Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1005 E. 2022/1700 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1005
KARAR NO : 2022/1700
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2020
NUMARASI : 2019/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. …, …
Av. …,
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …,
Av. …, …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
YAZIM TARİHİ :

… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… esas ve 2020/… karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 22.500,00.TL alacak tutarındaki icra takibine itiraz ettiğini, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilince hizmetlerin eksiksiz olarak ifa edildiğini, takibe konu emtiaların borçluya teslim edildiğini, davalının haksız sebepler göstererek ödeme yapmadığını belirterek davalarının kabulü ile, davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, davayı kabul etmediklerini, davalı müvekkili şirketin davacı şirketten aldığı mal veya hizmetlerden dolayı herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davalı taraf ispat yükü kendisinde olduğu halde davacı tarafa borçlu olmadığını ispat edemediğinden ve takibe konu fatura tarafların BA-BS formlarında kayıtlı olduğuna göre düzenlenen 03/02/2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davasının kabulü ile, … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı icra takip dosyasına vaki davalının itirazının iptali ile takibin aynen devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, delil olarak dayandıkları cari hesap ekstresine göre taraflar arasında 277.411,40.TL cari hesabın bulunduğunu, davalının bunu kapatmak için yüklenicisi olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesinde payına düşen taşınmazlardan bir tanesini devir etmeyi davacıya teklif ettiğini, davacı şirket yetkilisi ve ortağı …’in taşınmazı kabul ettiğini, delil listesindeki sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşmeye göre de delil listesindeki … parsel … nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın tapusunun şirket yöneticisine devir ve temlik edildiğini, taşınmazın devri ile davalı şirkete ait olan borcun kapandığını, bu nedenle faturadan dolayı borcun bulunmadığını, yemin deliline dayandıklarını, mahkemece yemine dayanılıp dayanılmayacağı hatırlatılmadan ve beyanları alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı değerlendirme içerdiğini, raporda çekle ödemelerin 22.500,00.TL+52.500,00.TL olduğunun tespit edildiğini, fakat çeklerin iade edilmesi nedeni ile ödeme yapılması beyanının doğru olmadığını, davalının ödemeleri çekle yaptığını, davacının da çekleri davalıya iade ettiğinden tahsil etmiş sayılacağını, kaldı ki raporda ayrıca bankadan araştırma yapılmasının mahkemenin takdirine bırakıldığını, çeklerin ödeme olunca iade edileceğinin açık olduğunu, ayrıca 19/12/2019 tarihli beyan dilekçesine göre faturanın şirket adına düzenlenmediğini ve davacının defterlerinde yer almadığından hesaplandığının dikkate alınmasının yerinde olmadığını, devir tarihine kadar davacı ve davalının cari hesabının tespitini yaparak davacı hesabına 23/02/2018 tarihinde 230.000,00.TL ödeme yapılıp yapılmadığını ve ne şekilde yapıldığının tespit edildiğinde beyanlarının haklılığının tespit edileceğini, raporda 31/12/2017 tarihinden önceki cari hesap yönünden inceleme yapılmadığını, mahkemece dikkate alınmayan 31/12/2017 tarihli cari hesap ekstresine göre aralarında 277.411,43.TL cari hesap olduğunu, beyanlarına göre de sanki tek ilişkinin davaya konu fatura gibi başka ilişki yokmuş gibi inceleme yapılan rapora göre hükmün hatalı olduğunu, tüm ilişkinin öncelenerek alım-satım ve ödemelerin ne şekilde olduğunun tespit edilip karar verilmesi gerektiğini ayrıca icra inkar tazminatının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, takip dosyası ve takibe dayanak fatura, BA ve BS formları, davalı tarafça dosyaya sunulan 20/02/2018 tarihli sözleşme, cari hesap ekstresi, 23/09/2018 tarihli fatura, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, satım faturasına dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği işbu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nin 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Faturaya dayalı itirazın iptali davasında ispat yükü, alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı, alacağa konu mal ve hizmeti davalıya teslim ettiğini ve alacağa hak kazandığını yazılı deliller ile ispatlamak zorundadır. Faturada yazılı mal ve hizmetin teslim edildiğinin ispatı halinde, borcun ödendiğini ispat yükü ise davalıdadır.
Kural olarak davacı faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmek zorunda ise de, somut olayda davalının, davacı tarafından düzenlenen ve takibe konu edilen faturaları alıp Vergi Dairesine bildirdiğinden, bu durumun faturaya konu malların davalı tarafından teslim alındığına karine oluşturmaktadır. Bu nedenle davalı yan borcun ödendiğini ispat yükü altındadır.
Davalı vekili 19/12/2019 tarihli beyan dilekçesinde, 31.12.2017 tarihli cari hesap hesap ekstresine göre davalının davacıya bu tarih itibariyle 277.411,43.TL borcu olduğunu, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden taşınmazı cari hesap borcuna karşılık davacı şirkete devretmeyi teklif ettiğini, davacı şirket ortağı ve yetkilisi …’in teklifi kabul ettiğini ve aralarında 20.02.2018 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşmede belirtilen taşınmazın davacı şirket ortağı ve yetkilisine devir ve temlik edildiğini, bu şekilde cari hesap borcunun kapatıldığını savunup bu hususa ilişkin cari hesap ekstresine, 20.02.2018 tarihli sözleşme ve 23/02/2018 tarihli faturaya dayanmıştır. 20.02.2018 tarihli sözleşmede davacı şirket taraf olmadığı gibi, faturanın da davacı şirket adına değil … adına düzenlendiği anlaşıldığından anılan sözleşmenin ve dayanılan faturanın davacı yönünden bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Öte yandan bilirkişi tarafından incelenen davacının 2016,2017 ve 2018 yılı defterlerinde davalının iddia ettiği cari hesaptaki fatura davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacının 2016, 2017 ve 2018 defterlerinin kapanış kayıtlarında davalının davacıya takibe konu fatura bedeli olan 22.500,00.TL borcunun bulunduğu kayıtlı olduğundan davalı taşınmaz devri ile borcunu ödediğini davacı defterlerindeki kayıtlarla da ispat edememiştir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun açık, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu, raporda davacının 2016,2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin de incelendiği, davalı tarafın borcu sona erdiğini belirttiği taşınmaz satım sözleşmesi, fatura ve cari hesap yönünden de davacı defterlerinin incelenip değerlendirildiği ve davacı defterlerinde bunlara ilişkin bir kaydın olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davalı taraf yargılama aşamasında takibe konu fatura borcunun çeklerle ödendiği yönünde bir savunmada bulunmamış, aksine takibe konu borcun davacı şirketin sahibine devredilen taşınmaz ile ödendiğini iddia etmiş, bilirkişi raporunda davacının davalıdan aldığı iki adet çekin defter kayıtlarında iade edildiğinin kayıtlı olduğunu belirtilmesi üzerine bu kez davalı yan rapor itiraz dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, fatura borcunun davacı defterlerinde iade edildiği belirtilen çeklerle ödendiğini, çeklerin iade edilmiş olmasının tahsil edilmiş sayılması anlamına geldiğini beyan etmiştir. Davacı defterlerinde çeklerin davalıya iade edildiği kayıtlı olup, aksi yani çeklerle ödeme yapıldığı iddiasını davalı ispatlamak zorundadır. Davalı yan buna ilişkin delil sunmadığı gibi, borcun taşınmaz devri ile kapatıldığı yönündeki asıl savunması karşısında ödemenin iade edilen çekle yapıldığı yönündeki savunması gerçekçi de bulunmamıştır.
Davalı vekili, delil olarak yemin deliline de dayandıklarını ancak mahkemece yemin hakkı hatırlatılmadan karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nin 129.maddesine göre davalı yan yemin dahil tüm delillerini cevap dilekçesi ile veya ekinde sunacağı delil listesi ile mahkemeye sunmak zorunda olup, davalı tarafça cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmadığı, ilk olarak ön inceleme duruşmasından sonra sunulan dilekçe ile yemin deliline dayanıldığı anlaşılmakta olup, davalı süresi içerisinde yemin deliline dayanmadığından, ilk derece mahkemesince davalıya yemin delilinin hatırlatılmamasında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır.
Takibe konu alacak faturaya dayalı olduğundan ve niteliği itibariyle likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 1.536,97.TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 384,25.TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.152,72.TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00.TL’nin altında kalması nedeniyle 29/12/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır