Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/706 E. 2022/1108 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/706
KARAR NO : 2022/1108
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : 2017/… ESAS 2020/… KARAR
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : Alacak (Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :

Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas 2020/… karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 04.10.2012 tarihinde akdedilmiş olan Bayilik Sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin haksız ve hukuki mesnetten yoksun şekilde davalı tarafça tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı tarafça gönderilen feshe ilişkin ihtarnamede fesih gerekçelerinin hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını, sadece davalı açısından ağır rekabet şartları taşıyan bu sektörde maddi anlamda iyi şartlar içeren yeni bir dağıtıcıya transfer olma örtülü iradesini taşıdığını, sözleşme süresince davacının edimlerini yerine getirdiğini, davalının feshin sonrasında 06.01.2015 tarihinde yeni bir dağıtım firması ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, bunun üzerine davacı tarafından bayilik sözleşmesinin bayi tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinin 12.01.2015 tarihinde EPDK’ya bildirildiğini, davalıya ait akaryakıt istasyonu vasıflı taşınmaz üzerine müvekkil lehine ipotek tesis edildiğini, sözleşme eki olan 05.05.2011 tarihli protokolde belirlenen satış miktarının altında satış yapılmasından dolayı protokol gereğince satılamayan beher m3 akaryakıt için 60,00 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu nedenle toplam olarak yaklaşık 118.404,60 USD cezai şartın şimdilik 2.000,00.TL olmak üzere taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan sözleşme süresi boyunca 5015 PPK 7. maddesi gereği dağıtıcı lisansı kapsamında taahhüt ettiklerini basiretli bir tacir gibi sözleşme şartlarına uygun bir şekilde yerine getirdiğini, davacının 2014 yılı son çeyreğinde çıkan mali kriz nedeniyle 2015 yılı ilk çeyreğinde iflas erteleme başvurusunda bulunduğunu, davalıya ürün talep formlarındaki yakıt taleplerini karşılayamadığını bu nedenle subjektif ifa imkansızlığı ve güven ilişkisinden kaynaklı sadakat borcuna aykırı hareket etmesi nedeniyle haklı nedenlerle fesih ihtarnamesi gönderilerek tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, usulüne uygun malzemelerin teslimi için ihtarname gönderdiklerini, davacının cevabi ihtarnamesinde malzemelerin teslimini talep ettiğini, teslim edilmediği takdirde ipoteğin fek edileceğini bildirdiğini, bunun üzerine malzemelerin teslim-tesellüm belgesi ile teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile;” davacı ile davalı arasında 04/10/2007 tarihinden beri bayilik sözleşmesi devam etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede teminat verilmesi halinde kredili satış yapılabileceği kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından davacı lehine ipotek verilmiş olup 04/10/2007 yılından beri satışlar kredili olarak devam etmiştir. Davacı ile davalı arasında satışın yapılış şeklinde artık bir güven ilişkisi oluşmuştur. Davacı ortada herhangi bir objektif neden olmadan ekonomik sıkıntıya düşmüş olması gibi sübjektif bir nedenle tek taraflı olarak peşin satış yapmak istemiştir. Bu durum taraflar arasında oluşmuş olan güven ilişkisine aykırıdır. Ayrıca davacı, davalı aleyhine durum yaratacak şekilde, arasında ticari ilişki bulunmayan başka şirketler üzerinden para göndermesini de isteyemez. Dolayısıyla davalının bayilik sözleşmesini feshetmesi haklı nedene dayanmaktadır. Bu nedenle davacının, davalıdan cezai şart talep etmesi haksızdır. Davalının feshi haksız olduğu kabul edilse bile; Yargıtayın yerleşmiş kararlarına göre; bayilik sözleşmesine dayalı olarak cezai şartın istenebilmesi için her yıl sonunda, bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda bayiye ihtirazı kaydın bildirilmesi veya bu hususta bayiye ihtar çekilmesi gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı takdirde artık bir önceki yıla ait cezai şartın ödenmesi istenemeyecektir. Davacı, davalıya bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda ihtirazı kayıt bildirmediğinden veya davalıya bu hususta ihtar çekmediğinden cezai şartın ödenmesini isteyemeyecektir. İçerisinde bulunulan yıl için ise; hala yıl bitmediğinden ve sözleşme devam etmiş olsaydı eksik alım olup olmayacağının tespiti mümkün olmadığından cezai şart istenemeyecektir. davacının davasının reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki yapılan sözleşmesinde bedelle satışların peşin yapılmasına ilişkin kesin hüküm bulunduğunu, geri ödeme, teminat ve vade konularında davacının belirleyeceği şartlarda kredili veya iskontolu satış yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafından yapılmış haklı bir fesih olduğunu gösterir herhangi bir delil bulunmadığını, yıl bitmeden haksız fesih ile bayilik sözleşmesini fesheden davalının tüm yıl yapması gereken satışlardan sorumlu olduğunu ve yerine getirmediği sözleşme koşulları için cezai şart ödemesi gerektiğini, müvekkilinin ekonomik dar boğaza girmesi sebebiyle sözleşme hükümlerinde yer alan peşin satış hakkını istediklerini, iddiaların aksine bu durumu fırsata çeviren ve feshini haklı kılacak hiçbir delil bulunmayan ve iddialarının hiç birini kanıtlayamadığını davalının yararına karar verildiğini, kararın sadece davalının kanıtlamamış boş iddiaları üzerine kurulduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, akaryakıt bayiilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, taraflar arasındaki 04.10.2012 tarihli Bayilik Sözleşmesinin, davalı tarafça tek taraflı ve haksız olarak feshedildiği, feshin, davalının yeni bir dağıtıcıya transfer olma örtülü iradesini taşıdığı, sözleşme süresince davacının edimlerini yerine getirdiği iddia edilerek, sözleşmenin eki olan 05.05.2011 tarihli Protokolde belirlenen satış miktarının altında satış yapılmasından dolayı, ödenmesi kabul ve taahhüt edilen, toplam 118.404,60 USD cezai şartın, şimdilik 2.000,00.TL’nın davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı ise, davacının, mali kriz nedeniyle 2015 yılında iflas erteleme başvurusunda bulunduğunu, yakıt taleplerini karşılayamadığını, bu nedenle, ifa imkansızlığı ve güven ilişkisinden kaynaklı sadakat borcuna aykırı hareket etmesi nedeniyle, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Bayiilik Sözleşmesinin, davalı tarafından feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının, sözleşmenin feshi sebebiyle davalıdan sözleşme hükümlerine göre cezai şart talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında 04.10.2012 tarihli, 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve eki olan 05/05/2011 tarihli Protokolün imzalandığı ve bayiilik sözleşmesinin davalı tarafından, Mersin 3. Noterliği’nin 16.12.2014 tarihli ihtarnamesi ile feshedildiği, ihtarnamede, akaryakıt taleplerinin karşılanmaması ve başka şirketler üzerinden nakit alımlar yapılabileceğinin bildirilmesi fesih nedeni olarak belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, taraflar arasındaki Bayiilik Sözleşmesi’nin 2.maddesinin (i) ve (j) bentlerinde, peşin bedelle satışın esas olduğu, satışın, peşin ya da kredili olmasının dağıtım firması tarafından belirleneceğinin kararlaştırıldığı, Protokolün 3.maddesinin (B) bendinde, bir yılda asgari 600 M3 malın satın alınacağının, 5.maddesinde ise belirtilen satış gerçekleşmezse, yıllık satış miktarı üzerinden 60 USD cezai şart ödeneceğinin bayii tarafından kabul ve taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından Bayiilik Sözleşmesinde peşin bedelle satışın esas olduğu ve yine sözleşmeye göre, peşin ya da vadeli satış yapılması hususunda inisiyatifin kendilerine ait olduğu, buna rağmen, davalı tarafından çek ya da peşin ödeme yapılmadan mal talep edildiği, bu nedenle, davalıya ürün teslim edilmemesinin sözleşmeye uygun, sözleşmenin davalı tarafından feshinin ise haksız olduğu iddia edilmiş ise de, taraflar arasındaki bayiilik ilişkisinin 04/10/2007 tarihinden beri süregeldiği, sözleşmede peşin satışın esas olduğu, ancak teminat verilmesi halinde kredili satışın da yapılabileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından, Konya ili, Güneysınır ilçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonu, depo ve müştemilatı arsası üzerine, davacı lehine 350.000,00.TL bedelli ipotek tesis edildiği ve buna istinaden 04/10/2007 yılından beri satışların kredili olarak devam ettiği, bu nedenle, taraflar arasında satışın kredili olarak yapılacağı hususuda artık bir güven ilişkisi oluştuğu, davacının, ekonomik sıkıntıya düşmüş olması gibi sübjektif bir nedenle, sözleşmedeki peşin satışın esas olduğu yönündeki hükme dayanarak, tek taraflı olarak peşin satış yapmak istemesinin, taraflar arasında oluşmuş olan güven ilişkisine aykırı olup, davalının, akaryakıt taleplerinin karşılanmaması nedeniyle bayilik sözleşmesini feshetmesinin haklı nedene dayandığı, tüm bu nedenlerle, davacının, davalının sözleşmedeki yıllık mal alım taahhüdünü ihlal ettiği gerekçesiyle davalıdan cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır