Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/599 E. 2022/916 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/599
KARAR NO : 2022/916
KARAR TARİHİ : 29/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2 – …
İFLAS İDARE MEMURU : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : İtrazın İptali-Kayıt Kabul

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Seyhan şubesi ile borçlu … Yağ San. Ve Tic. Ltd. Şti.arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, diğer davalının ise genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kullandırılan bu kredilerin yapılan ihtara rağmen geri ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve müşterek borçlu müteselsil kefil aleyhine toplam 4.365.080,01.TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalıların takip konusu faiz alacağına ve faiz oranına itirazı üzerine takibin durduğunu, yapılan bu itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili bankaca takip tarihi itibariyle dava konusu kredi nev’ine uygulanan cari faiz oranının %26 olarak belirlendiğini, kredi sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere takip tarihinde uygulanmakta olan cari faiz oranına bu oranın %50 fazlasının eklenmesi suretiyle icra takibinde %39 temerrüt faizi talep edildiğini, davalı borçlulardan 25/03/2016 tarihi itibariyle müvekkili bankanın faiz ve BSMV alacağının 962.616,50.TL olduğunu, davalı borçlular hakkında Adana 8. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalıların takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, davalıların takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıların kötü niyetli olması nedeniyle dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; …’ın … nolu kredi yönünden 24.611,01.TL işlemiş faiz, 1.230,55.TL %5 BSMV, … nolu kredi yönünden 191.499,03.TL işlemiş faiz, 9.574,95.TL %5 BSMV borçlu olduğu ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %39 oranında temerrüd faizi ve faiz tutarı üzerinden % 5 BSMV uygulanması gerektiği kabul edilerek bu yönde davalı …’ın itirazının iptaline, itirazının haksız ve alacağın likit olması dikkate alınarak, davalı …’ın hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine, davalı şirketin 23/11/2016 tarihi itibariyle iflasına karar verilmiş olması nedeniyle davalı şirket yönünden, davanın kayıt kabul davasına dönüştüğünden iflas tarihine göre yapılan hesaplamalarda ise davalı şirketin … nolu kredi yönünden 1.035.058,30.TL işlemiş faiz, 51.752,91.TL %5 BSMV, … nolu kredi yönünden 76.750,26.TL işlemiş faiz, 3.837,51.TL %5 BSMV olmak üzere 1.767.398,98.TL borçlu olduğu gerekçesi ile bu miktarın müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı müflis şirket iflas iaderesi vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece takibe konu kredilere istinaden taminat verilip verilmediği hususunun araştırılmamasının bozma nedeni olduğunu, bankanın teminatsız kredi vermesinin olağan olmadığını, mahkemece davacının ipotekli takip başlatıp başlatmadığı araştırılmadan karar vermesinin hatalı olduğunu, ipotekli takip varsa davacının ilamsız takip başlatamayacağını, ihtarname tebliğinin usulsüz olduğunu, ihtarın incelenmesine şirkete yapılan tebligatın finans departmanı çalışan … imzasına elden tebliğ edildiğinin beyan edildiğinden tebligatın usulsüz olduğunu, kefalet şartlarının oluşup oluşmadığı hususu araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, rapordaki faiz oranı ve uygulaması ile yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, %39 faizin çok fahiş olduğunu, sözleşmede oran karşılaştırılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda banka hesabından farklı ve hatalı faiz hesabı yapıldığını, sözleşmenin 11/2 ve 3. maddesine göre ihtarname olmadan alacağın muaccel olduğunu ve muacceliyetten itibaren ödemeye kadar temerrüt faizi uygulanacağını, bilirkişinin, borçlunun son ödeme yaptığı tarihten takip hesaplarına aktarıldığı tarihe kadar işletilen akdi faiz tutarını anaparaya katarak hesaplama yaptığını, müvekkili bankanın ise anapara ve işleyen faizi ayrı ayrı belirttiğini, hatalı hesaplamaya dayalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri, takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, davalı şirketin iflasına ilişkin kesinleşmiş mahkeme ilamı, hesap hareket dökümleri, bilirkişi rapor ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine faiz yönünden yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davalı borçlu şirketin yargılama aşamasında iflasına karar verilmesi ve iflas kararının kesinleşmesi nedeniyle şirket yönünden davaya kayıt kabul davası olarak, davalı gerçek kişi yönünden itirazın iptali davası olarak devam edilip davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı müflis şirket iflas idaresi vekili ve davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı banka tarafından davalılar hakkında genel haciz yoluna dayalı icra takibi başlatıldığı, davalı borçluların asıl alacak yönünden takibe bir itirazı bulunmadığı, itirazın takipte talep edilen faiz oranı ve faiz miktarına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince taraflarca dayanılan deliller toplandıktan sonra bankacı bilirkişiden rapor ve itirazlar üzerine ek raporlar alındığı ve bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; davalı şirketin yargılama devam ederken 23/11/2016 tarihinde iflasına karar verildiği ve kararın 14/11/2017 tarihinde kesinleştiği, davalı şirketin ikinci alacaklılar toplantısının 25/04/2018 tarihinde yapıldığı, şirket aleyhinde açılan davaya kayıt kabul davası olarak ve müflis şirket iflas idaresine karşı devam edildiği anlaşılmıştır.
Davalıların takipteki asıl alacak miktarına bir itirazı olmadığı, takibe yalnızca faiz oranı ve miktarı yönünden itiraz edildiğinden inceleme faizle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında muhtelif tarihli altı adet kredi sözleşmesi bulunduğu, davalı şirketin borçlu, davalı …’ın ise müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeleri imzaladığı, davacı bankanın kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabı 26/12/2014 tarihinde kat edip ödeme için bir gün mühlet verdiği, ihtarnamenin davalı borçlu şirkete 26/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 28/12/2014 tarihi itibariyle temerrütün gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
TTK’nin 8/1 maddesinde, ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükmü düzenlenmiştir. Taraflar tacir ve dava konusu alacak da ticari nitelikteki Kredi Genel Sözleşmesi’nden kaynaklandığından taraflar sözleşmede kararlaştırılan faiz oranları ile bağlıdır.
Davacı yan hesap kat ihtarında ve takipte %26 oranında akdi faiz, %39 oranında temerrüt faizi talep etmiş olup, talep edilen faiz oranları Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6. Ve 12. Maddesi ile, 13/11/2013 tarihli 2013/62 sayılı genelgeye uygun olup, davalı yanın akdi ve temerrüt faiz oranlarına itirazı yerinde değildir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan ve dairemizce de açık, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bulunan bilirkişi rapor ve ek raporları ile sözleşme hükümlerine göre, alacaklı banka tarafından takipte talep edilen %26 oranında akdi faiz ve %39 oranındaki temerrüt faizinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, bu faiz oranlarına göre davacı bankanın davalı …’dan takip tarihi olan 25/03/2016 tarihi itibariyle … nolu kredi yönünden; 24.611,01.TL işlemiş faiz, 1.230,55.TL %5 BSMV, … nolu kredi yönünden; 191.499,03TL işlemiş faiz, 9.574,95TL %5 BSMV alacağı olduğu, davacı bankanın davalı müflis şirketten iflas tarihi olan 23/11/2016 tarihi itibariyle … nolu kredi yönünden; 76.750,26TL işlemiş faiz, 3.837,51TL %5 BSMV, … nolu kredi yönünden; 1.035.058,30TL işlemiş faiz, 51.752,91TL %5 BSMV alacağı olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesince bu miktarlar üzerinden davalı … yönünden itirazın iptaline ve davalı müflis şirket yönünden müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Her ne kadar davalı müflis şirket iflas idaresi vekili istinaf dilekçesinde, kredi için teminat verilip verilmediğinin araştırılmadığını, ipotekli takibin bulunması halinde müflis şirket aleyhinde ilamsız takip başlatılamayacağı belirtilmiş ise de, borçlu şirketin hakkında başlatılan takipte teminat altına alınan 1.260.000,00.TL’nin düşülmesinden sonra kalan 3.105.080,00.TL ile sorumlu tutularak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı düşülerek hakkında takip yapıldığı gibi, davalı şirketin iflası üzerine davanın da kayıt ve kabul davasına dönüşmesi nedeniyle davalının bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan hesap kat ihtarının borçlu şirkete tebliği Tebligat Kanununa uygun olup, aksi yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir. Müflis şirket kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olup, kefili ise diğer davalı …’dır. Asıl borçlu müflis şirketin kefaletin geçerli olup olmadığının araştırılmadığı yönündeki istinaf sebebinde herhangi bir hukuki yararı bulunmadığından bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davacı banka vekili istinaf başvurusunda; müvekkili banka tarafından yapılan faiz hesaplama yöntemi ile hükme esas alınan bilirkişi raporundaki faiz hesaplama yönteminin farklı olduğunu, bilirkişi tarafından sözleşmedeki faiz hükümleri dikkate alınmadan akdi faiz, temerrüt faizi ve ferilerinin eksik hesaplandığını iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Bilirkişi raporunda, Yargıtay 19. Hukuk Daire’sinin 2016/1078 E., 2016/3602 K.sayılı ilamında belirtilen hesaplama yönteminin esas alındığı belirtilip, kat öncesi işleyen devreye ait faizler anaparaya eklemek suretiyle anapara alacağını belirlemiş ve bu tutar üzerinden temerrüt faizi hesaplamıştır. Bilirkişi tarafından uygulanan faiz hesaplama yöntemi Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygun olduğundan davacı yanın aksi yöndeki istinaf sebebi de dairemizce yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekili ve davalı müflis şirket iflas idaresi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3)a-Davalı müflis şirket iflas idaresine karşı açılan davada kayıt kabul davası olduğundan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davalı müflis şirket iflas idaresinden alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
b-… T.A.O’nun Resmi Gazetede yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. maddesi ile 6219 sayılı Türkiye … Türk Anonim Ortaklığı Kanununa eklenen geçici 5. madde kapsamında harçtan muaf olduğu, istinaf başvurusu sırasında harç alınmadığı ve iade edilecek harç bulunmadığı anlaşıldığından bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4)a-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
b-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından taraflar vekili lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6)-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
7)-6100 sayılı HMK’nin 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

AZLIK OYU

Üye

(M)
¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine faiz yönünden yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, yukarıda belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili ve davalı müflis şirket iflas idaresi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı müflis şirket iflas idaresi vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen karara aynen iştirak etmekle birlikte, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen karara katılmamaktayım.
Hukuk sistemimizde bileşik faiz (faize faiz yürütülmesi) istisnai bazı durumlar haricinde kural olarak yasaktır. Kanun koyucunun buradaki amacı, ödeme güçlüğü içindeki borçlunun daha zor duruma düşmesini engellemek, faizin ana paraya eklenerek yeniden toplam miktar üzerinden faiz işletilmesinin önüne geçmektir. 6102 sayılı TTK’nin 8/2 maddesi hangi durumda bileşik faiz uygulanmasının mümkün olduğu düzenlemektedir. Bu maddeye göre, Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu kabul edilmiştir. Somut olayda davacı banka bu madde kapsamında kalan alacağı yönünden bileşik faiz uygulaması yoluna gitmemiş, normal bir kredi alacağı gibi asıl alacağına temerrüt tarihine kadar %26 akdi faiz işletmiş, akdi faizi asıl alacağa eklemeden yine asıl alacak için temerrüt tarihinden takip tarihine kadar %39 oranında temerrüt faizi işletmiş ve takipte de ayrı ayrı asıl alacak, işlemiş akdi faiz ve temerrüt faizi talep etmiştir. TTK’nin 8/2 maddesi bileşik faizi uygulaması yönünden emredici bir hüküm olmayıp, alacaklıya talep etmesi halinde bileşik faiz uygulama imkanı veren bir maddedir. Davacı banka tercihini bileşik faiz uygulanmaması yönünde kullandığından ana paranın ayrı, işlemiş akdi faizin ayrı, temerrüt faizinin de ayrı olarak hesaplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan dairemizin, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararına katılmıyorum


Üye

(MUHALİF)
¸e-imzalıdır