Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1165 E. 2023/520 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1165
KARAR NO : 2023/520
KARAR TARİHİ : 19/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :…
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …,
DAVALILAR : 1-… -TCK NO: …
2-… -TCK NO:…
3-… -TCK NO:…
4-… -TCK NO: …
5-… –
6-… -TCK NO:…
7-… – TCK NO:…
8-… – TCK NO:…
VEKİLLERİ : Av. …,
Av. …,
DAVALI : 9 -… –
DAVALI : 10 -…, …
DAVALI : 11 -… –
VEKİLİ : Av. …,
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Kooperatif Yönetici ve Denetçilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/07/2023
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kooperatifin 1992 yılında kurulmuş olduğunu, davalıların da kooperatifin kuruluşundan bu yana (2002 yılına kadar) kooperatif Yönetim ve Denetim kurullarında görev almış olduklarını, kooperatifin 14/04/2002 tarihinde yapılan 2011 yılı Olağan Genel Kurulunda Yönetim ve Denetim Kurullarının ibralarının ertelenmesine ve hasep tetkik komusyonu kurulmasına karar verilmiş olduğunu, genel kuruldan sonra seçilen yönetim kurulunca, kooperatife ait defter ve diğer kayıtlar ile kooperatif ile üçüncü kişiler arasında yapılmış her türlü sözleşme ibra edilmeyen yönetim kurulundan şifahi olarak talep edilmesine rağmen söz konusu belgelerin ibra edilmeyen eski yönetim kurulunca teslim edilmediğini, söz konusu belgeler noter aracılığı ile keşide edilen ihtarnameye rağmen de teslim edilmemiş olduğunu, bu hususta Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvurudan sonra bir kısım defter ve belgelerin eksik olarak teslim edildiğini, 05/10/2002 tarihinde yapılan olağanüstü Genel Kurul’da 14/04/2002 tarihinden önceki dönemde görev yapmış olan Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerinin ibra edilmemesi ve yeni seçilen denetim kurulu üyelerince bu kişiler hakkında hukuk ve ceza davası açılmasına karar verilmiş olduğunu, kooperatif Yönetim Kurulu ve Denetim Kurullarının, kanun, ana sözleşme ve Genel kurulu kararlarını uygulama görev ve sorumluluklarının gündeme geleceğini, davalıların kooperatifi zarara uğratmış olduklarını, 14/04/2002 tarihinde seçilmiş Yönetim Kurulu üyeleri ve Denetim kurulu üyelerince elde edilen kayıtlar ve defterler üzerinde yapılan çalışmalar ile hesap tetkik komisyonu raporunda davalıların, kooperatife ait kanunen tutulması gereken defterleri usulüne uygun tutmadıkları ve muhafaza etmediklerinin anlaşılmış olduğunu, ortak kayıt defterine yapılan kayıtların doğru olarak yapılmamış olduğunu, kooperatifi üçüncü kişilere borçlandıran çek, senet gibi kambiyo senetleri için defter tutulmamış olduğunu ve kooperatifin usule aykırı ve keyfi olarak borçlandırılmış olduğunu, eksiklikler ve belirsizlikler nedeniyle kooperatif faaliyetlerinin aksadığını ve kooperatifin zarar uğramakta olduğunu, Genel Kurul kararlarını sebepsiz olarak yerine getirmemiş olduklarını, 21/02/2001 tarihli 2000 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu teklifi üzerine aidatların %50 artışla ödenmesi halinde bitirilemeyen konutların 20/01/2002 tarihinde tamamen bitirilmesinin oylamaya sunulmuş olduğunu ve teklifin kabul edildiğini, ortakların aidatlarını bu karara göre ödediklerini, kooperatif adına arsa alındığına ilişkin kayıt ve para ödendiğine ilişkin de belge bulunmasına rağmen arsa sahipleri ve ortağı … …’ın kooperatife gönderdiği ihtarnamenin tetkikinde, kooperatif ile arsa sahipleri arasında daire karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığının anlaşıldığını, kurası çekilen konut sahiplerinde tahsil edilen şerefiye tutarlarının kooperatif kayıtlarına intikal etmediğinin anlaşıldığını, davalıların basiretli tacir gibi davranmamaları nedeniyle ortakları zarar uğratmış olduklarını, elde edilen kayıt ve belgeleri göre kooperatifin ortaklardan 2.253.244.680,035.ETL tahsilat yapıldığını, bu tutarın 2.205.683483.042.ETL’sinin iş avansı olarak verildiğinin tespit edildiğini, bakiye tutarın ise hangi giderlere harcandığının anlaşıldığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.000.000,00.ETL’nin (1.000,00.TL) olay tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davacı Kooperatif Denetim Kurulu üyeleri 28/09/2007 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; davanın açılmasından sonra mahkemece yaptıkları tespitler ile açtıkları başka hukuk davalarında ve soruşturma dosyası nedeniyle yapılan bilirkişi incelemesinde yaklaşık 2.205.683.483,042.TL (2.205.683,00.YTL) davalı kooperatif yöneticilerince, davalıların ortağı ve yöneticisi olduğu … Pazarlama İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. şirketine iş avansı olarak verildiğini, inşaatta yaptırdıkları tespitlerde verilen iş avansları karşılığı inşaat yapılmadığını, avanslara karşılık hakediş, fatura vb. belgelerin de bulunmadığının anlaşılmış olduğunu, 04/11/2002 tarihli dilekçelerindeki taleplerini 400.000,00.YTL zararlarının doğduğu günden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı kooperatif vekili 22/01/2019 havale tarihli dilekçesi ile her bir davalıdan ayrı ayrı talep ettikleri alacak miktarı için beyanda bulunmuştur.
Davalılardan …, … …, …, … …, … ve … vekili cevap dilekçesi özetle; davalılardan …, … …, … ve …’in davacı kooperatif yönetim kurulunda hiçbir zaman görev yapmamış olduklarını, bu davalılar yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının davalılardan hangisinin hangi miktar tazminattan sorumlu olduğunu ve görevlerini belirtmemiş olduğunu, davalılardan … …’ın 26/06/1993-26/06/1994 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi 07/02/1997-09/02/2000 tarihleri arsında denetleme kurulu üyesi olduğunu, …’in 26/06/1994-14/01/1995 tarihleri arasında denetim kurulu üyesi olduğunu, … …’ün 14/01/1995-09/02/2000 tarihleri arasında denetim kurulu üyesi olarak görev yapmış olduklarını, sorumluluk doğuran olayın ne olduğu ve kime ait olduğunun belirtilmediğini, davalıların Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmenin öngördüğü hükümlere aykırı olarak kimse ile iş yapmadığı gibi kimseye iş yaptırmamış olduğunu, ayrıca iş yaptırılan şirket ortaklarının kooperatif yöneticilerinin akrabası olmasının kooperatifin zarara uğratıldığı anlamına gelmeyeceğini, kooperatif kayıtları incelendiğinde kooperatif adına herhangi bir şekilde arsa alımı için para ödenmediğini, üyeler adına toplu konut idaresinden kredi talebinde bulunulduğundan arsanın kooperatif adına formalite gereği devrinin yapılmış olduğunu, haksız, yersiz usul ve yasaya aykırı davanın reddinine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … 09/12/2012 tarihli cevap dilekçesi özetle; davayı açan Denetim Kurulu Üyelerinin kendilerinden önce görev yapan yönetim ve denetim kurullarının tamamını davada taraf göstermesi ve hangi dönem yönetim ve denetim kurulu döneminde ne şekilde ve ne miktarda kooperatifin zarara uğratıldığını belirtmemiş olduklarını, tarafına ilişkin tazminat taleplerinin haksız ve yasal olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …, …, … … , … ve …’e dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş ise de davalılar davaya cevap vermemiş olduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; dava konusu kooperatifin yapmış olduğu inşaatın 3. sınıf B grubu yapı sınıfına ait olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle bu bilirkişi heyetinin zarar miktarının hesaplanmasında yapmış olduğu hesaplamanın yerinde olduğu ve yönetim kurulunun verdiği avansı kontrol etmemesi, denetim kurulunun da bu hususu denetlememesi nedeniyle davacı kooperatifin zarara uğradığı, söz konusu zarardan ilk avansın verildiği yıldan dava tarihine kadar görev yapan tüm yönetim kurulu üyeleri denetim kurulu üyelerinin görev yaptıkları dönem dahilinde sorumlu oldukları, davacı kooperatifçe 1995 -2002 yılları arasında dava dışı … Pazarlama.. A,Ş’ye toplam 2.205.638,48.TL iş avansı verilmiş olduğu, bu tutarla avansın verildiği yıl için belirlenmiş 3-B grubu bazında 25.918,05.m² imalat yapılması gerektiği, ancak yapılan miktarın 14.576,65.m² olduğunun taraflar arasında tartışmasız olduğu, 11.341,40 m² eksik imalat yapılmış olduğu, bu eksikliğin tespiti yapılmadan sürekli olarak ilgili firmaya avans verilmiş olması nedeniyle doğan kooperatif zararından yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu, yapılan iş yüzdesinin %28,328.m² kaldığı, bilirkişiler … …, … … …, … … …’ın raporunda da ifade edildiği üzere davacının 965.178,27.TL zararının doğduğu, bu zarar davalıların çalıştığı dönemle sınırlanması sonrasında davalılar … … …, … , … …, … … ve … …’in görev aldıkları dönemler itibariyle davacı alacağının … … … yönünden 193.035,65.TL, davalı …, … …, … …, … yönünden 41.332,87’şer.TL olduğu belirtilerek davalılar … … …, …, … …, … … ve … … hakkında açılan davanın kabulü ile, 193.035,65.TL alacağın davalı … … …’dan 41.332,87.TL alacağın davalı …’den 41.332,87.TL alacağın davalı … …’dan 41.332,87.TL alacağın davalı … …’den 41.332,87.TL alacağın davalı …’den 1.000,00.TL’sinin 09/04/2002 dava tarihi bakiyesinin ıslah tarihi olan 01/10/2007 ‘den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine …, … ve … hakkında zarara yol açtıklarından bahisle dava açılmış ise de bu kişilerin dava dilekçesinde isnat edilen eylemlere dahil olduklarına ve kooperatifi zarara uğrattıklarına dair delil mevcut olmadığından bu kişiler hakkındaki açılan davanın reddine, davalılar …, … ve … hakkında dava açılmış ise de, davalılar …, … ve … hakkında açılmış olan davanın 25/12/2018 tarihinde takipsiz bırakılmış olması ve 3 ay içinde de yenilenmemesi nedeniyle HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili Av. … istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı kooperatifte denetim kurulu üyesi olarak görev aldıklarını, denetçilerin görevlerinin TTK’da ve kooperatif ana sözleşmesinde sayıldığını, denetçilerin mevzuattan kaynaklanan cezai ve hukuki sorumlulukları bulunduğunu, davaya konu zarar yönünden müvekkillerine atfedilecek bir kusur olmadığı gibi bu yönde bir tespitte de bulunmadığını, müvekkillerinin son dönem hariç genel kurul tarafından ibra edildiğinden, ibra edilen dönemler için zarardan sorumlu tutulamayacaklarını, işbu davanın genel kurul kararından itibaren 1 ay içerisinde açılmadığı gibi, müvekkilleri yönünden taleplerin ilk derece mahkemesinin kabulünün aksine zamanaşımına uğradığını, müvekkilleri üzerine atılı bulunan suçların ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, bu nedenle taleplerin dava ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığından zarardan sorumlu tutulmalarının mümkün bulunmadığını, müvekkilleri hakkında açılan ceza davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiğini, davacılar vekili tarafından verilen 22/01/2018 tarihli dilekçenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu dilekçede belirtilen miktarlar dikkate alınarak hüküm kurulamayacağını, zira usul kuralları gereği davanın bir kez ıslah edilebileceğini ancak davacı yanın bu dilekçe ile davasını ikinci kez ıslah ettiğini, bu dilekçe ıslah dilekçesi olarak kabul edilmese bile iddianın genişletilmesi mahiyetinde olup, buna muvafakatları olmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye ve değerlendirmeye dayalı düzenlendiğini ve mahkemece rapora itirazları değerlendirilmeden ve diğer raporlarla çelişkiler giderilmeden karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili Av. … istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı kooperatifte çeşitli dönemlerde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını belirtip, davalılar … ve … vekili Av. …’ın istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususlarla aynı mahiyette istinaf sebeplerini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, kararın resmi kayıt ve belgeler üzerinde inceleme yapılmadan varsayıma dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporuna istinaden verildiğini, önceki bilirkişi raporları ile çelişkilerin giderilmediğini, kooperatif yönetici ve denetçilerinin genel kurul tarafından ibra edildiğini, bu nedenle sorumluluklarına gidilemeyeceğini, bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, kooperatif ana sözleşmesi, Mersin Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden getirtilen örneği, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, kooperatif yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin kooperatifi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davalılar …, … ve … hakkında açılan davaların açılmamış sayılmasına, davalılar … , …, … , … ve … hakkında açılan davanın kabulüne karar verildiği karara karşı hakkında kabul kararı verilen davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinin haklarında davanın kabulüne karar verdiği davalılar …, …, … , … ve …’in davacı kooperatifte yönetim kurulu üyesi ve denetim kurulu üyesi olarak görev aldıkları konusunda bir çekişme bulunmayıp, uyuşmazlık davalıların kooperatifte görev aldıkları dönemde kooperatifin zarara uğrayıp uğramadığı, zarara uğramış ise, bunda davalıların kusuru bulunup bulunmadığı, davalıların genel kurulda ibra edilmiş olmasının sorumluluklarını sona erdirip erdirmeyeceği, sorumluluk davasının süresi içinde açılıp açılmadığı ve taleplerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ilk derece mahkemesine hükme esas alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalıların, davanın süresinde açılmadığı ve talebin zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebepleri yönünden yapılan değerlendirmede;
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’da kooperatif yöneticileri ve denetçileri hakkında açılacak sorumluluk davasında herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmediğinden davalı yanın davanın süresinde açılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davanın 04/11/2002 tarihinde açıldığı ve davacı tarafça 28/09/2007 tarihinde davanın ıslah edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 309 ve 340. maddeleridir. 6762 sayılı TTK’nin 309/4 maddesine (6102 sayılı TTK m.560) göre, tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak, bu fiil cezayı gerektiriyor ve Türk Ceza Kanununa göre daha uzun ceza dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasında da bu zamanaşımı uygulanır.
Somut olayda davalı yönetici ve denetçiler hakkında kooperatifteki usulsüz işlemleri nedeniyle ceza davaları açıldığı ve tüm dosyaların Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında birleştiği, mahkemece 02/05/2016 tarih ve … karar sayılı kararla tüm sanıklar hakkında üzerilerine atılı tüm suçlar yönünden zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29/05/2020 tarih, … E., … K.sayılı ilamı ile aralarında işbu davanın davalılarından olan ve mahkemece aleyhlerinde açılan davanın kabulüne karar verilen …, …, …, … ve …’in de bulunduğu sanıklar hakkında dolandırıcılık ve zimmet suçundan açılan davaların eylemlerinin sübutu halinde 765 sayılı TCK’nin 202/1 maddesi kapsamındaki basit zimmet ve bu suça yardım etme suçlarını oluşturacağı gözetilmeden dolandırıcılık ve zimmet isnatlarının görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığının kabulü ile görevi kötüye kullanma suçlarından kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesinin kanuna aykırı olması nedeniyle kararın bozulmasına ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, oluşumu kabul edilen basit zimmet suçunun temas ettiği 765 sayılı TCK’nin 202/1 maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 102/3 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 15 yıllık ilaveli dava zamanaşımı sürelerinin suç ve inceleme tarihleri arasında dolması nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalılarca davanın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava ve ıslah tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığı iddia edilmiş ise de, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29/05/2020 tarih, 2016/10290 E., 2020/11672 K.sayılı ilamından da anlaşıldığı üzere davalıların eylemlerinin 765 sayılı TCK’nin 202/1 maddesi kapsamındaki basit zimmet ve bu suça yardım etme suçlarını oluşturduğu ve 765 sayılı TCK’nin 102/3 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 15 yıllık ilaveli dava zamanaşımına tabi bulunduğu, bu haliyle dava tarihi ve ıslah tarihi olan 28/09/2007 tarihinde alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından davalıların zamanaşımına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalıların ibra edilmeleri nedeniyle zarardan sorumlu olmadıklarına yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede;
6762 sayılı TTK’nin 380. maddesine göre şirket yönetiminin zarara yol açan işlem ve yaklaşımları genel kurulda tüm açıklık ve ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmesi halinde, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliği taşıyacak olup, salt yönetici ve denetçilerin ibra edilmiş olması sorumluluklarını sona erdirmeyeceğinden davalıların bu yöndeki istinaf sebepleri de haklı görülmemiştir.
Davalıların hükme esas alınan 28/08/2018 tarihli bilirkişi raporuna yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Her ne kadar davalılarca, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi içermediği, önceki raporlarla çeliştiği, zarar hesabının doğru olmadığı özetle yetersiz olduğu iddia edilmiş ise de, bilirkişi raporunun açık, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu, daha önceden alınmış olan bilirkişi raporlarının da değerlendirilmek suretiyle düzenlendiği, inşa edilen yapının sınıfı ve yapılan iş miktarının proje ve belediyeden gönderilen yazı cevaplarına uygun olduğu gibi, dava öncesi yapılan tespitler ve keşif sonucu düzenlenen raporlar esas alınmak suretiyle yapılan inşaat alanının belirlendiği, buna göre davalılar tarafından davacı kooperatifin toplam 965.178,27.TL zarara uğrattığı anlaşıldığından davalıların bilirkişi raporuna yönelik istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davalıların zararın meydana gelmesinde kusurlarının olmadığı ve zarardan sorumlu bulunmadıklarına yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Kooperatif yönetim kurulu üyeleri, Kooperatifler Kanunu’nun 62/1.maddesine göre kooperatifin işlerinin yönetimi için gereken titizliği göstermek ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi için bütün gayretini sarf etmekle yükümlüdür. Denetçiler ise Kooperatifler Kanunu’nun 65.maddesine göre, genel kurul namına kooperatifin bütün işlem ve hesaplarını tetkik etmek, hukuka aykırı bir durumun varlığı halinde bunu genel kurula bildirmek ile yükümlüdür.
28/08/2018 tarihli bilirkişi raporu, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamından; davacı kooperatife ait inşaatların yıllara sari olarak dava dışı … Pazarlama…A.Ş.’ye yaptırıldığı, dönem dönem kooperatif yönetim kurulunda bulunan … ve … …’ün bu dönemde aynı zamanda yüklenici … firmasının da hissedarı oldukları, bu durumun kooperatif ana sözleşmesinin 48/4 ve 6762 sayılı TTK’nin 334 maddesine aykırılık oluşturduğu, kooperatif yönetiminde bulunan kişilerin yaklaşık 7,5 yılda herhangi hak ediş ve fatura almadan yüklenici şirkete 2.205.683.483.042.ETL kaynak sağladığı, yönetim kurulunun verdiği avansı kontrol etmemesi, denetim kurulunun da bu hususu denetlememesi nedeniyle eksik yapılan inşaat nedeniyle kooperatifin toplam 965.178,27.TL zarara uğradığı anlaşılmakta olup, yönetim kurulu üyeleri 6762 sayılı TTK’nin 336., denetim kurulu üyeleri TTK’nin 359.maddesine göre zarardan sorumlu olup, davalı yanın aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalıların, davacı tarafça iki kez ıslah dilekçesi verildiği ve 22/01/2019 tarihli dilekçeye göre karar verilemeyeceğine yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacı tarafça fazlası saklı tutularak kısmi dava açıldığı, 28/09/2007 tarihli dilekçe ile dava değerinin 400.000,00.TL olarak ıslah edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça dosyaya sunulan 22/01/2019 havale tarihli dilekçe ıslah dilekçesi olmayıp, ıslah dilekçesinde talep edilen miktarın açıklamasına ilişkin olduğundan ve bu haliyle yeni bir ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceğini gibi, iddianın genişletilmesi niteliği de taşımadığından davalı yanın bu dilekçeye göre karar verilmeyeceğine yönelik istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalılar … ve … vekili Av. …’ın, davalılar … ve … vekili Av. …’ın ve davalı …’in istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-a-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar … ve … vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
b-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar … ve … vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
c-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar davalı … vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-a-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 16.009,71.TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 4.402,94.TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.606,77.TL harcın davalılar … ve …’dan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA, (İş bu bedelin; 9.889,71.TL’sinden davalı …’ın, 1.717,06.TL’sinden …’in SORUMLU TUTULMASINA),
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 5.646,89.TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.411,72.TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.235,17.TL harcın davalılar … ve …’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA, (İş bu bedelin; 2.117,58.TL’sinden davalı …’ün, 2.117,58.TL’sinden …’ün SORUMLU TUTULMASINA),
c-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 2.823,44.TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 705,86.TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.117,58.TL harcın davalı …’ten alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 19/07/2023tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır