Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/622 E. 2022/871 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/622
KARAR NO : 2022/871
KARAR TARİHİ : 27/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS-… KARAR
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
Av…
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı banka tarafından, müvekkilinin, kuruluşundan bu yana hiçbir şekilde yönetim ve faaliyetlerinde yer almadığı, yeni Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra (13/09/2012 tarihinde) resmi olarak da ortaklığının sona erdiği … Dağıtım ve Pazarlama Gıda Tem. Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’ne 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği kredi kullandırıldığını, iş bu kredinin kullandırılması sırasında müvekkilinin de müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili tarafından kredi müşterisi şirketin ortaklığından ayrılmasını müteakip 29/03/2013 tarihli dilekçe ile 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesiyle kendisini borç altına sokabilecek her türlü yükümlülüğün sonlandırılması için davalı bankaya başvuruda bulunduğunu ancak davalı banka tarafından olumlu ya da olumsuz herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından genel kredi sözleşmesinin bir suretinin verilmesini bankadan talep ettiğini, ancak kefalet tutarı kısmı boş olduğu halde imzalanan genel kredi sözleşmesinin, kendisine verilen suretinde davalı banka yetkililerince hukuka aykırı olarak 875.000,00.TL olarak doldurulduğunun tespit edildiğini, tespit edilen bu durumun düzeltilmesi için ihtarname çekildiğini, ancak davalı banka tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin ne miktarda krediye kefil olduğunu bilmeden sözleşmeyi boş haliyle Adana’ya bile gelmeden aynı bankanın Kozan Şubesinde imza ettiğinden ve 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin kredi ve kefalet tutarı kısımları sonradan davalı … A.Ş. yetkililerince hukuka aykırı olarak 875.000,00.TL olarak doldurulduğundan, kefaletin tamamen geçersiz olduğunu, müvekkilinin Kozan ilçesinde küçük bir market işleterek geçimini sağlayan bir esnaf olup, davalı bankadan 875.000,00.TL gibi büyük ölçekte bir ticari krediye kefil alınabilecek nitelikte varlıklı bir kişi olmadığını belirterek, müvekkili hakkında cevabi ihtarnamede belirtilen 431.887,00.TL tutarında kredi borcundan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili bankanın Toros/Adana Şubesi ile dava dışı … Dağıtım ve Paz. Gıda … Ltd. Şti. arasında 05/01/2011 tarihli kredi genel sözleşmesi imzalandığını, davacının da iş bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, imzalanan bu kredi sözleşmesine dayanılarak dava dışı firmaya işletme kredisi, rotatif kredisi vb. isimler altında taksitli, vadeli nakdi krediler kullandırıldığını, davacının imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan iş bu kredilerin tamamından sorumlu olduğunu, genel kredi sözleşmesinin cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesi olduğunu, bu tür kredide, kredi alan kişiye, ödeme yaptığı nispette tekrar kredi kullandırıldığını, bir kişinin bu tür bir krediye kefil olması durumunda, kefilin süresiz olarak dönen bu krediye de kefil olmuş sayılacağını, davacının kefil olarak imzasının bulunduğu sözleşmeden dolayı oluşan kredi alacağından müvekkili bankaya karşı sorumluluğu ve borcu bulunduğunu, davacının kefalet sorumluluğundan çekildiğini bankaya bildirdiği 29/03/2013 tarihinden sonra doğmuş bir kredi ve sorumluluğunun bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunu ve banka personeli gözetiminde atıldığını, bu sebeple davacının söz konusu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden kefalet sorumluluğu kapsamında sorumlu tutulmasının hukuka, sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; davacı tarafın, davalı banka tarafından keşide edilen 05/07/2013 tarihli ihtarnamedeki borç miktarına bir itirazı olmadığı, davacı, …. Bankası …. ile dava dışı … Dağıtım ve Paz. Gıda Tem. Mad. San.Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen 05/01/2011 tarihli kredi genel sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını kabul ettiği ancak sözleşmedeki kefalet miktarının sonradan doldurulması nedeniyle kefalet akdinin kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak kurulmadığını iddia ettiği, taraflar arasındaki 05/01/2011 tarihli Kredi Genel Sözleşmesinin 64. sayfasının başında, Kredi Genel Sözleşmesinin ve kefalet şerhinin tamamen okunduğu, her sayfayı paraf etmeye gerek olmadığı, tüm sözleşme hükümlerinin, hakkında geçerli olacağının kabul ve taahhüt edildiği ifadelerinin yazılı olduğu, sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 484. maddesi; kefaletin geçerliliğinin yazılı şekilde olması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirtilmesi koşuluna bağlı tutulduğu, davaya konu sözleşme yazılı yapıldığı gibi, kefalet limiti de belirtildiği bu nedenle davacı bu sözleşmeden kaynaklanan borçlar nedeniyle kefalet limiti kapsamında sorumlu olduğu, davacı vekili, kefalet limiti miktarının sonradan doldurulduğunu belirterek, kefaletin geçersiz olduğunu iddia ettiği, sözleşmede boş bırakılan yerlerin, sonradan sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğu iddiası ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, davacı vekilinin bu konuda herhangi bir belge sunmadığı, sözleşmenin düzenlendiği 05/01/2011 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı B.K.’nun 484.maddesi uyarınca; davacının kefilliği şeklen de geçerli olduğundan, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; davacı müvekkilinin kefaleti geçersiz olduğu halde mahkemece müvekkilinin kefaletinin hukuka aykırı şekilde geçerli kabul edildiğini, davalı bankanın 05/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin kredi ve kefalet tutarları kısımlarının sözleşmenin imzası esnasında boş olduğu, sonradan banka yetkilileri tarafından doldurulduğu iddiasını inkar etmemekte ancak bu gerçeği açıkça ifade de edemediğini, davalı bankanın cevabi ihtarında müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin 62,63,64 sayfalarında imzasının bulunduğu iddiası doğru olmakla birlikte bu sayfalar incelendiğinde müvekkilinin adının yazılarak imzasının atıldığı kalemin, banka tarafından kefil olunan miktar kısmının doldurulduğu kalemin ve diğer kefil … …’ün adının yazıldığı ve imzasının atıldığı kalemin farklı olduğunun çıplak gözle dahi görülebildiğini, kredi sözleşmesinin birinci sayfasında sözleşme borçlusu … Dağıtım Ltd. Şti. İle diğer kefil … …’ün imzaları bulunduğu halde müvekkilinin imzası olmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporları ve diğer belgelerin incelenmesiyle anlaşılacağı üzere davalı banka şubeleri, kredi kullandırımına ilişkin Genel Müdürlük Genelgelerine aynen uymak zorunda olduklarını, genel kredi sözleşmesi kefillerinin imzalamadıkları kredi ve kredi kartı sözleşmelerinden doğan borçlardan sorumlu tutulamayacaklarını, kanunun aradığı şekil şartına sıkı sıkıya bağlı kefalet hükümlerine geçerlilik kazandırabilmek adına, davalı banka yetkililerince 05/04/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzası esnasında boş olan kısımları dürüstlük kuralına aykırı şekilde sonradan 875.000,00.TL olarak doldurulan 05/04/2011 tarihli genel krediler sözleşmesinin kefalet hükümlerine dayanılarak, özellikle müvekkilinin davalı bankaya borçlandırılması halinde, müvekkilinin büyük maddi ve manevi zararlara uğrayacağını, tüm mal varlığını haksız yere kaybedeceğini bu sebeple mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla ” Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, kefil olunan miktarın sonradan yazıldığı kefaletin geçersiz olduğunu, davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde, davanın reddine karar verildiği iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu sözleşme tarihinin 05.01.2011 olduğu, sözleşmenin eski Borçlar Kanunu’nun döneminde düzenlendiği, davacının sözleşmede yer alan imzaya bir itirazının olmadığı, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda yazı yaşının tespitinin mümkün olmadığının bildirildiği, dolayısıyla sözleşmede yer alan kefilin sorumlu olduğu miktarın sonradan doldurulduğunun yazılı olarak ispat edilemediği, kaldı ki eski Borçlar Kanunu döneminde kefaletin geçerliliği için kefilin sorumlu olduğu borç miktarının sözleşme içeriğinden anlaşılmasının yeterli olduğu, söz konusu sözleşmede sözleşme tutarının 875.000,00.TL olarak yazılı olduğu anlaşılmakla, davacının kefaletinin geçerli olduğu, sözleşmeye bağlı olarak kullandırılarak krediler bakımından her seferinden kefilden onay alınmasını gerektiren yasal bir zorunluluk bulunmadığı, davacının şirket ortaklığından ayrılmış olmasının tek başına kefaleti sonlandırmadığı, sözleşmeye göre davacının sözleşmeyi okuduğu ve her bir sayfayı parafının gerekmediği anlaşılarak davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda oy birliğiyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 27/06/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır