Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/69 E. 2021/1456 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/69 – 2021/1456
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/69
KARAR NO : 2021/1456
KARAR TARİHİ : 13/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : …
DAVACI :…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Ticaret Siciline Tescil

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. tarih, ….. Esas, ….. Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 14/04/2015 tarih ve 24701 sayılı yazı ile davalı … Sigorta A.Ş.’nin … Mah…. Cad. ..Sok. … İş Merkezi K:..Seyhan/Adana adresinde faaliyet gösteren şubesinin Ticaret Siciline Tescil ve ilan etmesi gerektiğinin bildirildiğini, davalı tarafın 20/05/2013 tarihli yazısı ile tescili talep edilen yerin şube olmadığını, Adana irtibat ofisi olduğunu ve yarı bir muhasebelerinin ya da ayrı bir sermayelerinin bulunmadığından bahisle tescilin mümkün olmadığının bildirildiğini, bu nedenle müvekkilinin davetinin sonuçsuz kaldığını, davalı … Sigorta A.Ş.’nin faaliyet gösteren şubesinin TTK.’nun 33. ve 40. maddeleri ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 118. maddeleri gereği tescilinin gerektiğini bu nedenle davanın kabulü ile davalının Adana Ticaret Sicili’ne tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin Adana ilinde mevcut bulunan ofisinin tamamen müvekkili şirket acenteleri ile irtibat sağlamak amacına yönelik olarak kurgulanmış ve tamamen bu amacla kullanılan bir irtibat ofisi olduğunu, söz konusu ofiste poliçe kesilmediği gibi, poliçe satışına yönelik herhangi bir pazarlama faaliyetinin de gerçekleştirilmediğini, sigorta poliçesinin kesimini ve sigortanın başlangıcını takip eden kesitte de sigorta sözleşmesi kapsamında ortaya çıkabilecek her türlü hukuki ve ticari olgunun rda bizzat müvekkili şirketin genel müdürlük birimlerince ele alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… tarih, …… Esas, …. Karar sayılı kararı ile; Toplanan deliller, alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunup benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davalı … Sigorta A.Ş.’nin “… Mah. … Cad. .. Sk…. İş Merkezi K…. Seyhan/Adana” adresinde faaliyet gösteren şubesinin TTK.’nun 33. ve 40. Maddeleri ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 118. Maddeleri gereği tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de; bir yerin şube sayılması için, iç ilişkide merkeze bağlı olma, dış ilişkide bağımsızlık, mekan ve yönetim ayrılığı unsurlarını taşıması gerektiği dava konusu yerin bağımsız olarak faaliyette bulunduğu, müşterilere poliçe düzenlendiği, işyerinde bağımsız olarak çalışmasının olduğuna dair bir belirleme/tespit yapılamadığı, tüm iş ve işlemlerin sigorta şirketinin merkezi tarafından yapıldığının yasal defter kayıtlarından da anlaşıldığının tespit edilmesi karşısında dava konusu yerin şube olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varıldığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf etme gereği doğduğunu, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerinin, şubede veya merkezde tutulmasının ayırıcı bir ölçüt olmadığını, davalı Bölge Müdürlüğü’nün “kendi başına sınai ve ticari faaliyette bulunmadığı” savunmasında bulunmakta olup savunmasına gerekçe olarak da muhasebesinin Merkez’de tutulduğunu gösterdiğini ancak Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 118. Maddesinde şubesinin tanımı yapılmış ve “bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazalarının şube olduğu” belirtildiğini, buna göre şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında, muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının ayırıcı bir ölçüt olmadığını, zira belirtildiği şekilde günümüzde iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanları bulunmakta olup, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında da görüldüğü üzere bu hususun Bölge Müdürlüğü’nde şube faaliyetinin olmadığı tespiti için yeterli bir ölçüt olmadığını, dava konusu Bölge Müdürlüğü’nün müşterilerle ticari ilişki kurduğu hususu bilirkişilerce dikkate alınmadığı gibi ilk derece mahkemesince de göz ardı edildiğini, açıklanan nedenlerle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının da eksik ve hatalı olduğunu bu nedenlerle mahkemece verilen usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas, …… Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :

Dava, “şube işlemlerine dayalı tescil” talebine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı … Sigorta A.Ş.’nin … Mah…. Cad… Sok. … İş Merkezi K:… Seyhan/Adana adresinde faaliyet gösteren iş yerinin şube olduğu, bu nedenle ticaret siciline tescili gerektiği ileri sürülmüş, davalı taraf savunmasında, dava konusu yerin davalı şirketin acenteleri ile irtibat sağlamak amacıyla kurgulanan bir irtibat ofisi olduğunu, ofiste poliçe kesilmediğini, poliçe satışına yönelik pazarlama olmadığını, şube niteliğinde bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından İstinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK.nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu yerin şube niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
T.T.K.’nun 40/3.maddesinde; “Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur” denilmiştir. Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 118.maddesinde ise; “Bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları şubedir”, yine tescil başlıklı 121.maddesinde “Şubeler, merkezin sicil kaydına gönderme yapılarak bulunduğu yer siciline tescil edilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Şube bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan, müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan ve/veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde, kendi başına sınaî faaliyet ve ticarî muamele yapan yerler ve satış mağazaları olup, buna göre şubenin unsurları 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 9. maddesinde yapılan tanımda ve Ticaret Sicil Tüzüğü’nün 118. maddesinde belirlenmiştir. Bu belirlemeye göre, şubenin unsurları; merkeze bağlı olmak, dış ilişkilerde bağımsızlık, faaliyet yönünden merkezle benzerlik, aynı kişiye ait olma, idare ve mekanın ayrılığı, ayrı muhasebeye sahip olması ve muhasebenin şubede tutulması zorunluluğunun bulunmaması, ayrı bir sermaye tahsisi zorunluluğunun bulunmamasıdır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 01/04/2019 tarih, 2017/4050 esas 2019/2429 karar sayılı kararı)
İlk derece mahkemesince alınan 20/04/2017 havale tarihli bilirkişi raporu ile; bir yerin şube sayılması için (1) İç ilişkide merkeze bağlı olma, (2) Dış ilişkide bağımsızlık, (3)Mekan ve yönetim ayrılığı unsurlarını taşıması gerekmektedir. Davaya konu olayda, davalı … Sigorta A.Ş.’nin Adana Bölge Müdürlüğü’nün merkeze bağlılık, mekan ve yönetim ayrılığı unsurlarını taşıdığı görülmektedir. Ancak dış ilişkide bağımsızlık unsurunun mevcudiyeti hususunda somut bir delile ulaşılamamıştır. Davalı şirket, Adana Bölge Müdürlüğünün, tamamen acenteler ile irtibat sağlamak amacına yönelik olarak kurgulandığı ve bu amaçla kullanıldığını; söz konusu ofiste poliçe kesilmediği gibi, poliçe satışına yönelik pazarlama faaliyeti gerçekleştirilmediği, bu tür işlerin acenteler aracılığıyla yürütüldüğü belirtilmiştir. Poliçe onaylarının merkezi bilgisayar sistemi aracılığıyla genel müdürlük tarafından verildiği, bu onay üzerine acenteler tarafından poliçe kesilerek müşteriye teslim edildiği, bu poliçe bedellerinin acenteler tarafından tahsil edildiği; sigorta sözleşmesi kapsamında ortaya çıkabilecek her türlü hukuki ve ticari olgunun genel müdürlük birimlerince ele alındığı; Adana Bölge Müdürlüğü’nün, herhangi bir sigortacılık ve başka nam ticari ve iktisadi faaliyet gerçekleştirmediği, davacı tarafın aksini ispatla yükümlü olduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamında ve keşif mahallinde, dava konusu ofiste poliçe düzenlediğine ve tahsilat yaptığına ilişkin bir tespit yapılamamış olup, üçüncü kişilerle merkez işletme nam ve hesabına işlemler yaptığı belirlenemeyen ofisin şube olarak tescil edilme zorunluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
İlk derece mahkemesince, davalı şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinden talimat yoluyla alınan 28/12/2018 tarihli raporda, davalı sigorta şirketinin incelenen kayıtlarında, dava konusu Adana Seyhan’daki “… Mahallesi”nde poliçe üretme, satış yapma yetkisine sahip 9 acente içerisinde davalıya ait “… Mah…. Cad. ….. Sk…. İş Merkezi K:… Seyhan/Adana” adresine rastlanılmadığı gibi, bu poliçelerin karşılığının aynı adresten üretilen poliçeler karşılığı yapılan tahsilatlarında bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu adresin “şube” olarak kayıtlı bulunmadığına yönelik görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalı sigorta şirketinin Adana ilinde faaliyet gösteren biriminin şube niteliğinde olduğu ve ticaret siciline tescili gerektiği iddia edilmiş ise de, ilk derece mahkemesince, gerek davalı şirket adresinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporu ile gerekse davalı şirket merkezinde bulunan ticari kayıtların incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda, bölge müdürlüğünün dış ilişkide bağımsızlık unsurunun mevcudiyeti konusunda somut bir delile ulaşılamadığı, davalı şirketin Adana ilinde bulunan ofisinin bağımsız olarak faaliyette bulunduğuna, müşterilere poliçe düzenlediğine, işyerinde bağımsız olarak çalışmasının olduğuna dair bir tespit yapılamadığı, davaya konu iş yerinin müstakil sermayesinin yada muhasebesinin bulunmadığı gibi, davacı tarafından, davalının kendi başına ticari muamele yaptığı konusunda delil sunulmadığı, davalı işyerinin SGK’da kayıtlı olmadığı, işyeri açma ruhsatının alınmadığı, ayrı bir gelir hesabının olmadığı, ücret ve giderlerinin genel müdürlükten ödendiği, tüm bu nedenlerle, davacı tarafından, davalı şirketin şube niteliğinde bulunduğu ispat edilemediğinden, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, …… Esas,….. Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 44,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraf veya vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 13/12/2021 tarihinde karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

Katip

¸e-imzalıdır