Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/636 E. 2022/806 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/636
KARAR NO : 2022/806
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Azerbaycan’da yerleşik bir firma olduğunu, Bakü’de yapılacak olan İslam Olimpiyatları’nda kullanılmak üzere Almanya’dan çeşitli ürünler getirtmek amacıyla davalı taşıma şirketi ile anlaşmış olduklarını, getirilecek olan ürünlerin -18 derecede donuk olarak taşınması gerektiğini bu durumun davalı şirkete bildirilmiş olduğunu ve bu şekilde anlaştıklarını, ürünlerin 07.04.2017 tarihinde Almanya’dan yüklendiğini 15.04.2017 tarihinde varış noktasında teslim alınacağını buna karşılık, teslim noktasında yapılan inceleme neticesinde, -18 derecede gelmesi gereken ürünlerin bu derecede olmadıkları ve hatta +3, +4 derecelerde olduklarının saptandığını bu durumun derhal davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketçe, ürünlerin sigortalı olduğu bilgisi verilerek sigorta şirketi … Sigorta Hizmetleri Ltd. Şti.’ne durumun aktarıldığını, sigorta şirketi tarafından ekspertiz olarak atanan …’ya 18.04.2017 tarihinde durumun yazılı olarak bildirildiğini, yapılan tüm bu işlemler sırasında, müvekkilinin İslam Olimpiyatları ile yapmış olduğu sözleşme gereğini yerine getirebilmek için Almanya’dan yeni ürünler temin ettiğini ve bunları sürenin sıkışıklığı sebebiyle uçak yolu ile getirtmek durumunda kaldığını, müvekkili şirketin bu işlem için ayrıca 9.316 Euro ödeme yaptığını, 23.05.2017 tarihli … Sigorta ekspertizi … tarafından imzalanan bildirimde, ürünlerin taşıma sırasında zarar gördüğü ve kullanılamaz durumda olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın, ürünlerin değeri 43.320,86 Euro, nakliye bedeli : 8.200 Euro, gümrük masrafları : 6.931 Euro, bozulan ürünlerin yerine yenilerinin getirilmesi için ödenen uçak kargo ücreti: 9.316 Euro, analiz raporları: 12X50=600 Euro olarak belirtilmiş olduğunu, müvekkilinin zayi olan ürünlerin bedelleri, ödenen gümrük vergileri, taşıma ücretleri, zararın saptanması için yapılan giderler ile yeni ürünlerin zamanında yetiştirilebilmesi için uçak kargosu için yapılan giderlerin toplamı 68.367,86.Euro olduğunu ve davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ödenen bedelin şu ana kadar 17.000.Euro olduğunu, müvekkili şirket tarafından, davalı şirkete ürünlerin zayi olması sebebiyle nakliye ücretini ödemediğini belirterek davalı şirketten fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 43.167,86.Euro’ nun fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; emtianın yükleme ve istiflemesinin davalı şirket adına hareket eden kişiler tarafından yapılmış olduğunu, soğuk ve sıcak ürünlerin beraber yüklenmiş olduğunu ve ürünler arasında bir duvar örüldüğünü ve bunun neticesinde termokingde arıza meydana geldiğini, bu duruma davalı şirket yetkililerinin karşı çıktığını, ancak yükleme ve istifleme yapan kişilere engel olamadıklarını, kamyonda 30 palet mal yer aldığını, 30 paletin yaklaşık 20 paletinin herhangi bir sorun teşkil etmeden teslim edildiğini, ancak araya duvar örülmesinden dolayı termoking arıza verdiğinden 10 paletin yer aldığı taraftaki malların hasar görmüş olduğunu, söz konusu hasar yüzünden taşıyıcı olarak bir sorumluluklarının bulunmadığını, malı gönderen tarafın taşıma konusu eşyayı, eşyanın niteliğine, gidilecek yol ve mevsim koşullarına uygun bir şekilde yükleme ve istiflemesini yapmak zorunda olduğunu, taşıma işleminin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra ve alacağı miktar olan 17.000 Euroyu aldıktan sonra bu davanın açılmasının davacı şirketin kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkili şirketin taşımada kullandığı araçların bakımlarını ve her türlü mekanik sistemini düzenli olarak yaptırdığını ve kontrol ettirdiğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu, davalıya ait aracın davacı tarafından yaklaşık 50 gün haksız olarak rehin olarak bekletildiğini, bu nedenle şoförün ve davalının zarar gördüğünü, mali hazırda davalının davacıdan 26.150,00.Euro alacağı bulunduğunu belirterek takas-mahsup definin dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; hasar nedeninin araçtaki soğutucu ünite arızası olduğu, dondurulmuş gıdaların -18 derecede depolanması ve taşınması gerektiği, araç içerisindeki kuru gıdalarda herhangi bir bozulma olmadığı ancak dorse içerisindeki casus kayıtlarının incelenmesinde soğuk zinciri kırılmasına bağlı olarak dondurulmuş gıdaların çözüldüğü ve mikroorganizma gelişimine bağlı olarak bozulduğu, yetkili servis tarafından soğutucu üzerinde yapılan incelemede soğutucu ünitede derece kayıtlarının yapıldığı bölümdeki bazı kabloların kesilmiş olduğunun belirlendiği ve ısı kayıtları tutulamadığından soğtucu ünitenin istenilen dereceyi muhafaza edemeyeceğinin belirlendiği, tüm bu hususların 18.04.2017 ve 23.05.2017 tarihli sigorta eksper raporları ile sabit olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre ise; davacı firmanın yapılan taşımada bölmesiz ve tek bir ısıtma/soğutma motoruna sahip bir aracı kullanarak kusurlu olduğu, bununla birlikte davalı firmanın da basiretli bir taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi gözetmesi, yükün güvenle taşınabilmesi için gerekli olan tedbirlerin alınması, hatalı yükleme varsa buna karşı çıkması, taşıma boyunca araçta bulunan emtianın ısı derecelerini kontrol etmesi, ısı derece kayıtlarını yapan cihazın kablolarını kontrol etmesi hususlarında kusurlu olduğu, bu nedenle davalının CMR konvansiyonunun 17/1 maddesi gereğince hasarlı ürün bedeli, gümrük vergileri ve hasarlı ürün oranında navlun bedelinin indirilmesinden kaynaklı 53.752,26 Euro’yu davacıya ödemekle yükümlü olduğu, ayrıca davacının taşıyıcı firmanın aracını 50 gün boyunca rehin tutmasından kaynaklı kusurlu bulunduğu, bu nedenle taşıyıcı firmaya ait aracın 50 günlük bekleme ücreti ile davalının diğer araçlarla yapmış olduğu taşımalara ilişkin navlun bedelleri toplamı olan 23.416,66 Euronun iş bu bedelden mahsubu gerektiği, ayrıca davalı firmanın daha önce yapmış olduğu 17.000,00. Euroluk ödeme miktarı da düşüldüğünde davacının davalıdan talep edebileceği toplam tazminat miktarının 13.335,60 Euro olarak hesaplandığı, bu hususların bilirkişi raporlarında ayrıntılı olarak irdelendiği, bilirkişi heyet raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla iş bu rapor hükme esas alınarak davanın 13.335,60 Euro bedel üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin zararının rapora göre 53.752,26.Euro olduğu, raporda hatalı değerlendirme ile aracın haksız alıkoyduğunun kabul edilerek zarardan indirim yapıldığını, oysa müvekkilinin TMK’nin 950 maddesine göre hasip hakkı bulunduğunu, davalının 30/05/2017 tarihli belge ile zararı karşılanacağını beyan etmesi üzerine davalıya ait aracın serbest bırakıldığını, beklemeden kaynaklı 10.000,00 Euro’nun zarardan mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak çeşitli navlun bedelleri saptandığını ve bu oranda indirim yapılmasına hükmedildiğini, yapılan bu saptamanın da hatalı olduğunu, navlun bedelleri hesaplanırken ürün bedellerinin dikkate alınmadığını, taşıma sırasında maddi değeri en yüksek ürünler bozulmuş olmasına rağmen mahkemece navlun bedelinin 2/3’sinin ödenmesine ve bu bedelin mahsubuna karar verildiğini, sigorta şirketi tarafından davalıya 44.000,00 Euro hasar bedeli ödenmiş olmasına ve davalı tarafça bu bedelin davacıya ödeneceği beyan edilmesine rağmen bu bedelin ödenmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri, ekspertiz raporu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu, faturalar, ödeme belgeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı yan davada, davalı taşıyıcının ürünleri uygun sıcaklıkta taşımaması nedeniyle büyük bir kısmının bozulduğunu ileri sürerek, bozulan ürünlerin bedeli, nakliye ücreti, gümrük masrafı, ürünlerin yeniden temini sırasında ödenen uçak kargo ücreti ve analiz rapor ücreti olmak üzere toplam 43.167.86 Euro alacağa hükmedilmesini talep etmiş, davalı savunmasında, hasarın davacının kusurundan kaynaklandığını, ayrıca taşımada kullanılan aracın davacı tarafından 50 gün haksız şekilde tutulduğunu, bu nedenle uğranılan zararın ve davacıdan olan alacakların mahsubunu talep ederek davanın reddini istemiş, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; ilk derece mahkemesince taraflarca dayanılan deliller toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16/07/2019 tarihli raporun mahkemece taraflara tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili rapora karşı sunduğu itiraz dilekçesinde yalnızca 50 günlük bekleme ücretine ilişkin 10.000,00.Euro’nun bedelden düşülmesi yönündeki tespitin geçerli olmadığını, raporun kalan kısmında yer alan açıklamaların hükme elverişli olduğunu, bu nedenle rapor kapsamında hatalı olarak 50 günlük bekleme süresine ilişkin mahsup edilen 10.000,00.Euro’nun borçtan mahsup edilmeksizin zararın karşılanması gerektiğini belirtip 50 günlük bekleme süresinin tazminattan mahsup edilmesine ilişkin kısmına itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı yan, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun sadece bekleme ücretinin mahsubu gerektiğine dair tespitine itiraz ettiğinden, raporun kalan kısmında yer alan açıklamaların hükme elverişli olduğunu açıkça kabul ettiğinden, bu haliyle raporun kalan kısımları davacı yönünden bağlayıcı hale gelmiştir. Bu nedenle davacı yanın mahsup edilen navlun ücretinin hatalı hesaplandığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Hapis hakkı TMK’nin 950 vd. maddelerinde düzenlenmiş, ayrıca bazı özel Kanunlarda da istisnai olarak alacaklıya hapis hakkı tanınmıştır. Hapis hakkının koşulları TMK’nin 950. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin 1.fıkrasında, “Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda taşımanın yapıldığı aracın zilyetliği davalının rızası ile davacı alacaklıya bırakılmadığından, araç davalı taşıyıcının ziyetliğinde iken zorla davacı tarafından alıkonulduğundan davacının TMK’ye göre araç üzerinde hapis hakkını kullanması mümkün değildir. TTK’nin 891/1 maddesi taşıyıcıya taşıdığı mal üzerinde hapis hakkı tanısa da, kanun koyucu bu hakkı taşıtana vermemiştir. Yine CMR’de taşıtana rehin hakkı tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacı davalıya ait aracı 50 gün süre ile haksız olarak elinde tuttuğundan, davalının 50 günlük bekleme ücreti bedelini davacıdan mahsup hakkı bulunmakta olup, davacının aksi yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 Sayılı HMK’nin 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 361/1 maddesince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 16/06/2022 arihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır