun uygulama tarihi itibari ile uygun koşulları taşıyıp taşımadığının tarafınca belirlenemediği, Fumigasyon tutanağı ve gazdan arındırma belgesi incelendiğinde, 3.950 ton dökme nohutun 18.400 adet Aliminyum Fosfit tablet kullanılarak yapılan koruma işleminin ortadaki canlıları yok etsede nüfus etmemiş alanların olabileceği ve nohut içerisindeki larvaların ortaya çıkma sürecini uzatabileceği, yapılan incelemede … Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Tic. San. Ltd. Şti. ‘ne ait deposuna ait baklagilleri saklama, depolama koşullarının uygun olduğunu, ancak 30 Nisan 2018 tarihinde almış olduğu ürünü bu tarihe kadar nasıl muhafaza ettiğinin belirlenemediği tespit edilmiş olup, açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” denilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve inceleme yapıldığını, tanıkların dinlenmediğini, elverişliyi olmayan rapora göre karar verildiğini, ürünlerin keşif yapılan depoda uygun koşullarda depolandığını, rapordaki davalının iddia etmediği hususların gündeme getirildiğini ve varsayıma dayalı rapor düzenlendiğini, muhafaza konusunda tereddüt varsa tanıkların dinlenilmesi gerektiğini, davalının 25/12/2018 tarihinde açıldığını, bu aşamada ürünün kurtlandığının davalıya bildirildiğini, davalının yetkilisinin 3.800 kg ürünü iade alarak değişimini yaptığını, ancak dava konusu olanların iyice kurtlandığından iade alınmadığını, yani ürünlerin hemen bozulmaya başladığı anda hemen davalıya bildirildiğini, bu olayların 31/10/2018 tarihinde meydana geldiğini, buna ilişkin şirket kayıtlarının yani faturanın dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin 31/10/2018 tarihinden önceki bir tarihte ürünün bozuk olduğundan haberinin olduğunu, bilirkişinin bunları değerlendirmeden bozulmanın geçen süreden dolayı olduğunu düşünerek ve bu durumu rapora yazma gereği duyduğunu, nohutların çok kısa sürede kurtlandığını ve değişiminin talep edildiğini, son kullanma tarihinin üretimden itibaren 2 yıl olduğunu, bu durumun değerlendirilmediğini, bildirme dahil tüm yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, delillerin değerlendirilmediğini, tanıkların dinlenmediğini belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, ticari satım ilişkisinde ayıp iddiasına dayalı ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, işbu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa’nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukuki gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Öte yandan maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen ya da bilirkişi raporunun yazılarak bu raporun hükme esas alındığının belirtilmesine ilişkin gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır.
Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların denetimi yapılamaz .
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporu özetlenip davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yargı denetimine elverişli, davacının talepleri ile davalının savunmalarını karşılar nitelikte olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, uyuşmazlık konusunda uzman bir ziraat mühendisi ve bir mali müşavir bilirkişiden, tarafların iddia ve savunmaları ve delillerinin de değerlendirilmesi suretiyle satıma konu nohutların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın neden kaynaklandığı ve niteliği (gizli mi açık mı ayıp olduğu), yine taraf defter ve kayıtları incelenmek suretiyle davadan önce davacının ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, bulunmuş ise ilk olarak hangi tarihte bulunduğu ve bu süreçte taraflarca ne gibi işlemler yapıldığı ve varsa davacının iadesini isteyebileceği alacak miktarı konusunda yargı denetimine elverişli, açıklamalı, tereddütten uzak ve bilimsel verilere uygun nitelikte rapor aldırılıp oluşacak sonuç dairesinde tarafların iddia, talep ve savunmalarını karşılar şekilde bir gerekçe ile karar verilmesinden ibarettir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacı vekili tarafından Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin11/03/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2) Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3)-Dava dosyasının yeniden yargılama yapılmak üzere Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
5)-Davacı tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte İlk Derece Mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6)-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
7)-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle kesin olmak üzere 22/09/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır