Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/246 E. 2022/654 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/246 – 2022/654
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/246
KARAR NO : 2022/654

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS-… KARAR
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Mersin İl Müdürlüğü sorumluluk alanı içindeki 2. Grup abonelerinin el bilgisayarı/endeksör ile (GPRS) okunması için sözleşme akdedildiğini, davanın esasının, davalının sözleşme ile belirlenen ancak sözleşmeye aykırılık göstererek ödemediği kaçak ihbarından doğan alacakların ödenmesi talebine ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin, sözleşme süresince davalıya bildirdiği, abone durum kodu ve kaçak ihbar adeti ile kaçak ihbarına ait birim fiyat tarifeleri üzerinden hesaplama yapıldığında toplam alacaklarının tespit edileceğini, davalının, abone-sayaç durum kod bildirimleri ve kaçak ihbarlarının bedelini yıllardır hukuka aykırı olarak ödemediğini, bu durumda akla gelmesi gereken ilk sorunun, yüklenici şirketin sözleşme gereği kod ve kaçak bildirimlerini, davalıya hiç bildirmemesi halindeki akibeti olduğunu, müvekkili şirket tarafından eksik, hatalı, kasıtlı olarak teknik şartname 5,3 de belirlenen kodların dışında bir bildirim yapılması ya da hiç yapılmaması halindeki sözleşmenin 17. madde hükmü gereği fahiş ceza uygulamalarına maruz bırakıldığını, davalının sözleşme gereği güçlü olduğunu ve müvekkili şirketi istekleri doğrultusunda işlem yapmaya mecbur bıraktığını, davalının bu kadar ceza uygulama tehdidini elinde bulundururken, bildirim yapıldığında tahakkuk ve/veya tutanağa bağlandıktan sonra ödeme yapacağını belirttiğini, ancak bu edimlerin hukuken kendisinde olmasına rağmen makul zamanda ve iyi niyetle olayı çözüme kavuşturmadığını, taraflar arasındaki teknik şartname gereği, tablo halinde ve eki olarak klasörlerce yapılan işin detayının davalıda mevcut olduğunu, kaçak kullanımına giren kodlarına ilişkin ödemelerin yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin esas amacının, davalının görev, yetki ve sorumluluk sahasında ve sözleşme konusu kapsamında yürütülecek işlerin üçüncü şahıslara yaptırılması işi olduğunu, sözleşmenin bir bütün olarak değerlendirilmesinde ve özellikle de teknik şartnamenin 3.1 maddesinde düzenlenen ana hizmet tanımı ile 2.1 maddesinde ana hizmetlerin neler olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin 5. maddesindeki ana hizmet kavramında nelerin ana hizmet kavramına girdiği ve buna bağlı olarak da ödemelerin nasıl yapılacağının belirtildiğini, ana sözleşmenin 2. Maddesinde belirtilen tahakkukla ilgili olarak da, asıl ve ödemeye esas olan hizmetin sunulması ile tahakkuka bağlanan faturanın mevcudiyetinin yeterli olup bunun tahsil edilip edilmemesi veya abonenin alacaklı olması gibi hususların yükleniciyi ilgilendirmeyeceğini, yüklenicinin sözleşme gereği üzerine düşen edim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, yüklenici şirketin görevinin verilen iş emirleri doğrultusunda ilgili mahalde abone durumunu belirlemek ve bildirim yapmakla yükümlü olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin görevinin sözleşme ve teknik şartnamede açıkça belirtildiği üzere bildirim yaptığı noktada sona ereceğini, ancak davalının görevinin yapılan bildirimlerden sonra ilgili mahale giderek yüklenicinin bildirimleri doğrultusunda tutanak tutmak ve sonuçlandırmak olduğunu, davalının yaptığı eylem ve işlemlerin usul ve yasaya aykırı olup yapılan işlem ve eylemlerin zararının tazmin edilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin dönemlerinde endeks okumada, teknik şartnamenin 3.1 ve 5.3 maddeleri gereği oku gel ve kaçak kod bildirim bedellerinin tespitini, şimdilik 50.000,00.TL’nin faizi ile birlikte KDV sininde davalıdan tahsilini, hüküm altına alınan alacaklarına ticari avans faizi uygulanmasını ve davalı kurumdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, yetkili mahkemenin Adana Mahkemeleri olduğunu, dava konusu taleplerin de zamanaşımına uğradığını davacı tarafın kaçak bildirimlerinin sözleşme kapsamında ücrete dönüşmesi, bu bildirimler kapsamında kaçak tutanağının düzenlenmesi ve tahakkukun yapılması şartına bağlı olduğunu, aslında buradaki amacın, kaçağa bağlanan bildirimler sonrasında yapılacak kaçak tahakkuklarından elde edilecek gelirlerden, kaçak ihbarını yapan okuma şirketlerine hakkaniyet kapsamında pay verilmesi olduğunu, somut olayda davacı tarafın iddia ettiği bildirimlerin hiç biri hakkında kaçak işlemi yapılması mümkün olmadığından, kaçak tahakkuku yapılması ve dolayısıyla da gelir elde edilmesinin mümkün olmadığını. yine bu nedenle de davacı yüklenicinin bildirimlere ilişkin olarak sözleşme kapsamında bir alacağının doğmasının da söz konusu olmadığını, davacı tarafın iddia edilen sistemsel bildirimlere ilişkin olarak sözleşme gereğince ücrete hak kazanmasının mümkün olmayıp, aksi yöndeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, öte yandan davacı tarafın iddialarının Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin hak ediş hükümlerine ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğunu, taraflar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmeleri’nin 9.2 maddesinde ihale dökümanını oluşturan belgeler arasında Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin sayıldığı, söz konusu şartnamenin 42. maddesinde de geçici hak edişlere itirazın ne şekilde olacağının açıkça düzenlendiğini, dava konusu sözleşmelere ilişkin bir kısım hak ediş belgelerinin ihtirazı kayıt olmaksızın davacı tarafça imzalandığını ve ödemelerinin yapıldığını, yine davacının 10 günlük süre içerisinde hak edişlere itiraz ettiğine dair bir başvurusu ve dilekçesinin de söz konusu olmadığını, kaldı ki söz konusu hak ediş belgelerinin zaten bizzat davacı yüklenici tarafından düzenlenen belgeler olduğunu, bu hali ile usulüne uygun şekilde itiraz edilmeyen ve ihtirazı kayıt konulmaksızın tahsil edilerek imza altına alınan hak ediş ödemelerinin davacı yüklenici tarafından olduğu gibi kabul edildiğinin sözleşme gereğince açık olduğunu, gelinen aşamada bu durumun aksinin iddia edilerek eksik hak ediş yapıldığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın tacir olup, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek, imzaladığı sözleşme hükümlerine uymakla mükellef olduğunu, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydı ile temerrüd söz konusu olmadığından davacı tarafın faiz talebinin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacı tarafın dosya içerisinde mevcut hak edişlere herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan davalı tarafından yapılan ödemeleri aldığı anlaşıldığından davacı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebinin mahkememizin ara kararı ile reddine karar verildiği, davacının 10 günlük süre içerisinde hak edişlere itiraz ettiğine dair bir başvurusu ve dilekçesinin de söz konusu olmadığı, yüklenicinin hak ediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hak ediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hak edişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok 10 gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorunda olup, yüklenicinin itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı, şartnamede belirtilen süresi içinde itirazı bulunmayan davacı şirketin davalı tarafından yapılan hakedişler ve bu kapsamda yapılan ödemeleri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağından davacı yüklenicinin oku-gel ve kaçak kod bildirim bedellerine yönelik alacak talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf talebi ile; davanın esası davalının sözleşme ile belirlenen ancak sözleşmeye aykırılık göstererek tahakkuk işlemini yapmayarak ödemediği abone kod ve kaçak kodlardan doğan alacakların ödenmesi istemi olduğunu, tahakkuk işlemi yapılmamış olan bu alacağın hakedişe yansımamış olduğundan geçici hakedişe itirazı kayıt konulmasınında gerekli olmadığını, yerel mahkeme tarafından verilen kararın esas ve usul yönünden yanlış bir karar olduğunu, dava ile talep edilen tahakkuka bağlanmamış ve hakedişlere yansımamış alacak kalemlerinin hesaplanması konusunda ara kararı düzenlenmiş iken ısrarla bu hususun gözardı edildiğini, dosyanın eksik inceleme aşamasında kaldığını, makul sürede tutanaklar tutulmadığı idare kendisine düşen görevi yerine getirmediği için davacı müvekkil firmanın alacaklı olduğunu, anayasa ile düzenlenen angarya yasağı ilkesi dikkate alınarak müvekkile ödenmesi gereken bedel hesaplanmadığını ve hizmeti yerine getirdiği halde davalının sözleşme gereklerini yerine getirmediği için hizmet alacaklarını alamadığını, Yargıtay ilgili dairesinin yerleşik kararları karşısında müvekkilin alacaklarını talep etmekte haklı olduğunu, sayaç okuma işi hizmet alım sözleşmelerinin kamu kurumları ile yapılan diğer sözleşmelerden farklı nitelik taşıdığını, sözleşmelerin bir kısmı başlangıçta kamu kurumu ile imzalanmış ise de , iş Tedaş tarafından özel sektöre devredildiğini ve sayaç okuma şirketleri bu konuda davalı ve sorumlu olduğunu, müvekkile aynı işi yapan birçok firmanın aynı konuda açtığı davaların kabulüne ilişkin kararlar Yargıtay’ca onandığını, bu onanan kararlarda da davalıların hekedişlerde ihtirazı kayıt bulunmadığına ilişkin beyan ve itirazları kabul görmediğini, bu konuda bir içtihat birliği oluştuğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, Hizmet Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında El Bilgisayarı Endeksör ile Endeks Okuma Hizmet Alım Sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili şirketin elektronik ortamda gelen ve veri ve emirleri abone ve sayaç durum kodlarına bağlı olarak sözleşme hükümleri içerisinde davalı idareye elektronik ortamda bildirdiğini, davalının abone-sayaç durum kod bildirimleri ve kaçak ihbar bedellerini ödemediğini belirterek, oku-gel ve kaçak kod bildirim bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmalarında sözleşmenin bir parçası olan Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin Hak Ediş Ödemeleri başlıklı 42.maddesinde hak edişlere itirazın ne şekilde yapılacağının düzenlendiğini davacının hak edişlere bir itirazının olmadığını, tarafların bu konuda birbirilerini ibra ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince hak edişlere süresi içinde itiraz edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında El Bilgisayarı Endeksör ile Endeks Okuma Hizmet Alım Sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin sona erdiği, davacının hak edişlere bir itirazının olmadığı anlaşılarak, davacı vekilinin istinaf sebepleri bakımından çözümlenmesi gereken sorun, itiraz edilmeyen hak edişler bakımından sonradan alacak isteminde bulunulup bulunulamayacağı noktasındadır.
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin 9.1, 9.2 maddeleri ile sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 2/3 maddesi yollamasıyla 42. maddesinin a bendinin 1/7. paragrafında; Yüklenicinin itirazlarını maddede belirtilen şekilde ve süresinde bildirmediği takdirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmiş olup, sözleşme konusu işin sona erdiği, davacının süresi içinde hak edişlere itiraz etmediği ve hak edişleri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı anlaşılarak bu nedenlerle davacının bir takım alacaklarının hak edişe bağlanamadığı gerekçesiyle dava açamayacağı anlaşılarak ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.(YARGITAY 23. Hukuk Dairesi’nin 2019/1599 – 2020/2152 EK Sayılı kararı benzer mahiyettedir.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde oluşturulması uygun görülmüştür.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70. TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 09/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır
Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır