Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1061 E. 2022/1513 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1061
KARAR NO : 2022/1513
KARAR TARİHİ : 23/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2017/… ESAS-2020/… KARAR
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. … –
Av. …-
Av. …-
DAVALI : …-T.C….-
VEKİLLERİ : Av. …-
Av. …-
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı borçlu … Sağl. Hizm. Tic. Ltd. Şti. arasında 25/02/2010 ve 06/08/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin imzalandığını, imzalanan sözleşmeler kapsamında borçluya çeşitli krediler kullandırıldığını, davalının 25/02/2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, dava dışı borçlu şirketin müvekkil bankaya karşı edimlerini yerine getirmemesi üzerine hesaplarının kat edilerek söz konusu şirketi, davalıya müşterek ve müteselsil kefillere hesap kat ihtarnamesi ve hesap özetinin gönderildiğini, müvekkili bankanını alacaklarınını ödenmemesi üzerine borçlular ve davalı aleyhine Kastamonu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup, davalının itirazı üzerine takibin davalı yönünden durdurulduğunu, davalının itirazında, söz konusu şirketin ortaklığından ayrıldığını ve ortaklıktan ayrılmış olması nedeni ile kefaletten ayrıldığına dair noter kanalı ile müvekkili bankaya ihtarname gönderdiğini, yeni ortağın takip talebinde borçlu olarak gösterilmesinin yeni ortağın kefaletinin kabul edildiği ve davalının kefaletten istifasının kabul edildiği anlamına geldiğini, her iki ortağın da takipte borçlu olarak gösterilmesinin bankanın kötü niyeti olduğunu gösterdiğini, davalının imzalamış olduğu sözleşmenin 818 sayılı borçlar kanunun yürürlükte bulunduğu tarihte imzaladığını, 6098 sayılı borçlar kanuna göre ise eski borçlar kanunun yürürlükte olduğu tarihte imzalanmış bulunan sözleşmelerde kamu düzenine ilişkin olan hususların derhal uygulanma ilkesi gereği 6098 sayılı borçlar kanunun hükümlerinin uygulanacağını, kamu düzenine ilişkin olmayan hususlarda ise 818 sayılı borçlar kanunun hükümlerinin uygulanmaya devam edeceğini, 818 sayılı borçlar kanuna göre ise kefaletin sona erme şekilde şartlarının 492, 493, 494 ve devamı maddelerde yer aldığını, belirli olmayan bir süre için erilen müşterek ve müteselsil kefalette kefilin tek yanlı iradesi ile kefalet akdinin sona eremeyeceğinin açık bir şekilde yer aldığını, kefilin kefaletten tek taraflı irade beyanı ile cayamacağını, müvekkil bankaca, davalının kefaletten cayma beyanına karşı herhangi bir kabul beyanı ise hasıl olmadığını, şirketin yeni ortaığının müvekkili banka ile imzalanan yeni bir sözleşmeye müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imza atmış olması ve takipte yer almasının ise davalının kefaletten cayma beyanının kabul edildiği anlamına gelmediğini anılan nedenlerle davalının Kastamonu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazlarının iptali ile davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, çünkü müvekkilinin ikametgahının Mersin olduğunu, sözleşme yerinin Devrek olduğunu, davanın ve icra takibinin müvekkilinin ikametgahı olan Mersin ilinde açılması gerektiğini, davacı bankanın ticari bir şirket olduğunu ancak müvekkilinin sözleşmeyi sadece kefil sıfatı ile imzaladığını, davanın genel mahkemelerde açılması gerektiğini, görev itirazında bulunduklarını, davacı bankanın TTK gereğince basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, üstelik davacı banka müvekkilinin hisselerini devrettiği … ve …’i kefil yaparak aynı dosyada bu şahıslara karşı da icra takibi başlatığını, ayrıca müvekkili hakkında yapılan icra takibinde borç dayanağı olan kredinin tarihi, kredi sözleşmesi, temerrüt tarihi, faiz başlangıç tarihi, sınırlı olduğu kefalet miktarı ve dayanak belgelerinin de belirtilmediğini, dava dilekçesinde davacı banka ile … Sağlık Hizm. Tic. Ltd. Şti. arasında 25/02/2010 tarihinde ve 06/08/2012 tarihinde iki ayrı sözleşme yapıldığını, müvekkilinin 25/02/2010 tarihli sözleşmeye kefil olduğununun iddia edildiğini, davacı banka ile şirket arasında 25/02/2010 tarihinde bir sözleşme imzalandıktan sonra 06/08/2012 tarihinde imzalanan ikinci sözleşmenin imzalanmasının bir önceki sözleşmenin artık sona erdiğinin de bir kanıtı olduğunu tüm bu nedenlerle davaya karşı cevaplarının kabulü ile haksız usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddine, davacının dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı ile; bankacı bilirkişi 21/05/2019 tarihli raporuyla, 2017/… Esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı … A.Ş. … Şubesi’nin, T.C Kastamonu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı dosyasından davalı …’dan dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne kullanıldırılmış olup da son 6 aylık taksit tutarları ödenmeyen taksitli ticari kredi borcundan dolayı raporun 6. Sahifesinde yer alan 4. Nolu bentte gerekçeli olarak arz edildiği veçhiyle talep edebileceği bir alacağın bulunmadığını, davacı bankanın davalı … aleyhine yapmış olduğu takibin tatamıyla yersiz ve haksız bir takip niteliğinde bulunduğunu, davacı vekilinin itirazları üzerine mahkememiz dosyası Bankacı bilirkişi …’a tevdi edilerek bilirkişi 20/11/2019 tarihli raporuyla, davalı kefilin, ihtarname ile kefaletten vazgeçtiğini, bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden sorumlu olmayacağını, bankaya bildirmesine ve ihtarname tarihinden sonra ilk kredi kapanmasına rağmen, bankaca firmaya yeniden kredi kullandırılmış olması nedeniyle, davalı kefilin, kefaletinin sona ermiş olması dolayısıyla yeni borçtan sorumlu olmaması gerektiğini ve bankaca davalı aleyhine bu borçtan dolayı icra takibi yapılmaması gerektiği tespit edilmiş olup, alınan 21/05/2019 tarihli ve 20/11/2019 tarihli bilirkişi raporlarının aynı mahiyette ve birbirlerini tekrarlar nitelikte olduğu davalının herhangi bir sorumluluğunun olmadığı tespit edilmiş olup alınan raporlar da hüküm kurmaya elverişli bulunarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; yerel mahkemenin 01/07/2020 tarihli davanın reddine ilişkin kararın hukuki gerekçe ve dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul etmediklerini, davalı itirazında söz konusu şirketin ortaklığından ayrıldığını ve ortaklıktan ayrılmış olması nedeni ile kefaleten ayrıldığına dair noter kanalı ile temlik veren bankaya ihtarname gönderdiğini, yeni ortağın takip talebinde borçlu olarak gösterilmesinin yeni ortağın kefaletinin kabul edildiği ve davalının kefaletten istifasının kabul edildiği anlamına geldiğini ayrıca her iki ortağın da takipte borçlu olarak gösterilmesinin bankanın kötüniyetini gösterdiğini belirttiği, davalının itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, mahkemece davanın reddinin gerekçesi hiçbir şekilde açıklanmamış, içerikleri tekrar edilerek bilirkişi raporlarına atıf ile yetinildiği, bilirkişi raporlarına atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermediğini, mahkemenin kararı TC Anayasası’nın 141 ve HMK’nın 297.maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığı, gerekçesiz karar yazılması adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararının salt bu nedenle ortadan kaldırılması gerektiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemenin 01.07.2020 tarihli davanın reddine ilişkin kararının hukuki gerekçe ve dayanaktan yoksun olması nedeniyle kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile dava dışı … Sağl. Hizm. Tic. Ltd. Şti. arasında 25/02/2010 ve 06/08/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin imzalandığını, imzalanan sözleşmeler kapsamında borçluya çeşitli krediler kullandırıldığını, davalının 25/02/2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, dava dışı borçlu şirketin müvekkili bankaya karşı edimlerini yerine getirmemesi üzerine hesaplarının kat edilerek söz konusu şirkete, davalıya müşterek ve müteselsil kefillere hesap kat ihtarnamesi ve hesap özetinin gönderildiğini, müvekkili bankanın alacaklarınını ödenmemesi üzerine borçlular ve davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, davalının söz konusu sözleşmeyi dava dışı asıl borçlu şirkete ortak olduğu dönemde kefil sıfatıyla imzaladığını, davalının dava dışı asıl borçlu şirketteki hissesini devrederek … Noterliği’nin 17.01.2011 tarih … ve … nolu ihtarnameleri ile şirket ortaklığından ayrıldığı ve kefillikten istifa ettiğine dair ihtarname çektiğini davalının kefilliğinin sona erdiğini ve davalının imzanın yer almadığı sözleşme konusu borçtan sorumlu olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 21/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; 2017/… Esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda davacı … A.Ş. … Şubesi’nin, T.C. Kastamonu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/ … Esas sayılı dosyasından, davalı …’dan, dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne kullandırılmış olup da son 6 aylık taksit tutarları ödenmeyen taksitli ticari kredi borcundan dolayı, Raporumuzun 6.ncı sahifesinde yer alan 4 nolu bentte gerekçeli olarak arz edildiği veçhiyle talep edebileceği bir alacağın bulunmadığı, daha açık bir anlatımla, davacı bankanın, davalı … aleyhine yapmış olduğu takibin tamamiyle yersiz ve haksız bir takip niteliğinde bulunduğu kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Mahkemece alınan 20/11/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; davalı kefilin, ihtarmame ile kefaletten vazgeçtiğini, bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden sorumlu olmayacağını bankaya bildirmesine ve ihtarname tarihinden sonra ilk kredi kapanmasına rağmen, bankaca firmaya yeniden kredi kullandırılmış olması nedeniyle, davalı kefiliri, kefaletinin sona ermiş olması dolayısıyla bu yeni borçtan sorumlu olmaması gerektiği, bankaca davalı aleyhine bu borçtan dolayı icra takibi yapılmaması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dava dışı borçlu … Sağlık Hizmetleri Ltd Şti ile davacı banka arasında birden fazla kredi sözleşmesi bulunmakta olup, davalı 25.10.2010 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’nde müteselsil kefil olarak imzası bulunmaktadır. Davalı, yalnızca kefil olarak imzaları bulunan kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden sorumlu olup, kefil olarak imzası bulunmayan kredi sözleşmelerine dayalı olarak kullandırılan kredilerden sorumlu tutulmaları mümkün değildir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20/11/2019 tarih ve 2017/5383 E., 2019/5234 K, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.09.2022 tarih 2021/1445-2022/5738 EK sayılı kararları benzer mahiyettedir)
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında birden fazla Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğu, davalının kefil olduğu sözleşme nedeniyle kullandırılan kredi borcunun sona ermesinden sonra, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında 07.08.2012 tarihinde yeni bir kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı, takip konusu borcun davalının imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılarak, davalının imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmesine konu borçtan sorumlu tutulması mümkün bulunmadığından davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından lehe vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki dava değerinin 107.090,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 23/12/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır