Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/430 E. 2022/429 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/430
KARAR NO : 2022/429
KARAR TARİHİ : 08/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :…

Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı şirketin iş yerinde kullanmak üzere müvekkilinden mal alışverişinde bulunduğunu, mal satımına ilişkin davalı şirketin borçlu olduğunu gösterir 04/07/2017 tarihli 79.184,00.TL bedelli faturanın müvekkili tarafından düzenlenerek davalıya verildiğini, vade tarihi gelmiş olmasına rağmen davalı şirketin söz konusu bedeli müvekkilinin uyarılarına rağmen ödemediğini, bu nedenle davalı hakkında Mersin 3 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşmenin ifa edildiği yerin Mersin olduğunu, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulünü, itirazın iptali ile takibin devamını, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, öncelikle yetkisizlik itirazında bulunarak, sözleşmenin yerine getirileceği yerin müvekkili şirketin adresinin Antakya/ Hatay” olduğunu, davacının takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu. davacının tahsil ettiği ve bedelsiz kalan faturayı bir daha tahsil amacıyla icra takibine konu ettiğini, davacının mükerrer ödeme talep ettiğini, bu nedenle haksız ve kötü niyetli olduğundan davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini, davacının Üzüm teslimini ayıplı olarak ifa ettiğini, müvekkili şirketin zarar ettiğini, müvekkili şirketin ayıp oranında bedelden indirim uygulama hakkını kullandığını, davacının müvekkili şirketi temerrüde düşürmediğinden dolayı herhangi bir faiz borcunun da bulunmadığını, belirterek, davacının haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; ” TBK nun 89. maddesi uyarınca alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri İcra Daireleri yetkili olduğundan davalı vekilinin İcra Müdürlüğü’nün yetkisine yönelik itirazının mahkememizin ara kararı ile reddine karar verildiği, davacı alacağının 13.984,00.TL kalacağı, takip tarihine kadar alacağa uygulanan faiz tutarının 265,22.TL olduğu, bu kısma yönelik davalı borçlunun itirazının haksız olup iptali gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı alacaklı vekili tarafından, davalı borçlu aleyhine Mersin 3 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında 13.984,00.TL asıl alacak, 265,22.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.249,22.TL tutarındaki alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9,75 ticari avans faizi ile tahsiline ilişkin icra takibine yönelik davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, 13.984,00.TL asıl alacağın %20 si olan 2.796,80.TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine, davalının tazminat talebinin icra takibinin haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden ve koşulları oluşmadığından reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesi; davalı taraf müvekkiline olan borcunun 32.600,00.TL bedelli iki adet çekle ödediğini iddia etmiş ise de, düzenleme tarihleri 28/08/2017 ve 12/08/2017 tarihli olan çekler hukuki mahiyeti gereği kayıtsız şartsız, hangi borçlandırıcı işleme ait olduğu belli olmayan ödemeler olduğunu, dava dosyasına sunulmuş olan çekler ve faturaya bakıldığında borca esas faturanın 04/07/2017 tarihli ve davalı tarafından borcu ödeme aracı olduğu iddia edilen çeklerin ise 29/06/2017 tarihli olduğunu, müvekkiline olan borç için ispat etme yükünün davalı tarafın olduğunu, olmayan bir borç için çek keşide edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanı kabulüne karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı istinaf dilekçesi; davacı tarafın mükerrer ödeme talep etmesi nedeniyle takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa borcu bulunmadığını, davcı tarafın üzüm teslimini ayıplı olarak yaptığını, bu nedenle müvekkili şirketin fatura alacağına konu olan üzümlerin ayıplı olarak teslim edilmesinden dolayı zarar ettiğini, davacının başka bir borç ilişkisinden kaynaklandığını iddia ettiği çeklerin hangi sözleşmeye dayandığını ticari deftere dayanarak ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise reddedilen kısım üzerinden kötü niyet tazminatı hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, Mersin 3.İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, faturadan kaynaklanan borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılmış icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı şirkete satılarak teslim edilen mallara ilişkin olarak düzenlenen 79.184,00.TL tutarlı fatura bedelinin ödenmediği iddia edilmiş, davalı ise, yetkili icra dairesinin Antakya İcra Daireleri olduğunu, fatura bedelini, toplam 65.200,00.TL bedelli 2 adet çek ile ödediğini, davacının üzüm teslimini ayıplı olarak ifa ettiğini, bu nedenle zarar ettiğini ve ayıp oranında satış bedelinden indirim uygulama hakkını kullandığını, davacıya borcu bulunmadığını savunmuş, İlk Derece Mahkemesi’nce yazılı gerekçe ile davanın 14.249,22.TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355.maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Mersin 3. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine, 1 adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun takibe, yetkiye, borca ve fer’ilerine itirazı sonucu takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İcra Müdürlükleri yönünden yetki İİK.nun 50. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde de, para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir.
Yetki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5.vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 6. Maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.”, 7. Maddesinde; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.”, 10. Maddesinde; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”, 19. Maddesinde; “Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.”, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. Maddesinde ise; “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava, fatura bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, takibin konusunun para alacağı olduğu, davalı borçlu tarafından fatura borcunun ödendiği savunularak, akdi ilişkinin kabul edildiği, 6098 sayılı TBK’nun 89/1 ve 6100 sayılı HMK’nun 10. maddesi uyarınca davanın, para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi olan Mersin İcra Dairesi’nin de yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkemece, davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
1-) Davacı vekilinin İstinaf sebepleri yönünden;
Davacı vekili tarafından, davalının ödemeye ilişkin olarak sunduğu çeklerin keşide tarihinin, faturanın düzenlendiği tarihten önce olduğu belirtilerek, bu çeklerin, dava konusu olan fatura nedeniyle verilmediği hususu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Faturaya dayalı itirazın iptali davasında ispat yükü, alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı, alacağa konu malları davalıya teslim ettiğini ve alacağa hak kazandığını yazılı deliller ile ispatlamak zorundadır. Faturada yazılı mal ve hizmetin teslim edildiğinin ispatı halinde, borcun ödendiğini ispat yükü ise davalıdır.
Somut olayda, davacı tarafından davalıya düzenlenen 04/07/2017 tarihli faturanın, 29/06/2017 keşide tarihli, 28/08/2017 ve 12/08/2017 ödeme tarihli 2 adet çek ile ödendiği savunulmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından yapılan bu ödemelerin, dava konusu fatura nedeniyle yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklanmaktadır. Dava konusu olan faturanın tarihi 04/07/2017 olup, davalının ödemeleri 28.08/2017 ve 12/08/2017 tarihlidir. Kural olarak vadeden sonra yapılan ödemenin mevcut borcun ifası amacıyla yapıldığının kabulü gerekir. Aksini iddia durumunda ispat yükü alacaklı tarafa geçer. Somut olayda davacı alacaklı, ödemenin başka bir borca karşılık alındığını savunmuş ise de , bu savunmaya yönelik bir delil sunulmadığı, faturanın düzenlendiği 2017 yılında, dava konusu fatura dışında taraflar arasında başka bir ticari ilişkinin bulunmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu, tüm bu nedenlerle, davacı vekilinin, aksi yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmayıp, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
2-) Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden;
a-Davalı vekili tarafından, dava konusu fatura içeriğindeki malın ayıplı olarak teslim edildiği, bu nedenle fatura bedelinden mahsup yapılması gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK 21/1-c. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 21/1-c. maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Borçlar Kanunun 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Somut olayda, davalı şirketin davacıdan KDV dahil toplam 79.184,00.TL’lik mal alımı yaptığı, bu alımın davalı şirketin yevmiye defterinde kayıtlı olduğu, ayrıca mal alımıyla ilgili olarak BA formlarında ilgili Vergi Dairesine beyanda bulunduğu, davalı şirketin mal alımları ile ilgili olarak iki adet çekle 65.200,00.TL ödeme yaptığı ve bu ödeme sonucunda davalı şirketin davacıya kalan borç miktarının 13.984,00.TL olduğu, davalı tarafından teslim alınan malın ayıplı olduğu savunulmuş ise de, davalının derhal ayıp ihbarında bulunma ve iade etme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ayıplı malı kabul etmiş sayılacağı, bu nedenle teslim edilen ürünlerin ödenmeyen bakiye bedelini ödemekle yükümlü olduğu anlaşıldığından, mahkemece, davalı tarafından ödenmeyen 13.984,00.TL asıl alacak ve 265,22.TL işlemiş faiz olmak üzere, toplam 14.249,22.TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
b-Davalı vekili tarafından, davanın reddedilen kısmı yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de;
2004 sayılı İİK.’nın 67/2 maddesinde “bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahamülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne yer verildiği, mahkemece faturadan kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunun belirlenip, alacağın davalı tarafından belirlenebilir (likit) olması dikkate alınarak davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve reddedilen kısım yönünden, takibin kısmen haksız olduğu belirlenmiş ise de, davacının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından, davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi de usul ve yasaya uygun olup, davalının bu hususlardaki istinaf talebi de yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin, ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-a)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
b)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 973,36.TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 243,35.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 730,01.TL nispi istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere karar verildi.
08/04/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır