Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/697 E. 2022/1058 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/697
KARAR NO : 2022/1058
KARAR TARİHİ : 19/07/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2020
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …, …
DAVANIN KONUSU : Cezai Şart ve Kar Kaybı Alacağı (Bayi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/07/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, bu faaliyeti çerçevesinde bizzat belirlediği noktalarda kendi marka ve logosu altında … standatlarında kurulu veya kuralacak akaryakıt istasyonlarında akaryakıt LPG ve madeni yağlar satış faaliyetini gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin faaliyetleri kapsamında davalı … Petrol Ürünleri Petrol Cihazları İnşaat ve Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti ile 12/01/2012 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalanmak suretiyle davalıya … yıl süreli bayilik hakkı tesis edildiğini, bayilik sözleşmesi ile birlikte ek olarak imzalanmış olan 12/01/2012 tarihli satış taahhütnamesi uyarınca yıl esasına göre akaryakıt bayilik sözleşmesinin devamı müddetince gerçerli olmak üzere sözleşmenin devamı müddetince davalı yanın her yıl için 10.000 m³ müvekkili şirketçe dağıtım yapılan beyaz ürün benzin, mazot ve 10 ton madeni yağ satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalı yanın taahhütlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin bu sebeple zarara uğradığını, davalı şirketi ile imza altına alınan 12/01/2012 tarihli satış taahhütnamesi ile yıl esasına dayalı satış miktarlarına ilişkin bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılmayan eksik beher m³ beyaz ürün benzin mazot için her yıl eksik alınan ürün bedelinin son cari hesap üzerinden hesaplacak tutarın %2’si oranında müvekkili şirketin satılamayan üründen dolayı mahrum kadığı karı cezai şart ödemeyi kabul ve tahhüt ettiğini, davalı tarafından Üsküdar 7. Noterliği’nin 15/10/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmek suretiyle davalı şirket tarafından bayilik sözleşmesinin süresinden önce haksız bir nedenle feshedildiğini, bayilik sözleşmesinin 45. maddesinin (d) bendinde belirtilen cezai şart talep etme haklarının doğduğunu, bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 12/01/2012 tarihinden bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiği 15/10/2014 tarihine kadar ki dönem için KDV dahil 20.000,00.TL ile yine davalı şirket tarafından bayilik sözleşmesinin fesih edildiği 15/10/2014 tarihinden bayilik sözleşmesinin süresinin sona erdiği 12/01/2017 tarihine kadarki dönem için ise, şimdilik 30.000,00.TL olmak üzere toplam 50.000,00.TL kâr mahrumiyeti ve cezai şart alacaklarının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine bağlı olarak aylık %2 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirketin taahhütlerine uymadığı iddiası ile kar kaybına ilişkin sözleşme süresi içerisinde müvekkili şirkete yönelik herhangi bir çekince ve ihtirazı kayıt öne sürmediğini ve ihtarnamede keşide etmemiş olduğunu, sözleşmenin feshedildiği 15/10/2014 tarihinden sözleşmenin sona ereceği döneme ilişkin de davacının kar mahrumiyeti ve cezai şart talebinin hukuki temelinin bulunmadığını, sözleşmenin feshedildiği 15/10/2014 tarihinden sözleşmenin sona ereceği döneme ilişkin de davacının kar mahrumiyeti ve cezai şart talebinin olmayacağını,müvekkili şirket yetkilisinin randevu alarak davacı şirketin merkezine görüşme için gittiğini, görüşme sırasında davacı şirket yetkilisinin müvekkili şirketin yetkilisinin şirket merkezinden ayrılmasına izin vermeyerek hürriyetini kısıtladığını, şikayet sonucu tarafların emniyet güçleri eşliğinde ifade için karakola götürüldüğünü, ifade sırasında müvekkili şirket yetkilisi İsmail Necmi …’e karakol bahçesinde defalarca vurulduğunu, polislerin araya girmesi ile adı geçen şahsın uzaklaştırıldığını, müvekkili şirket yetkilisinin yaralandığını, müvekkilinin sözleşmeyi yaşanan olaylar nedeniyle haklı olarak feshettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre; bayilik sözleşmesine dayalı olarak cezai şartın istenebilmesi için her yıl sonunda, bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda bayiye ihtirazı kaydın bildirilmesi veya bu hususta bayiye ihtar çekilmesi gerektiği, bunlar yapılmadığı takdirde artık bir önceki yıla ait cezai şartın ödenmesi istenemeyeceği, davacının, davalıya bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda ihtirazı kayıt bildirmediğinden veya davalıya bu hususta ihtar çekmediğinden cezai şartın ödenmesini isteyemeyeceği, bu nedenle davacının cezai şart talebinin reddine karar verildiği, davalı, davacı şirketin yöneticilerinin yakınları tarafından darp edildiğinden sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini savunmuşsa da; davalı şirket yetkilisinin 14/10/2014 tarihinde, taraflar arasındaki protokolü görüşmek amacıyla davacı şirket merkezine gittiği, davalı şirket yetkilisi sözleşme aslını incelemek amacıyla istediği, protokol aslını alan davalı şirket yetkilisi tartışma esnasında protokolü yırtmaya başladığı, davacı şirket yetkilisinin müdahalesi sonucu protokol aslı elinden alındığı, şikayet üzerine davalı şirket yetkilisi hakkında ceza soruşturması başladığı, yargılama sırasında davalının Akaryakıt Bayilik Sözleşmesini feshetmeden … Akaryakıt Petrol Ürünleri Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile 15/09/2014 tarihinde … yıl süreli bayilik sözleşmesini imzalayarak 15/10/2014 tarihinde yürürlüğe koyduğu, davalının davacı ile arasındaki bayilik sözleşmesini feshetmek amacıyla haklı sebep yaratmaya çalıştığı anlaşıldığından davalının bayilik sözleşmesini feshinin haksız olduğu kanaatine varıldığı, davacı ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesinin 45/d maddesinde; sözleşmenin feshi halinde, cezai şarta ilaveten fesih tarihinden sözleşme sonuna kadar geçecek dönemde yıllık satış taahhüdüne göre hesaplanacak kar mahrumiyetinin bayi tarafından dağıtıcıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre; bayilik sözleşmesinin feshi halinde kar mahrumiyetinin sözleşme sonuna kadar istenemeyeceği, dağıtıcının kar mahrumiyetini bayiden makul bir süre için isteyebileceği, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/30 talimat numarası ile SMMM bilirkişisi , Akaryakıt Sektör Bilirkişisi Akaryakıt Sektör Bilirkişisi alınan raporda; davacının aynı il sınırları içinde yeni bayi bulabilmek için belirlenen makul sürenin altı ay olarak belirlendiği ve davacının altı aylık sürede beyaz üründe 63.669,96 TL kar mahrumiyetinin olduğu hesaplandığı, bilirkişi raporu karara esas alınarak; 30.000,00 TL kar mahrumiyetinin dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %2 akdi faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının cezai şart talebinin reddine ve fazlaya ilişkin hak ve taleplerinin saklı tutulmasına karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme ve taahhütname ile davalının … yıl için 10.000 m³ mal almayı taahhüt ettiğinden her yıl için ihtarname göndermesi ve ihtirazı kaydın olmasına gerek olmadığını, sözleşme sonuna kadar satış taahhüdünü yerine getireceğinin beklenmesi gerektiğini, davalının süre dolmadan başka bir dağıtım firması ile bayilik sözleşmesi akdetmesinin sözleşmenin esaslı ihlali anlamına geldiğini, davalı şirketin bu eyleminin hiç bir haklı yanının bulunmadığını, ayrıca, Kadıköy 24. Noterliği’nin 20.10.2014 tarih-… yevmiye sayılı ihtarnamesinde, davalı bayi tarafından satış taahhüdüne uyulmadığı, taahhütlerin yerine getirilmesi gerektiği, bu nedenle oluşan kar mahrumiyeti ve cezai şart alacaklarının tahsili için hukuki yollara başvurulacağı hususunun ihtar edildiğini, cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini, en azından son yıl için cezai şartın olması gerektiğini, kâr mahrumiyeti için 6 aylık sürenin esas alınmasının hatalı olduğunu, sözleşmeye göre kalan süre için hesap yapılması gerektiğini, mahkemece raporda 66.636,56.TL hesaplama yapıldığı halde gerekçe oluşturmadan 30.000,00.TL hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin bu bölgede fesihten sonra yani bayilik sözleşmesi kurmadığının EPDK yazısı ile sabit olduğunu, davalının bayilik sözleşmesi henüz sona ermeden başka bir şirketle anlaşma imzaladığını, bu sözleşmenin esaslı ihlali olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarınca kabul edilmeyen, varlığı ve imzası nizalı olan protokolün hükmün gerekçesine dayanak yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, varlığı iddia edilen protokolün imza incelemesinin yaptırılmadığını, imza incelemesi yapılmadan protokolün geçerli kabul edildiğini, davacı yırtıldığını ileri sürse de ortada imza incelemesine konu belgenin bulunduğunu, imza incelemesinin yapılması gerektiğini, yaşanan olaylar nedeni ile taraflar arasındaki güven ilişkisinin sonra erdiğini, çekişmeli hal aldığını ve sonrasında 15/10/2014 tarihinde sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini, tarafların haricen fesih konusunda mutabık kaldığını, bu mutabakatın sonrasında başka bir dağıtım firması ile irtibata geçmenin olağan akışa uygun olduğunu, kâr mahrumiyetinin kabulünün hatalı olduğunu, davaya konu yere 500 metre mesafede aynı aks üzerinde davacıya ait … ada, … parselde yer alan taşınmaz bulunduğunu, taşınmazın bugüne kadar davacı tarafça beyan edilmemesinin ve en fazla 45 günde çalışır hale gelebilecekken kar elde edemeyeceği bilinci ile ve müvekkili zarara uğratmak amacıyla keyfi olarak açılmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararında da belirtildiği üzere sözleşmede cezai şart var ise başka bir şey istenemeyeceğini, sözleşmenin dikey dağıtım sözleşmesi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, taraflar arasındaki 12/01/2012 tarihli bayiilik sözleşmesi, aynı tarihli taahhütname, dava dilekçesine ekli “Bayilik Özet Durum Bilgisi” isimli belge, ihtarnameler, bilirkişi raporları, EPDK ve Selçuklu Belediyesi’nden gelen yazı cevapları, ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, akaryakıt bayiilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart ve kar kaybı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, işbu karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalandığı çekişmesiz olan 12/01/2012 tarihli sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının sözleşmenin davalı tarafından sözleşme süresi dolmadan feshi sebebiyle davalıdan sözleşme ve taahhütname hükümlerine göre cezai şart ve kar kaybı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafın istinaf sebepleri yönünden;
Her ne kadar davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, müvekkili tarafından kabul edilmeyen ve varlığı ve imzası nizalı olan protokolün hükmün gerekçesine dayanak yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, yırtılmış bile olsa protokol üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiğini iddia etse de, taraflar arasında 12/01/2012 tarihli sözleşme ve bu sözleşme ile bağlantılı aynı tarihli taahhütname imzalandığı konusunda bir çekişme bulunmamaktadır. Davalı bayii, davacı ile aralarındaki sözleşme halen geçerli ve ayakta iken dava dışı … Akaryakıt Petrol Ürünleri Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile 15/09/2014 tarihinde … yıl süreli bayiilik sözleşmesi imzalamış olup, bayilik sözleşmesinin mutabakat ile feshedildiği hususu da davalı tarafından ispatlanamdığından, ilk derece mahkemesinin, davalı yanın davacı ile aralarındaki bayilik sözleşmesini feshetmek amacıyla haklı sebep yaratmaya çalıştığı yönündeki gerekçesi yerinde olup, davalı yanın aksi yöndeki iddiası dairemizce de yerinde görülmemiştir. Yine yırtıldığı iddia edilen protokolün de tarafların beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davalı şirketle ilgili olmadığı ve imza incelemesinin bu dava yönünden sonuca bir etkisi olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve imza incelemesi yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebepleri haklı görülmemiştir.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinden, davacı sözleşmenin 45/d maddesine göre fesihten sonraki döneme ilişkin olarak davalıdan kar mahrumiyeti talep edebilecek olup, açık, denetime elverişli ve Yargıtay içtihatlarına uygun düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak mahkemece kar kaybı talebinin kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmayıp, davalı yanın aksi yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Davacı tarafın istinaf sebepleri yönünden;
Davacı yan işbu davada, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinden önce ve haksız olarak davalı tarafça feshedildiğini ileri sürüp, davalı tarafça fesih tarihine kadar taahhüt edilen miktarda ürün alınmaması nedeniyle 20.000,00.TL cezai şart ve fesih sonrası dönem için 30.000,00.TL kar kaybı talebinde bulunmuştur.
Dava kısmi dava olarak açılmış olup, yargılama sırasında dava değeri de ıslah edilmemiştir. Mahkeme davacı tarafın talebi ile bağlı olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar kar kaybı olarak 63.669,96.TL hesaplanmış ise de, mahkemece taleple bağlı kalınıp 30.000,00.TL’ye hükmedilmesi doğru olmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kar mahrumiyeti talebi yönünden 6 aylık süre makul olarak kabul edilip buna göre hesaplama yapılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/01/2022 tarih ve 2020/4195 E., 2022/64 K.sayılı kararında da belirtildiği üzere kar mahrumiyeti hesabında esas alınması gereken süre, fesih tarihinden sözleşme bitim tarihine kadar geçecek süre değil, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinden sonra aynı bölgede benzer bir bayilik bulunup bulunmadığı veya bulunabileceği makul süre belirlenerek hesaplanma yapılması gerektiğinden, mahkemece yapılan araştırmalar ve EPDK ve belediyeden gelen yazı cevapları da gözetilerek belirlenen 6 aylık süre dairemizce de makul bulunduğundan, davacı yanın fesih tarihinden sözleşme bitim tarihine kadar geçecek dönem için hesaplama yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Cezai şart talebi ilk derece mahkemesince, cezai şartın istenebilmesi için her yıl sonunda, bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda bayiye ihtirazi kaydın bildirilmesi veya bu hususta bayiye ihtar çekilmesi gerektiği, ancak somut olayda bu hususların davacı tarafça yerine getirilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme … yıllık olup, sözleşme ve taahhütname hükümlerinde davalı bayi bu süre içinde toplam 10.000 m3 beyaz ürün ve 10 ton madeni yağ almayı taahhüt etmiştir. Taahhütnamenin 8.maddesinde bu taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda … yılda eksik alınan ürün bedelinin son cari hesap fiyatı üzerinden hesaplanacak tutarın %2’si şirkete cezai şart olarak ödeneceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davaya konu sözleşmede ve taahhütnamede cezai şart yıllık olarak kararlaştırılmayıp aksine tüm sözleşme süresine ilişkin olarak … yıllık bir süre için öngörülmüş alım taahhüdü olduğundan, bu durumda TBK’nin 179/2 maddesine göre cezai şart alacağının istenmesi bakımından artık ihtirazi kayda gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince cezai şart talebinde bulunabilmek için her yıl sonunda, bir önceki yıla dair cezai şartın ödenmesi konusunda bayiye ihtirazi kaydın bildirilmesi veya bu hususta bayiye ihtar çekilmesi gerektiği şeklindeki gerekçe ile cezai şart talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin cezai şarta yönelik istinaf sebebi bu nedenle yerinde görülmüştür.
İlk derece mahkemesince alınan 21/06/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, fesih tarihine kadar eksik alınan ürünler nedeniyle 184.231,39.TL alacak hesaplanmış olup, davacı yanın cezai şart talebi 20.000,00.TL olduğundan ve bu miktar ıslahla artırılmadığından, davacı yanın cezai şarta ilişkin 20.000,00.TL’lik talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, ilk derece mahkemesinin kar mahrumiyeti talebi yönünden verdiği kabul kararının usul ve yasaya uygun olduğu ancak cezai şart alacağına yönelik talebin reddi kararının hatalı olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına davacının cezai şart ve mahrum kalınan kar alacağı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK. 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
4-DAVACININ DAVASININ KABULÜ ile;
-30.000,00.TL kar mahrumiyetinin ve 20.000,00.TL cezai şart alacağının dava tarihi olan 20/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek sözleşmede kararlaştırılan aylık %2 akdi faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
…-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.415,50.TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 853,90.TL’nin mahsubu ile bakiye 2.561,60.TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yatırılan 853,90.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yapılan 165,50.TL tebligat gideri, 338,25.TL müzekkere gideri, 8.100,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 8.603,75.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı kendisini vekil marifetiyle temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 7.300,00.TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

İstinaf yargılaması yönünden;
1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.561,60.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 512,32.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 2.049,28.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
…-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından davacı vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda oy birliğiyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 19/07/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır