Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1626 E. 2023/516 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1626
KARAR NO : 2023/516
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …,..
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …,…
DAVANIN KONUSU : Alacak (Adi Ortaklıktan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
YAZIM TARİHİ :…

… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2020/… karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş.’nin 2010-2011 dönemi öğrenci servis işinin yapılmasına ilişkin sözleşme düzenlendiğini, sözleşme uyarınca her iki şirketin servis hizmetini birlikte ifa etttiğini ve servis hizmetinde kullanılan araçların petrolünün davalı şirketten karşılandığını, bu şekilde davalı şirketin … firmasının kendisi için belirlediği kotayı doldurduğunu, bu dönemde kaç öğrenci taşındığının taraflar arasında daha önce görülüp usulden reddedilen dosyada … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş.’nin verdiği cevapla belirli olduğunu, davalı şirketin davacı şirkete elde edilen kâr payını vermediği ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 5.000,00.TL’ye karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14.11.2019 tarihli dilekçe ile talebini toplam 250.674,76.TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, iddialar 5 yıl öncesine dayandığından 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, tarafların 2010-2011 dönemi için … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş.’nin servis işini üstlendiğinin doğru olduğunu, ancak bunun dışındaki tüm davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin borca batık olması ve kötü şöhreti nedeniyle dönemin başladığı daha ilk günlerde sorunlar çıktığını, davacının sözleşmenin ifasına hiçbir katkısı bulunmayıp sözleşme gereklerinin tamamının müvekkili tarafından yerine getirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davalı tarafın zamanaşımı savunması somut davanın adi ortaklıktan kaynaklanması ve TBK 147/4. maddesi hükmü uyarınca reddedildiği, her iki tarafın konsorsiyum olarak üstlendiği dava dışı … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş. ile düzenlenen 30.06.2010 tarihli öğrenci taşımacılığına ilişkin sözleşme dikkate alındığında bu talebin; adi ortaklığın tasfiyesi olarak değerlendirilmesi ve çözümü gerektiğinden davacı tarafın hukuki tavsifi ile bağlı kalınmadığı ve uyuşmazlığa uygulanacak kanun hükümlerinin re’sen uygulandığı, 30.06.2010 tarihli sözleşmede tarafların adi ortaklıktaki kazanç ve zarar katılım payları konusunda bir düzenleme yapılmadığından eşit kabul edildiği, (6098 m. 623/1) adi ortaklığın ortakları olan her iki taraf da tacir olduğundan ticaretlerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket yükümlüklerinin bulunduğu (6102 TTK m 18), tarafların adi ortaklıkla ilgili ayrı defter tutmayarak, bunların yasal tasdiklerini yaptırmayarak ve bundan ayrı olarak kendi defterlerini de mevzuata uygun tutmayarak bu yükümlüğe aykırı davrandığı, bunun dışında adi ortaklığın hesaplarını tutan davalı ortağın adi ortaklığın gelir ve giderlerini de gerçeğe uygun bir şekilde tutmadığı, taraflar arasında tasfiye memuru konusunda uzlaşma sağlanmadığından tasfiye memurlarının mahkemece atandığı, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/… esas sayılı dosyasına … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş. tarafından verilen 12.09.2011 tarihli cevabi yazıda 2010-2011 döneminde … Tur. Ltd. Şti. ve … Pet. Ltd. Şti. konsorsiyumu tarafından 768 öğrenciye taşıma hizmeti verildiği belirtildiğinden adi ortaklığa konu işin yapıldığının sabit olduğu, davalı tarafın işin başlangıcından kısa bir süre sonra davacı ortağın üstlenilen iş konusunda hiçbir şey yapmadığını, işin davalı şirket tarafından yapıldığını ileri sürmüş olmakla birlikte soyut iddia dışında bu konuda delil sunmadığı, bunun dışında davalı tarafın tasfiye memuru raporlarına karşı itirazında yer alan; hostes gideri, personel gideri vb. giderler konusunda tek taraflı iddia dışında belge sunmadığı, az önce belirtildiği gibi tacir olan her iki ortağın ticaretlerine ilişkin bütün faaliyetlerinde basiretli davranma yükümlüğünün bulunmadığı, bu nedenle bu yönde savunma/itirazlar yerinde görülmediği, tasfiye memurlarının düzenlediği raporlardan sözleşmeye konu işten elde edilen gelir ile giderlerin düşümünden sonra dağıtıma tabi tutar 533.886,78.TL, davacı şirketin ve davalı şirketin ortaklık için yaptığı harcamalar, davacı ortağın yaptığı katılım payı ve 500,00.TL eklendiğinde davacıya ödenmesi gereken kâr payı 250.647,76.TL olduğu, bu nedenle davacı ortağa belirlenen kâr payının ödenmesi suretiyle tasfiyenin sonuçlandırılmasına karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme gereklerinin tamamının müvekkili tarafından yerine getirildiğini, taşıma işinin tek başına müvekkili tarafından üstlenilmek zorunda kalındığını, bu durumun dikkate alınmadığını, davacı davasını sebepsiz zenginleşme dayalı açtığı halde, mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak davanın adi ortaklığın tasfiyesi olarak ele aldığını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı süresinin 2 ve 5 yıl olup, alacağın zamanaşımına uğradığını, ortada ortaklık veya adi ortaklık bulunmadığını, sadece davacı tarafça sözleşmeye imza atıldığını ancak sözleşme ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, davacının işin ifasına katılmadığını, bu yöndeki beyanları mahkemece soyut iddia olarak kabul edilmiş ise de, tanık dinletme talepleri reddedilerek kendilerine ispat imkanı tanınmadığını, davacı tarafın dava dışı okula gönderdiği … 7. Noterliği’nin 12/11/2010 tarihli ihtarındaki beyanlarının davacı iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, davacının sözleşmesinin ifasına katıldığına dair tek bir belge, fatura v.s. Sunamadığını, mahkemece topyekün tasfiyeye geçilmeden önce hangi tarafın haklı olduğu konusunda bir hukuki tespit yapmasının zorunlu olduğunu ancak bunun da yapılmadığını, yapılan tasfiyenin hatalarla dolu olduğunu, tespit edilen kârın fahiş olduğunu, mahkemenin ciro hesabında başka bir davada okul tarafından gönderilen yazının esas asıl alındığını ve 768 öğrenciye servis hizmeti verildiğinin kabul edildiğini, tasfiye heyetinin de bu veriyi kabul ettiğini, okulun kapatıldığı için bu bilginin teyit ettirilemediğini, tasfiye heyetinin her bir öğrenciden 1.100,00.TL ödeme alınmış gibi ciroyu hesaplandığını, bunun gerçeği yansıtıldığını, tasfiye heyetinin 845.000,00.TL ciro hesaplandığını ve 533.886,78.TL kâr tespit ettiğini, yani bu işten %60 kâr edildiğini, meşru bir işten bu oranda kar elde edilmesinin mümkün olmadığını, … Ticaret Odası’nın 05/12/2020 tarihli yazıda öğrenci taşımacılığında %5 oranında kâr olduğunun belirtildiğini, öte yandan masraf olarak sadece muhasebeleştirilen ve defterlere işlenen giderlerin dikkate aldığını, oysa servisçilik sektöründe araç sahibi olarak çalışan kimselerin kayıt dışı çalışması ve pek çoğunun vergi mükellefiyetinin dahi olmaması nedeni ile müvekkilinin giderlerini muhasebeleştirmede zorlandığını, bu hususun dikkate alınmadığını, okulun beyan ettiği öğrenci sayısının esas alınması durumunda her aracın 16 öğrenci taşıdığının kabulü ile bu durumda 40-50 araçla taşıma yapılması gerektiğini ve Eylül 2010- Haziran 2011 aralığında bu kadar servis aracına ödenen paranın hesaba katılması gerektiğini, yine sözleşme uyarınca her bir araçta hostes bulunmasının zorunlu olduğunu, bunun da 40 hostesin belli bir yevmiye ile çalıştırılmasını gerektiğini, en az 40 adet servisin ve 40 adet hostesi ile birlikte 10 ay çalışması gerektiğini, bu masrafların da hesaba katılması gerektiğini, sunulan belgelerin rapor hazırlanırken değerlendirilmediğini, dikkate alınmadığını, davacı tarafından keşide edilen ve müvekkiline ödenmeyerek protesto olunan 25.000,00.TL tutarlı senedin tasfiye hesabında dikkate alınmadığını, yine 08/03/2018 tarihli dilekçe ile sunulan ek sözleşme hükümleri ve yükümlülüklerin bilirkişi heyetince dikkate alınmadığını, bu sözleşmede işin karlılığında etki edecek pek çok hükmün bulunduğunu, bunların tamamının müvekkili tarafından yerine getirildiğini, okul yönetimince belirlenen 45 öğrencinin ücretsiz taşındığını, zarar edilince bu durumun ücretinin fatura ile istendiğini ancak okulun faturayı iade ettiklerini, bu belgelerin dosya arasında bulunduğunu ancak dikkate alınmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın alacak ve bünyesinde tasfiyeyi de içerdiği için tespite ilişkin hüküm kurulamayacağını, mahkemece faiz isteğini de içerir şekilde eda hükmü kurulması, nispi tarife üzerinden vekalet ücretine karar verilmesi ve harç düzenlemesinin de buna göre ele alınması gerekirken, faiz isteği yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin, harcın maktu alınmasının ve nispi tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının ve ek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, ıslah dilekçesi, davaya konu 30/06/2010 tarihli adi ortaklık sözleşmesi, ihtarnameler, taraflarca dosyaya sunulan kayıt ve belgeler, … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş.’nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/… esas sayılı dosyasına hitaben düzenlediği 12/09/2011 tarihli yazı, bilirkişi raporu, tasfiye heyeti tarafından düzenlenen raporlar ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında 30/06/2010 tarihli sözleşme imzalandığı konusunda bir çekişme bulunmayıp, uyuşmazlık, davacının alacak talebini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandırmasına karşılık mahkemece davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak görülmesinin doğru olup olmadığı, alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresinin ne olduğu ve zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, sözleşme ile belirlenen yükümlülüklerin kim tarafından yerine getirildiği ve ne miktarda masraf yapıldığı, hükme esas alınan tasfiye kurulu raporlarının eksik incelemeye dayanıp dayanmadığı, hükmedilen tasfiye payının gerçeği yansıtıp yansıtmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan 30/06/2010 tarihli öğrenci taşıma sözleşmesi niteliği itibariyle adi ortaklık sözleşmesidir. Davacı yan davada, davalı şirketin elde edilen kârdan davacıya pay vermediğini iddia edip alacak talep ettiğinden ve bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsadığından, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 03/05/2017 tarih ve 2016/9733 E., 2017/6424 K.sayılı ilamı da bu yöndedir) ilk derece mahkemesince davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak kabul edilip, zamanaşımının da adi ortaklığa göre değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesince, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin istikrar kazanmış içtihatlarındaki ilkeler doğrultusunda yargılama yapıldığı, iki adet mali müşavir ve bir avukattan oluşan tasfiye kurulu oluşturulduğu ve tasfiye kurulu tarafından hazırlanan rapor ve ek raporlar esas alınıp davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin varlığı, bu sözleşme kapsamındaki taşıma hizmetinin verildiğinin sabit olması, davalı tarafça sözleşme hükümlerinin tek başına yerine getirildiği iddiasının HMK’nin 200.maddesince tanıkla ispatının mümkün bulunmaması ve davalı yanın bu iddiasını ispata yarar yazılı delil de sunmaması ve yine tasfiyede dikkate alınması gerektiği belirlilen senedin ortaklık öncesine ait olması ve yapıldığı iddia edilen sair masraflara ilişkin yazılı delil sunulmaması karşısında, mahkemece sözleşmeye konu işin taraflarca ortak olarak yapıldığının kabul edilmesinde ve ispat edilemeyen masrafların dikkate alınmamasında hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Sözleşmeye konu öğrenci servis hizmetinin verildiği sabit olmakla birlikte, tam olarak ne kadar öğrencinin taşındığını ispata yarar bir delil taraflarca ortaya konulamamıştır. Ancak sözleşmeyi davacı ve davalı ile birlikte imzalayan … … … Eğitim İşletmeleri A.Ş., … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/… esas sayılı dosyasına hitaben düzenlediği 12/09/2011 tarihli yazı cevabında 2010-2011 eğitim döneminde 768 öğrenciye servis hizmeti verildiğini bildirdiğinden ve davacı tarafça da bu kadar öğrenci taşındığı iddia edildiğinden ve aksi de yani daha az öğrenci taşındığı davalı tarafça ispat edilemediğinden tasfiye kurulu tarafından 768 öğrenciye hizmet verildiği kabul edilip, ortaklık gelirinin de bu öğrenci sayısına göre hesaplanmasında bir hata görülmemiştir. Ancak davalı yan tasfiye heyeti rapor ve ek raporlarına karşı sunduğu itiraz dilekçelerinde, 768 öğrenci taşınmadığını, ancak taşındığının kabulü halinde ise bu sayıda öğrencinin taşınması için gereken giderin tasfiye kurulunun kabul ettiği miktarın çok üzerinde olduğunu, bu sayıda öğrencinin taşınabilmesi için 40-50 araca ihtiyaç olacağını ve yine aynı sayıda hostesin çalıştırılmasının zorunlu bulunduğunu, salt defterlerdeki kayıtlı giderlerin esas alınmasının hatalı olduğunu ısrarla savunmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29/03/2023 tarih ve 2022/… esas, 2023/… karar sayılı kararında, adi ortaklığa konu iş veya hizmetin gerçekleştirilmesi amacıyla masraf yapıldığı kesin olup, yapılan masrafların ispatı bakımından yazılı delil sunulmasa bile ortaklığın faaliyeti alanında uzman bilirkişi tarafından yapılan masrafların piyasa rayiçlerine (yapıldığı tarihteki) göre tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece Yargıtay 3. Hukuk Daire’sinin yukarıda belirtilen ilamına uygun olarak dosyanın ortaklığın faaliyeti alanında uzman bilirkişiye verilerek davalının itirazları yönünden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanıp değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının yeniden yargılama için mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davalı vekili tarafından … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2020/… karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2020/… karar sayılı kararının HMK.’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3)-Dava dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4)-Kaldırma nedenlerine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5)-a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
b)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 4.336,40.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davalıya İADESİNE,
6)-Taraf vekilleri tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte ilk derece mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
7)-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesine İADESİNE,
8)-İnceleme dosya üzerinden yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 18/07/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır