Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/581 E. 2022/1051 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/581
KARAR NO : 2022/1051
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2019
NUMARASI : 2017/… ESAS-2019/… KARAR
DAVACILAR : 1- … – T.C.No:… – …
2- … – T.C.No:… …
3- … – T.C.No:… …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Muvazaa Nedeniyle Hisse Devrinin İptali ve Tescili
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/07/2022
YAZIM TARİHİ :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2017/… Esas, 2019/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile: müvekkillerinin babası …’in 11/11/2016 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak müvekkilleri ile birlikte ikinci evliliğinden olan çocukları … ve … ile eşi …’in kaldığını, müvekkillerinin murisin ilk evliliğinden olan çocukları olduğunu ve babalarının sağlığında yapmış olduğu tasarrufların pek çoğundan bilgi sahibi olmadıkları gibi babalarının malvarlığının ne olduğu konusunda da bilgi sahibi olmadıklarını, geriye kalan malvarlığını öğrenebilmek için Adana 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/… Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, müteveffa …’in, oğlu olan müvekkili … ile birlikte 1978 yılında … Metal-Gıda Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını, müvekkili …’in ve babasının ortak çalışması ile kurulan şirkete …’in de hisse sahibi olduğunu ve şirketin büyüyüp kar elde etmesiyle de hisse oranını arttırarak %25 hisse sahipliğine ulaştığını ve büyük bir özveriyle çalışarak şirketin bugünkü konumuna ulaşmasını sağladığını, davalıların ise ilk olarak 2001 yılında bedelsiz şekilde şirkette hisse sahibi olduklarını, muris …’in davalılar … ve …’e kendi hissesinden %10’ar hisse verdiğini, davalılara yapılan bu devrin gerçek bir devir olmayıp, geçici olarak ve geri alınmak üzere yapılan hukuki olarak geçersiz bir hisse devri olduğunu, şirketle ilgili iş ve işlemlerin ve şirket yönetiminin eskiden olduğu gibi aynı şekilde müvekkili … ve muris … tarafından yapıldığını, bu hisselerin bedelsiz şekilde verildiğine dair davalı …’e ait el yazısı ile yazılıp imzalanan 07/08/2001 tarihli iadeli taahhütnamede babasının kendisine “bedelsiz olarak oğlu olduğum için verdiği şirket hissesini istediği zaman, hiçbir koşul ileri sürmeksizin, bedel talep etmeden aynen iade edeceğine dair” taahhütte bulunmuş olmasının bu hisselerin bedelsiz olarak ve istenildiği zaman geri alınmak üzere davalılara verildiğini ispat ettiğini, davalıların hisse devrinden kısa bir süre sonra da yurtdışına çıktıklarını, yurtdışında yaşadıkları için de şirketin yönetiminde iş ve işleyişinde hiçbir süreçte şirketle bağlantılarının ve emeklerinin söz konusu olmadığını, 2015 yılında davalıların Türkiye’ye döndüklerini ve babalarının hisselerinden %15’er hisseyi daha devraldıklarını, davalılara 2015 yılında verilen ikinci hisse devrinin de gerçek ve geçerli bir hisse devri olmadığını, murisin o dönemdeki gerek beden gerekse akıl sağlığı bakımından düşkün durumdan faydalanılmak suretiyle baskı ile yapılmış bir devir olduğunu, 2013-2014 yıllarından itibaren müteveffa …’in sağlık sorunlarının ilerlemeye başladığını ve zamanla karar verme yetisini de olumsuz etkilediğini ve bu süreçte zaman zaman algılama ve konuşma yetisini ve bilincini kaybettiğini belirterek, davalılara muvazaalı olarak devredilen … Metal-Gıda Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. nezdindeki hisselerin devrine yönelik işlemlerin iptali ile bu hisselerin murisin veraset ilamındaki hisseleri oranında şirket kayıtlarına ve ticaret siciline tescilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 09/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00.TL olan dava değerini 490.000,00.TL arttırarak (şirket sermaye bedelinin %50’si olan) dava değerinin 500.000,00.TL’ye ıslahını talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın zamanaşımına uğraması nedeniyle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, ayrıca davacı tarafın iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, muris …’in ilk defa 04/01/1978 tarihinde “… Kollektif Şirketi … ve Ortakları” isimli işyerini kurduğunu ve tarihte 17 yaşında olan …’i şirkete ortak ettiğini, …’in 1978 yılında 14 yaşında olduğunu, murisin 1980 yılında …’e … Gıda Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli bir şirket kurduğunu ve onun kollektif şirketteki hisselerini devraldığını, murisin 1982 yılında 18 yaşında olan oğlu …’i de Kollektif şirketine ortak ettiğini, 1987 yılında …’in şirketteki hissesinin %15 olduğunu, … Kollektif Şirketi … ve Ortakları adlı şirketin 1993 yılında … Pazarlama Gıda Tic. Ltd. Şti. ünvanını aldığını, muris Mehmet Aydemir’in, …’in hissesini %25’e çıkardığını ve şirketi kendisiyle birlikte temsil yetkisini de davacı oğlu …’e verdiğini, 2001 yılında ise murisin ikinci evliliğinden olan çocukları …, … ve …’e şirket hisse devri yaptığını, bu devir kararında davacı …’in imzasının mevcut olduğunu, 2001 yılından itibaren müvekkilleri … ve …’in şirket ortağı olduklarını, 19/11/2014 tarihinden itibaren de …’in şirketi temsile yetkili olduğunu ve alınan tüm bu karaların altında da davacı …’in imzasının bulunduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen “İadeli Taahhütnamenin” müvekkilinin sadece babasına olan güveni göstermek üzere kendi iradesiyle düzenleyip babasına teslim ettiğinin göstergesi olduğunu,davacıların murisin geri almak üzere şirket hisse devri yaptığı iddiasının maddi temelden yoksun ve gerçeğe aykırı olduğunu, yapılan hisse devirlerinin usul ve esasa uygun olup, murisin zaman içerisinde serbest iradesi ile davacı tarafın bilgi ve muvafakati altında gerçekleştirildiğini, murisin son yıllarına kadar herhangi bir sağlık problemi olmayıp ticari, resmi iş ve işlem yapmasını engelleyecek bir rahatsızlığının mevcut olmadığını belirterek, davanın reddi ile şirketin tüm hisselerinin devir ve temlikinin önlenmesi, şirketi tek başlarına temsile yetkili olan ortakların yetkilerinin kısıtlanması, ortaklık haklarının kısıtlanması ve dava sonuçlanıncaya kadar şirketin mahkemece tayin edilecek tarafsız bir kayyum eliyle yönetilmesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2017/… Esas, 2019/… sayılı kararı ile; Adana 4.Noterliği’nin 28/01/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı hisse devir senedi ile muris … tarafından 4000 pay davalı …’e ve 4000 pay davalı …’e devredilmiş ve 29/01/2015 tarihli genel kurul toplantısında pay devri onaylanarak genel kurul kararı 06/01/2015 tarih ve 8753 sayılı T.Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davaya konu 28/01/2015 tarihli pay devri de TTK hükümlerine göre geçerli bir şekilde yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DAVACILAR VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf talebi ile; davalıların hiçbir bedel ödemeksizin murisin akıl ve sağlık bozukluklarından yararlanarak ve müvekkil mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla haksız şekilde hisse sahibi olduklarını ve bu haksız hisse devir işlemlerinden dolayı şu anda şirkette hiçbir katkıları olmamalarına rağmen hakim ortak konumunda bulunduklarını, bunun sonucu olarak müvekkillere şirketin durumu ile ilgili hiçbir bilgi verilmediğini ve şirketi keyfi olarak yöneterek adete içini boşalttılarını, yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak hatalı ve eksik bilirkişi raporuna dayanılarak haklı davanın reddine karar verildiğini, hisse devrine ilişkin alınan tüm kararlar ve taahhütnamelerde bulunan imzaların müvekkillerine ait bulunmadığını, bu konuda yapılan itirazın mahkemece inceleme yapılmaksızın kabul edilmediğini, hisse devrinin tamamen mal kaçırmak amacıyla yapıldığının açık olduğunu, muris …’in sağlık sorunlarının işlem yapmaya engel olmadığı kabul edilmiş ise de dosyada dinlenen tüm tanıkların beyanlarından açıkça anlaşılacağı üzere murisin akli dengesinin yerinde olmadığını ve akıl sağlığı yerinde olsa idi pay devri yapmayacağına ilişkin beyanlarından da anlaşılacağı üzere pay devrinin yapılmasından kısa bir süre sonra alınan raporun geçerliliği söz konusu olmadığını, kötü niyetin ve haksız kazanç sağlamanın hukuki korunması olmayacağından davalıların şirketteki hisseleri bedelsiz olarak almaları ve yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacı içinde olması nedeniyle yapılan bedelsiz işlemlerin iptali gerektiğini, bu nedenlerle Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2017/… Esas 2019/… Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas, 2019/… sayılı kararı, icra dosyası ve tüm dosya dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; limited şirket hisse devri sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davacıların murisi olan … tarafından, davalılara 07/08/2001 tarihinde yapılan pay devrinin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, 28/01/2015 tarihinde yapılan pay devrinin ise muris …’in akıl hastalığı nedeniyle fiil ehliyetine haiz bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek pay devirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalılar ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ve iş bu karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulundan alınan 12/09/2018 tarihli raporda özetle; murisin akit tarihinde fiil ehliyetini ortadan kaldıracak mahiyette ve derecede herhangi bir akli arıza içinde bulunduğunu gösteren tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı, mevcut sistemik hastalıklarının da kişinin fiil ehliyetini etkilemeyeceği kanaatine varıldığı, bu duruma göre …’in akit tarihi olan 28/01/2015 tarihinde fiil ehliyetine haiz bulunduğunun kabulünün uygun bulunduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan 11/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı muris … tarafından Adana 10. Noterliği’nce 07/08/2001 tarihli ve … yevmiye numaralı limited şirket hisse devir senedi ile 1.095,00.TL değerindeki 15 hissenin …’e, 1.095,00.TL değerindeki 15 hissenin …’e ve 1.095,00.TL değerindeki 15 hissenin …’e devredildiği ve pay devrinin 18/08/2001 tarihli genel kurul toplantısında onaylandığının tespit edildiği, pay devrinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre geçerli bir şekilde yapıldığı, davalı …’in 07/08/2001 tarihli iade taahhütnamesindeki beyanından %10 şirket hissesinin, bedelsiz olarak devredildiği anlaşılmakla birlikte, bu taahhütnamenin imzalanmasının pay devrini geçersiz kılan bir beyan olmadığı, Dava dışı muris … tarafından Adana 4.Noterliğince 28/01/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı hisse devir senedi ile 4000 payın …’e ve 4000 payın …’e devredildiği ve 29/01/2015 tarihli genel kurul toplantısında pay devri onaylanarak genel kurul kararının 06/01/2015 tarih 8753 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, pay devrinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre geçerli bir şekilde yapıldığı, Davacı tarafın, 2013-2014 yıllarından itibaren müteveffa …’in sağlık sorunlarının ilerlediğini, yaşadığı sorunların karar verebilme yetisini olumsuz etkilediği, zaman zaman algılama ve konuşma yetisini ve bilincini kaybettiğini ileri sürdükleri, dava dosyasında Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden alınmış 08/06/2015 tarihli ve 24/02/2016 tarihli sağlık kurulu rapor suretleri mevcut olup, davaya konu 28/01/2015 tarihli pay devrinin yapılmasından kısa süre sonra alınan her iki sağlık raporunda …’in rapor tarihi itibariyle noterde ve tapuda işlem yapabileceği, dolayısıyla 28/01/2015 tarihli pay devrinin yapıldığı tarihte müteveffa …’in sağlıklı karar verme yetisine sahip olmadığından sözleşmenin bu sebeple geçersiz olduğu iddiasının yerinde olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda muris … tarafından yapılan 07.08.2001 tarihli hisse devri ve 28.01.2015 tarihli hisse devrinin iptali talep edilmiş olup, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere her iki pay devrinin de yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre geçerli bir şekilde yapıldığı, Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu’nun 12/09/2018 tarihli raporu ile de muris …’in akit tarihi olan 28/01/2015 tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporunun ve Adli Tıp Kurumu raporunun somut veriler içerdiği ayrıntılı ve denetlenebilir mahiyette olduğu hükme esas alınabileceği sonuç ve kanaatine varılarak davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, davacıların dava dilekçesinde hisse devrine ilişkin karardaki imzaya ilişkin herhangi bir iddiasının bulunmadığı ilk derece mahkemesince 23.10.2019 tarihli ara karar ile davacılar vekilinin hisse devrine ilişkin kararda davacıların imzasının bulunmadığı iddiasının iddianın genişletilmesi niteliğinde bulunduğundan bu konuda imza incelemesi talebinin reddine karar verildiği, bu durumda mahkemece imza incelemesi yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olmadığı davacılar vekilin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2017/… Esas, 2019/… sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70. TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacılardan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce YAPILMASINA,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda oy birliğiyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 19/07/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır