Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1125
KARAR NO : 2022/1391
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2015/… ESAS 2020/… KARAR
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/… esas 2020/… karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin 5015 sayısı yasaya tabi ve Enerji Piyasa Düzenleme Kurumu’ndan aldığı dağıtıcı lisansı kapsamında Türkiye genelinde faaliyette bulunan akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, davalı yanın ise EPDK’dan aldığı istasyonlu akaryakıt bayilik lisansı kapsamında faaliyette bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ve sözleşmeye ek olarak akdedilen protokol gereğince davalı yan müvekkilinin şirketinin 5 yıl süre ile akaryakıt bayiliğini yapmayı kabul ettiğini, müvekkilinin şirketinin davalı tarafın istasyonuna yatırımlarda bulunduğunu, 2010 yılı değerlerine göre 70.000,00.TL tutarında ariyet malzemeleri ile 300.000,00.TL değerinde kredili iskontosuz akaryakıt verildiğini, müvekkilinin şirketinin davalı yana karşı sözleşme ve protokolle üstlendiği edimlerin tamamını yerine getirmiş olmasına rağmen davalı yan Nevşehir …. Noterliğinden göndermiş olduğu 22/12/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile Ankara …. km Nevşehir adresinde bulunan akaryakıt satış ve servis istasyonu için müvekkilinin şirketle akdetmiş olduğu 19/09/2010 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesini sözleşme süresi sonra ermeden haksız ve tek taraflı olarak feshettiğini, davalı yanın sözleşme süresi sonra ermeden sözleşmeyi feshetmesi haksız ve hukuka aykırı olduğundan feshi ihbarına karşı Mersin … Noterliği’nden gönderilen 04/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarla cevap verilmiş ve haksız fesih nedeni ile makabil taleplerinin davalı yana bildirildiğini, sözleşmenin süresinden önce haksız olarak feshi nedeni ile müvekkilinin şirketin özleşmenin ifa edilmeyen 8 aylık süresi için davalının alımlarına göre kar kaybı oluştuğunu, sözleşmenin ifa edilmeyen 8 aylık süresine tekabül eden 20.000,00.TL kar kaybının davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, davanın kabulü ile davalı yanın müvekkilinin şirketle akdettiği akaryakıt bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız ve hukuka aykırı olarak feshetmiş olması nedeni ile davalınını protokoldeki kabulüne istinaden müvekkilinin şirketinin davalı istasyonuna yaptırmış olduğu kurumsal kimliğin eskime aşınma ve amortisman bedeli olan 30.000,00.TL’sinin davalı yana ihtarın tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı yandan tahsilene karar verilmesini, keza erken fesih nedeni ile müvekkilinin şirketinin sözleşmenin ifa edilmeyen 8 aylık süredeki kar kaybı olan 20.000,00.TL’nin de davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davalı vekili, davacı yan ile müvekkilinin arasında imzalanan 19/09/2010 tarihli akaryakıt sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin faaliyette bulunduğu süre boyunca davacı şirketin markasını en iyi şekilde temsil ettiğini ve bulunduğu bölgede neredeyse hiç tanınmayan bir dağıtıcı olan davacının marka bilinirliğini artırabilmek için yoğun çaba gösterdiğini, müvekkilinin mevcut piyasa koşulları altında davacı yanın markası altında zarar etmesine rağmen sözleşmeyi sonlandırmamaya gayret gösterdiğini, ancak sözleşmeyi 4 yıl 4 ay süreyle devam ettirebildiğini, bayilik sözleşmesinin bitimine sadece 8 aylık bir süre kalmış olsa da müvekkilinin iç piyasa koşulları çerçevesinde davacının markası altında rekabet edemez hale gelmiş olduğunu, müvekkilinin davacı yan ile anlaşma yapmadan önce 17 yıl boyunca Türkiye geneline faaliyette bulunan ve satışlarına bakıldığında 4. sırada olan dağıtım şirketinin bayiliğini yürütmüş olduğu dönemde davacı yanın markası altında yapmış olduğu yıllık satışın yaklaşık iki katını yapabiliyor iken mevcut piyasa koşulları nedeniyle davacı yanın markası altındaki satışları yari yaraya azaldığını, davacı yanın müvekkiline 70.000,00.TL tutarında ariyet malzemeleri ile 300.000,00.TL tutarında kredili iskontosuz akaryakıt verdiğini ve üstlendiği edimlerin tamamını yerine getirdiğini belirtmiş ise de davacı yanın bu iddiaları doğruları tam olarak yansıtmadığını, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan protokol gereğince davacı şirketten iskontosuz akaryakıt aldığını ve bu akaryakıtın bedelini 20 eşit taksitle ödemek üzere davacı yana 20 ayrı çek ve alınan akaryakıt miktarı kadar banka teminat mektubu verdiğini, müvekkilinin sözleşmenin yaklaşık yüzde 90’lık süre dilimini tamamlamış 5 yıllık sözleşmeyi sadece süresinden 8 ay önce feshettiğini, müvekkilinin feshinin tamamen haklı nedenlere dayandığını, müvekkilinin ariyetleri hiçbir şekilde kullanmamış olması ve müvekkilinin davacı yanı hiç bir şekilde kar mahrumiyetine düşürmemiş olması nedeniyle ve davacının tüm talepleri haksız ve hukuka aykırı olduğundan dolayı davacının davasının reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; “davalı, davacının tanınırlığının az oluşu, Ortadoğu’daki gelişmeler ve tadilat nedeniyle çıkarılan kurumsal kimliğin davacı tarafından giydirilmemesi nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini savunmuşsa da; davacının tanınırlığının az olması ve Ortadoğu’daki gelişmeler sözleşmenin feshi için haklı sebep olmadığı ve davalının kurumsal kimliğin giydirilmesi talebine ilişkin yazılı bir belge dosyaya sunamadığı, dolayısıyla davalının bu iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Ayrıca daha Petrol istasyonundaki tadilat devam ederken ve davalının, davacı ile arasındaki sözleşme hala yürürlükteyken dava dışı … Petrol Ofisi A.Ş. ile 20/10/2014 tarihinde protokol ve 01/11/2014 tarihinde bayilik sözleşmesi imzaladığı tespit edilmiştir. Davacı ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesinin 17. maddesinde; “Bayi hiçbir şekil ve surette şirket dışında başka bir akaryakıt dağıtım şirketi yahut bunların bayileri ve işleticileri ile akaryakıt ve madeni yağ ürünleriyle ilgili bir ticari ilişki tesis edemez… aksi takdirde bayiye mevzuata uygun olarak iş bu sözleşmede zikredilen yaptırımlar ve haklı feshe ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü kararlaştırıştır. Davalı sözleşme devam ederken dava dışı … Petrol Ofisi A.Ş. ile bayilik sözleşmesi imzaladığından davacının sözleşmeyi fesih etmekte haklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Alınan raporda, davacının çalışma süresi boyunca davalının satın aldığı 1.963,446 m3 motorin, 177,565 m3 benzinin, sözleşmenin kalan süresi için 342,18 m3 motorin ve 30,95 m3 benzin olarak hesaplanan kar mahrumiyetinin 10.614,00.TL olduğu hesaplanmıştır. Bu bilirkişi raporunun denetime elverişli oluşu ve ayrıntılı oluşu nedeniyle karara esas alınarak, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile; kurumsal kimliğin eskimesi, aşınması ve amortisman bedeli olan 30.000,00.TL ile davacının kâr mahrumiyeti olan 10.614,00.TL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı tarafından verilen istinaf dilekçesi ile; piyasa koşulları, davacının markası altında diğer firmalar ile rekabet edemez hale geldiğini, davacı yan ile müvekkili arasında imzalanan 19/09/2020 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin faaliyette bulunduğu süre boyunca davacı şirketin markasını en iyi şekilde temsil ettiğini ve bulunduğu bölgede neredeyse hiç tanınmayan bir dağıtıcı olan davacının marka bilinirliğini artırabilmek için yoğun çaba gösterdiğini, bayilik sözleşmesinin bitimine sadece 8 aylık bir süre kalmış olsa da müvekkilinin iç piyasa koşulları çerçevesinde davacının markası altında rekabet edemez hale geldiğininden ticari mahvını engellemek için sözlemeyi sona erdirmek zorunda kalındığını, müvekkilinin her ne kadar 01/11/2014 tarihinde bir başka dağıtıcı ile sözleşme imzaladığı iddia edilse de bu sadece bir ön sözleşme olduğundan d olayı müvekkilinin davacı ile sözleşmesini feshetmeden hiçbir işlem yapılmadığını, müvekkilinin bir başka dağıtıcıdan olan bayilik lisansı 21/01/2015 tarihinde çıktığını, müvekkilinin sözleşmeyi fesih tarihinden önce bir başka dağıtıcı ile girmiş bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi feshettiği 22/12/2014 tarihi ile 21/01/2015 tarihleri arasında herhangi bir bayilik lisansı olmadığı için ticari açından zarar gördüğünü, müvekkiline teslim edilmiş olan ariyetler teslim edildikleri ilk günden itibaren hem ariyetlerin bir kısmının müvekkili istasyonunun alt yapısıyla uyumsuz olması hem de diğer ekipmanların müvekkilinden halihazırda mevcut ekipmanlar olması sebebiyle hiçbir şekilde kullanılmamış ve müvekkilin deposunda ambalajı dahi açılmadan sıfır bir şekilde muhafaza edildiğini, ariyetlerin kullanılmamasını müvekkilin kendi işletmesel kararı olarak değerlendirilmesinin isabetsiz bir gerekçe olduğunu, kar payı her ne kadar ürünün Tüpraş fiyatının % 1’i olarak belirlenmişse de taraflar arasında belirtilen husus dağıtıcının yani davacı yanın karlılığının % 1’inin kendilerine kalacağı yönünde olduğunu, davacı yanın motorindeki karlılığı 2.810,39.TL’nin % 1’i değil rafineri satış fiyatı ile depo satış fiyatı arasında kalan farkın % 1′ i olması gerektiğini, davacı yanın mahrum kalınan karı elde etmesi için yapması gereken masrafları ve yapacağı başkaca işlerden elde edeceği karı hiç gözetmeden ve bu masrafları elde ettiği bedelden düşmeyerek bir kez daha hesaplamadan hataya düşüldüğünü belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Bayiilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Davacı tarafından, taraflar arasındaki 19/09/2010 tarihli ve 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi gereği tüm edimlerin yerine getirilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin davalı tarafından süresi sona ermeden haksız ve tek taraflı olarak feshedildiği iddia edilerek, sözleşme gereği davalının istasyonuna yapılan kurumsal kimliğin eskime, aşınma ve amortisman bedeli olan 30.000,00.TL ile sözleşmenin ifa edilmeyen 8 aylık süresine ait kar kaybı olan 20.000,00.TL’nın davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı ise, sözleşmenin bitimine 8 aylık bir süre kalmış olsa da, iç piyasa koşulları nedeniyle, davacının markası altında rekabet edemez hale geldiğini, satışlarının yarı oranında azaldığını, ticari mahvını engellemek için sözleşmeyi sona erdirmek zorunda kaldığını, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, teslim edilen ariyetlerin bir kısmının istasyonun alt yapısıyla uyumsuz olması sebebiyle kullanılmadığını ve sözleşmenin feshinin haklı nedenlere dayandığını belirterek, davanın reddini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalandığı çekişmesiz olan 19/09/2010 tarihli sözleşmenin, davalı tarafından sözleşme süresi dolmadan feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının, sözleşmenin feshi sebebiyle, davalıdan sözleşme ve taahhütname hükümlerine göre amortisman bedeli ve kar kaybı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki 19/09/2010 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin 22/12/2014 tarihinde davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, bu hususta davacıya gönderilen fesih bildiriminde, gerek Orta Doğudaki istikrarsız yapı ve savaş hali, gerekse küresel ekonominin değişken yapısı nedeniyle, davacıya ait marka altında daha fazla rekabet etme olanağı bulunmadığı fesih sebebi olarak gösterilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 20. maddesinde fesih hallerinin, 21.maddesinde ise feshin sonuçlarının düzenlendiği, buna göre sözleşmenin haksız feshi halinde davacı şirketin, uğrayacağı kar mahrumiyeti dahil, sair zarar ve ziyanı davalıdan talep etme hakkı bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan 01/09/2010 tarihli Protokolün … maddesinin … bendinde ise, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde, davalı bayiinin, davacıya kurumsal kimliğin eskime, aşıma ve amortisman bedeli olarak 30.000,00.TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından sözleşmenin fesih nedeni olarak, Orta Doğudaki istikrarsız yapı, savaş hali, küresel ekonominin değişken yapısı nedeniyle, davacıya ait marka altında daha fazla rekabet edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, davalı şirketin akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak basiretli bir tacir gibi hareket etmesi, pazar payını belirlemesi ve bayiilik sözleşmesini yaparken, sektörel risklerin olabileceği ihtimalini değerlendirmesi gerektiği, davacının tanınırlığının az olması veya Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle, diğer firmalar ile rekabet edilememesinin, sözleşmenin feshi için haklı bir sebep olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede bu hususta bir hüküm de bulunmadığı, bu nedenle, sözleşmenin davalı tarafından süresinden önce tek taraflı olarak feshinin haksız olup, davacının, sözleşme hükümleri gereğince mahrum kaldığı karı isteyebileceği, taraflar arasındaki sözleşmede, yıllık ürün alımı hususunda herhangi bir taahhüt bulunmadığı, bu nedenle, sözleşmenin başlangıç tarihinden, feshedildiği tarihe kadar geçen sürede, günlük ortalama mal alışının tespit edilerek, sözleşmenin fesih tarihi ile sözleşme süresinin bitmesi gereken tarihe kadar yapılan satış miktarı ve satış üzerinden elde edilecek kardan mahrum kalınan karın hesaplanması gerektiği, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ve dairemizce de benimsenen 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacının talep edebileceği kar mahrumiyetinin 10.614,00.TL olarak hesaplandığı, davalı tarafından, bir kısım ariyetlerin kullanmadığı ve kullanılan süreyle orantılı olarak kurumsal kimliğin eskime, aşınma ve amortisman bedelinden indirim yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, protokolde kurumsal kimliğin eskime, aşınma ve amortisman bedelinin sözleşmenin süresinden önce feshi halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve kararlaştırılan 30.000,00.TL bedelin herhangi bir süreyle sınırlandırılmadığı, bu nedenle davacının, sözleşme hükümleri gereğince, sözleşmenin süresinden önce feshinden kaynaklanan kar mahrumiyetini ve amortisman bedelini talep edebileceği, ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.774,34.TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 693,58.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.080,76.TL nispi istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki kabul edilen dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere karar verildi.
06/12/2022
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır