Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/327 E. 2022/583 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/327
KARAR NO : 2022/583
KARAR TARİHİ : 09/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : …
NUMARASI : … ESAS-… KARAR
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/05/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurum tarafından kaçak su kullanma tespiti, sayaç sökme, takma, su açma-kesme hizmeti alımı işinin davalıya ihale ile verildiği, bu yönde taraflar arasında sözleşme düzenlendiği, ancak davalı şirket tarafından davalı şirkete bağlı olarak çalışan işçilerden biri olan …’ın 18/09/2014 tarihinde iş akdinin sona erdirildiğini, bunun üzerine …’ın Adana 7. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açtığını, yapılan yargılama sonunda 19/02/2015 tarih … Karar kararında feshin geçersizliğine …’ın … Dağıtım Hiz. A.Ş.’de işe iadesine karar verildiğini, verilen karar üzerine … vekili tarafından davacı kuruma karşı Adana 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden, Adana 14. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile de ücret alacağı yönünde icra takibi başlatıldığını belirterek, yapılan icra takipleri sonucunda … için 08/07/2015 tarihinde 1.675,43.TL, 27/07/2015 tarihinde 362,01.TL ve 05/04/2016 tarihinde 33.235,88.TL olmak üzere ödenen toplam 35.273,32.TL’nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; açılan rücu davasının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle açılan davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin adresinin İstanbul olduğu, söz konusu davaya bakmanın İstanbul (Çağlayan) Asliye Hukuk Mahkemelerini yetkili olduğunu, bu nedenle mahkememizce yetkisizlik kararı verilerek dosyanının yetkili İstanbul(Çağlayan) Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiğini, davacı idarenin davacı işçiye işe başlatmama tazminatını hukuken ödememesi gerekirken bu ödemeyi yaptığını, bu nedenle rücuen istemesinin hatalı olduğunu, davacı talebinin reddine karar verilmesini talep ettiğini, dava dışı işçinin kesinleşen yargı kararına istinaden işe iade başvurusunda bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, kesinleşen işe iade kararında dava dışı işçiye yapılacak ödemelerden müvekkili ile davacının müşterek- müteselsil sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 13.063,36.TL’nin 05/04/2016 tarihinden itibaren, 837,71.TL’nin 08/07/2015 tarihinden itibaren 181,01.TL’nin 27/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, ödenen tazminatların tahsili için açılan rücu davasında yerel mahkemenin kısmi kabul kısmi red kararında reddedilen kısmın hukuk ve usule aykırı olup reddedilen kısım yönünden kararın kaldırılması gerektiğini, mahkeme kararında bilirkişi raporu baz alındığı gerekçe gösterilmiş olmasına rağmen raporda belirtilen yarı yarıya rücu miktarının bile altında tazminata hükmedilmesinin tek başına kararın usul ve yasaya aykırı olduğunun kanıtı olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu durumlarda, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu ancak kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işverenlerin, dava dışı işçiye karşı müteselsil sorumlu olduğunu, iç ilişkide ise bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda Yargıtay yerleşik içtihatları ve doktrin tarafların kendi aralarında sözleşme yapabilecekleri doğrultusunda görüş bildirdiğini, yine karara dayanak bilirkişi raporunda müvekkili kurumca maaş bordrosu sunulmadığı belirtildiğinden yapılan bilirkişi incelemesinin eksik ve yetersiz olduğunu, maaş bordrosu istenildiğinde kurumca sunulabileceğini, maaş bodrolarına göre yapılan hesaplama da işe başlatmama tazminatına esas maaş bordrosunun ayrı değerlendirilmesi ve işe iade ihtarının kuruma tebliğ edildiği tarihin belirlenmesi bu tarihe ilişkin işçi ile aynı işi yapan emsal işçinin maaş bordrosu dikkate alınması gerektiğini, boşa geçen sürenin maaş alacağı toplamına esas maaş bordrolarında da emsal işçi ücretlerine göre yapılmalı ve giydirilmiş ücretlerin dikkate alınması gerektiğini, emsal işçi ücretlerini belirlemeden mevcut maaş bordrosunu asgari ücrete oranlayarak mevcut dönem ücret bulma yöntemi ile boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının hesaplanamayacağını izah edilen nedenlerle mahkemece verilen usul ve yasaya aykırı kararın kısmi red esas yönünden bozulmasına, davanın dava dilekçesindeki miktar yönünden tam rücu şeklinde kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf talebi ile; müvekkili şirket ile davacı idare arasında imzalanan ihale sözleşmesi gereğince, davacının asıl işi olan sayaç okuma, açma-kapama, su sayaçlarını takma-sökme işini layıkıyla yerine getirdiğini, müvekkili tarafından yerine getirilen davacının bu asıl işinde, davacı asıl işverenliğinde personeller çalıştırıldığını, ne var ki bu personelin tüm denetim ve kontrolünün davacı idareye ait olduğunu, zira müvekkili şirket ile davacı arasında ihale sözleşmesi imzalanmadan önce de … ASKİ asıl işverenliğinde aynı işi yerine getirmekte olduğunu, diğer anlamda söz konusu personelin asıl ve gerçek işvereninin davacı … olduğunu, dava dışı işçinin iş akdinin son bulması sonucu açılan işe iade davacısı neticesinde, işçinin işe iadesine, işe başlatılmaması durumunda 4 aylık brüt ücret tutarında işe başlatmama tazminatına ve 4 aylık boşta geçen süre alacağının ödenmesine karar verildiğini, mahkemece verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak 24/11/2015 tarihinde kesinleştiği lakin 24/11/2015 tarihinde işçinin aynı işyerinde işe başlatılmasının hukuken ve fiilen müvekkili şirket yönünden imkansız olduğunu, zira müvekkili ile davacı arasındaki ihale sözleşmesinin 28/02/2015 tarihi itibarıyla sürenin dolması sebebiyle sona erdiğini, 01/03/2015 tarihli yeni ihalenin ise müvekkili şirket dışında bir başka firma tarafından üstlenildiğini, dava dışı işçinin kesinleşen yargı kararına istinaden işe iade başvurusunda bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, somut olayda kesinleşen işe iade kararının dava dışı işçi vekili tarafından ne zaman tebliğ alındığı ve 10 günlük yasal süre içinde muhataplara usulü dairesinde işe başlama başvurusu yapıp yapmadığının araştırılması gerektiğini, zira dava dışı işçi tarafından 10 günlük süre içinde müvekkili ve davacı idareye başvuru yapılmamış ise işçinin işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacağını talep etme hakkı olmayacağını, işe başlama başvurusunun varlığı ve tebliğine ilişkin hiçbir inceleme yapılmadan verilen kararın hukuka aykırı olması nedeniyle mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “Tazminat (Rücuen Tazminat)” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketeler bağlı olarak çalışan dava dışı …’ın işçilik alacaklarına ilişkin açtığı dava sonucu hükmedilen bedelin asıl iş veren olarak dava dışı işçiye ödendiğini, davacı ve davalı şirketler arasında sayaç okuma, açma, kapama, kaçak su tespiti sözleşmesi bulunduğunu bu sözleşmeler uyarınca davalıların çalıştırdıkları işçilerin işçilik haklarından kaynaklı ödemelerden sorumlu olduğunu, davacının ödediği bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği iş bu karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf sebebi bakımından çözümlenmesi gereken sorun ihale yoluyla alınan hizmet alım sözleşmelerinde, sözleşmede yüklenicinin çalıştırdığı işçi ücretlerinden kimin hangi oranda sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı takdirde, asıl işverenin yapmış olduğu ödemenin tamamını yüklenici konumundan olan alt işverenden isteyip isteyemeyeceğine ve bilirkişi raporundaki hesaplamanın doğru olup olmadığına ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.(Yargıtay 15.HD’nin 2021/933-2926 EK sayılı bu mahiyettedir)
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca işçilik alacaklarından davacının sorumlu olacağına dair bir hüküm olmadığı anlaşılarak bilirkişi raporuna göre davacının ödemesi gereken miktarın 28.164,16.TL olarak hesaplandığı, her ne kadar davacı vekili bordroya göre ödeme yaptıklarını, ilk derece mahkemesince bordronun istenmediğini iddia etmiş ise de, bilirkişi raporunda ikili hesaplamanın yapıldığı, davacı vekilince bu hesaplamaya itiraz edilerek dosyaya bordro ibraz edilmediği ve istinaf aşamasında yeni delil ibraz edilmeyeceği anlaşılarak dairemizce bilirkişi raporunun son sayfasında işçinin maaş bordroları nazara alınarak yapılması gereken ödeme miktarı olan 28.164,16.TL’nin davacı tarafından istenebileceği anlaşılmıştır.
Davalı vekili dava dışı işçinin süresi içinde işe iade talebinde bulunmadığını, sözleşmenin sona erdiğini ve davalı işçinin iade edileceği bir iş olmadığını davacının yapmaması gereken bir ödeme yaptığından bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de, dava dışı işçinin iade edileceği bir iş bulunmadığı şeklindeki beyan karşısında artık dava dışı işçinin süresi içinde başvurmadığını söyleme imkanı olmadığı, dava dışı işçinin süresi içinde başvursa bile iade edilecek bir işin olmaması tarafların tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı anlaşılarak davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ile 28.164,16.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi ile hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacı vekili tarafından Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararına ilişkin yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-Davalı vekili tarafından Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararına ilişkin yapılan istinaf başvurusunun REDDİNE,
3)-6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b/2 hükmü uyarınca Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4)-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
5)-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
28.164,16.TL’nin 26.126,72 TL’sinin 05.04.2016 tarihinden itibaren, 1.675,43.TL’sinin 08.07.2015 tarihinden itibaren, 362.01.TL’sinin 27.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
6)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 1.923,89.TL nispi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 602,39.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.321,50.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7)-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 602,39.TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8)-6100 Sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince 29,20.TL başvurma harcı, 311,40.TL tebligat gideri, 5,10.TL müzekkere gideri ve 300.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 645,70.TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre 515,56.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9)-6100 Sayılı HMK’nın 330 maddesi gereğince davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 5.100,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10)-6100 Sayılı HMK’nın 330 maddesi gereğince davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 5.100,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf incelemesi yönünden;
1)-a)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
b)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.923,89.TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 241,00.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.682,89.TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
2)-a)6100 sayılı HMK.nun 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 35,50.TL tebligat gideri, 57,50.TL posta gideri olmak üzere toplam 241,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b)Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından lehe vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4)-6100 sayılı HMK.333 maddesi uyarınca peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
5)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 09/05/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır