Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/469 E. 2022/898 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/469 – 2022/898
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/469
KARAR NO : 2022/898
KARAR TARİHİ : 28/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait müvekkili şirket tarafından sigortalı olan … plaka sayılı araç ile 21/07/2010 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresinde iken sürücünün %1.45 promil alkollü olarak … plaka sayılı araca %100 kusurlu şekilde çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sonucunda … plaka sayılı aracın sürücüsü olan … ile araçta yolcu olarak bulunan …in yaralandığını, araç sürücüsü … hakkında yapılan soruşturmada kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkili tarafından kazada zarar görenlere 105.000,00.TL ödemede bulunulduğunu, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunu 95/2 ve ZMMS Genel Şartlarının B.4-d maddesi gereğince sigortalısına rücu hakkı olduğunu belirterek 105.000,00.TL’nin ödenme tarihi olan 29/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın sadece sürücünün alkollü olması nedeni ile meydana gelmediğini, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyada tanık olarak dinlenen sürücü … ile yolcu konumunda olan tanık …’ın beyanlarında; motosikletin farlarının yanmadığını, yolun içerisine herhangi bir uyarı levhası konulmadan konteynerlerin bulunduğunu, bu nedenle sola geçildiğini, motorsikletin farı yanmadığından göremediklerini ve motorsikletin sağa kaçabileceğini beyan ettiklerini, bu hususların da gözetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; meydana gelen kazadaki kusur oranları ile kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin tespiti yönünde Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınan rapor ve ek mütalaada, sürücü …’in kaza sırasındaki alkol düzeyi nedeniyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceğinin tespit edildiği, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği, kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığından, Trafik ihtisas Dairesi’nden görüş alınması gerektiğinin bildirildiği, mahkemece İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporlarda, kazanın oluşumunda sürücü … yönetimindeki motosikletin farlarının faal olmadığının kabulü halinde, karşı araç sürücüsünün …’nin %20, sigortalı araç sürücüsü …’in ise %80 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, kaza tespit tutanağında, motosiklet farlarının yanıp yanmadığına yönelik bir tespitin bulunmadığı, ancak mahkemece dinlenen tanıkların farlarının yanmadığını belirttikleri, bu nedenle kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşmeyip, karşı araç sürücüsünün de kazanın oluşumunda kusurunun bulunduğu, bu nedenle zararın teminat dışı kaldığının, davacı tarafından ispatlanamadığı ve böylece rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece, tanık beyanlarının aracın farının faal olmadığı yönündeki ifadeye dayanarak ATK raporundaki 2. seçeneğe itibar edilerek davanın reddine karar verildiğini, davalı tanıklardan birinin diğer aracın alkollü sürücüsü, diğerinin ise kaza tutanağında ismi geçmeyen ve olup olmadığı belli olmayan bir kişi olduğunu, kaza tutanağının ayrıntılı olduğunu, kaza mahallinde sağ şeritte konteyner bulunduğu ve sağ şeridin kapalı olduğu yönünde bir bilginin bulunmadığını, mahkemece motor sürücüsünün re’sen çağrılarak farın açık olup olmadığı hususunda dinlenilmesi gerektiğini, tutanak mümzilerinin dinlenerek diğer tanığın kaza sırasında sürücünün yanında olup olmadığı hususunda dinlenmesi gerektiğini, ana dosyada alınan rapor ve ek raporda %100 ve münhasıran denildiğini, ek raporda yolun yeterince aydın olması sebebi ile kusur durumuna bir etkisi olmadığı sonucuna varıldığını, kazadan 3 yıl sonra verilen tanık ifadesi dışında dosyada %100 kusurlu denildiğini, farların faal olmadığına dair bir kanıtın bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri, sigorta poliçesi, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … K.sayılı dosyası, bu dosyadan alınmış olan rapor ve ek rapor, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan raporlar, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporlar, alkol raporu, kaza tutanağı, ödeme belgesi, ilk derece mahkemesince ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı yan davada, sigortalı araç sürücüsünün alkollü araç kullandığı sırada meydana gelen kazada 3.kişilerin zarar gördüğünü ve zararın sigorta şirketi tarafından karşılandığını, KTK ve ZMMS Genel Şartlarına göre sigortalıya rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürerek yapılan ödemenin davalıdan tahsilini istemiş, davalı savunmasında kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği, diğer araç sürücüsünün ve diğer sebeplerin de etkisi ile kazanın meydana geldiğini savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nin 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.
2918 sayılı KTK’nin 95/2. maddesi Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4.maddesi hükmü uyarınca, sigorta şirketi tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Taraflar arasındaki ZMSS Genel Şartları B.4.d maddesi gereğince, sigorta şirketinin kendi sigortalısından kazaya karışan diğer araç için ödediği tazminatı talep edebilmesi için, sigortalı veya sürücüsünün salt alkolün etkisi ile kazaya neden olması, alkol dışında başka unsurların olayın meydana gelmesinde etkili olmaması gerekir. Somut olayda, davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalı aracın alkollü olarak kullanıldığı iddiasına dayanılarak rücuen tazminat talebinde bulunulmuştur.
Zararın teminat dışı kalabilmesi için, kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nin 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından, rücuen tazminat davasının kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (benzer mahiyette YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
İlk derece mahkemesince nöroloji uzmanı, makine mühendisi ve trafik konusunda uzman kusur bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan gerçek hasar miktarı poliçe teminatı dışında kalacağından, rücu talebinde bulunulabileceği, aksi halinde reddine karar verilmesi gerektiği gözetilip sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
Somut olayda ilk derece mahkemesince kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasına karar verildiği, ATK 5. İhtisas Daire’si 20/02/2017 tarihli raporunda, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği, kazanın oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığı sorulan hususlarda Trafik İhtisas Dairesi’nden görüş alınmasının uygun olduğu belirtilmiştir. Aynı hususta ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden düzenlenen 20/03/2017 tarihli raporda; sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında, diğer araç sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğunun belirtilmiştir.
Aynı hususta mahkemece yeniden ATK’ye yazı yazılarak kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda rapor alınmasına karar verildiği, ATK 5. İhtisas Dairesince düzenlenen 05/06/2017 tarihli ek raporda, 20/02/2017 tarihli rapor gibi görüş bildirildiği görülmüştür.
Mahkemece davaya konu kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda ATK’ye15/12/2017 ve 25/07/2019 tarihinde tekrar yazılar yazıldığı, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından 22/02/2019 tarihli rapor ve 31/10/2019 tarihli ek rapor düzenlendi ancak her iki raporda da kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda olumlu veya olumsuz bir tespit yapılmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan aynı kazaya ilişkin kazada zarar görenler tarafından sigorta şirketine karşı açılan ve Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada, mahkemece kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda bir makine mühendisi, bir nörolog ve bir hukukçudan oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 20/03/3014 tarihli raporda, kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiğinin beyan edildiği, itiraz üzerine alınan 27/06/2014 tarihli ek raporda da, sigortalı sürücünün KTK’nin 54/a-3, 56/1-a ve 48/5 madde hükümlerini ihlal ettiğinden ve 1.45 promil alkolün etkisi kazanın oluşumuna etken sebep olmasından dolayı %100 kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsünün kazanın oluşumuna etken trafik ihlali olmadığı ve kusursuz olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince açıkça belirtilip talep edilmesine rağmen Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi ve 5.İhtisas Dairesi’ tarafından düzenlenen raporlarda kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda herhangi bir şekilde olumlu veya olumsuz bir tespit yapılmamış olup, anılan raporların işbu rücu davasında hükme esas alınıp karar verilmesi mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, davaya konu kazaya ilişkin soruşturma dosyası aslı da getirtilip, soruşturma dosyasındaki tarafların ve varsa tanıkların beyanları da değerlendirilerek kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda nöroloji uzmanı, trafik kazası kusur bilirkişisi ve hukukçu bilirkişisinden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmek için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve … karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dava ile ilgili deliller toplanıp değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verildiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının istinaf eden davacıya talep halinde İADESİNE,
5-Davacı taraflarça istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte ilk derece mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
8-Kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 28/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır