Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1110 E. 2022/1715 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1110 – 2022/1715
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1110
KARAR NO : 2022/1715
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI : 2017/… Esas, 2018/… Karar

DAVACI : … BANKASI A.Ş –
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… İNŞ.VE MALZ. NAKL. TİC. SAN. LTD. ŞTİ., …
2-…
VEKİLİ : Av. ..
DAVALI : 3-…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesi ve Kefaletten Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZIM TARİHİ :…

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2018 tarih ve 2017/… Esas, 2018/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davalı … İnş. Malz. Nak. Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, diğer davalıların da sözleşmeye müteselsil kefil olarak teminat verdiğini, Sözleşme’den kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine Gaziantep 13. İcra Müdürlüğü’nün 2017/63436 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itirazı ile takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket ve davalı … … … vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl alacak ve ferilerinin takipte istenilen kadar olmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; banka ile davalı şirket arasında kredi sözleşmesi düzenlendiği, diğer davalıların da 3.000.000,00.TL limitle müteselsil kefil olarak teminat verdiği, davalıların kefalet beyanı TBK 583. maddesindeki şekil şartlarını taşıdığından geçerli olduğu, borcun ödenmemesi üzerine banka asıl borçlu şirkete ve davalılara ihtarname gönderdiği, asıl borçlu şirkete yapılan ihtarın sonuçsuz kaldığı ve ifada gecikildiği, bu nedenle bankanın tüm davalılara başvurma hakkı doğduğu, bilirkişi kurulunun ek raporunda bankanın takip tarihi itibariyle asıl borçlu şirketten alacağı takipten önce yapılan 91.290,00.TL ödeme ile 630.000,00.TL ipoteğin mahsubundan sonra 3.438.905,26.TL olduğu, asıl borçlu hakkındaki davanın bu hesaplamaya göre kısmen kabulüne, müteselsil kefil konumundaki diğer iki davalı 3.000.000,00.TL limitle müteselsil kefil olarak teminat verdiği, davalı kefillerin borçtan kefalet limitleriyle ve sonraki dönem için kendi temerrütlerinin sonuçlarından sorumlu olduğu, temerrüt tarihi itibariyle ödenmeyen borç miktarının 4.035.589,40.TL olduğu, kefillerin bu borcun 3.000.000,00.TL kısmından ve bundan sonraki dönem için takip tarihine kadar işleyecek temerrüt faizinden sorumlu olduğu, bilirkişi kurulu hesaplamasına göre kefillerin sorumlu olması gereken tutarın takip tarihi itibariyle; 3.000.000,00.TL asıl alacak, 85.312,50.TL işlemiş temerrüt faizi ve 4.265,63.TL BSMV ile 1.499,27.TL masraf alacağı olduğu, bu nedenle kefiller hakkındaki davanın bu hesaplamaya göre kısmen kabulüne, davacı tarafın takip talebinde 48 çek yaprağı için 63.600,00.TL depo isteminde bulunduğu, bankanın sunduğu belgelere göre davalı şirkete teslim edilen 49 çek yaprağı iade edilmediği, bu çeklerden birinin 24.03.2017 tarihinde nakde dönüştüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.21/f maddesinde bankaya her çek yaprağı için bankanın mevzuat gereğince ödemekle yükümlü olduğu tutar için depo hakkı tanındığı, bu nedenle depo isteminin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda asıl borçlu şirket yönünden asıl alacağın eksik hesaplandığını, ek raporda da buna ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği, takibe dayanak ihtarnamede hesaplanan alacak miktarı ile bilirkişi raporunda hesaplamaya konu asıl alacak miktarlarının farklılık arz ettiğini, yapılan ödemenin mahsubu sonucu asıl alacak miktarı 3.987.157,91.TL iken 3.975.899,76.TL olarak hesaplandığını, öte yandan icra takibine 13/04/2017 tarihinde girişildiği halde bilirkişi tarafından takibin 17/04/2017 tarihinde açıldığının kabul edilerek hesaplama yapılmasının da hatalı olduğunu, raporda asıl borçlu şirket yönünden asıl alacak miktarı eksik hesaplandığından bu alacak miktarlarının faiz oranlarının da eksik hesaplandığını, kefiller yönünden asıl alacak miktarına hesap kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında akdi faiz işletilmemesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri, takip dosyasının UYAP Sistemine kayıtlı örneği, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerine ait fotokopiler, hesap kat ihtarı, davacı banka tarafından davaya konu kredilere ilişkin dosyaya sunulan kayıt ve belgeler, bilirkişi heyeti rapor ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerin asıl borçlu ve kefillerden tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkidir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporunda, asıl borçlu yönünden asıl alacağın eksik hesaplandığını, bu nedenle işlemiş faizin de eksik hesaplandığını, takibe dayanak ihtarnamede hesaplanan alacak miktarı ile bilirkişi raporunda hesaplamaya konu asıl alacak miktarlarının farklı olduğunu, takip tarihi 13.04.2017 olduğu halde bilirkişi raporunda hatalı olarak 17/04/2017 tarihi kabul edilip buna göre hesaplama yapıldığını, kefiller yönünden asıl alacak miktarına hesap kat tarihi ile temerrüt tarihi arasındaki dönem için akdi faiz işletilmemesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince taraflarca dayanılan deliller toplandıktan sonra uyuşmazlık konusu hakkında bilirkişi heyetinden rapor alındığı, rapora itiraz üzerine ek rapor alındığı ve bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunda asıl borçlu şirket yönünden asıl alacağın eksik hesaplandığını, hesap kat ihtarındaki alacak miktarı ile bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın farklı olduğunu iddia etse de, davacı banka vekili tarafından 01/12/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan kredi ekstresinde en son yapılan ödemenin mahsubu ile bankanın 30/12/2016 tarihi itibariyle 3.663.080.TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 3.862.580,45.TL alacaklı olduğu kayıtlı olup, bilirkişi ek raporunda da 30/12/2016 tarihinden hesap kat tarihi olan 01/03/2017 tarihine kadar akdi faiz işletilip kat tarihinde toplam alacak miktarı 3.987.583,05.TL bulunmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından banka tarafından bildirilen asıl alacak üzerinden ve yine banka tarafından belirtilen faiz oranı üzerinden faiz hesabı yapılıp kat tarihi itibariyle alacağa işlemiş faiz de eklenmek suretiyle asıl alacak miktarı belirlendiğinden davacı yanın asıl alacak miktarına, faiz oranına ve işlemiş faiz miktarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı bankanın davalılar hakkında 13/04/2017 tarihinde icra takibine giriştiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından kök raporda doğru olarak bu tarih esas alınıp faiz hesabı yapılmış ise de, ek raporda hatalı olarak 17/04/2017 tarihinin esas alındığı anlaşılmaktadır. Bu durum esas itibariyle davalı borçlular aleyhine, davacı lehine olup, davalı tarafça buna ilişkin istinafa gelinmediğinden bu konu kararın kaldırılma nedeni yapılmamıştır.
6098 sayılı TBK’nin 589/1. Maddesi gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar.(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2015 tarih ve 2015/3357 Esas, 2015/16301 Kararı)
Somut olayda, davalı kefillerin kefalet limiti 3.000.000,00.TL olup, temerrüt tarihi itibariyle asıl borçlunun borç miktarı kefalet limiti olan 3.000.000,00.TL’nin üzerinde olduğundan, kefillerin sorumluluğu da 3.000.000,00.TL asıl borç ve kendi temerrütleri nedeniyle doğan temerrüt faizi ile sınırlı olduğundan davacı bankanın kefiller için temerrüt öncesi dönem için de akdi faiz işletilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)- Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2018 tarih ve 2017/… Esas, 2018/… Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70.TL istinaf karar harcının peşin olarak alınan 54,40.TL karar harcından mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır