Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1167 E. 2023/288 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1167
KARAR NO : 2023/288
KARAR TARİHİ : 29/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2016/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … -TCK NO:…, …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …, …
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/05/2023
YAZIM TARİHİ : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirkette her biri 1.000,00.TL değerinde olan toplam 80 paya ayrılmış şirket sermayesinin 28 paya karşılık olan 28.000,00.TL’sine sahip ortağı olduğunu, ancak müvekkilinin ortağı olduğu şirketin yönetim ve işleyişi ile gelir-gider tabloları hakkında davalı şirketten bilgi alamadığını, şirket ortaklarına şirketin işleyişi için ve şirket adına harcamalar yapmak üzere tahsis edilen banka kartının bozulduğunu, yenisi talep edilmesine rağmen yeni bir banka kartı çıkartılmadığını, müvekkilinin adeta dışlandığını, davalı şirketin yönetici ortağının kişisel menfaatlerine göre hareket edip şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin bilgisi dışında çalıştırılan işçilerin sürekli değiştirildiğini, şirket işlerinde karışıklık meydana geldiğini, bu durumun süreklilik arz ettiğini, yönetici ortak ve yaşadıkları sorunlardan dolayı daha öncede bazı ortakların şirketten ayrıldığını, bugüne kadar kar dağıtımı yapılmadığını, müvekkilline şirket ortağı yerine işçi muamelesi yapıldığını, müvekkilinin şirketteki görevlerini yerine getirmesi sırasında müşterilerle görüşme taleplerinin olumsuz karşılandığını, müvekkilinin ortaklıktan çıkmak için gönderdiği ihtarnameye olumsuz cevap verildiğini, cevabi ihtarnamede ileri sürülen hususların doğru olmadığını, ortaklığın çekilemez hale geldiğini, ortaklar arasındaki uyumsuzluğun ve husumetin sürekli hale geldiğini belirterek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin belirlenerek davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine, dava süresince müvekkili davacı ortağın uğrayabileceği olası zararları engellemek amacıyla müvekkili ortağın davalı şirketteki hak ve borçlarının tedbiren tamamen dondurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirketin kuruluşunda herhangi bir sermaye katkısı olmadığını, şirketin diğer ortağı … tarafından tek başına kurulduğunu, davacının şirketin herhangi bir çalışanı iken şirkete olan bağlılığını ve motivasyonunu artırmak için şirkete ortak yapıldığını, davacının koyduğu sermayeyi ispatlaması gerektiğini, davacının ortağı olduğu şirkete karşı doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak şekilde haksız rekabet içerisine girdiğini, şirkette çalıştığı dönemde ve halen ” ….com” isimli bir web sayfası oluşturduğunu, bu sayfa üzerinden davalı şirket ile aynı konuda ticari faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin müşteri çevresini kendisine bağlamaya çalıştığını, davalı şirketin müşterisi olan … Tekstil ünvanlı işyerinin yetkililerini arayarak davalı firmayı karaladığını, davalı şirket adına başlanan projeleri yarım bıraktığını, davalı şirkete ait projelerin müşterilerine giderek kendi adına yürütmek için teklifler verdiğini, davacının şirkete ait bilgisayar, telefon ve diğer elektronik eşyalara haksız bir şekilde el koyduğunu, davacının mesai saatlerine uymadığını, iş karşılığı alınan çeklerin karşılıksız çıkmasına sebebiyet verdiğini, yapılan işlere ait yazılım programları ile yazılım bilgisayarını alıp götürdüğünü, şirkete iade etmediğini, açılan davayı kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacının çıkma sebebi olarak gösterdiği vakıalar hakkında her hangi bir delil ve belge göstermediği, bu sebeplerin ispatlanamadığı, diğer taraftan davacının dava tarihinden önce … ismiyle şahsi bir iş yeri kurduğu, bu iş yerinin faaliyet konusunun davalı firma ile aynı olduğu, davacının şahsi işletmesi için web sayfası oluşturduğu, burada işyerinin tanıtımının yapıldığı, faaliyetler konusunda bilgi verildiği, dava tarihinden önce diğer ortaktan kaynaklanan her hangi bir haklı sebebin ispatlanamadığı, her ne kadar dava tarihinden sonra diğer ortak …’ında faaliyet konusu benzer başka bir firma kurduğu ve davalı şirketin yargılamanın devamı sırasında gayri faal duruma düştüğü anlaşılmış ise de, dava tarihi itibariyle davacı ortağın şirketle haksız rekabet teşkil edecek iş ve eylemlere girişmesi dışında başka bir sebebin bulunmadığı, davacının kendi eylemleri ile açıklanan sürece sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; raporda ve kararda belirtilen web sitesinin müvekkili tarafından şirketten ayrıldıktan sonra tedarik edildiğini, davalının şirkete haksız rekabete uğratacak doğruluk ve bağlılık ile bağdaşmayacak davranışta bulunduğu hususunun ek raporda belirtilmiş olduğunu, aleyhe hususları kabul etmediklerini ancak genel itibari ile müvekkilinin iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, ek raporda hesaplama sonrasında müvekkilinin 135.480,37.TL çıkan payı olduğunun ortaya konulduğunu, tüm dosya kapsamından müvekkili yönünden ortaklıkta kalmasının beklenemeyeceğini, TTK’nin 638. maddesine göre ayrılma talebinde hukuka aykırılığın bulunmadığını, davalı tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğunu ve doğru olmadığını, şirketin işçisi gibi çalıştığından çalışanların işçi dediklerini, tanık beyanlarının bile iddialarını ispata yeterli olduğunu, mahkemenin iddiaların ispatlanmadığı gerekçesinin doğru olmadığını, tanık beyanları vs web sitesine ilişkin gerekçenin de doğru olmadığını, ortaklıktan çıkmak için haklı sebebinin olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, TTK’nin 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin yönetim ve işleyişi ile gelir-gider tabloları hakkında davalı şirketten bilgi alamadığını, şirket ortaklarına verilen banka kartının yenilenmediğini, müvekkilinin dışlandığını, davalı şirketin yönetici ortağının kişisel menfaatlerine göre hareket edip şirketi zarara uğrattığını, işçilerin müvekkilinin bilgisi dışında sürekli değiştirildiğini, şirkette bugüne kadar kar dağıtımı yapılmadığını, müvekkilline işçi muamelesi yapıldığını, müşterilerle görüşme taleplerinin olumsuz karşılandığını, müvekkili yönünden ortaklığın çekilemez hale geldiğini ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin belirlenerek müvekkiline ödenmesini istemiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 638/2. maddesinde de; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan haklı nedenlerle çıkma davası açılabilmesi için, davacı ortağın haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla çıkmaya dayanak gösterilen haklı nedenlerin kendisinden kaynaklanmayan nedenler olduğunun da kanıtlanması gerekir.
TTK’nin 614. maddesi gereğince müdürün şirket işleri ve hesapları hakkında bilgi vermemesi halinde ortağın şirket genel kuruluna başvurması, genel kurulun karar vermemesi halinde de mahkemeden karar alması gerekir. Ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabilse de, davacı bilgi almak için genel kurula ya da mahkemeye başvurduğu yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Davacının, müdürün şirketi bildiği gibi yönettiği iddiası da soyut bir iddia olup yargılama sırasında bu iddia somut delillerle ispatlanamadığı gibi TTK’nin 616. madde hükmüne göre de, genel kurulca kar payının dağılması yönünde karar verilmedikçe, kar payının dağıtılması mümkün bulunmamaktadır. Somut olayda davacı taraf iddialarını ispat için tanık deliline dayanmış ise de, dinlenilen tanıkların beyanları da davacının haklılığını kanıtlamaya yeterli görülmemiştir.
Öte yandan tarafların beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının dava tarihinden önce … ismiyle şahsi bir iş yeri kurduğu, bu iş yerinin faaliyet konusunun davalı firma ile aynı olduğu, davacının şahsi işletmesi için web sayfası oluşturduğu, burada işyerinin tanıtımının yapıldığı, faaliyetler konusunda bilgi verildiği anlaşılmakta olup, her ne kadar dava tarihinden sonra diğer ortak …’ın da faaliyet konusu benzer başka bir firma kurduğu ve davalı şirketin yargılamanın devamı sırasında gayri faal duruma düştüğü anlaşılmış ise de, dava tarihi itibariyle davacı ortağın şirketle haksız rekabet teşkil edecek iş ve eylemlere girişmesi dışında başka bir sebebin bulunmadığı, davacının kendi eylemleri ile açıklanan sürece sebebiyet verdiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Dosya kapsamından davalı şirketin davada kendisini Av. … ile temsil ettirdiği ancak davalı vekili Av. …’in 24/12/2019 tarihli dilekçesi ile vekillik görevinden istifa ettiği, karar tarihi itibariyle davalı şirketi davada temsil eden bir vekil bulunmadığı ve bu husus gerekçeli karar başlığında da gösterildiği halde karar tarihi itibariyle kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, davacı yanın vekalet ücretine ilişkin istinaf sebebi haklı görülmüştür. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2018/… Esas, 2019/… Karar sayılı ilamı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 30/01/2020 tarih ve 2020/… Esas, 2020/… karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ancak ilk derece mahkemesince karar tarihi itibariyle vekili bulunmayan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından, karardan sonra davalının vekille temsil edilmesi vekalet ücretine hak kazanılması sonucunu doğurmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1- Davacı vekilinin Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
3-DAVANIN REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90.TL harçtan peşin alınan 29,20.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 150,70.TL harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-İlk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle davalı kendisini vekille temsil ettirmediğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
İstinaf incelemesi yönünden;
1-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40.TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
2-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince 73,50.TL tebligat gideri ve 37,90.TL posta gideri ve 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 260,00.TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme dosya üzerinden yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının ilk derece mahkemesine İADESİNE,
5-HMK’nin 359/3 maddesince karar tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından YAPILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı Kanunun 7’nci maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361’inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 29/05/2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

(Muhalif)
¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

AZLIK OYU

Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara aynen iştirak etmekle birlikte, davacı yanın vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne yönelik kararına aşağıda açıklanan nedenle katılmamaktayım.
Somut olayda davalı yan davada 15 celse boyunca vekili olan Av. … tarafından temsil edilmiştir. Adı geçen vekil 24/12/2019 tarihli dilekçesiyle sağlık sebeplerini gösterip vekillik görevinden istifa etmiş, istinaf dilekçesi davalı asıla tebliğ edilmiştir. İlk derece mahkemesinin karar tarihi itibariyle davalının vekille temsil edilmediği konusunda bir ihtilaf bulunmamakla birlikte yargılama gideri olan vekalet ücretine hükmedilebilmesi için bir duruşmaya katılma veya bir dilekçe vermek yeterli olup, vekilin istifa etmesi davalının vekalet ücreti kazanmasına engel değildir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 28/10/2015 tarih ve 2015/8285 Esas, 2015/16931 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2018 tarih ve 2018/… Esas, 2018/… Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Bu nedenle ilk derece mahkemesince yargılamanın büyük bir bölümünde kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu görüşünde olduğumdan Dairemizin aksi yöndeki kararına katılamıyorum.


Üye

¸e-imzalıdır