Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1285 E. 2023/228 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1285 – 2023/228
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1285
KARAR NO : 2023/228
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2020
NUMARASI : 2017/… ESAS 2020/… KARAR
DAVACI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av.
Av.
Av.
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas 2020/… karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin … Nakliyat Demir Çelik End. Ür. Paz. Tic. Ltd. Şti”’nin ortağı iken diğer ortağın isteği üzerine şirket için davalı bankanın … Şubesine ticari kredi başvurusunda bulunulduğunu, kredi sözleşmelerinin müvekkili tarafından imzalandığını ancak davalı bankanın başvuruyu reddettiğini, yaklaşık 1 ay sonra davacının 23.08.2012 tarihinde şirketteki tüm hisselerini diğer ortak olan amcası …’ye devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını ve bu durumun ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, davalı banka tarafından aleyhine İskenderun 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi ve İskenderun 5. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… E sayılı dosyalar ile icra takibi başlattığından haberdar olduğunu, icra takiplerinin anılan şirkete kullandırılan 18.06.2014 tarihli ticari kredi sözleşmelerine kefalet ve çek kredilerinden kaynaklandığını, şirketten 23.08.2012 tarihinde ayrılan davacı müvekkilinin 18.06.2014 tarihli kredi sözleşmelerinden dolayı borçlu olmasının, davalı bankanın şirket ortağı olmayan biri ile sözleşme yapmasının mümkün olmadığını, kredi yolsuzluğu ve usulsüzlüğü yapılarak müvekkilinin borçlandırıldığını bu hususta müvekkili tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek davacının kredi sözleşmesi uyarınca davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takiplerinin iptaline, icra takiplerinin dava kesinleşinceye kadar durdurulmasına, davalının alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, davacının müvekkili banka ile imzaladığı Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi ile müşterek/müteselsil kefil olmayı kabul ettiğini, nitekim Temmuz 2012 tarihli GNGKS’de borçlunun imzası ve kendi el yazısıyla yazdığı kefalet beyanı bulunduğunu, davacının borçlu şirket ortağı olması sebebiyle değil müteselsil kefil olarak borçtan şahsi olarak sorumlu olduğunu, dolayısıyla davacının şirket hisselerini devretmiş olmasının imzalamış olduğu kredi sözleşmesindeki kefaletini ortadan kaldırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile;”dava ve takip konusu yapılan krediler ile davacının bağlantısının bulunmadığı hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar verilmiş ayrıca takip sırasında davacıdan haksız tahsil edilen meblağların da istirdatına karar verilmiştir. Davacı aleyhine başlatılan her iki takipte davalı yan haksız ve kötü niyetli kabul edilmiş ve takiplerdeki asıl alacak miktar toplamı olan 225.153,30.TL’nin % 20’sine tekabül eden kötü niyet tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı 3.kişi … nakliyat arasında akdedilen kredi sözleşmesinin süresiz genel kredi sözleşmesi olduğunu, davacı kefil … kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan tüm kredilerden kefalet limiti dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkilinin imzasının yer aldığı sözleşme uyarınca, kullandırılan kredilerden birinin kapatılması borcun sıfırlanması söz konusu olsa dahi, kefilin sorumluluğunun sona ermeyeceğini, kefalet sözleşmesinin 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak akdedildiğini, yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun maddelerine göre değerlendirilmesinin kanuna aykırı olduğunu, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, menfi tespit davasıdır.
Davacı tarafından, dava dışı … Nakliyat Demir Çelik End. Ür. Paz. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı iken, şirket için davalı bankadan kredi başvurusunda bulunulduğu, kredi sözleşmelerini imzaladığı, ancak davalı bankanın başvuruyu reddettiği, bir ay sonra 23.08.2012 tarihinde şirketteki tüm hisselerini diğer ortak olan …’ye devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, davalı banka tarafından, İskenderun 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… ve 5. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… sayılı dosyaları ile hakkında icra takibi başlatıldığı, takiplerin dayanağının, 18.06.2014 tarihli ticari kredi sözleşmeleri, kefalet ve çek kredileri olduğu, şirketten 23.08.2012 tarihinde ayrılması nedeniyle 18.06.2014 tarihli kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçtan sorumlu tutulamayacağı iddia edilerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti, icra takiplerinin iptali ve davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiş, davalı ise, davacının imzaladığı Genel Nakdi Ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi ile müşterek/müteselsil kefil olmayı kabul ettiğini, Temmuz 2012 tarihli GNGKS’de borçlunun imzası ve kendi el yazısıyla yazdığı kefalet beyanı bulunduğunu, davacının şirket hisselerini devretmiş olmasının imzalamış olduğu kredi sözleşmesindeki kefaletini ortadan kaldırmayacağını savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İskenderun 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… (eski 2015/…) dosyası ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının banka ile imzalanan sözleşmeler, ihtarname ve hesap özeti olarak belirtildiği, takibin kesinleştiği, icra müdürlüğü tarafından davacı borçlunun maaş hesabına konulan haciz sonucu, davacı tarafından menfi tespit davasının açılmasından sonra icra dosyasına 1.864,49.TL ödeme yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
İskenderun 5. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… sayılı dosyasında, alacaklı davalı tarafından, borçlu davacı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının 12/11/2015 tarihli kredi sözleşmesi ve ihtarname olarak belirtildiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan 09/04/2019 tarihli raporda, davalı banka tarafından sunulan bila tarihli, 220.000,00.TL bedelli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’ndeki davacıya atfen atılı imzaların davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiş, bankacı bilirkişiden alınan 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda ise, icra takiplerine dayanak teşkil eden kredilerin ve tanzim edilen çek yapraklarının veriliş tarihi itibariyle, takip konusu yapılan kredilerin davacının imzasının bulunmadığı sözleşmeler nedeniyle tahsis edilmiş olduğu, davacının imzasının bulunduğu bila tarihli sözleşmenin ise, verilen kredilerle bağlantısı olmadığının tespit edildiği, ve davacı tarafından İskenderun 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… sayılı dosyasına, 18.12.2018 tarihinde 458,31.TL, 16.01.2019 tarihinde 458,31.TL, 19.02.2019 tarihinde 512,66.TL ve 18.03.2019 tarihinde 435,21.TL olmak üzere toplam 1.864,49.TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından, davaya esas teşkil eden icra takiplerinde alacağın dayanağı olarak kredi sözleşmeleri ve ihtarnamelerin gösterildiği, davanın, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olması nedeniyle, taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibinin dayanağı olan belgelerle sınırlı olmak üzere çözümlenmesi gerektiği, davalı bankanın, takip talebinde dayandığı borç ve borcun sebebi ile bağlı olduğu, davalı banka ile dava dışı … Nakliyat…Ltd.Şti arasında, davacının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu bila tarihli GNKS dışında, davacının kefaletinin ve imzasının bulunmadığı 17/08/2012 tarihli ve 01/03/2013 tarihli GNKS imzalandığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, takip talebindeki alacak kalemlerinin, davacının imzasının bulunduğu sözleşmeden kaynaklanmayıp, davacının imzası bulunmayan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığının tespit edildiği, bila tarihli sözleşmenin ise, verilen kredilerle bağlantısı bulunmadığı, ispat yükü kendisinde olan davalı bankanın, icra takiplerine konu alacağın, davacının kefili olduğu sözleşme kapsamında kullandırılan krediden kaynaklandığını ispat edemediği ve kefilin imzasının bulunmadığı sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı da bir sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacının icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve yargılama sırasında yapılan ödemenin istirdadına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca, İİK’nun 72/5 maddesine göre, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde davacı borçlu lehine tazminatına hükmedilmesi gerektiği, somut olayda, davalı bankanın takip başlatmakta haksız olduğu gibi, takibin dayanağı kredi sözleşmelerinde davacının imzasının bulunmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle, takipte kötüniyetli olduğunun kabul edilerek, davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş olmasının da usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 15.372,02.TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 4.115,67.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 11.256,35.TL nispi istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-yHMK’nın 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır