Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/38 E. 2021/1463 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/38
KARAR NO : 2021/1463
KARAR TARİHİ : 13/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ve …. Esas, …. Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; borçlu şirket ile müvekkil davacı şirket arasında ticari ilişki nedeniyle fatura alacağı meydana geldiğini, borçlu şirket yetkilileri ile ilgili yapılan görüşmeler sonucunda borcun ödememesi sebebiyle, borçlu şirket aleyhine İskenderun İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine başlandığını, borçlunun 11/11/2016 tarihinde borca ve faize itiraz ettiğini, takibin durduğunu, müvekkili davacının oto yedek parça alım ve satımı ile uğraşan esnaf olduğunu, borçlu şirket yetkilisinin müvekkilinden faturaya dayalı olarak araç yedek parçaları satın aldığını, bu sebeple düzenlenen faturaların borçlu şirket yetkilisine teslim edildiğini, taraflar arasında önceden devam eden ticari ilişki bulunduğunu, bu durumun ticari defter ve kayıtlarının incelendiğinde anlaşılacağını, takibe yapılan itirazın gerçek dışı ve haksız olduğunu, kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu asıl alacak üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili davalı hakkında açılan işbu davanın mal teslimi olan Konya Ticaret Mahkemeleri tarafından görülmesi gerektiğini, müvekkili davalı şirket, davacı şirketin şubesi tarafından gönderilen malların bir kısmının sözleşmeye aykırı nitelikte olmaları sebepleri ile iade ettiğini, iade edilen mallar davacı şirketin Bolu/Gerede şubesine iade edildiğini, müvekkili davalı şirket, davacı şirketin şubesince gönderilen iade edilmeyen, alınan malların karşılığını da ifa ettiğini, ifanın bir kısımı Bolu/Gerede Şubesi banka hesaplarına nakit olarak, diğer kısımı da verilen çekler ile sağlandığını, müvekkili davalı şirketin davacı şirkete hukuken ve vicdanen her hangi bir borcu ve yükümlülüğünün söz konusu olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini, %20’den az olmamak şartı ile kötü niyet tazminatına, hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. tarih ve …. Esas, ….. Karar sayılı kararı ile; iade ve teslim edildiği iddia edilen malların iade edildiğine dair davalı taraf savunmalarının ispat edilmemesi ve ayrıca yedi adet çek ödemesine dair çek üzerinde bulunan davacı şirkete ait görünen cirolar üzerindeki imzaların ilgili tarihlerde davacı şirket yetkililerine ait olmaması nedeni bu hususlardaki davalı iddialarına itibar edilmediği ve her iki tarafın ticari defterlerinde uyumlu olan ve birbirini doğrulayan kayıtlar gereği davacının takip tarihi itibarıyla 79.520,58.TL alacaklı olduğunun kabul edildiği, her ne kadar takipte işlemiş faiz talebi yer alsa da dosya kapsamında davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi belge mevcut olmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, davacının alacağının takip tarihi itibarıyla likid olması da gözönüne alınarak icra inkar tazminatının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece verilen fazlaya ilişkin talebin reddine dair karara karşı istinaf yoluna başvurduklarını, kararın istinaf edilen bu bölümünün bozulmasını, ret edilen icra takibindeki işlemiş faiz taleplerinin de kabulüne karar verilmesini talep etmekle, davalının meddeabihi temlik eden şirket ile aralarındaki ticari ilişkiyi de söz konusu malların müddeabihi temlik eden şirketçe gönderildiğini kabul etmiş ve davalı tarafça söz konusu malların teslim alındığını, müddeabihi temlik eden şirketin tedarik borcunu yerine getirdiğini bu hususlarda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, kaldı ki söz konusu faturaların davalının defterlerine işlenen kabul edilmiş faturalar olduğunu, iş bu halde davalının temerrüde düşürülmediğinden bahsetmenin mevcut duruma uygun düşmeyen bir tespit olduğunu, 6102 sayılı TTK 1530. Maddesi hükmünün açıkça alacaklının tedarik borcunu yerine getirmiş olması halinde borçlunun, ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılacağına ve alacaklının faize hak kazanacağına hükmettiğini, özel kanun niteliğindeki 6102 sayılı TTK hükmü açık iken konu genel hükümler kapsamında değerlendirilerek, dosya kapsamında davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi belge mevcut olmadığından bahisle işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle mahkeme kararının istinaf edilen fazlaya ilişkin talebin reddine dair bölümünün kaldırılarak, ret edilen icra takibindeki işlemiş faiz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf talebi ile; mahkemece yapılan yargılama sonucunda hükmün usul ve esas bakımından hukuk kurallarına aykırı olduğundan istinaf yargılaması yapılarak yerel mahkeme kararının kaldırılarak hukuka uygun yeni bir hüküm kurulmasına, mahkemece davacı şirketin merkezi ve yetkililer ile hukuki ilişkin varmış gibi davacının iddia ve beyanları doğrultusunda ara kararlar kurarak tek yanlı bir biçimde, davalı müvekkili şirketin iddia, savunma ve delillerini usulen göz önünde bulundurmaksızın hüküm kurulduğunu, davacının iyi niyetli ve basiretli bir tacir olarak hareket etmediğini, müvekkili şirket aleyhine işbu davayı ikame etmiş olması yanı sıra ayrıca 2015 yılı ticari defterinin kapanışı sonrasında dahi kayıt yapmış olmasından ve Gerede Şubesi ticari temsilcilerini gizlemesinden de açıkça anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından nakliye şirketi vasıtası ilgili malların iade edilmiş olduğuna dair yasal delilleri ve ödemelere ilişkin tam ciro yoluyla devredilen çekleri ayrı ayrı ve ayrıca müvekkili lehine delil olan ticari defterleri sunmuş olması karşılığında yerel mahkemenin bu hukuki argümanları yok saydığını, onun yerine davacının salt iddiaları çerçevesinde, davacının ancak aleyhine delil olma niteliğini haiz ticari defterler ile yalnız çeklerin arkasındaki tam ciro sonrasında yer bulan davacı şirket kaşesindeki imzaların davacı şirket merkezi yetkililerinin imzaları ile mukayese etmek neticesinde davacının iddialarının hukuki olduğu sonucuna gerekçesiz olarak ulaşabildiğini, dosyaya sunulan ticari defterler, belgeler ile kayıtların incelenmesi yanı sıra iade mallara ilişkin kayıt ve belgeler ile davacıya yapılan ödemelere ilişkin çekler ve devir teslimi, çeklerin tam ciro edilmesi, teslim alan şube yetkilileri tarafından kullanılan, tahsil edilen, tahsil edilmesini sağlayanların, çeklerin ödenmesi safahatındaki zincirleme yasal işlemlerin sarfı nazara alınmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddini, icra takibinin iptalini ve mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas, ….. Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “İtirazın İptali (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)” davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalıya mal sattığını, mal bedelinin ödenmediğini, bu nedenlerle davalıya karşı icra takibi başlattıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin savunmasında bir kısım malların ayıplı olması nedeniyle iade edildiği, teslim alınan diğer mal bedelinin ödendiği savunmasında bulunduğu, ilk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde, davalının mal teslimini kabul ettiği, davalının bir kısım malların iade edildiğini ispat edemediği gibi, davalının ödeme iddiasını da ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği iş bu karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri bakımından çözümlenmesi gereken sorun TTK’nun 1520. maddesi uyarınca davacının temerrüt faizine hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Asıl alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun TBK’nun 117.maddesi uyarınca temerrüde düşürülmesi gerekir. TTK’nun 1530.maddesi uyarınca bu esastan ayrılmamak suretiyle taraflar arasında sözleşme varsa öngörülen tarihte veya sürede borcun ödenmemesi halinde temerrüt durumunun oluşacağı öngörülmüştür.(Yargıtay 23.HD’sinin 2015/7026-2016/95 EK sayılı kararı bu mahiyettedir)
Somut dosyamızda taraflar arasında TTK’nun 1530. maddesi uyarınca faiz uygulanacağına dair sözleşme olmadığı, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşürmediği, bu nedenlerle TTK’nun 1530 maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmasının şartlarının bulunmadığı anlaşılarak ilk derece mahkemesince asıl alacak miktarı üzerinden takibin iptali kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf sebepleri bakımından çözümlenmesi gereken sorun davalının ayıplı olduğu iddia edilen malları iade edip etmediği ve ayıplı olduğu iddia edilen mallar dışında kalan malların ödemesinin çek ile yapılıp yapılmadığına ilişkindir.
İlk derece mahkemesi kararında açıklandığı üzere davalının dava konusu ayıplı malları davacı şirketin yetkili temsilcilerine ya da çalışanlarına teslim ettiğini ispat edemediği anlaşılmıştır.
Davalı vekili ayıplı mallar dışında kalan mal bedelinin çek ile ödendiğini iddia etmiş ise de davacı tarafça çek ile yapılan ödemenin kabul edilmediği ve bu çeklerde yer alan ciroların davacı şirketin yetkili temsilcilerine ait olmadığı şeklinde imza itirazında bulundukları ve ilk derece mahkemesince yapılan imza incelemesi sonucu alınan raporda çeklerde davacı şirket temsilcilerine atfen atılan imzaların davacı şirket yetkililerine ait olmadığı tüm bu nedenlerle davalının ödeme iddiasını ispat edemediği anlaşılarak ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, ….. Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2)a-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 59,30.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 5.432,05.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 1.402,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4.029,65.TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)a-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
b-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından taraflar vekili lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda oy birliğiyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 13/12/2021 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır