Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1178 E. 2023/481 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1178
KARAR NO : 2023/481
KARAR TARİHİ : 13/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2016/… ESAS-2020/… KARAR
DAVACI : … -(T.C….)-…
VEKİLİ : Av. ,,,
DAVALI : … … MÜHENDİSLİK ELEKTRİK ELEKTRONİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Ve Çıkma Payının Tahsili)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
YAZIM TARİHİ :…

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, davalı şirkette her biri 1.000,00.TL değerinde olan toplam 100 paya ayrılmış şirket sermayesinin 10 paya karşılık olan 10.000,00.TL’sine sahip ortağı olduğunu, ancak müvekkilinin ortağı olduğu şirketin yönetim ve işeleyişi ile gelir-gider tabloları hakkında davalı şirketten bilgi alamadığını, şirket ortaklarına şirketin işleyişi için ve şirket adına harcanmalar yapmak üzere tahsis edilen banka kartının bozulduğunu, yenisi talep edilmesine rağmen yeni bir banka kartı çıkartılmadığını, müvekkilinin adeta dışlandığını, davalı şirketin yönetici ortağının kişisel menfaatlerine göre hareket edip şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin bilgisi dışında çalıştırılan işçilerin sürekli değiştirildiğini, şirket işlerinde karışıklık meydana geldiğini, bu durumun süreklilik arz ettiğini, yönetici ortak ve yaşadıkları sorunlardan dolayı daha öncede bazı ortakların şirketten ayrıldığını, bugüne kadar kar dağıtımı yapılmadığını, müvekkilline şirket ortağı yerine işçi muamelesi yapıldığını, müvekkilinin şirketteki görevlerini yerine getirmesi sırasında müşterilerle görüşme taleplerinin olumsuz karşılandığını, müvekkilinin ortaklıktan çıkmak için gönderdiği ihtarnameye olumsuz cevap verildiğini, cevabi ihtarnamede ileri sürülen hususların doğru olmadığını, ortaklığın çekilemez hale geldiğini, ortaklar arasındaki uyumsuzluğun ve husumetin sürekli hale geldiğini belirterek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin belirlenerek davalı şirketten alınarak ödenmesine, dava süresince müvekkili davacı ortağın uğrayabileceği olası zararları engellemek amacıyla müvekkili ortağın davalı şirketteki hak ve borçlarının tedbiren tamamen dondurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/06/2017 tarihli duruşmada, her ne kadar dava dilekçesinde banka kartlarından söz edilmiş ise de, bu davada bu sebebe dayanmadıklarını, dava dilekçesinde bu hususun sehven yazıldığını beyan etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının şirketin kuruluşunda herhangi bir sermaye katkısı olmadığını, şirketin diğer ortak … … tarafından tek başına kurulduğunu, davacının şirketin herhangi bir çalışanı iken şirkete olan bağlılığını ve motivasyonunu artırmak için şirkete ortak yapıldığını, davacının koyduğu sermayeyi ispatlaması gerektiğini, davacının ortağı olduğu şirkete karşı doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak şekilde haksız rekabet içerisine girdiğini, şirkette çalıştığı dönemde ve halen ” …” isimli bir web sayfası oluşturduğunu, bu sayfa üzerinden davalı şirket ile aynı konuda ticari faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin müşteri çevresini kendisine bağlamaya çalıştığını, davalı şirketin müşterisi olan … Tekstil ünvanlı işyerinin yetkililerini arayarak davalı firmayı karaladığını, davalı şirket adına başlanan projeleri yarım bıraktığını, davalı şirkete ait projelerin müşterilerine giderek kendi adına yürütmek için teklifler verdiğini, davacının şirkete ait bilgisayar, telefon ve diğer elektronik eşyalara haksız bir şekilde el koyduğunu, davacının mesai saatlerine uymadığını, iş karşılığı alınan çeklerin karşılıksız çıkmasına sebebiyet verdiğini, yapılan işlere ait yazılım programlar ile yazılım bilgisayarını alıp götürdüğünü, şirkete iade etmediğini, açılan davayı kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… sayılı kararı ile; davacının çıkma sebebi olarak gösterdiği vakıalar hakkında her hangi bir delil ve belge göstermediği, bu sebeplerin ispatlanamadığı, diğer taraftan davacının dava tarihinden önce … ismiyle şahsi bir iş yeri kurduğu, bu iş yerinin faaliyet konusunun davalı firma ile aynı olduğu, davacının şahsi işletmesi için web sayfası oluşturduğu, burada işyerinin tanıtımının yapıldığı, faaliyetler konusunda bilgi verildiği, dava tarihinden önce diğer ortaktan kaynaklanan her hangi bir haklı sebebin ispatlanamadığı, her ne kadar dava tarihinden sonra diğer ortak … … faaliyet konusu benzer başka bir firma kurduğu ve davalı şirketin yargılamanın devamı sırasında gayri faal duruma düştüğü anlaşılmış ise de, dava tarihi itibariyle davacı ortağın şirketle haksız rekabet teşkil edecek iş ve eylemlere girişmesi dışında başka bir sebebin bulunmadığı, davacının kendi eylemleri ile açıklanan sürece sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf talebi ile; Davalı tarafın müvekkil davacının davalı şirkete karşı doğruluk ve bağlılık ile bağdaşmayacak şekilde haksız rekabet tutum ve davranışlar içerisine girdiği yönündeki maddi gerçeklikten uzak soyut beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkil davacının, “… Tekstil” unvanlı işyeri yetkililerini arayıp davalı şirketi karalaması, projeleri yarım bırakarak davalı şirketi zarara uğrattığı, işlere ait bilgi işlem sistemine şahsa özel şifreler ve süreler koyduğu söz konusu olmayıp; müvekkil beyanlarına göre davalı şirket yetkilisi … … davalı şirketin müşterilerine yapılan işlerin karşılığı olan bedeli güvence altına almak amacıyla tasarlanan yazılımlara şifre ve süre konulması ile ücretin ödenmemesi halinde yazılımın kilitlenmesi yönünde talimatlar verdiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde müşterilere, kalan işleri şahsen davacıya vermedikleri takdirde davacının sıkıntı yaşanacağını söyleyerek tehdit ettiği yönündeki gerçek dışı ve soyut iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, işbu davanın konusu haksız rekabete ilişkin olmayıp, davalı tarafın gerçek dışı iddiaları da açıkça ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, ortaklar arasında uyumsuzluk ve husumetin sürekli hale geldiğini ortaya koyduğunu, tüm hususlar, dava dilekçesinde belirtmiş oldukları hususlar ve tarafların karşılıklı olarak göndermiş oldukları ihtarnameler açıkça taraflar arasında uyumsuzluk bulunduğunu, ortaklık anlayışının ortadan kalktığını ve ortaklık ilişkisinin devamının olanaksız hale geldiğini ortaya koyduğunu ve bu nedenlerle davacının ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu, buna rağmen yerel mahkeme bu hususların hepsini gözardı edip dosya kapsamına aykırı hüküm kurduğunu, bilirkişi raporunda müvekkili tarafından kurulan internet sitesinin herhangi bir kar amacı gütmediği, teklif verip almadığının tespit edildiğini, müvekkilinin ortaklıktan çıkma için haklı sebeplerinin olduğunun aşikar olduğunu, müvekkilinin özvarlık üzerinden 125.840,77 TL çıkma payı olduğunu, Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine ve davanın kabulüne karar verilmesine, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… Esas, 2020/… karar sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, TTK’nin 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin yönetim ve işleyişi ile gelir-gider tabloları hakkında davalı şirketten bilgi alamadığını, müvekkilinin dışlandığını, davalı şirketin yönetici ortağının kişisel menfaatlerine göre hareket edip şirketi zarara uğrattığını, işçilerin müvekkilinin bilgisi dışında sürekli değiştirildiğini, şirkette bugüne kadar kar dağıtımı yapılmadığını, müvekkilline işçi muamelesi yapıldığını, müşterilerle görüşme taleplerinin olumsuz karşılandığını, müvekkili yönünden ortaklığın çekilemez hale geldiğini ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin belirlenerek müvekkiline ödenmesini istemiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 638/2. maddesinde de; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan haklı nedenlerle çıkma davası açılabilmesi için, davacı ortağın haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla çıkmaya dayanak gösterilen haklı nedenlerin kendisinden kaynaklanmayan nedenler olduğunun da kanıtlanması gerekir.
TTK’nin 614. maddesi gereğince müdürün şirket işleri ve hesapları hakkında bilgi vermemesi halinde ortağın şirket genel kuruluna başvurması, genel kurulun karar vermemesi halinde de mahkemeden karar alması gerekir. Ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabilse de, davacı bilgi almak için genel kurula ya da mahkemeye başvurduğu yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Davacının, müdürün şirketi bildiği gibi yönettiği iddiası da soyut bir iddia olup yargılama sırasında bu iddia somut delillerle ispatlanamadığı gibi TTK’nin 616. madde hükmüne göre de, genel kurulca kar payının dağılması yönünde karar verilmedikçe, kar payının dağıtılması mümkün bulunmamaktadır. Somut olayda davacı taraf iddialarını ispat için tanık deliline dayanmış ise de, dinlenilen tanıkların beyanları da davacının haklılığını kanıtlamaya yeterli görülmemiştir.
Öte yandan tarafların beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının dava tarihinden önce … ismiyle şahsi bir iş yeri kurduğu, bu iş yerinin faaliyet konusunun davalı firma ile aynı olduğu, davacının şahsi işletmesi için web sayfası oluşturduğu, burada işyerinin tanıtımının yapıldığı, faaliyetler konusunda bilgi verildiği anlaşılmakta olup, her ne kadar dava tarihinden sonra diğer ortak … …’ın da faaliyet konusu benzer başka bir firma kurduğu ve davalı şirketin yargılamanın devamı sırasında gayri faal duruma düştüğü anlaşılmış ise de, dava tarihi itibariyle davacı ortağın şirketle haksız rekabet teşkil edecek iş ve eylemlere girişmesi dışında başka bir sebebin bulunmadığı, davacının kendi eylemleri ile açıklanan sürece sebebiyet verdiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İADESİNE,
5-HMK’nin 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır